İşte KADEM'in hazırladığı 'Kadın haklarına dair ilkeler bildirgesi'

Cumhurbaşkanlığı kararı ile Türkiye'nin İstanbul Sözleşmesi'nden ayrılmasına ilişkin tartışmalar sürerken Yeni Şafak yazarı Hayrettin Karaman, KADEM'in madde madde hazırladığı "Kadın haklarına dair ilkeler bildirgesini" köşesinden paylaştı.

ABONE OL
GİRİŞ 21.03.2021 14:13 GÜNCELLEME 21.03.2021 14:21 GÜNCEL
İşte KADEM'in hazırladığı 'Kadın haklarına dair ilkeler bildirgesi'
  • Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın imzasıyla Resmi Gazete’de yayımlanan Karar’a göre, Bakanlar Kurulu Kararı ile onaylanan “Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi” Türkiye Cumhuriyeti bakımından feshedildi.
     

Türkiye'nin İstanbul Sözleşmesi'nden çekilmesine dair kamuoyunda tartışmalar sürerken Yeni Şafak yazarı Hayrettin Karaman, KADEM tarafından dikkat çeken madde ve tespitlerin bulunduğu "Kadın haklarına dair ilkeler bildirgesini" köşesinden paylaştı.
 

Sosyal medya #SeninleyizErdoğan ile yıkılıyor

İstanbul Sözleşmesi’nin feshinin dayanağı nedir?

İşte Karaman'ın o yazısı

Aşağıda paylaşacağım bildirge KADEM’e aittir. Bir süre önce yayınlamış ve halkın imzasına açmışlardı. Dernek yöneticilerini yakından tanıdığım için mevcut şartlarda Müslümanca yaşamak için gayret eden yol ve yöntem arayan bir oluşum olduklarını düşünüyorum.

İstanbul Sözleşmesi neden feshedildi?

Bir yanda modernistler, feministler, laikçiler var, bir yanda da kadın “Bir baba evinden gelin olarak koca evine giderken çıkmalı bir de ölünce defnedilmek üzere koca evinden çıkmalı, örtünme mutlaka çarşafla olmalı, kadın cemaatle namaz kılmak için camiye dahi gitmemeli, okula gitmemeli…” diyen ve bunu “bir görüş, bir tercih, bir mezhep hükmü olarak değil, mutlak ve genel manada din adına, din hükmü olarak” söyleyenler var.

KADEM modernist de değil, feminist de değil. Benim kitaplaşan yazılarıma koyduğum bir isim vardı, “Laik Düzende Dini Yaşamak”. Onlar da bir orta yol, orta dil, orta formül bularak bunu gerçekleştirmeye çalışıyorlar. Bildirgeyi, şeriat ülkesinde bir yol haritası olarak okumak doğru olmaz; çünkü iman ve dava olarak bunun peşinde olmamız gerekli olsa da halen böyle bir vakıa içinde değiliz, tenkit ve tavsiyelerimizi bu gerçeği göz önüne alarak yapmamız insaf erdemine daha uygun düşmektedir.

Bildirge

İnsan, akıl ve irade sahibi özgür bir varlıktır. Varlığını şeref ve izzetle tamamlar. Kadın ve erkek, yaratılış özü itibarıyla eşittir. Devredilemez ve vazgeçilemez temel hakları, bireysel ve toplumsal sorumlulukları vardır. İnsanlığın ortak tecrübesi de bizlere bu gerçekleri söylemektedir.
 

Bu temel haklar; ruh ve beden bütünlüğünün korunması, inanç, düşünce ve ifade özgürlüğünün teminat altına alınması, ailenin ve neslin devamının sağlanması, mülkiyet hakkının tahakkuk ettirilmesidir.
 

Bu çerçevede kadın ve erkek birbirlerine karşı sorumludur. Sorumlulukların adaletle hayata geçirilmesi noktasında kadın ile erkek arasında toplumsal bir hiyerarşi yoktur. Mesuliyet alanlarının farklı olması, eşitlik ilkesini etkilemez.
 

Aile içinde görev paylaşımı, adalet ve hakkaniyet zemininde, tüm fertlerin haklarını gözetecek şekilde gerçekleşmelidir. Gerek ailede gerek toplumda kadının ruh ve beden bütünlüğü hiçbir nedenle ihlal edilemez. İzzet ve haysiyetinin zedelenmesine hiçbir meşru gerekçe gösterilemez. Kadının inanç, düşünce ve ifade özgürlüğü, eğitime erişimi ve mülkiyet edinme hakkı engellenemez.
 

Kadın, kendisini toplumun dayattığı sosyal ve ekonomik kalıplaşmış rollerle tanımlamak zorunda bırakılamaz. Ekonomik getiri beklentisiyle çalışmaya zorlanamayacağı gibi çalışmadığı için de aşağılanamaz. Aynı şekilde anne olmamış/olamamış kadınlar, eksik ve yetersiz görülemez. Tercih ve zorunlulukları, kadının insanlık değerini belirleyemez.
 

Bu temel ilkeler ışığında;

-Kadının akıl, ruh ve beden bütünlüğü dokunulmazdır. Hiçbir telakki ve toplumsal uygulama, şiddeti meşru gösteremez. Dayak, taciz, tecavüz gibi fiziksel şiddet türleri ile tahkir etme, zayıf ve yetersiz görme, sürekli kontrol etme, küçük düşürme gibi psikolojik şiddet türleri kabul edilemez. Evin ve ailenin mahrem alan olması da kadına yönelik şiddete meşruiyet sağlamaz.

-Devlet, kadının inanç, düşünce ve ifade özgürlüğünü teminat altına almak ve bu hakları özgürce kullanabilmesi için gereken şartları sağlamakla yükümlüdür. Kadınların bu hakları, kişi ve kurumların iznine veya onayına bağlı olmayan temel hak ve hürriyetler kapsamındadır.

-Neslin ve nesebin korunması için aile ve evlilik kurumunun varlığı elzemdir. Aile kurumunun sürekliliği ve sağlıklı nesillerin yetiştirilmesi için tedbir alınmalı, hukuki ve sosyal altyapı oluşturularak, lüzumu halinde her türlü destek sağlanmalıdır.

Evlilik ve çocuk sahibi olmak için fizyolojik yeterlilik tek kıstas olamaz. Hür irade ve karar verme yetisi de temel şartlardandır. Kadınlar rızaları dışında ve çocuk yaşta evlenmeye zorlanamaz. Boşanmak istemesi durumunda kadının canı, malı ve velayet hakkı teminat altında olmalıdır.

Öte yandan üreme teknolojilerinin nesebin karışmasına yol açacak şekilde kontrolsüz kullanımı, kısırlaştırmaya yönelik keyfî uygulamalar ve cinsel yönelimler üzerinden yürütülen uluslararası toplum mühendisliği stratejileri, mücadele edilmesi gereken alanlardır.

-Kadının çalışma hakkını kullanması için gerekli şartlar oluşturulmalı ve bu alanda hukuki ve toplumsal engeller ortadan kaldırılmalıdır.

Kadının ekonomik hakları, çalışma hayatına katılmaktan ibaret değildir. Eşit işe eşit ücret bu haklardandır. İş hayatında kadınların, dini inanç ve dış görünüşleri nedeniyle ayrımcılığa uğraması kabul edilemez. Çalışma hayatında yer almayan kadınların da topluma sağladıkları faydayı görünür kılmak ve takdir etmek, devletin ve sivil toplum kuruluşlarının görevidir.

Kadınların, aile hukukundan doğan mali hakları ihlal edilemez. İnanç ve örfe bağlı olarak ortak irade ile belirlenen mehir ve mirastan adil şekilde pay alabilmesi, kadının ekonomik hakkıdır. Adalet ölçülerinde belirlenmiş nafaka ve boşanma tazminatı da bu kapsamdadır.

Yukarıda saydığımız temel ilkeler, sağlıklı bir toplumun oluşmasını amaçlamaktadır. Bu esaslar; evrensel düşünce tarihinde, aklın, bedenin, inancın, neslin ve mülkiyetin korunmasını hedefleyen kadim değerlerin yanı sıra pek çok ilke, sözleşme ve bildirgeye dayanmaktadır.

Kadın ve Demokrasi Derneği olarak bizler, yeryüzündeki tüm kadınların onurlu ve güven içinde yaşayacağı bir dünya için, bu esaslara bağlı kalarak mücadeleyi sürdüreceğimizi ilan ediyor; hak ve adalet iddiasındaki tüm kişi ve kurumları, bu ilkelerin koruyucusu ve uygulayıcısı olmaya davet ediyoruz. İSTANBUL - 2021