"Türk yargısı bağımsızdır"
Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, ABD uyruklu din adamı Andrew Craig Brunson davasına ilişkin, "Hakimlerimiz, mahkemelerimiz de anayasanın gereği neyse ona göre yargılama yaparlar. Ekim ayında duruşması var. Elbette bu süreç de bağımsız mahkemelerin, hakimlerin vereceği kararla yürüyen bir süreçtir. Herkese düşen de bu sürece, karara saygı duymaktır. Türk yargısı bağımsızdır." dedi.
ABONE OLBakan Gül, TRT Haber televizyonunun canlı yayınında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı.
Gül, yeni adli yılın hayırlı olmasını dileyerek, "Bu adli yılın, daha adaletli, daha fazla yargıya güvenin daha arttığı bir yıl olmasını temenni ediyorum." ifadesini kullandı.
- "Yargılamanın öngörülebilir olmasını sağlıyoruz"
Yargıya güven ve yargının hızlanmasının iki ana stratejik hedefleri olduğuna işaret eden Gül, "yargı çalışmalarını nasıl değerlendirildiği" tüm paydaşlara sorularak bir analiz yaptıklarını aktardı.
"Yargıda hedef süre" uygulamasının dün başladığını anımsatan Gül, "Yargılamanın öngörülebilir olmasını sağlamayı amaçlıyoruz." dedi.
Abdurrahim Karakoç'un "Bu dava dedemden kaldı Hakim Bey" şiirine atıfta bulunan Gül, "Hedef süre sihirli bir değnek değil. Elbette yargılamaların kendinden kaynaklı birtakım süreleri var. Biz, çalışmamızı yaparken bin 457 ayrı dava 220 soruşturma türü için azami süre belirledik." diye konuştu.
Bir dava türünde 250-350 gün hedef süre konulduğunu belirten Gül, bunun keyfi bir şekilde belirlenmediğini, hakim, savcılar, avukatlar, sivil toplum kuruluşları, barolar ile görüşerek hedef sürenin belirlendiğini aktardı.
- "Süre aşılınca sistem ikaz verecek"
Bakan Gül, belirlenen sürenin aşması, "nerede bir sorun var" diye sistemin ikaz vereceğini bildirdi. Gül, yargılamayı uzatan, hedef süreyi aşan hangi sıkıntılı alanlar varsa tespit edilmesini sağlayacağını söyledi.
Dava dosyaların neden geciktiğini masaya yatırma, yargı sisteminin analizini yapmaya yönelik verileri, bu hedef sürenin vereceğine dikkati çeken Gül, "Vatandaşlarımız hem şeffaf hem öngörülebilir bir sürecin ne olacağını bilecek. Dünden itibaren başlayan bir süreç oldu." ifadesini kullandı.
Gül, dava açtıktan sonra adliyeden elinde bir belgeyle çıkacak olan vatandaşların, "Devlet, adliye, yargı teşkilatı bana 200, 300 gün sonra davamın biteceğini taahhüt ediyor." diyeceğini anlattı.
Yargıya güveni artırıcı bir özellik olarak bunu hedeflediklerini belirten Gül, "1 Ocak'tan itibaren vatandaşımız da bu süreci takip edebilecek." dedi.
Gül, Türkiye'de geçen yıl itibariyle bakıldığında, yaklaşık 6 milyon dava dosyası olduğunu vurgulayarak, bu konuda İstinaf Mahkemelerinin önemine değindi. Yargıtayın ve Danıştayın bir içtihat, temyiz mahkemesi olacağı bir sürece geçileceğini aktaran Gül, Sakarya ve Konya'da da İstinaf Mahkemelerinin çalışmaya başladığını, bunun sayılarının artırılacağını hatırlattı.
- "AB perspektifi çerçevesinde neler yapacağımızı konuşacağız"
Reform Eylem Grubu (REG) Toplantısı'nın hatırlatılması üzerine Gül, "AB'nin reformcu yaklaşımından öte bizim vatandaşımıza duymuş olduğumuz güven. Vatandaşımızın insan hakları ve daha fazla özgürlüğe ihtiyacı var. Bizim de bunu verme vizyonumuz, misyonumuz var. AB sürecinden bağımsız olarak zaten bu bizim önceliğimiz." yanıtını verdi.
Avrupa Birliği süreci, diyaloglardan geri kalınsa bile hükümet olarak reformlardan asla vazgeçmediklerini vurgulayan Gül, "Dört bakan tüm masadaki konularımızı tekrar yatırdık. 23. ve 24. fasıl ile ilgili, temel başlıklarda yargı ve insan hakları özelindeki konular, bu husustaki irademizi yineledik. 11 Aralık'ta tekrar bir araya geleceğiz. AB perspektifi çerçevesinde neler yapacağımızı konuşacağız." diye konuştu.
- "Yargı reformu stratejimizi güncelleyeceğiz"
İnsan Hakları Eylem Planına işaret eden Gül, Türkiye'de insan haklarını daha da genişletmek için hangi eylem planı yapılması, hangi adımların atılması gerekir şeklinde bir rotalarının olduğunu aktardı.
Gül, bu hedefin tekrar güncelleneceğini belirterek, "İnsan Hakları Eylem Planımızı güncelledik. Yargı reformu stratejimizi güncelleyeceğiz. Bu konuda da hem AB hem sivil toplum kuruluşları hem barolarla gerçekten yargıya güveni artırıcı bir yargı reformu stratejisini oluşturacağız." bilgisini verdi.
- "2019'dan itibaren trendin daha da artmasını bekliyoruz"
OHAL hukukunda anayasa ve uluslararası hukuktan kaynaklı meşru haklar kullandıklarını anımsatan Gül, OHAL sona erdikten sonra bu delegasyonları, çekinceleri kaldırdıklarını söyledi.
İnsan haklarını temel merkeze aldıklarına dikkati çeken Gül, şöyle devam etti:
"Bundan sonraki yaklaşımda elbette başlıklar, yargının bağımsız, tarafsızlığı, mesleki eğitimin niteliğinin artırılması, temel insan haklarına yönelik paradigma ve uygulamalarla ilgili teknik çalışmalar olacak. Ama burada başlık olarak 'şunlar şunlar' diye bir şey söyleyemeyiz. Çünkü bunları oturup paydaşlarımızla reform stratejisiyle beraber konuşacağız. 10 başlık desem benim aklımdaki 10 başlıktır. Ama oturduğumuzda yeni başlıklar yeni reform adımları, çıtayı daha da yükseltici kişisel verileri korumaktan, mülkiyet hakkının daha güçlenmesine, yatırım ortamının teminat altına alınmasından, iletişim hakkı vesaire tüm bunların hepsinin başlıklarının artırma mümkün. Şimdiden şu başlıklar diye sınırlandırmak yerine bu yargı reformuna yönelik irademizi ortaya koyuyoruz. Paydaşlarımızla çok öz güven içerisinde masaya oturup bunu netleştirmeyi düşünüyoruz. Başlıkları da bu süreci netleştireceğiz. Aralık'ta biraz daha netleşecek. 2019'dan itibaren hem FETÖ yargılamalarının hem OHAL hukukunun normalleşmesiyle 2019'dan sonra yargıya güvenin, yargı bağımsızlığının ve tarafsızlığının artık vatandaşlarımız ve tüm paydaşlarımızda daha güvenilir hale gelecektir. 2019'dan itibaren trendin daha da artmasını bekliyoruz."
- FETÖ davaları
FETÖ yargılamalarına yönelik soru üzerine Gül, FETÖ yargılamalarını "darbe" ve "terör örgütü üyeliği" yargılamaları olarak ikiye ayrıldığını anlattı.
Darbecilerin yargılanmasıyla ilgili çok hızlı ve adil yargılamaların yapıldığını vurgulayan Gül, "Darbecilere yönelik genel itibarıyla şu anda 86 dosya devam ediyor, 203 dosyada karar verildi. Bu çok önemli bir rakam. Suçluyla suçsuzu ayırt ederek mahkemeler bu kararı veriyor." ifadesini kullandı.
Yargılamalar sonucunda, beraat edenler ve mahkum olanların olduğunu, konunun bir üst mahkeme olan istinafa gittiğine işaret eden Gül, tüm mahkemelerin anayasadan, hukuktan taviz vermeden süreci büyük bir fedakarlıkla yönettiğini söyledi.
Gül, sanık sayısı fazla olan birkaç dava haricinde yıl sonu itibarıyla darbe yargılamalarının sona ereceğini bildirdi.
FETÖ üyeliğine yönelik davaların da sürdüğüne değinen Gül, emniyetin 1,5 milyonun üzerinde dijital veriyi çözümlemek için çok yoğun ve büyük bir özveriyle çalıştığına dikkati çekti.
Bakan Gül, takipsizlik kararı aldığı halde görevine dönemeyen kişilerle ilgili soruya karşılık, disiplin hukuku ile ceza hukukunun birbirinden farklı olduğunu dile getirdi. Gül, OHAL Komisyonunun yaptığı incelemeler sonucunda yaklaşık 2 bin civarında memuriyete dönüşün bulunduğunu aktardı.
- FETÖ mensuplarının iadesi
Adalet Bakanı Gül, yurt dışındaki FETÖ mensuplarının Türkiye'ye iadesiyle ilgili sürecin sorulması üzerine, "Dünyada özellikle batıdan çok olumlu bir destek alamıyoruz. Özellikle insanın aklına bu konuda 'acaba bir ülke terör örgütlerini farklı bir şekilde korur mu' sorusu hep geliyor." dedi.
Uluslararası hukuka göre, bir ülkenin bağımsız yargısının bir suçluyu talep etmesi durumunda ilgili ülkeye düşenin bu mahkemenin kararını yerine getirmek olduğuna işaret eden Gül, şöyle devam etti:
"Biz de Türkiye olarak, mahkemenin talebi olması halinde, hangi ülke olursa olsun, Adalet Bakanlığına ulaştırılan bir talep varsa biz o suçluyu iade ederiz. Uluslararası hukukun gereği budur. Ama bu konuda bazı ülkelerden biz bu desteği göremiyoruz. Mesela İnterpol'e İçişleri Bakanlığının talepleri olmasına rağmen bu konuda İnterpol de yayınlamıyor."
Söz konusu ülkelerin Türkiye'nin bu konudaki taleplerini açıkça reddetmek yerine "Araştırıyoruz, bakıyoruz" şeklinde beyanlarda bulunduğunu anlatan Gül, Türkiye'nin ulusal güvenliğiyle ilgili olan bu talebin sonuna kadar yineleneceğini vurguladı.
- "İnterpol Türkiye'nin taleplerine çok olumlu bakmıyor"
Gül, firari FETÖ zanlısı olan ve ABD tarafından da aranan Kemal Öksüz'ün Ermenistan'da gözaltına alınmasıyla ilgili süreçte Türkiye'nin de bir talebi olup olmayacağı sorusuna, "Giresun'daki mahkememizin bu konuda arama ve yakalama talepleri söz konusu. Onu arkadaşlarımız da takip ediyorlar. Söylediğim gibi İnterpol bu konuda biraz Türkiye'nin taleplerine çok olumlu bakmıyor. Ama biz bu süreçle ilgili de o kişi ve diğer terör örgütü mensuplarıyla ilgili taleplerimizi yinelemeye devam ediyoruz." yanıtını verdi
Gül, FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in iadesiyle ilgili soru üzerine de hukuki olarak çalışmaların devam ettiğini ve ABD'nin henüz Gülen'in verilmesiyle ilgili bir tutumunun bulunmadığını söyledi.
Rahip Brunson davasında süreçe ilişkin soruya Gül, şu bilgileri paylaştı:
"Anayasaya göre, yargı bağımsız ve tarafsızdır, Türk milleti adına karar verir. Bu nettir ve hakimlerimiz, mahkemelerimiz de anayasanın gereği neyse ona göre yargılama yaparlar. Ekim ayında duruşması var. Elbette bu süreç de bağımsız mahkemelerin, hakimlerin vereceği kararla yürüyen bir süreçtir. Herkese düşen de bu sürece, karara saygı duymaktır. Türk yargısı bağımsızdır. Mahkemeler de kendi delillerine göre karar verecektir. Hepimize düşen bu süreci takip etmek ve verilen karara saygı duymaktır."
- "Şu an itibarıyla 250 bin 712 tutuklu ve hükümlü var"
Bakan Gül, tutuklu ve hükümlü rakamlarına ilişkin soru üzerine de cezaevlerinde uyuşturucuyla mücadele, cinsel istismar suçlarına yönelik cezaların artırılması, darbe girişimi ve terör örgütlerine yönelik mücadelenin de etkisiyle bir yoğunluk bulunduğunu bildirdi.
Gül, cezaevlerinde şu an itibarıyla 250 bin 712 tutuklu ve hükümlünün bulunduğunu ifade etti. MHP'nin af çalışmasıyla ilgili soruya karşılık Gül, daha önce de açıklandığı gibi affın şu an gündemlerindeki bir konu olmadığını dile getirdi.
Cinsel istismar gibi suçlarda yargılamalar devam ederken kişinin o anda tutuklanmamış olması veya sosyal medyada oluşan tepkilerden sonra tutuklamaların yapılmasına yönelik değerlendirmesi sorulan Gül, daha önce kanunda toplumda infial oluşturan olayların bir tutuklama sebebi olduğunu, AB reformları çerçevesinde "tutuklama istisna olsun" diye bunun ilgili kanundan kaldırıldığını belirtti.
Bakan Gül, bu konuda seçimden önce Bakanlar Kuruluna gerçekten infial uyandıracak şekilde eylemlerin tutuklama sebebi olmasına yönelik çalışmayı sunduklarını anımsattı.
- Hayvanlara yönelik şiddet
Hayvanlara yönelik şiddet görüntüleri ve bu konudaki çalışmaların sorulması üzerine ise Gül, bu konuda da bir çalışmaları olduğunu söyledi.
İşin hem TCK, hem de Tarım ve Orman Bakanlığını ilgilendiren boyutu olduğuna değinen Gül, "TCK ile ilgili boyutu, Adalet Bakanlığı olarak biz suç oluşturmayan yani 'sahipli olmayan hayvanlara işkence yapmak, kötü muamele yapmak suç değildir.' Biz bunu suç haline getirdik." dedi.
"Sizin bir köpeğiniz var ona birisi zarar verirse bu suç. Ama sokakta bir köpek var, ona birisi zarar verirse suç değil." açıklamasında bulunan Gül, "Niye suç değil? O da can değil mi? O da bir can taşımıyor mu? Ama mal şeklinde bir paradigma var, biz bu yaklaşımı değiştirdik. Cezaları artırdık. Tarım ve Orman Bakanlığı ile yapılan çalışma nihayete erdikten sonra bu yasalaşacaktır ve bir an evvel yasalaşması gereken konulardan biridir." ifadesini kullandı.
- Arabuluculuk uygulaması
Arabuluculuk uygulamasında gelinen noktanın sorulması üzerine ise Adalet Bakanı Gül, yargının hızlanmasına yönelik en önemli konuların başında alternatif çözüm yollarını artırmanın geldiğini bildirdi.
"İş mahkemeye düşünce, en kötü anlaşma, en iyi davadan iyidir." diyen Gül, kendilerinin de her türlü itilafta öncelikle uzlaşmayı önerdiklerini vurguladı.
Bu konuda arabuluculuğun çok önemli bir model olduğunu aktaran Gül, özellikle işçi ve işveren uyuşmazlıklarında önemli sonuçlar elde ettiklerini ifade etti.
Bakan Gül, uygulamanın 1 Ocak'ta yürürlüğe girdiğini hatırlatarak, şunları kaydetti:
"209 bin 690 dosya verilmiş. Bu dosyalardan 126 bin 27'si yaklaşık yüzde 70'i anlaşma ile sonuçlanmış. Bu davalara bakıldığında iş mahkemelerinin yüzde 70 oranında azaldığını görüyoruz. İş mahkemeleri bir yılda iki yılda karar veriyorsa artık bunu 3 ayda 5 ayda karar verebilecek ortama ulaşacağız. Biz bu arabuluculuğu farlı yerlerde geliştirmek istiyoruz."
(Bitti)