Bu kez 'alın' baskısı: ABD'nin F-35 programından çıkarma bahanesi şarta dönüştü
Rusya'dan S-400 aldığı için Türkiye'yi F-35 programından çıkaran ABD bu kez de yeniden dahil etmek için baskı uygulamaya başladı. Türkiye ile yakın ilişkiler kurmaya başlayan ABD jet alımı için S-400 şartı koştu.
ABONE OL-
Haber7
Donald Trump’ın yeniden ABD’de başkanlık koltuğuna oturmasının ardından küresel dengeler değişmeye başladı.
ABD’nin Ortadoğu’dan çekilme kararı, İsrail ve Gazze arasında savaşı bitirmeye yönelik Netanyahu ve Hamas’a ateşkes anlaşmasını imzalatması ve Türkiye ile yakın ilişkilere girmesi Trump’ın yeni hamleleri oldu.
Bu yıl ABD’de düzenlenen 80. Birleşmiş Milletler Olağan Kurulu’nda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile F-35 konusunda görüşmesi gerçekleştirmiş, Türkiye’nin programa yeniden dâhil edilmesi ve CAATSA yaptırımlarının kaldırılması için yeni adımlar atılacağı konuşulmuştu.
ABD BÜYÜKELÇİLİĞİ RESMİ HESABINDAN F-35 AÇIKLAMASI
Geçtiğimiz gün ise ABD’nin Türkiye ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack Türkiye’nin yeniden F-35 programına dahil edilmesi için Rusya’dan alınan S-400 hava savunma sistemlerinin kullanılmaması ve sahip olmaması gerektiğini söyledi.
ABD’nin Türkiye Büyükelçiliği resmi X hesabından da Türkiye’nin Rus yapımı S-400’leri kullanmaması karşılığında F-35 programına katılabileceği paylaşımı yapıldı.
Büyükelçiliğin sosyal medya X hesabında, “Amerika Birleşik Devletleri, Türkiye'nin F-35 programına tekrar katılma isteği ve Rus yapımı S-400 hava savunma sistemini elinde bulundurması hususunda Türkiye ile süregelen görüşmeler yürütmektedir. Amerikan yasalarında belirtildiği üzere, Türkiye'nin F-35 programına dönebilmesi için S-400 sistemini artık kullanmaması ve elinde bulundurmaması gerekmektedir.
Başkan Trump ve Cumhurbaşkanı Erdoğan arasındaki olumlu ilişki, yeni bir iş birliği ortamı yaratarak bu hususta neredeyse on yıldır yapılan en verimli görüşmelerin gerçekleştirilmesini sağlamıştır. Temennimiz, bu görüşmelerin önümüzdeki aylarda hem Amerika Birleşik Devletleri'nin hem de Türkiye'nin güvenlik gereksinimlerini karşılayan bir gelişmeyi getirmesi yönündedir.” dedi.
YAKIN İLİŞKİLER SONRASI S-400'LERDEN VAZGEÇİN DÜŞÜNCESİ
Yenişafak Gazetesi yazarı Nedret Ersanel ise Büyükelçiliğin paylaşımındaki, “Amerikan yasalarında belirtildiği üzere” maddesinden sonra masadan kalkılması" gerektiğini savundu.
Arsenal yazısında, “Asıl cümle şu tabi; “Başkan Trump ile Cumhurbaşkanı Erdoğan arasındaki olumlu ilişki yeni bir işbirliği ortamı yaratarak…” Yani diyor ki, artık yeni bir dünya ve bölge düzeni var, Trump da Biden değil, daha önemlisi şu anki Amerika ile o zamanki Amerika arasında dağlar var-ki bu doğru-S400’lere artık ihtiyacınız yok, F-35’leri satalım size”…
Tamam da, aksayan bir yer mi var? Evet, aramız önceki yönetimlere kıyasla fersah farkı iyi. E, zaten görüşülmüş, ‘on yıldır yapılan görüşmelerin en verimlisiymiş.. Bu acele ne?” ifadelerini kullandı.
MSB'DEN TOM BARRACK'A CEVAP NİTELİĞİNDE AÇIKLAMA
Ersanel, ABD’nin Ankara’nın sessizliğinden kaynaklı aceleci davranma ihtimalinin yanı sıra, MSB’nin Cuma günü yapmış olduğu açıklamanın cevap niteliğinde olduğunu ifade etti.
MSB ise Tom Barrack’ın o açıklamasına, “...Gündeme getirilen S-400 Hava Savunma Sistemi ile ilgili yeni bir gelişme bulunmamaktadır. F-35 tedarikine ilişkin ABD'li muhataplarımızla yürütülen diplomatik temas ve görüşmeler sürmekte...” dedi.
F-35 ve S-400’ün teknik, ekonomik, siyasi, stratejik boyutları ile ele alınması gerektiğini belirten Ersanel, geçmiş dönemde Türkiye’ye verilmeyen patriotlar sonrasında S-400 alımı ve daha da önemlisi “yerli üretime” ağırlık verildiğini ifade etti.
“S-400’lerin politik menzili, silah menzilinden çok daha fazlaydı” diyen Ersanel, Rusya’dan hava savunma sistemi alımının ABD silahlarına bağlı kalmamak için atılan kırmızı çizgi olduğunu ifade ederek, “Gerisi bizde. Biz yapacağız" uçaklarımızı, SİHA’larımızı, gemilerimizi, hava savunma sistemlerimizi de demekti. Yaptık da. Yapıyoruz da… S-400’lerin alım sürecinde hatırlayınız, “kime karşı alıyorsunuz kardeşim bu sistemi” tartışması açılmıştı. O günün Türkiye-ABD ilişkileri o haldeydi ki, “Amerika’ya karşı” diyenler bile çıktı. Kimse de, “yok artık” diyemedi. Çünkü konjonktür öyleydi…” dedi.
Ersanel'in yazısının devamı ise şöyle;
Belli ki, ABD’nin S-400’lerin tasfiyesi ve F-35’lerin satılması konusundaki tutumu, Türkiye’nin “gıcır gıcır” ordusunu daha parlatmaktan çok, gıcır gıcır dolar ihtiyacına dayanıyor. Ama o dolarlar da bize kadar…
ABD, Ortadoğu-Hazar havzası, Körfez ve İran-Afganistan-Pakistan hattı dahil, kendi kafasında “bir düzeni” tutturmaya çalışıyor. Bir geçiş planı bu. İkinci adımı, ABD’nin siyaseten hatta fiilen bölgeden çekilmesi ve emanetçilere bırakmaz ama gözlemlemeye devam etmesi aşamasıdır…
Avrupa ve birliği çok kutuplu dünyanın asal oyuncularından biri değil. Bu da Türkiye ile ilişkilerini daha derli-toplu yapma politikalarını peşinden getiriyor ve Ankara için maddi kazanımlar demek. Üstüne, Avrupa’da siyasi değişimler bekleniyor. Washington ve Moskova için de uygun, desteklenen bir hal bu. Yani Türkiye’nin AB sevgisi güncellenmiş bir aşk hikayesi. Fakat eskisi değil.