Türkiye'de 7 milyondan fazla var! Korkutan tablo acil harekete geçilmeli

24 Ocak Cuma günü Elazığ'ın Sivrice ilçesinde meydana gelen 6,8 büyüklüğündeki deprem ile akıllara yine “yapılarımız ne kadar güvenli?” sorusu geliyor. Ancak tablo hiçte iç açıcı değil. Türkiye'deki yapı stokunun depreme dayanıksız olduğunu belirten Uzmanlar ülkemizin bu büyüklükteki depremlere karşı her zaman hazırlıklı olması gerektiği konusunda uyardı.

ABONE OL
GİRİŞ 28.01.2020 15:51 GÜNCELLEME 28.01.2020 17:09 EKONOMİ
Türkiye'de 7 milyondan fazla var! Korkutan tablo acil harekete geçilmeli

Ülkemizin deprem kuşağında yer alması, yapılan konutların kalitesini daha da önemli hale getiriyor. Küçük ve büyük çaplı depremlerin her an yaşanma riskine karşın, yapıların 'depreme dayanaklı' olarak inşa edilmesi büyük önem taşıyor ancak Türkiye'de binalar hem yaş hem de mühendislik ve yapı malzemeleri konusunda bundan yoksun. Öte yandan milyonlarca konutun deprem kuşağında yer almasına rağmen DASK karnesi de çok zayıf.

Yapı Denetim ve Deprem Mühendisliği Derneği Başkanı Nazmi Şahin, Elazığ ve Malatya'da 6,8 büyüklüğündeki depremde, daha önce yapı denetim hizmeti almış binalarda herhangi bir çökme, sehim veya çatlama olmadığını bildirdi.​

 


VATANDAŞ DA ELİNİ TAŞIN ALTINA KOYMALI

Kentsel dönüşümde vatandaşlar, genellikle ek maliyet üstlenmeden yeni bir daire istiyor ve bundan dolayı müteahhitlerle anlaşma noktasında büyük sıkıntılar yaşanıyor. Böyle durumlarda bir çok dönüşüm projesi başlamadan rafa kalkıyor.

ERDOĞAN: VATANDAŞ KENTSEL DÖNÜŞÜME DİRENİYOR

Konu ile ilgili açıklama yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan'da "Üzülerek söylemem lazım bu bölgelerdeki vatandaş da evlerinin kentsel dönüşüme gitmesini istemiyor, direniyor." dedi.

7 MİLYONA YAKIN KONUT DEPREME DAYANAKSIZ

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na göre, birinci derece deprem kuşağında bulunan Türkiye’deki 7 milyona yakın yapı dayanıksız. Kandilli Rasathanesi Müdürü Prof. Dr. Haluk Özener, Elazığ depremi sonrasında yaptığı açıklamada, yaşanan can ve mal kayıplarını yapı stokunun iyi olmamasına bağladı. Peki acil olarak atılması gereken adımlar neler? Nasıl önlem almalı?

 

 

DEPREM YIKMADAN SİZ YENİSİNİ YAPIN



Maltepe Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi İnşaat Bölümünden Dr. Öğr. Üyesi Ahmet Utku Yazgan, depreme karşı atılması gereken adımlar konusunda açıklamalarda bulundu. Yazgan, “Sağlıksız binaları ya güçlendirin ya da deprem yıkmadan, siz yıkıp yenisini yapın” dedi.

YAPI STOKUNUN YÜZDE 92'Sİ DEPREM HATTINDA

Türkiye’deki yapı stoğunun yer aldığı alana bakıldığında, yüzde 92’sinin deprem hattında bulunduğunu vurgulayan Dr. Yazgan, uzun süredir büyük ölçekte bir deprem meydana gelmeyen Doğu Anadolu fay hattı üzerinde cuma gecesi Elazığ ve çevresinde meydana gelen depremin sürpriz olmadığına, bir süredir beklendiğine dikkat çekti. Bu fay hattı üzerinde gelecekte de depremlerin süreceğini ancak ne zaman gerçekleşeceğinin bilinmediğini belirten Yazgan, “Türkiye’de depremlerin hangi bölgelerde ve hatlarda olacağı biliniyor. Elbette zamanı bilinmiyor. Beklenen İstanbul depremi için de tablo böyle. Marmara Denizi’nin altından geçen 130 kilometrelik kırılmamış bir fay var. Bir anda kırılırsa büyük bir deprem olacak. Bu gerçekten hareketle ülkemizin tamamında depreme hazır olmak zorundayız” dedi.

EN RİSKLİ YAPILAN 3 VE 8 KAT ARASI OLANLAR

Türkiye’deki yapı stoğunun birbirine benzediğine dikkat çeken Dr. Yazgan, Elazığ ve çevresinde genellikle tercih edilen ve iskelet sistemi olmayan yığma yapıların bu şiddetteki depremlerde ağır hasar görmesinin beklenen bir durum olduğunu söyledi. Kırsal kesimlerde genellikle tek katlı yapılar olduğunu, ancak şehir merkezi ve ilçelerde 4-5 katlı dayanıksız betonarme yapıların hasar görmesi nedeniyle kayıplar yaşandığını anlatan Dr. Yazgan, şöyle devam etti:

“Üç ile sekiz kat arası binalar en fazla riskli bina gruplardır. Depremlerden sonra binalarda hasar tespitleri yapılır ancak asıl önemli olan mevcut yapı stoğumuzun depreme dayanıklı olup olmadığının önceden tespit edilmesidir. İlk olarak hızlı yöntemle kabaca değerlendirme yapmalı, daha sonra ayrıntılı değerlendirmelerle binaların depreme dayanıklı olup olmadığının tespiti aşamasına geçmeliyiz. Depreme dayanıksız çıkan bina ya güçlendirilmeli ya da deprem yıkmadan kendimiz yıkıp yeniden yapmalıyız. Kentsel dönüşümün hızla gerçekleştirilmesi ve güvenli binaların inşa edilmesi en büyük önlemdir”

EV ALIRKEN DEPREM UYGUNLUĞUNA BAKIN

Yaşadığımız binaların depreme karşı dayanıklı olup olmadığı konusunda başta inşaatı yapanlar olmak üzere herkesin her adımda sorumlu davranması gerektiğini belirten Dr. Yazgan, “Ev alırken vatandaşlarımız binanın ‘Bina Deprem Yönetmeliği’ne uygun yapılıp yapılmadığına mutlaka bakmalı. Gölcük Depremi sonrası çıkarılan yönetmelikle binalarda beton kalitesi sağlandı. Yönetmeliğe uygun yapıldıysa o binada rahatlıkla oturulabilir.” dedi.

MÜTEAHHİTLER GİRMEK İSTEMİYOR

Binaların dönüşümünde sadece elde edilecek gelire göre karar verilmemesi, kentlerin genelinde bir dönüşümün sağlanması gerektiğini vurgulayan Dr. Yazgan, “Bazı semtlerde kentsel dönüşüm yapılan binalarda müteahhit de konut sahibi de kazançlı çıkıyor. Ama ekonomisi düşük semtlere müteahhit girmiyor.” dedi.

Depremde hasarın köprülerde değil binalarda olmasının mühendislik katkısının farkını kanıtladığını söyleyen Yazgan, “Deprem sonrası yaşananlar ders oluyor. Deprem bilincinin yükseldiğini görüyoruz. Önemli olan binaların güçlenmesi ve binayı yaptıranların bilinçlenmesi.” diye konuştu.

MÜTEAHHİTLERE ÇAĞRI

Konutların deprem yönetmenliklerine uygun ve kaliteli malzemelerden üretilmesi gerektiğinin altını çizen Türkiye Çimento Müstahsilleri Birliği (TÇMB) Başkanı Dr. Tamer Saka, “Deprem kuşağında yer alan Türkiye’de hem inşaatı yapanlar hem de konut alanlar için ‘kalite ve güvenlik’ unsuru öncelikli oluyor.Bu bilinçle yapılarımızı inşa ederken güvenli tasarım ve yapım teknikleri uygulanmalı ve beton kalitesine dikkat edilmeli. Müteahhitlerimize standartlarına uygun yapı malzemeleri kullanmalarını; tüketicilerin de konut alırken yapı malzemeleri kalitesi hakkında mutlaka bilgi edinmelerini öneriyoruz” şeklinde konuştu. Ayrıca yapılarımızı inşa ederken güvenli tasarım ve yapım teknikleri uygulanması ve beton kalitesine dikkat edilmesi gerektiğini belirtti.

MALZEME KALİTESİ BÜYÜK ÖNEM TAŞIYOR

Betonarme binaların güvenli ve ekonomik yapılar olduğunu vurgulayan Saka, “Bina yapımında kullanılan tüm malzemeler, güvenli bina tasarımı ve yapım teknikleri konut alırken ön plana çıkmalıdır. Bu nedenle yapılarımızı inşa ederken güvenli tasarım ve yapım teknikleri uygulanmalı ve beton kalitesine dikkat edilmeli. 24 Ocak Cuma günü Elazığ’da yaşadığımız depremde şuana kadar 41 vatandaşımızı kaybettik, yüzlerce kişi de yaralandı. Hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, yaralananlara da acil şifalar diliyoruz. Can ve mal kaybının artmamasını temenni ediyoruz. Bu vahim olayın tekrar yaşanmaması için yapılarda kaliteli beton kullanılması gerektiğini önemle vurguluyoruz.” dedi.

DASK KARNEMİZ ZAYIF

Zorunlu Deprem Sigortası ile ilgili açıklama yapan Emlak uzmanı Mustafa Hakan Özelmacıklı, “Deprem gerçeğiyle yaşamak zorunda olduğumuz ülkemizde, binalarda deprem sonucu meydana gelebilecek maddi zararların karşılanmasını sağlayacak DASK poliçelerindeki karnemiz bazı illerimizde çok zayıf” dedi.

Elazığ ve Malatya'da yaşanan depremin ardından yaralar sarılmaya devam ederken, sektör temsilcileri Zorunlu Deprem Sigortası gerçeğini de masaya yatırdı. Buna göre Türkiye genelinde 17 milyon 682 bin 80 konut için, poliçe sayısı 9 milyon 511 bin 200 yani sigorta oranımız yüzde 53.80 oldu.

Konu hakkında değerlendirmelerde bulunan Altın Emlak Genel Müdürü Mustafa Hakan Özelmacıklı “Deprem gerçeğiyle yaşamak zorunda olduğumuz ülkemizde, binalarda deprem sonucu meydana gelebilecek maddi zararların karşılanmasını sağlayacak DASK poliçelerindeki karnemiz bazı illerimizde çok zayıf. Örneğin sigortalılık oranında Şırnak yüzde 9,8 ile sonuncu sırada yer alırken, bu oran Hakkari’de sadece yüzde 10,4 seviyesinde. Sigortalılık oranın yüksek olduğu illerde ise Bolu yüzde 89,1 ile ilk sırada yer alırken, Yalova yüzde 86,1 ile ikinci, Sakarya yüzde 83,2 üçüncü ve Tekirdağ yüzde 81,5 ile dördüncü sırada” dedi.

“DEPREM GEÇECEK, HAYAT DEVAM EDECEK”

Özelmacıklı “AFAD tarafından bugün yapılan açıklamaya göre hasar tespiti yapılan bina sayısı 2 bin 945 oldu. Elazığ ve Malatya'da incelenen 2 bin 945 binadan 87'si yıkıldı. Bunlardan 1287'sinin ağır hasar aldığı, 56'sının orta ve 876'sının az hasarlı olduğu belirlendi. Acil olarak yıkılacak 12 binanın tespit edildiği çalışmalarda, 627 binanın ise hasarsız olduğu tespit edildi. Elazığ’da sigorta oranı yüzde 35 olup, 123 bin 310 konutun 43 bin 137 si poliçeye sahip. Malatya’da ise sigorta oranı yüzde 38 olup, 165 bin 690 konutun 62 bin 997’si sigortalı. Aslında tüm yurttaşlarımız olarak Zorunlu Deprem Sigortası sosyal sorumluluğumuz” diye konuştu.

Elazığ’da yaşanan deprem ve uyanışa geçen Doğu Fay Hattı, konut sigortası ve DASK’ı yenden gündeme taşıdı. 2000 yılından bu yana DASK kapsamında kabul edilen 696 deprem sonunda yaklaşık 30 bin aileye 200 milyon TL’den fazla bir ödeme yapıldığını vurgulayan Gayrimenkul Hukuku Uzmanı Avukat Mehmet Aslan, “O yıllardan bu yana ülkemizde DASK’lı konut sayısı 9,5 milyonu aştı. Bölgelere göre sigortalılık oranında yüzde 66,6 ile Marmara başı çekiyor. Son sırada ise yüzde 40 ile Güney Doğu Anadolu yer alıyor. Doğu Anadolu Bölgesi de sıralamanın sonlarında bulunuyor.” dedi.

DASK'IN ÖNEMİ ANLAŞILMIYOR

Konut sigortası ve DASK’ı, “Evinizi koruyan iki temel sigorta” olarak tanımlayan Gayrimenkul Hukuku Uzmanı Avukat Mehmet Aslan, ülkemizde DASK’lı konut sayısının her geçen gün artarken, doğu illerinde DASK konusunda henüz yerince farkındalık oluşmadığını vurguladı. Mehmet Aslan, “Deprem korkusunu yaşayan Yalova, DASK’ta yüzde 86,1 ile ilk sırada yer alıyor. Sıralamanın sonunda ise yüzde 10,4 ile Hakkâri bulunuyor. Uzmanlara göre Doğu Fayı uyandı. Çok acil önlem alınması gerekiyor” diye belirtti.

DASK priminin deprem riski taşıyan bölgelere göre değişiklik gösterdiğini kaydeden Mehmet Aslan, bölgelere göre değişen pirim ücretlerini şöyle özetledi:

2020’de DASK Ücretleri

-Birinci bölge 110 TL'den

-İkinci bölge 80 TL'den

-Üçüncü bölge 60 TL'den

-Dördüncü bölge 50 TL'den ve

-Beşinci bölge 40 TL'den az olmayacak.

Tarife ücretlerinin mülkün ruhsat yılına, kat sayısına göre de değişkenlik gösterdiğini belirten Mehmet Aslan, konuya şu sözlerle açıklık getirdi:

“Taşınmaz mülkün inşaat ruhsat yılı, 2000 ve öncesi olan ile zemin üstü kat sayısı 8 ve üzeri olan binalarda tarife ücreti yüzde 10 artırılır. Zemin üstü toplam kat sayısı 3 veya daha az olan binalarda ise yüzde 10 indirilir. Kat sayısı hesabına zemin kat ve altında kalan bodrum katlar ise dâhil edilmez. Bu esaslara göre yapılan hesaplama sonucunda DASK bedeli, yaklaşık olarak 40 TL ile 150 TL arasındadır. Poliçe süresinin sonunda sigortayı en geç 30 gün içinde yenileyenler için ise tarife fiyatları üzerinden yüzde 10 indirim uygulanır.”

BİNALARDA HANGİ BÖLÜMLER DASK TEMİNATI KAPSAMINDA?

• Tamamen ya da kısmen dahi zarar görmüş taşınmazlar

• Temeller, ana duvarlar, bağımsız bölümleri ayıran ortak duvarlar, bahçe duvarları, istinat duvarlar, tavan ve tabanlar, merdivenler, asansörler, sahanlıklar, koridorlar, çatılar, bacalar, yapının yukarıdakilerle benzer nitelikteki tamamlayıcı bölümleri.

DASK’ın teminatı dışındakiler neler?

• Enkaz kaldırma masrafları, kar kaybı, iş durması, kira mahrumiyeti, alternatif ikametgah ve işyeri masrafları, mali sorumluluklar ve benzeri başkaca ileri sürülebilecek diğer bütün dolaylı zararlar, her türlü taşınır mal, eşya ve benzerleri, tüm bedeni zararlar ve vefat, manevi tazminat talepleri, deprem ve deprem sonucu oluşan yangın, infilak, tsunami veya yer kaymasının dışında kalan hasarlar, depremden bağımsız olarak, binanın kendi kusurlu yapısı nedeniyle zamanla oluşmuş zararlar

RAKAMLARLA DASK

• 2000 yılından bugüne kadar ülkemizde DASK kapsamında kabul edilen deprem sayısı 696.

• Bugüne kadar DASK tarafından 29.980 aileye, toplamda 205.440.506 TL ödeme yapıldı.

•DASK’lı bina sayısı: 9.511.200

• Türkiye’de bölgelere göre sigortalılık oranlarında ilk sırada yüzde 66,6 ile Marmara Bölgesi yer alıyor. Yüzde 40 ile son sırada Güney Doğu Anadolu bölgesi bulunuyor.

• İl bazında ise Yalova, %86,1 ile ilk sırada yer alıyor. Hakkâri ise yüzde 10,4 ile son sırada.

KAYNAK : Haber7