Hem obezite hem hipertansiyon varsa dikkat! Ölümcül OSAS hastası olabilirsiniz
Günümüzde artan obeziteyle birlikte kalp hastalıklarının da arttığına dikkat çeken Dr. Öğretim Üyesi Erhan Gönen 'Hipertansiyonu olan bir obezde geceleri horlama da varsa OSAS hastalığı akla gelmelidir.' dedi
ABONE OLPendik Medipol Üniversitesi Hastanesi Kardiyoloji Bölümünden Dr. Öğr. Üyesi Erhan Gönen, günümüzün önde gelen sağlık sorunlarından biri olan obezitenin kalbe etkisine dikkati çekerek uyarılarda bulundu. Gönen: “Obez hastalarda hipertansiyon daha sık görülür. Hipertansiyonu olan bir obezde geceleri horlama da varsa OSAS hastalığı akla gelmelidir. Obezite ile beraber olan insülin direnci, kolesterol yüksekliği, damar duvarı hücrelerinin fonksiyon bozukluğu gibi patolojik durumlar da eklenince kalp hastalığı riski oldukça yükselir” dedi
Obezite sigara ve alkol kadar önemli bir risk faktörü
Dr. Öğr. Üyesi Gönen, son zamanlarda yapılan çalışmalarda obezitenin sigara ve alkol kadar önemli bir risk faktörü olduğunu söyleyen Gönen, “Obezitenin kalp üzerine birçok zararlı etkisi vardır. Bunlar mekanizmalarına göre direkt ve indirekt etkiler olabilir. En basit olarak kalp daha büyük bir vücut kitlesine kan pompalamak zorundadır ve bu kalbin iş yükünü arttırır. Kalp artan bu iş yüküne boyutlarını artırarak cevap verir ve bu fonksiyonların bozulmasının başlangıç noktasıdır. Obezite ile beraber olan insülin direnci, kolesterol yüksekliği, damar duvarı hücrelerinin fonksiyon bozukluğu gibi patolojik durumlar da tabloya eklenince kalp hastalığı riski oldukça yükselir. Obez hastaların normal kilodaki bireyler için tasarlanan tanı cihazlarına uygun olmaması, testleri değerlendirmede obez hastalarda karşılaşılan güçlükler ve hastaların hareketsiz olması da kalp hastalığı riskini artırır” diye konuştu.
Şikayetler fazla kiloya bağlandığında tanı gecikiyor
Obezlerde görülen kalp hastalıkları hakkında açıklamalarda bulunan Gönen şu ifadeleri kullandı: “Fazla kilolu bireylerde risk faktörlerinin zemininde koroner arter hastalığı en korkulan kalple ilgili problemdir. Hastalar risk altında olduğu bilindiği halde tarif ettikleri göğüs ağrısı, nefes darlığı gibi şikayetleri fazla kilolarına bağlanıp tanı gecikebilir. Tanı konan hastalarda yapılan işlemlerde komplikasyon gelişme oranı obez hastalarda daha yüksektir. Kalbin kötü şekillenmesi neticesinde kalp yetmezliği tablosu gelişebilir. Obez hastalarda hipertansiyon da daha sık görülür. Ve uygun olmayan ölçüm aletlerinin kullanımı sonucu tedavi etkinliğini değerlendirmek de daha güçtür. Hipertansiyonu olan obez bir hastada geceleri horlama da varsa uykuda solunum durması ile seyreden obstrüktif uyku apne sendromu (OSAS) hastalığı akla gelmelidir. Aynı kalp damarları gibi beyne ve bacaklara giden damarlarda da daralma söz konusu olabilir. Gene ritim problemlerinin görülme olasılığı da obez hastalar da daha fazladır.”
Obezite cerrahisi riskleri ciddi oranda azaltıyor
Dr. Öğr. Üyesi Gönen, obezite cerrahisinin kalp sağlığını nasıl etkilediğine ilişkin de bilgiler vererek, ”Öncelikle yanlış bilinenin aksine bu ameliyatların amacı estetik kaygılar değildir. Hem Amerikan hem de Avrupa tedavi kılavuzları belli şartlar ortaya çıktığı zaman bu ameliyatların yapılmasını öneriyor. Ameliyat olmuş ve yaşam tarzı değişikliklerine uymuş hastalarda birinci yıldan itibaren kalpteki kötü şekillenmede düzelme olduğu, kasılma ve gevşeme fonksiyonlarının normalleşmeye başladığı izlendi. Kalp krizi görülme oranında düşme ve kan basıncı kontrolünün kolaylaştığı pek çok çalışmada teyit edildi. OSAS hastalarının semptomlarının kontrol altına alınması kolaylaştı. Tüm bunları toparladığımızda bu operasyonların kalp hastalıkları ile ilgili riskleri önemli oranda düşürdüğünü söyleyebiliriz” ifadelerini kullandı.
Doğru değerlendirilirse ameliyat kalp krizini tetiklemez
Genel kanının aksine obezite ameliyatlarının kalp krizini tetiklemediğine işaret eden Dr. Öğr. Üyesi Gönen “Bu çok genel bir ifade ve bu şekilde kullanımı doğru olmaz. Öncelikle basit bir göz ameliyatında dahi düşük de olsa kalp rahatsızlığı yaşama riski vardır. Burada önemli olan elde edeceğimiz faydanın girdiğimiz riske göre çok daha fazla olmasıdır. Bu yüzden kişi bazlı değerlendirme yapmalı ve hastanın taşıdığı riskleri doğru bir şekilde yöneterek operasyona gitmeliyiz. Bu sadece obezite cerrahisi için değil tüm operasyonlar için geçerlidir. Herhangi ek bir risk faktörü taşımayan, ameliyat öncesi yapılan testlerde kötü sonuçları olmayan bir hastanın kalp açısından riski düşüktür. Obezite ameliyatları özelinde böyle bir risk artışı ancak diğer karın içi ameliyatlar kadardır, bu operasyonlara özgü bir risk artışı yoktur. Ancak ameliyat sonrası dönemde aynı normal insanlar gibi kişi hayat tarzı değişikliklerine uymaz, doktor önerilerini dikkate almazsa doğal olarak riski artar” dedi.
Sigaradan, ilaç ve gıda desteklerinden uzak durun
Dr. Öğr. Üyesi Gönen, kalp sağlığı için dikkat edilmesi gereken hususları şu şekilde sıraladı: “Hayatımızdaki değiştirilebilir risk faktörleri ile mücadele etmek ilk yapmamız gereken ve en etkin olan korunma yöntemidir. Nedir değiştirilebilir risk faktörleri? Yaşımızı, cinsiyetimizi ve genetik olarak yatkınlığımızı değiştiremeyiz. Ama daha fazla hareket edebilir, sigarayı bırakabilir, diyet yaparak kilo kaybı ve kolesterol değerlerinde düşme yaşayabiliriz. Bilimsel kanıtı olmayan ilaç ve gıda desteklerini kullanmamalı hele hele bunları doktorumuzun önerdiği tedaviye tercih etmemeliyiz.” dedi.