AK Partili Hamza Dağ: Erken seçim istemek millete hakarettir!
AK Parti İzmir Milletvekili Hamza Dağ, muhalefetin erken seçim talebine ilişkin, "Böyle bir ortamda seçim istemek bir kere milletimize, Türkiye’de yaşayan 84 milyon insana bence hakarettir." dedi.
ABONE OLMilliyet yazarı Abdullah Karakuş, "'Erken seçim istemek millete hakaret'" başlıklı yazısında AK Parti İzmir Milletvekili Hamza Dağ ile yeni anayasa çalışmalarından parlamenter sisteme geri dönme tartışmalarına, erken seçim taleplerinden muhalefet partilerinin ittifakı ile Kılıçdaroğlu’nun söylemlerine kadar bir çok gündem konusunu konuştu.
Abdullah Karakuş'un yazısı şöyle:
"Muhalefet sürekli erken seçim istiyor. Ayrıca parlamenter sisteme geri dönüleceğini vurguluyor.
AK Parti’nin gündeminde ise erken seçim gözükmüyor. Seçimlerin zamanında yapılacağına yönelik mesajlar veriliyor.
Kanal İstanbul’da da bu ay içinde temel atmalar başlayacak.
Yeni anayasa çalışmalarında ise hem AK Parti’de hem Külliye’de çalışmalar sürüyor. Önümüzdeki günlerde en çok tartışılacak konuların başında sivil anayasa çalışmaları olacak.
Bu gibi konulardaki gelinen son noktayı ve siyasetteki gündemi AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hamza Dağ ile konuştuk. Salgından kaynaklı küresel sıkıntıları tamamen ortadan kaldırmak için canla başla mücadele ettiklerini belirten Dağ, “Böyle bir ortamda seçim istemek bir kere milletimize, Türkiye’de yaşayan 84 milyon insana bence hakarettir. Muhalefet herhalde bu küresel salgından siyasi çıkar elde etmek adına erken seçimi daha fazla söylüyor. Ama ne bizim ne milletimizin gündeminde bir erken seçim olduğunu düşünmüyorum. Böyle bir gündem söz konusu değil” diyor.
Dağ Milliyet’in sorularını şöyle yanıtladı:
MUHALEFET YENİLDİKÇE SEÇİM İSTİYOR
- Muhalefetin sürekli erken seçim istemesini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Muhalefet mağlup olduğu her seçimden birkaç hafta sonra erken seçim demeye başlıyor. Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminde milletin en büyük teveccüh gösterdiği konu, artık sürekli seçimle meşgul olmaması ve koalisyonlarda yaşanan sıkıntıların ülke gündeminden çıkacak olması.
Muhalefet yenildikçe yeniden seçim istiyor. Bu milletin gündemini takip etmediklerini de gösteriyor. Sahada yaptığımız araştırmalarda ve sahada da görüyoruz, milletin gündeminde bir seçim yok, erken seçim yok. Öyle bir beklenti yok. Salgından kaynaklı küresel sıkıntılar var. Bu sıkıntıları tamamen ortadan kaldırmak için canla başla mücadele veriyoruz. Böyle bir ortamda seçim istemek bir kere milletimize, Türkiye’de yaşayan 84 milyon insana bence hakarettir. Diğer taraftan niye bunu CHP sürekli seslendiriyor? Buna baktığımızda da şunu görüyoruz. Sanki uluslararası bir mekanizmada sürekli seçim konuşan bir ülkeye herhalde yatırımcı zor gelir. Bunu arzuluyorlar diye düşünüyoruz. Salgın döneminde olmamıza rağmen büyüyen bir ekonomimiz var. Sanayi ve imalat sektörü ciddi bir ivme yakaladı. Sürekli yatırım yapıyorlar. Hizmet sektörünün de bu kervana girmesiyle çok farklı bir süreç ekonomik olarak ülkemizde oluşacak. Bunu gören muhalefet herhalde bu küresel salgından siyasi çıkar elde etmek adına erken seçimi daha fazla söylüyor. Ama ne bizim ne milletimizin gündeminde bir erken seçim olduğunu düşünmüyorum. Böyle bir gündem söz konusu değil. Biz tamamen kendimizi şu anda salgından en az hasarla çıkıp inşallah turizm başka olmak üzere hizmet sektörünün yaşamış olduğu sıkıntıları tamamen ortadan kaldırmak ve tekrar bütün alanlarla beraber yeniden ilerleyen ekonomik bir süreç yaşamak istiyoruz. Önümüzdeki süreçte doğalgazımız devreye girmeye başlayacak. Orada yatırımlar devam ediyor. Ekonomik olarak da 2021’nin sonu ve 2022’de yeni bir döneminin başlayacağını düşünüyorum. Bunu gören muhalefet seçim gündemiyle diğer esas gündeminin dışına çıkartmaya çalışıyor.
KOALİSYONLAR ÜLKEYİ GERİYE GÖTÜRÜR
- Parlamenter sisteme tekrar geri dönme söylemlerini nasıl karşılıyorsunuz?
Parlamenter sistemi bu ülke yıllarca denedi. 1950’den 2002’ye kadar onlarca hükümet kuruldu. 2018 yılına kadar bakacak olursak ne zaman koalisyonlar dönemi olmuşsa ülke hep geriye gitti. Bunu yaşadık, tecrübe ettik. Ne zaman tek parti iktidarda olmuşsa bu ülke hep büyüdü. AP’de ANAP’ta AK Parti’de hep böyle oldu. 2002’den bu yana bu konuda bir sorun yaşamıyorsak bu AK Parti’nin tek başına iktidar olmasıyla olan, Recep Tayyip Erdoğan gibi güçlü bir liderin ortaya koyduğu toplumsal bir mutabakatla ortaya çıkan bir durum. Muhalefetin konuştuğu şey bir nevi koalisyonu tekrar getirmek. ‘HDP’ye 2 bakanlık veririz, İYİ Parti’ye 2 bakanlık veririz’...Bu bir nevi ittifak değil koalisyon. Şimdi güçlendirilmiş parlamenter sistem diye bir ad koymuşlar. Bu adın içeriği ne? Alt yapısı ne? Bu ismin altında ne var? Güven ve istikrar çok önemlidir. Bu noktadan geriye doğru bir gidişat gerçekten ya siyasal tarihimizi bilmemektir ya da bu coğrafyayı, milleti iyi tanımamaktır. Biz istikrarı bu yeni sistemle sağlıyoruz. Eksikler varsa söylersin, oturup konuşulur. Ama geriye gidiş düşüncesi ve beklentisi olmasını doğru bulmuyorum.
YENİ ANAYASAYI GELİN TARTIŞALIM
- Yeni anayasa çalışmalarında son durum nedir?
Ülkenin menfaatini düşündüğümüzün en önemli göstergesi bu adım. Vesayetin ortadan kaldırılması noktasında yapılan değişikliklere baktığımızda bunların iktidarlarımız döneminde olduğunu görürüz. Yeni anayasa konusundaki samimiyetimiz her şeyiyle ortada. Gelin konuşalım, tartışalım, toplumsal bir sözleşme ile bunu oluşturalım diyoruz. Ama yine muhalefetin şu ana kadar bir adım attığını, çalışma yaptığını görmüyoruz. Cumhur İttifakında ortağımız olan MHP bir çalışma yaptı. Cumhurbaşkanımıza gönderdiler. Hem partide hem Külliye’de bir çalışma yapılıyor. Bu düzenleme önce MHP’ye sunulacak sonra bütün siyasi partilere iletilecek. STK’lara ve Meclis’te milletvekili olmayan siyasi partilere de ulaştırılacak. Ülkemiz sivil, demokratik, çoğulcu, özgürlükçü, toplumdaki her bireyin kendisini içinde bulacağı, her konuyu düzenleyenle uğraşan değil, genel bir çerçeve çizen, bu düzenlemeleri daha çok kanunlar, yönetmelikler, kararnamelere bırakan bir anayasaya inşallah kavuşur.
MUHALEFETİN İTTİFAKINDAN UZLAŞMA ÇIKMAZ
- Muhalefetin ittifakını nasıl görüyorsunuz?
Aynı masa etrafında 5 tane konu belirleseler, bu konular ülkenin temel konuları olsa ekonominin nasıl yönetileceği de dahil, biri küresel sermayeyi diğeri yerel güçleri savunur. Masaya hangi konuyu koyarsanız koyun her konuda ayrı ayrı fikirler ortaya çıkacak, bu fikirlerden de bir uzlaşma çıkmayacak bir yapı var karşımızda. Ama AK Parti karşıtlığı, Tayyip Erdoğan’ı yönelik hususlar noktasında bir birliktelik varmış gibi görünüyor. Bu açıkçası rasyonel bir durum değil. Buradan iyi yönetim çıkmaz, buradan ülkeye fayda çıkmaz. Her biri kendi siyasal partisini büyütmek üzere değil aman diğerini yanımda tutmaya devam edeyim mantığıyla yürüyor. Neden böyle bir birliktelik? Yüzde 50 artı 1’i alıp Cumhurbaşkanlığını ve yürütmeyi kazanmak. Ama temel meseleler noktasında ortak bir noktada buluşmuyorsanız siz yarın bu ülkeyi yönetmekle karşı karşıya olursanız nasıl bir yönetim ortaya koyacaksınız? Tamamen karşıtlık üzerinden oluşturulan bir tablo. Milletimiz bunların hepsini iyi görüyor.
ÇÖZMELERİ GEREKENLERİ HALININ ALTINA SÜPÜRÜYORLAR
- Ortak aday çıkarabilirler mi?
Kendi içlerinde birçok çözmeleri gereken şu an öteledikleri, halının altına süpürdükleri mevzular var. (Ortak aday konusu) O onların gündemi. Bizim gündemimiz değil, bizi ilgilendirmiyor. Karşıtlık üzerinden bir blok oluşturma gayreti var ama bundan ziyade yapmaları gereken kendi siyasal hareketlerini daha yükseltmeye çalışmaktır. Başarı buradadır.
CHP Genel Başkanı her genel başkana bakanlıktan bahsetti. Herhalde yine koalisyonlar döneminde olduğu gibi 30’a yakın bakanlık düşünüyorlar."