Zeybek: Şehit olan asker yeğenimdi

DP Genel Başkanı Namık Kemal Zeybek uygulamada olan askerlik sisteminin yanlış olduğunu ve kökünden değiştirilmesi gerektiğini belirterek, 1996'daki bir terör saldırısını hatırlattı.

ABONE OL
GİRİŞ 13.11.2011 17:11 GÜNCELLEME 13.11.2011 17:11 İç Politika
Zeybek: Şehit olan asker yeğenimdi

Zebek “Türkiye’de bir saniye bile gecikmeden, zorunlu askerlik kaldırılmalı, profesyonel orduya geçilmelidir. Hele bedelli askerlik gibi saçmalıkların konuşulması ise son derece yanlıştır” dedi.

Namık Kemal Zeybek profesyonel ordunun gerekliliğine ilişkin görüşlerini açıklarken, 2006 yılında yaşadığı, bilgisayar mühendisi yeğeninin askerlik görevi sırasında birlik komutanı olarak teröristlerce tuzağa düşürülüp şehit edilmesi olayını örnek gösterdi. Zeybek yaptığı yazılı açıklamada bedelli askerlik uygulamasına karşı çıkarken şöyle dedi:

“Bu konuda türküler yapılmıştır. ‘Zenginimiz bedel öder, yoksulumuz asker bizim’ diye. Böyle türkülerin söylendiği bir toplumda, milli birlik ruhu olur mu? Bunların konuşulması bile felakettir. Bedelli askerlik gibi sözleri gündeme getirmek doğru değildir. Bunların gündeme getirilmesi, insanlarımızın birbirine olan sevgi ve saygısını sarsmak bakımından da tehlikelidir.”
Türkiye’de 750 bin asker bulunduğunu, bunun 250 bininin askerlikle doğrudan ilgisi olmayan işlerde çalıştırıldığını iddia eden Zeybek “Sistem kökünden yanlıştır ve zorunlu askerlik kökünden kaldırılmalıdır. Şanlı, şerefli tarihimizde olduğu gibi, neferinden, orgeneraline kadar ordumuz profesyonel askerlerden oluşmalıdır” görüşünü savundu.

-“HÜR TÜRK ASKER DOĞAR, YANLIŞ”-

“Her Türk asker doğar” deyiminin yanlış olduğunu belirten Zeybek, “Her Türk askerlik yaparsa bilimi kim yapacak. Tam tersine bizim tarihimizde 19. Yüzyılın ortalarına kadar zorunlu askerlik yok. Tamamen yetişmiş, meslekten askerlik var” dedi. Namık Kemal Zeybek, yedek subaylık sisteminin de kökünden yanlış olduğunu savundu ve Almanların zorlamasıyla 1. Dünya Savaşı’nda Türk sistemine girdiğini belirtti.

-“1999’DA BİR ŞEHİT VARDI, NEDENİ ÖZEL KUVVETLER...”-

Geçmişte terörle savaş konusunda yetiştirilmiş, meslekten asker, özel kuvvetlerden meydana gelen mücadele gücü bulunduğunu belirten Zeybek, 1999’da bir şehit verilmesini buna bağladı. DP Genel Başkanı Namık Kemal Zeybek, “Özel kuvvetler kaldırıldıktan sonra onlarla, yüzlerle, binlerle ifade edilen şehit vermeye başladık. Bu şunu gösteriyor, savaşı savaşçılar yapar. Gençler, üniversite bitirmiş, kendilerine bir meslek, bir iş kuracaklar. Sen onların hayat mücadelesinin en verimli çağından bir-iki sene çekip alıyorsun ve adına asker diyorsun” dedi.
Orduyu yıpratmak için söylenen her söze karşı olduklarını belirten Zeybe
k, “Ordumuz söz konusu olunca biz göğsümüzü gereriz ve içeriden ya da dışarıdan ordumuzu karalayacak her türlü kara propagandaya karşı koruruz. Ama aynı zamanda ordumuzu çağın gelişmelerine uygun ve tarihimizin de bize gösterdiği doğrultuda yeniden inşa etmeyi de kendi görevimiz olarak görürüz” dedi.

-“3 AYLIK EĞİTİMDEN SONRA DAĞLARA GÖNDERİLDİ ŞEHİT OLDU”-

DP Lideri Namık Kemal Zeybek, açıklamasının sonunda 2006 yılında bilgisayar mühendisi yeğeninin şehit edilmesi olayını şöyle anlattı:

“Benim yeğenim, 1 Eylül 2006’ tarihinde Çukurca’da şehit oldu. Adı Burak Okay’dı. Burak Okay bir bilgisayar mühendisiydi. Bu ülkeye çok pahalıya mal olmuş, nitelikli eğitim görmüş bir insandı. Burak nişanlıydı, askerden dönüp evlenmeyi planlıyordu. Ama Burak, Çukurca’da teröristlerin tuzağına düşürülen birliğin komutanıydı. Asteğmendi. Üç aylık bir eğitimden sonra kendisine terörle savaşta komutanlık görevi verilmişti. Karşısında hayatı savaşla geçen, dağlarda yaşamış insanlar vardı. Burak, eğin tek oğluydu. Babası ve annesi başına bir şey gelir diye bisiklete binmesine izin vermezdi. Böyle bir insanı alıyoruz, 3 aylık bir eğitimden sonra dağlara gönderiyoruz. Bu benim ailemde yaşadığım bir örnek. Ama bu ülkede binlerce insan bu acıyı yaşadı. Dolayısıyla askerlik dediğimiz iş, profesyonel bir iştir. Hele bu çağda, ancak bu konuda ciddi eğitim görmüş insanların başarabileceği bir şeydir.” (ANKA)