Recep Bozdoğan yazdı: Papa'nın acısını dindirelim
Haber 7 Yazarı Prof. Dr. Recep Bozdoğan, Ayasofya'nın yeniden ibadete açılmasının ardından Katolik lider Papa'nın gerçekleştirdiği bir ayinde Ayasofya ile ilgili "“Deniz aklımı biraz uzaklara, İstanbul’a götürüyor. Ayasofya’yı düşünüyorum ve acı duyuyorum.” sözlerine karşılık olarak geçmişte müslümanlara ve camilere yapılanları hatırlatarak köşe yazısında yanıt verdi.
ABONE OLPapa'nın Ayasofya ile ilgili söylediği sözlere Bozdoğan, geçmişten yaptığı alıntılarla cevap verdi.
Recep Bozdoğan'ın köşe yazısı:
2010 yılında bir uluslararası toplantı için İspanya’nın Kurtuba (Cordoba) şehrine gitmiştik.
Toplantı sonrasında soluğu İspanyolların “Cami-Katedral” adını verdikleri Kurtuba Ulu Camiinde alışımızı hiç unutamam.
Büyük bir ümit, sevinç ve beklenti ile gittiğimiz Ulu Camiye girmemize, “ziyarete kapalı” olduğu gerekçesiyle izin verilmemişti.
Bahçede uzun bir süre oturup vaktiyle camiyi süsleyen ama 1236’da kiliseye dönüştürüldükten sonra çıkarılıp iç avludaki revaklara asılan ahşap üzeri hatları ve süslemeleri inceledik.
Caminin etrafını birkaç defa dolaşıp bir yandan temaşa ettik, diğer yandan da içeri girmemize müsaade edebilecek bir yetkili aradık.
Uzun uğraşlar ve ikna çabaları sonrasında güvenlik görevlilerinden birini, yetkililere durumumuzu iletme konusunda ikna ettik.
Yetkili kişi ile görüşen güvenlik görevlisi, caminin içine yaklaşık on metre kadar girmemize ve beş dakika kalmamıza müsaade etti.
Camiyi hayranlıkla ziyaret ettikten sonra, çeşitli vesilelerle muhatap olduğumuz İspanyollardan birine sohbetin uygun bir anında “Gırnata’da Müslümanlar için bir mescit hizmete girmiş. Kurtuba’daki Cami-Katedral tekrar camiye dönüştürülebilir mi?” diye sordum.
İspanyol, “Buna Kral’ın bile gücü yetmez” diye karşılık verdi.
İspanyol’a çok övündükleri “Mea Culpa” kanununu (İspanya’nın vaktiyle Endülüs’te işlediği suçlardan duyduğu pişmanlığı ifade eden kanunu) hatırlatınca, “O kanun Müslümanlar için değil Yahudiler için çıkarıldı.” dedi.
Batı’nın İslâm’a ve Müslümanlara bakışı düzelmek şöyle dursun, daha hastalıklı bir hal almış durumda.
İspanya’nın eski sömürgesi Arjantin’in sadık bir vatandaşı olan Papa Francisco, “Deniz aklımı biraz uzaklara, İstanbul’a götürüyor. Ayasofya’yı düşünüyorum ve acı duyuyorum.” buyurmuş.
Papa’nın acısını nasıl hafifletebiliriz, doğrusu bilmiyorum.
Ama başında bulunduğu Katolik Kilisesinin kışkırttığı azgın haydutların 1204 yılında Ayasofya’da yaptıkları insanlık dışı talanı hatırlatsak acaba acısı biraz diner mi?
Aynı haydutların Ayasofya’da ahlâksızlıkta ve hayâsızlıkta sınır tanımayan işler çevirdiklerini mi, utana sıkıla hatırlatsak?
Atalarının Endülüs’te bir tane bile Müslüman bırakmayıp kimisini katlettiklerini, kimisini zorla Hristiyanlaştırdıklarını, kimisini sürdüklerini, bir tane bile mescit bırakmayıp hepsini kiliseye çevirdiklerini hatırlatsak acaba yüreğine biraz olsun su serpebilir miyiz?
Peki ya Yunanların Osmanlı’dan bağımsızlığını elde ettikten sonra Atina’da bir tane bile cami bırakmadıklarını söyleyelim?
Ya da doğup büyüdüğü topraklardan örnek versek belki daha etkili olur.
Kendisi ile aynı adı taşıyan Francisco Pizarro adlı göz dönmüş caninin İnkaların en kutsal mabedi olan Corcancha’yı (Altın Tapınağı), tıpkı Papa’nın atalarının Ayasofya’ya yaptıkları gibi talan edip üzerine Santo Domingo Manastırını inşa etmelerini mi hatırlatsak acaba?
Bunlar belki acısını hafifletmeye yetmez.
Tıpkı Ayasofya gibi UNESCO Dünya Mirası Listesinde bulunan Meksika’daki Teotihuacan’da, atası Hernan Cortes’in yirmi beş bin Kızılderili’yi hem de en kutsal mabet olarak gördükleri Güneş Tapınağında vahşice katletmesi belki acısını biraz olsun hafifletir.
Bunlara belki de en güzel cevabı Mehmet Akif “Tükürün” adlı şiirinde vermiş.
Pür dikkat okumanızı tavsiye ederim.
Kalın sağlıcakla.
Not: 15 Temmuz 2016’daki hain darbe girişimine karşı kahramanca mücadele ederken şehit olan bütün vatandaşlarımıza Yüce Allah’tan rahmet diler, gazilerimize şükranlarımı sunarım. Türk Milleti kahraman evlatlarını asla unutmayacaktır.