Karadeniz'de bulunan rezervle ilgili çarpıcı iddia: Doğalgazdan 164 kat daha değerli

Son dakika haberi: Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bugün açıklayacağı müjde merakla beklenirken, Karadeniz'de bulunduğu belirtilen rezervle ilgili çarpıcı bilgiler gelmeye devam ediyor. Emekli Tümamiral Cihat Yaycı'dan bilgi alan Habertürk gazetesi yazarı Muharrem Sarıkaya, Karadeniz'de bulunan hidrat-gazın doğalgazdan 164 kat daha değerli olduğu bilgisini paylaştı.

ABONE OL
GİRİŞ 21.08.2020 10:03 GÜNCELLEME 21.08.2020 10:32 GÜNCEL
Karadeniz'de bulunan rezervle ilgili çarpıcı iddia: Doğalgazdan 164 kat daha değerli

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın bugün açıklayacağı müjde heyecanla beklenirken, Karadeniz'de bulunduğu öne sürülen rezervle ilgili yeni detaylar da gelmeye devam ediyor. Habertürk gazetesi yazarı Muharrem Sarıkaya, bugünkü köşe yazısında Karadeniz'de bulunan rezervle ilgili önemli bilgilere yer verdi. Yazısında. Emekli Tümamiral Cihat Yaycı'yla görüşmesine yer veren Sarıkaya, Karadeniz'de hidrat-gaz olduğunu ve bu gazın doğalgazdan 164 kat daha değerli olduğunu belirtti.  

 

 

Muharrem Sarıkaya'nın bugünkü köşe yazısı şöyle:

Karadeniz’de uzun yıllardır hidrokarbon yatakların tespiti için sismik ve sondaj çalışması yapılıyordu.

 

 

Hatta Kırklareli’nin Limanköy beldesi açıklarında hidrokarbon yataklara rastlanmış, iki kuyuda rezervin verimli olmadığı ileri sürülüp vazgeçilmişti.

ABD’li Arco şirketi ile yapılan çalışmalar bir noktada yarıda bırakılmıştı.

Son dönem önce Oruç Reis gemisi bu bölgede sismik çalışma yaptı, 15 Temmuz’dan bu yana da Fatih Sondaj Gemisi faaliyetini sürdürüyordu.

Sonunda önceki akşam iki noktada iyi durumda rezerve rastlandığı haberi geldi; biz de buradan paylaştık.

Sabah buna ilişkin biraz daha bilgi almak için aradığımda, yeni tespitin daha önceki Limanköy fayı üzerinde olup olmadığını sorguladım.

Dediler ki, “Hayır değil, ona paralel ilerleyen Kıyıköy fayında rezerve rastladık, ama Limanköy’deki iki kuyuda test edilmeyen seviyelere inilirse orada da bulunur…”

KENDİMİZ YAPINCA

Bütün bunların Türkiye’nin kendine ait sismik gemileri ile araştırmasını yapması sonucu olduğunu da belirtti.

“Kıyıköy-1 kuyusundaki gazın durumunun iyi olduğunu” da vurguladı.

Bulunan gaza ilişkin “sismik ve kaynak kaya” örneklerinden alınan verilere ilişkin bir dizi görseli de yolladı.

Şunu belirteyim ki, konuşmaları dinleyince 1990’lı yılların sonundan bu yana sürekli olarak gaza rastlandığına ilişkin yapılan açıklamalar hafızamda canlandı.

Herkesi gaza getirdikten sonra da gazın çıkmadığı günleri anımsadım.

Kendisine de bu durumu açıkça söyledim…

Gülmeye başladı, “Bu kez öyle değil” dedi…

Yıllarını bu işe vermiş birinden gelmiyor olsa, geçmişte olanlarla kalır, bu satırları kaleme almaktan kaçınırdım…

BULUNAN REZERVLER

Sohbeti bitirmiş telefonu kapatmıştım ki, bölgeyi çok iyi bilen ve bu konuda kitabı da bulunan emekli Tümamiral Cihat Yaycı’nın mesajı telefonuma geldi.

Mesajında konuyla ilgili yazdığı kitabında yer alan haritayı da koymuş, geçmişten bu yana bunun bilindiğini kayda geçirmişti.

Aradım, sohbete başladık…

Doç. Dr. Yaycı, emekli olduktan sonra Bahçeşehir Üniversitesi’ndeki Denizcilik ve Global Stratejiler Merkezi Başkanlığı’nı üstlendiğini biliyordum.

Biraz Üniversite’den söz ettik, ardından konuyu Karadeniz ve Akdeniz’e getirdik.

Daha önce bu sütunda birkaç kez aktardığım Karadeniz ve Akdeniz’deki gaz-hidratlar konusunu anımsattı.

Tuna-1 ve Kıyıköy-1 sahalarında bulunan gazın kaynağının da gaz-hidratlar olduğunu belirtti.

Benzer şekilde Yavuz gemisinin de Akdeniz’de bir sahada rezerv tespiti yaptığını da belirtti.

Doç. Dr. Cihat Yaycı’nın sözünü ettiği gaz-hidrat denizin altında suyun basıncı ile sıkışıp kayalaşan ve gaz üreten bir nevi petrol türevi…

Özelliği ise bir birim hidrat-gazın karşılığının eski hesaba göre 64 birim doğalgaza denk gelmesi.

Nitekim ABD bunu kaya gazlarında tespit etti ve ciddi gelir kapısı haline getirdi; üstelik sıkıştırıp gemi ile getirdiği Avrupa’ya da satmaya başladı.

Boru hatlarının tahakkümünü tüketti…

YAYCI: GAZ’DAN 164 KAT KIYMETLİ

Doç. Dr. Yaycı, bir noktaya dikkat çekip devam etti:

“O dönemde bu konular ele alındığında, yani 2010 yıllarında hidrat-gaz 64 birim ile çarpılırdı. Burada ise bir birim hidrat-gaz 164 birim gaza eşdeğer durumda.”

O gün de benzer iddiasını dile getirmiş, Türkiye’nin 572 yıllık doğal gaz ihtiyacını karşılayacak boyutta olduğunu söylemişti.

Şimdi ise bunun çok daha yüksek bir rakamla çarpılması gerektiğini belirtti.

“Şimdi denizden fıkır fıkır kaynadığı tespit edilen gaza ulaşılacak, ardından da hidrat-gaz katmanına inilecek” dedi.

Anlattığına göre ilk aşamada hidrat-gazın deniz altında yarattığı gaz sahalarına ulaşılacak bunun için gerekli tekniğe Türkiye sahip…

Ancak ABD, Rusya ve Japonya’nın dışında hidrat-gazın çıkarılması için teknolojiye sahip başka bir ülkenin olmadığını belitti.

Türkiye’nin beş yıl içinde bu teknolojiye de ulaşma becerisine sahip olacağına inancını dile getirdi, “Hele bir gazı çıkaralım sonra hidrat-gaza ulaşırız” dedi.

Türkiye’nin yılda 50 milyar dolar civarında petrol ve gaza ödeme yaptığı dikkate alınırsa önemli bir gelişme.

Tuna Bloğu denilen ve Türkiye’nin rezerve rastladığı belirtilen Tuna-1 sahasının hemen yanı başında Bulgaristan ve Romanya 2009’dan bu yana gaz ve petrol faaliyetini yürütüyor.

Son üç yıldır önemli miktarda gaz çıkarıyor.

Romanya bu faaliyetini, Tuna-1 sahasının hemen yanı başında olan Domino-1 bölgesinde Türkiye’de de petrol dağıtım şirketi satın alan Avusturya merkezli OMV ile sürdürüyor.

Hemen üstünde de aynı faaliyeti ABD’li ExxonMobil gerçekleştiriyor.

Bu sahada Türkiye daha önce de bir küçük rezerve rastladığını açıklamış, Enerji Ajansı’na da kaydını yaptırmıştı.

Bugün tespit edilenin daha iyi bir rezerv olduğu belirtiliyor.

ÖZAL’IN ÖNGÖRÜSÜ

Karadeniz 1986 yılında Karadeniz Ekonomik İşbirliği Teşkilatı’nın kurulması ile kıyıdaş ülkelerin Münhasır Ekonomik Bölgelerini belirledi.

Dolayısıyla Akdeniz gibi bir sorun üretmiyor, Tuna-1 sahası da Türkiye’nin MEB’inin sınırına yakın bir yerinde, Romanya’nın faaliyetini yürüttüğü Domino-1 sahasının 62 kilometre güneydoğusunda yer alıyor.

Aslında bu durum, Sovyetler Birliği dağılmadan Karadeniz İşbirliği Anlaşması ile Türkiye’yi önemli bir konuma taşıyan, diğer komşu ülkelerin “Türk-Rus gölüne döndü” yakınmasına yol açan Özal ve ekibinin ileri görüşünü yansıtıyor…

Akdeniz’deki sorunların hiçbiri Karadeniz’de yaşanmıyor…

KAYNAK : HABERTÜRK