Modern çağın hastalığı: Kanserin belirtileri, çığır açan tedavi yöntemleri...
Kanser adını sık duyduğumuz hastalıkların başında geliyor. Her yıl Dünyada 14 milyon, Türkiye’de 175 bin kişi kansere yakalanıyor. 4 Şubat Dünya Kanser Günü vesilesiyle kanserin belirtilerini ve kanser riskini azaltmanın yollarını sıraladık
ABONE OLBugün 4 Şubat Dünya Kanser Günü. Adı her ne kadar korkutsa da bu süreçte farkındalık ve erken teşhiste bir o kadar önemli. Modern çağın çok sık görülen hastalığı kanser sağlıksız beslenmeden çevresel faktörlere kadar pek çok sebebe bağlı olarak görülebiliyor. Yaşa bakmaksızın görülme sıklığını arttıran kanserin fobisi hastalığın kendisinden daha yaygın. İnsanlar aşırı kanser olma korkusu nedeniyle hayatı kendilerine ve yakınlarına zehir edebilirken normalde yaptıkları aktivitelerden uzaklaşıp içine kapanabiliyor. Bununla birlikte uzmanların açıklamalarına göre kanserden korunmak ve kanser riskini azaltma yollarının başında şüphesiz erken teşhis geliyor. Her yıl dünyada 14 milyon Türkiye’de ise 175 milyon kişi kansere yakalandığını, üstelik bu kişilerin 3 bininin de çocuk olduğunu düşünürsek kanser hala hayatımızı tehdit eden ciddi bir hastalık. Medipol Mega Ünv. Hastanesi Onkoloji Bölümünden Dr. Öğr. Üyesi Ebru Karcı'Peki kanserin belirtileri nelerdir? Kanser riskini nasıl azaltabiliriz?
Haber7.com / Özel
Medipol Mega Ünv. Hastanesi Onkoloji Bölümünden Dr. Öğr. Üyesi Ebru Karcı kanser hastalığı hakkında Haber 7'ye özel açıklamalarda bulundu. Karcı: "Kanser hücresi aslında hepimizin vücudunda olan bir hücre. Ama her gün bizim vücudumuzun savunma sistemi bu hücreyi yıkmakta. vücutta bazı değişimlerle beraber (sigara, UV ışınları, beslenme şekli, obezite) aktifleşip tümör mekanizması oluşmaktadır. Aslında kanser vücudumuzda her gün olan hücrenin sonrasında bir kitleye dönüşmesi sonucu oluşuyor. Genel olarak belirtileri halsizlik, yorgunluk, kilo kaybı, öksürük, balgam, büyük abdestte kanama şeklinde görülebilir. Hastaların dikkat etmesi gereken en önemli şey şekerden uzak durmak. Obezite başlı başına bir risk faktörü. Ayrıca kontrolsüz ek takviyeleri önermiyoruz. Her şeyden eşit oranda yenmesi gerekiyor. Haftada en az 3 protein kaynaklı beslenme öneriyoruz. Egzersiz de tedavinin önemli bir basamağı. En etkili egzersiz yürüyüş. Uyku da bu hastalık açısından çok önemli. Uyku tedavi sürecinde de kanserin gidişatında da önemli. Hastanın saat 23.00 itibariyle yatmasını istiyoruz. Çünkü vücudumuzda gece uykuda salınan bazı hormonlar var. Bu hormonların salınmasında hem tümörün gidişatı daha iyi olur hem de bizim verdiğimiz tedaviler daha kolay tolere edilebilir. Tedavide ateş 38 dereceyi aşıyorsa, bilinç bulanıklığı görülüyorsa, öksürükte kanama ve ciddi boyutta balgam varsa mutlaka acile başvurulmalı. Şuanda en büyük tedavi immünoterapi. Onkolojide çığır açtı diyebiliriz. Hiç görmediğimiz yanıtları görüyoruz. Hasta hem daha uzun hem daha rahat yaşayabiliyor. Bazen kemoterapiye gerek kalmıyor. Bu ilaçlar vücudun bağışıklık sistemini arttırarak hareket ediyor. Ayrıca başka tedaviler de var. Bunlar hasta için daha konforlu olup, yaşam oranlarını uzattı. Kanser aşıları da gelecek sırayla. Hali hazırda faz 1-2 deneyleri yapılıyor." dedi.
BAŞARI ORANLARI HER GEÇEN GÜN ARTIYOR
KANSERDE ERKEN TEŞHİS HAYAT KURTARIYOR
Kanserin erken teşhis edilebilen ve önlenebilen bir hastalık olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Tezer Kutluk şunları söyledi: “Tüm kanserlerin üçte birinden korunmak mümkün. Sık görülen dört önemli kanser grubunda, yani meme, rahim, prostat ve kalın bağırsak kanserlerinde, taramalar ve erken tanı ile tedavi başarısı çok yükseklere çekilebiliyor. Erken teşhis, tedavi başarılarını erişkin kanserlerinde yüzde 70'lere, çocuk kanserlerinde ise yüzde 85'lere çıkarabiliyor. Ayrıca tüm kanserlerin yüzde 30'u ila 40'ı tütün kontrolü, sağlıklı beslenme, fiziksel aktivite, obezite kontrolü, sağlıklı yaşam tarzı benimseme, hepatit aşıları ve diğer yöntemlerle önlenebiliyor. Elbette bugün tedavi başarıları hala yüzde 100 ‘e ulaşmamışsa da, 1950 ve 60'lı yıllarda tedavi başarılarının yüzde 20'lerin altında olduğu düşünülürse ne denli bir başarı sağlandığı anlaşılabilir. Teknolojideki gelişmeler, görüntüleme yöntemleri, tanı, destek tedavi, radyoterapi, kemoterapi, ve son zamanlarda immünoonkoloji ve yeni nesil hedefe yönelik ilaçlarla inanılmaz gelişmeler kaydediliyor. Artık kanser tedavi edilebilir bir hastalık, hatta bazı türlerinde ‘kronik bir hastalıktır' diyebiliriz.”
KANSER RİSKİNİ AZALTMANIN YOLLARI
-
Ağırlıklı olarak meyve, sebze, kuruyemiş, bakliyat, tam tahıllı ekmek, balık, zeytinyağını içeren Akdeniz tipi beslenme tercih edilmelidir.
-
Tütün kullanımından ve alkol tüketiminden kaçınılmalıdır.
-
Günlük fiziksel aktivite artırılmalıdır.
-
Sağlıklı kilonun korunmaya çalışılmalı, aşırı ve ani kilo alınıp ve verilmemelidir.
-
Cinsel yollarla bulaşan hastalıklara karşı önlem alınmalıdır.
-
Aşırı güneş ışığından ve solaryumdan uzak durulmalıdır.
-
Akciğer, meme, serviks, kolorektal, prostat gibi yaygın görülen kanser türleri için düzenli tarama ihmal edilmemelidir.
KANSER TANISI KONULAN 4 KADINDAN 1’İ MEME KANSERİ
DÜZENLİ TARAMALAR AKSATILMASIN
KANSERİN BELİRTİLERİ
-
Öksürük: Kış aylarında ve pandemide öksürük en sık Covid-19 enfeksiyonu, nezle ve grip gibi solunum yolu enfeksiyonları nedeniyle gelişiyor. Ayrıca reflü, bazı tansiyon ilaçları, astım ve daha pek çok etken öksürüğe yol açabiliyor. Ancak dikkat! Özellikle kış aylarında üst solunum yolu enfeksiyonundan kaynakladığı düşüncesiyle ihmal edilebilen öksürük, akciğer kanserinin önemli bir belirtisi de olabiliyor! Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Aziz Yazar, özellikle solunum yolu enfeksiyonlarından sonra dört hafta geçmesine rağmen öksürüğün dinmemesi halinde mutlaka hekime başvurmak gerektiği uyarısında bulunarak, “Sigara içme öyküsü olan ve enfeksiyon olmadan öksürük yakınmaları başlayan kişilerde de akciğer kanserini düşünerek tetkik yapılıyor” diyor.
-
Ses kısıklığı: Kış aylarında ses kısıklığı en sık grip ve faranjit gibi solunum yolu enfeksiyonlarından kaynaklansa da, reflü ile poliplerin yanı sıra sigara tüketimi gibi daha pek çok etken bu soruna neden olabiliyor. Ses kısıklığı aynı zamanda gırtlak kanserine de işaret edebiliyor! Prof. Dr. Aziz Yazar, ses kısıklığının 3-4 haftadan uzun sürmesi durumunda mutlaka kulak, burun ve boğaz muayenesi olunması gerektiğini belirterek, “Özellikle de sigara içen kişilerde başlayan ses kısıklığı gırtlak kanserini daha fazla aklımıza getirmemize neden oluyor” diyor.
-
Kanama: Vücudumuzun değişik yerlerinde kanamalar olabiliyor ve bu sorunun nedeninin mutlaka belirlenmesi yaşamsal önem taşıyor. Çünkü pek çok nedenle oluşabilen kanama kanserin de habercisi olabiliyor! Kusmayla birlikte seyreden kanama mide kanserini düşündürürken, kanlı balgam akciğer ve solunum yolları kanserini akla getiriyor. İdrar yollarında görülen kanama da mesane, üreter ve böbrek kanserinden dolayı gelişebiliyor. Bunların yanı sıra rektal, bir başka deyişle makatta oluşan kanama bağırsak kanseri, vajinal kanama da rahim ağzı ya da rahim kanseri sonucu oluşabiliyor. Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Aziz Yazar, “Tabi ki kanamaların tek nedeni kanser değildir ama kanser bu gibi durumlarda akılda tutulmalıdır” diyor.
-
Kilo kaybı: Kilo kaybı da birçok nedenden kaynaklanabiliyor. Kilo vermek amacıyla diyet yapmadan kilo kaybı oluyorsa ve bu soruna iştahsızlık da eşlik ediyorsa, altta yatan etken böbrek yetmezliği, karaciğer hastalığı, kronik bronşit, tiroidin fazla çalışması, diyabet ve bağırsak emilim bozukluğu olabiliyor. Prof. Dr. Aziz Yazar, bu faktörlerin yanı sıra kilo kaybının kanserin de belirtisi olabileceğini söyleyerek, “Kilo kaybı belli bir kansere özgü olmayıp birçok kanser türünde görülebilen bir belirtidir” diyor.
-
Ağrı: Ağrı vücudumuzun alarm sistemi gibi çalışıyor ve yolunda gitmeyen bir durum olduğunu gösteriyor. Pek çok hastalığın yanı sıra ağrı kanserin de önemli bir belirtisi olabiliyor. Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Aziz Yazar, kanserin türüne göre ağrı olan bölgenin değiştiğini vurgulayarak, şöyle devam ediyor: “Geçmeyen karın ağrılarına özellikle kilo kaybı da eşlik ediyorsa; mide, kalın bağırsak veya pankreas kanserini düşündürebiliyor. Göğüs duvarındaki ağrı akciğer kanseri veya akciğer zarı kanseri (mezotelyoma) kaynaklı olabiliyor. Geçmeyen baş ağrıları beyin tümörlerine işaret edebiliyor. Son zamanlarda gelişen, geçmeyen ve aynı yerde sabit kalan kemik ağrıları ise kanser yayılımına bağlı oluşabiliyor”
-
Deri değişiklikleri: Ciltte özellikle güneş gören yerlerde başlayan kabarık veya tam aksine çöküntü halindeki oluşumlar cilt kanseri açısından değerlendiriliyor. Derinin en sık rastlanan kanserleri olan sküamöz hücreli ve bazal hücreli kanserler, bu türden belirtilerle kendilerini gösteriyor. Derinin en önemli kanseri olan melanom ise çoğunlukla benlerde oluşuyor. Benlerdeki simetrinin bozulması, renk değişikliği (alacalı bir hal alması), ben kenarının düzensizleşmesi, bende sulanma (ülser) ve ben çapının büyümesi durumunda melanomdan şüphelenilmelidir.
-
Yutma zorluğu: Yutma zorluğu; demir eksikliği anemisi, akalazya, enfeksiyon ve divertikül gibi nedenlerden kaynaklanabileceği gibi, sorunun kaynağı kanser de olabiliyor. Yutma zorluğu yapabilen kanserler arasında yemek borusu kanseri, mide kanseri, yutak kanseri ve yemek borusuna dışardan bası yapan kanserler (akciğer kanseri, lenfoma, timoma) yer alıyor. Dolayısıyla yeni gelişen yutma zorluğunda mutlaka hekime başvurmak gerekiyor.
-
Şişlikler: Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Aziz Yazar, vücutta fark edilen her türlü şişliğin dikkate alınması ve zaman kaybetmeden hekime başvurulması gerektiğini belirterek, “Şişlikler kanserin türüne bağlı olarak ağız içinde, kaslarda, kemiklerde, deride, memede veya testislerde gelişebiliyor. Örneğin memede yeni oluştuğu fark edilen kitle meme kanserini düşündürüyor. Erkeklerde testislerdeki şişlikler de testis kanserinin belirtisi olabiliyor. Ağız içinde oluşan şişlikler ağız kanserine işaret ederken, derideki şişlikler deri kanserinin, kaslardaki şişlikler ise sarkomun habercisi olabiliyor” diyor.
-
İyileşmeyen yaralar: Vücudumuzda iyileşmesi uzun süren veya iyileşmeyen yaraların mutlaka tetkik ve takip edilmeleri büyük önem taşıyor. Bunun nedeni ise derideki iyileşmeyen yaraların diyabet hastalığının yanı sıra cilt kanserinden de kaynaklanabilmeleri. Ayrıca ağız içerisinde aft şeklinde gelişip büyüyen ve iyileşmeyen yaralar da ağız içi kanserine işaret edebiliyor.
-
Anemi (Kansızlık): Anemi, bir başka deyişle kansızlık, ülkemizde çok sık rastlanan bir hastalık. Pek çok nedenden kaynaklanıyor ve en sık demir eksikliği sebebiyle oluşuyor. Erkeklerde ve menopoz sonrasında kadınlarda demir eksikliğine bağlı gelişen aneminin mutlaka tetkik edilmesi gerekiyor. Çünkü mide ve kalın bağırsak kanserleri kendilerini ilk olarak demir eksikliği anemisiyle gösterebiliyor.
KANSERE İYİ GELEN ARONYA MEYVESİ
Kızılderililerin şifalı meyvesi aronya, başta meme ve kolon olmak üzere kanseri önlemedeki etkinliğiyle dikkat çekiyor. Düzenli kullanımda bağışıklığı güçlendiren, vücut için adeta sağlık kalkanı olarak görev yapan ‘süper meyve’ olumlu etkileriyle Türkiye’de de büyük ilgi görmeye başladı.