Cübbeli Ahmet ve Osman Baydemir’in ortak noktası

Hafta sonu yayınlanan Cübbeli Ahmet ve Osman Baydemir'in konuşmalarına ilişkin haber okurlarımızdan çok eleştiri aldı. Eleştirilere ilişkin bir değerlendirmenin yanı sıra yılbaşı kutlamalarına bakışımız da bu yazıda.

ABONE OL
GİRİŞ 30.12.2009 10:33 GÜNCELLEME 30.12.2009 10:33 OKUR TEMSİLCİSİ
Cübbeli Ahmet ve Osman Baydemir’in ortak noktası
Cübbeli Ahmet Hoca ve Osman Baydemir’in aynı üslubu kullanması haberine gelen tepkiler ve habere dair bir değerlendirme. Haberi hazırlayan editör ‘Neden bu haberi yaptığını’ açıkladı.
 
Köşe yazarlarının yılbaşı kutlamalarına ilişkin yazılarının anlamı ve ‘orduyu alaşağı etme!’ çalışmaları…
 
Cumartesi günü Haber 7’de ‘Baydemir’in meşesi, Cübbeli’nin minaresi başlığıyla bir haber yayınlandı.
 
Habere yüzlerce yorum geldi. Yorumlardan bazıları haberi olumlu karşılarken bazıları da eleştiriyor. Yine e-posta ve telefon yoluyla itirazlarını ileten okurlarımız oldu.
 
Hatta bir web sitesi protesto kampanyası düzenleyip, hazırlanan bir protesto metninin bize gönderilmesine öncülük bile etti.
 
Hukuk ve ahlak sınırları içerisinde gelen tüm görüşleri dikkate aldığımızı bildirmek isterim. Ancak bize iletilen görüşlerin bir kısmındaki seviyesizliğe de değinmeden edemeyeceğim. Din adına uyarıda bulunduğunu sanan kişilerin ağza alınmayacak ifadeler hatta tehditlerle haberi kaldırmamızı istemeleri üzüntü verici.
 
Protesto metni şöyle: Haber7.com’um 26.12.2009 Cumartesi günü ‘Baydemir'in meşesi, Cübbelinin minaresi!’ başlıklı haber yaparak Cübbeli Ahmet Hocayı, bir süre önce çok yakışıksız ve küfürlü sözlerle devletimize ve devletimizin kurumlarına yüklenen Diyarbakır Belediye Başkanı Osman Baydemir’le aynı kefeye koyma hatta iki şahsı aynılaştırma amacına hizmet eden bir yanlışa imza atmıştır. Haber7.com nasıl oluyor da toplum tarafından oldukça güvenilir bulunan ve güzel dinimiz İslam'ın içine sokulmaya çalışılan yanlışlara karşı mücadele veren Cübbeli Ahmet Hoca’yı, "terör odağı olmakla kapatılmış" bir partinin seviyesiz bir temsilcisi ile aynı kefeye koyabiliyor? İslami kesimden pek çok izleyicinin takip ettiği Haber7.com, bu kesimin çok değer verdiği böyle mümtaz bir şahsiyete böyle bir ithamda bulunarak ne yapmak istemektedir? Cübbeli Ahmet Hoca’nın son zamanlarda ehli Sünnet’e muhalif olanlara sert bir şekilde çıkışları mı Haber7’yi rahatsız etmiştir? Yoksa ucuz reyting kaygıları ile insanları bir şekilde toplum tarafından sevilmeyen kişilerle aynı kefeye koyarak sansasyon oluşturma derdine mi düşmüşlerdir? "Belirli bir amaca hizmet ettiği" her halinden belli olan asılsız ve karalama amaçlı bu haberden dolayı Haber7.com’u kınıyor, kendilerini takip eden ve yanlış bilgilerle zihinlerini kirlettikleri okuyucularından özür dilemesini bekliyoruz.
 
Bu protesto maili en seviyeli eleştirilerden biri.
 
Gelelim haberimize… Haberde toplumu yönlendirme, etkileme gücüne sahip iki kişinin kameralar önünde yapmış olduğu uygunsuz konuşmalar eleştirel bir dille değerlendirilmiş.
 
Haberde “Hakaretlerin, küfürlerin TBMM’den, cami kürsüsüne ve siyaset meydanına kol gezdiği Türkiye’de, topluma örnek teşkil etmesi gereken rol modelleri, düşük seviye ve üsluplarından dolayı pes dedirtti.” ifadelerinden sonra olayla ilgili bilgiler sıralanıyor. Ardından konuşmaların nerede yapıldığı ve içeriğiyle ilgili bilgi veriliyor.
 
Haberde verilmek istenen, toplum önünde bulunan kişilerin konuşmalarında üsluplarına dikkat etmesi gerektiği mesajı.
 
Önce şunu belirtmekte fayda var. Habere itiraz edenlerin büyük bir kısmı haberi okumamış. Cübbeli Ahmet Hoca bir cemaat mensubu olduğu için verilen tepki kitlesel olmuş. Zaten Pazar günü cemaat üyelerinin oluşturduğu zincir protestodan da bu durum anlaşılıyor.
 
Habere yapılan itirazların başında kapatılan bir partinin üyesi olan Osman Baydemir’le Cübbeli Ahmet Hoca’yı neden aynı kefeye koyduğumuz. Cübbeli Ahmet Hoca taraftarlarının tüm itirazları bu yönde.
 
Osman Baydemir hakaret ederek konuşurken onu eleştirme hakkımız varsa aynı üslupla konuşan Cübbeli Ahmet Hoca olunca onu da eleştirme hakkımız var.
 
Her iki isim de toplumu etkileyebilen ve konuşmaları birçok kişi tarafından takip edilen kişiler. Elbette ki kamuoyu önünde olan kişilerin konuşmasına dikkat etmesi gerekir ve uygunsuz bir dil kullandıklarında bu haber olur.
 
Gelelim itirazın temel noktasına: ‘Neden Osman Baydemir’le Cübbeli Ahmet’i kıyaslıyorsunuz?’ Değerli okurlar haberde bir kıyaslama olmadığını haberi okuyan herkes görecektir. Böyle bir kıyas olmadığı için de bu itirazı değerlendirmemiz mümkün değil. Eğer kitlesel bir eylem yerine, haberi okuyup konuyu değerlendirseydiniz muhtemelen bu itirazı yapmayacaktınız.
 
Protesto mailinde ‘Belirli bir amaca hizmet ettiği’ denilmiş.
 
Biz de haberi hazırlayan editöre sorduk ‘Amacın neydi? Neden böyle bir haber hazırladın?’ diye…
 
Haberi hazırlayan editörümüzün açıklaması:
“Haberin özelliği şu idi. Biri siyasi arenada güncel bir konu olan DTP’nin kapatılması neticesinde gelinen süreçte bir siyasi parti temsilcisi ve hepsinin ötesinde bir belediye başkanının bir miktar kalabalık önünde hiçbir dilde izahı olmayan küfürlü konuşması idi.”

“Diğeri de bir cemaat liderinin camii minberinde yine güncel bir konu olan İsviçre’nin minare karşıtlığını, her ne kadar İsviçre’nin afişli benzetmelerine gönderme yaparak kullansa da minbere yakışmayacak ifadelerle kullanması idi.”

“İki olayın tarihinin yakın olması ve üsluptaki benzerlik dikkatimi çekti haber yaptım.
Haber sonrasında çok sayıda telefonlar aldım. Arayanların birçoğunun itirazının odağında aynı konu vardı. “Nasıl olur da bir ehli sünnet alimini, bir terörist ile bir tutarsın?” itirazlarının ardı arkası kesilmedi.”
 
“Burada açık ve net olarak belirtmek gerekir ki Baydemir’in kimliği ile Ahmet Hoca’nın kimliğini kesinlikle kıyaslamadım ya da bunlar arasında ortaklık kurmuş da değilim. Sadece her ikisinin de hakaret ediyor olması haberin ortak noktası idi.”
 
(…)
 
Editörümüz bu açıklamayı yaptıktan sonra gelen tepkilerde Ahmet Hoca’nın konuşmasından rahatsız olmayan cemaat mensuplarının itirazının Baydemir’le yan yana konulmasından rahatsız olmalarını da garipsediğini belirmiş. Ayrıca gayrimüslime küfür etmenin normal karşılanması yine garipsenen durumlardan biri.
 
Editörümüz her insanın hata yapabileceğini ve bunun normal olduğunu belirttikten sonra şöyle devam ediyor: “Belki Ahmet Hoca’nın bu tür ifadeleri cemaatin dikkatini diri tutmak vereceği mesajlara ya da anlattıklarına zemin hazırlamak olabilir ve bu yolla insanların zihnine işlemek için kullandığı bir iletişim taktiği olabilir. Ama bunun da tek yönteminin argo ya da küfür vb şeyler olmadığını da unutmamak gerekir.”
 
Ve itiraz edilen noktaya dair bölüm:
“Özetle net olarak ifade edeyim ki, bu haberde ne Baydemir’in ne de Ahmet Hoca’nın birbirine benzetilmesi yolunda bir amaç vardı. Sadece üsluptaki hakaret dolu sözlerin bir cami cemaati liderine de bir siyasi temsilciye de yakışmadığını ortaya koymak istedim.”
 
Durum böyle. Bireysel tepkilere, düşüncelere saygımız büyük. Ama haberin içeriğini bilmeden, sırf birileri ‘tepkinizi gösterin’ dediği için hakarete varan ifadelerle gösterilen tepkiler istatistik olarak bile değer kazanmıyor.
 
Buraya kadar haberin neden yapıldığını ve eleştirinin dayandığı noktanın doğru olmadığını anlatmaya çalıştık.
 
Haberde hiç mi sorun yok? Evet, var ama haberin özünü değiştirmeyecek bir sorun. Haberde ‘toplum’, ‘ebeveynler’, ‘toplum bilimci’ gibi muğlâk ifadeler ve bunlara dayandırılan çeşitli sıfat ve tanımlamalar kullanılmış. Bu muğlâk gruplara dayandırılan sıfatlar ve nitelendirmeler haberdeki tek sorun. Sıfatları kullanan bu grupların somutlaştırılması ve ifadelerin doğrudan onların ağzından verilmesi daha doğru olurdu. Daha önce ‘Uğur Dündar’ı savunmak’ başlıklı yazımda sıfat kullanımına ilişkin bir değerlendirme yapmıştım. Burada da muğlak bırakılan sıfatlar aynı sorunu doğuracaktır.
 
YILBAŞI KUTLAMALARI VE ASKERİYE YAZILARI

Bir okurumuz şöyle bir eposta göndermiş; “Nedir bu sizin yazarlarınızın yılbaşı ve askeriye ye karşı yazıları. Herkes istediği gibi yılbaşı da kutlar. Hakkıdır, kimse de karışamaz. Askeriye de bizim. Niye aşağılanıyor ki. Eyvah ki eyvah amaç nedir. Ayrıca gün gelir devran döner.”
 
Yazarların yazılarını bu köşede değerlendirmeyi çok doğru bulmuyorum. Yazarlar kişisel görüşlerini aktarıyorlar. Ancak yılbaşı kutlamayın/kutlamayın demek kişisel bir görüştür. Herkes inandığı ve düşündüğünü yapabilir. Kutlayanları kınamak kadar, kutlamayanları hor görmek de doğru değil.
 
Okurun yılbaşı kutlamaları ve askeriyeyle ilgili tavrımıza yönelik eleştirilerine ilişkin Haber 7’nin yayın politikasını Haber 7 Genel Yayın Yönetmeni’nden aktaralım:  
Bir kere şunu net bir şekilde ifade etmeliyim. Biz Haber 7 olarak kimsenin yılbaşı kutlamasını nasıl yaptığına ya da yapacağına ilişkin en küçük müdahaleci bir tavrımız yok olamaz. Mücadelemiz de bu özgürlüklerin sağlanmasından yana. Yeter ki kendi hayat tarzını bir başkasına dikte ettirmeye kalkmasın.
 
Askeri aşağılama konusuna gelince…
 
Askerin içinde cuntacı bir yapılanma olduğu kesin görülüyor. Nitekim, soruşturmalar, gözaltılar, tutuklamalar ve devam eden mahkemeler bunun en açık örneği. Ama kişilerin işlediği suçlardan dolayı kurumları suçlamak hiçbir insafa sığmaz. Biz bu ayırımı yaparak TSK içindeki cuntacı yapılanmanın temizlenmesi için mücadele veriyoruz.
 
Okurun ikinci eleştirisi ise Haber 7 yazarlarının ‘askeriyeyi alaşağı ettiği’ yönünde. Genel Yayın Yönetmeni Ünal Tanık gerekli cevabı vermiş. Kısa bir değerlendirme de ben yapacak olursam eleştirinin sonundaki “Ayrıca gün gelir devran döner.” yorumu oldukça manidar bulduğumu belirteyim. Takip ettiğim kadarıyla Haber 7 yazarları orduyu aşağılamadan ziyade, yapılan yanlışların ortaya çıkması, ordunun hukuk kuralları çerçevesinde çalışması yönünde yine hukuk kuralları içinde yazılar yazıyorlar. 
 
YORUM YAZAMAYAN OKURLARA
 
Bazı üyelerimiz zaman zaman sisteme giriş yapamadıklarını, yorum yazamadıklarını bildiriyorlar. Bu teknik bir sorun olup kesinlikle ‘kişisel’ değildir. Eğer sisteme giriş yapmaya çalıştığınızda sorun yaşıyorsanız, sorunu bize bildirmeniz yeterli.

İhsan AYDIN - Haber 7
Okur Temsilcisi
ihsan.aydin@haber7.com