Bartın CHP 36. Olağan İl Kongresi
Ağbaba, "2019'da Türkiye'yi, Mustafa Kemal Atatürk'ün değerlerini savunan, yani demokrasiyi, yani cumhuriyeti, yani laikliği savunan kadrolar gelecek. 2019'a giderken Türkiye Cumhuriyeti'nin var olma mücadelesini sürdüreceğiz." ifadelerini kullandı.
ABONE OL CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba, "Biz önümüzdeki dönemle ilgili bütün stratejimizi OHAL'in kaldırılmasıyla ilgili yapacağız. OHAL kaldırılmadığı sürece muhalefet de yapamazsınız, sesinizi de çıkaramazsınız." dedi.
Ağbaba, partisinin Bartın 36. Olağan İl Kongresi'nde yaptığı konuşmada, hukukun askıya alındığı, mahkemelerin yetkilerinin bir yere toplandığı bir dönemin yaşandığını savundu.
Ülkede kimsenin can ve mal güvenliğinin olmadığını, kanun hükmünde kararnameyle her şeyin yapılabileceğini öne süren Ağbaba, "OHAL ne için çıkmıştı? Hükümet sözcüsü '45 günde bitireceğiz, FETÖ'yle mücadele edeceğiz' demişti. OHAL, açıkça görüldü ki önce muhaliflerle mücadeleye dönüştü, geçmişte FETÖ'ye karşı mücadele yürütmüş onlarca öğretmen, akademisyen meslekten atıldı. Şimdi OHAL, Türkiye'de hak arayan herkesle mücadeleye dönüştü." diye konuştu.
Ağbaba, asgari ücret tartışmalarına değinerek, Almanya'daki asgari ücretin Türkiye'nin 5 katı, Yunanistan'da da 2 buçuk kat olduğunu kaydederek, sözlerini şöyle konuştu:
"Türkiye’de insanlar 1600 liraya mahkum ediliyor. Kimse OHAL'den dolayı itiraz edemiyor, ses çıkaramıyor. Demek ki, OHAL asgari ücretin 1600 lira olması demekmiş. Ayrıca asgari ücret bugün 1600 liraysa herkes bilsin ki bunu CHP yaptı. '900 liralık asgari ücreti 1500 lira yapacağız.' dedik, 'Yapamazsın.' dediler. Ne oldu, tökezleyince vermek zorunda kaldılar. Taşerona kadro verirse bile herkes bilsin ki o da CHP'nin sayesinde. OHAL olmasaydı, asgari ücret 2 bin lira olacaktı. Türkiye'de OHAL kaldırılmadığı sürece hiçbir farklı düşünene hayat hakkı yok. Biz önümüzdeki dönemle ilgili bütün stratejimizi OHAL’in kaldırılmasıyla ilgili yapacağız. OHAL kaldırılmadığı sürece muhalefet de yapamazsınız, sesinizi de çıkaramazsınız."
- CHP Grup Başkanvekili Özel
CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel de tek tip kıyafete, masumiyet karinesi gereği buna karşı çıktılarını, bugün 1980 darbesinde giydirilen tek tip kıyafet fotoğraflarından utanıldığını söyledi.
Tek tip kıyafete insanlık onuruna, ülkenin kendi pratiğinden dolayı karşı olduklarını anlatan Özer, şunları söyledi:
"Bugün tek tip kıyafet kime geliyor, anayasal düzene karşı suç işleyenlere. Bundan 4 yıl önce o maddeden ülkenin genelkurmay başkanı İlker Başbuğ'u yargılıyorlardı. O gün ona tek tipi giydirmiş olsan bugün ne diyecektik. O gün o maddeden Tuncay Özkan'ı, Mustafa Balbay'ı, Mehmet Haberal'ı yargılıyorlardı. Elbette anayasal düzene karşı, anayasal düzeni ortadan kaldırma suçunu işlemek, en ağır cezalandırılması gereken şeydir. Ama bağımsız bir hukuk bir devletinde, bağımsız savcılar, bağımsız hakimlerle. Bir de eli vicdana koyalım. Nereden geldik bu tartışmaya. Tek tip kıyafeti kim giyecek? Anayasal düzeni yıkma suçunu işleyenler giyecek. Eğer, böyle bir suç varsa, bu suça Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk 4 maddesine rağmen bu saray anayasasını getiren, burada işbirliği yapan Recep Tayyip Erdoğan’la, Devlet Bahçeli’den başkası, bu suçu onlar kadar net işlemiş olamaz.”
15 Temmuz gecesi darbe girişimini duymalarının ardından genel başkanlarını aradıklarını aktaran Özel, "Hava sahası kapanmış, uçaklar havada. Çok gecikmeli olarak genel başkan indi, telefonla ilk konuştuk, 'Genel merkezde toplandık, Meclis'e gidelim.' dedik. Bize 'Meclis kapalıydı değil mi? Gidin açtırın. Meclis'i kuran parti olarak Meclis'e sahip çıkın. Darbeye direnin' dedi. Bu şimdi konuşanlar, neredeyse genel başkanı darbeden tırsmakla, sinmekle, direnmemekle itham edecek." ifadesini kullandı.
Özel, darbe girişiminde hiçbir CHP'linin elindeki bayrağı tanka sallamadığını vurgulayarak, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Çünkü biz biliriz her darbede bu ülke geriye gitti, evlatlarımızı kaybettik. Şimdi ne diyorlar, 'Efendim, o gece neden gittin oraya girdin?' Hepimizi İçişleri Bakanlığı koruyor. Korumalar, genel başkanı güvenli yere götürdü, bize talimatları oradan verdi. Ertesi sabah da darbe karşıtı oturuma geldi. Peki, o gece diğerlerinin yaptıklarına baktık mı? Beyefendi dedi ki, 'Milletimi meydanlara çağırıyorum.', 4 gün meydana çıkmadı. CHP'nin genel başkanının koruma müdürü, İçişleri Bakanlığı ne diyorsa öyle davranıyor, darbeye karşı bütün gece konuşuyor, talimat yağdırıyor. Öbür beyefendiler; biri Ilgaz Tüneli’ne saklanıyor, öbürü havaalanı temizlenmeden gelmiyor. Şimdi diyorlar ki, 'Biz MHP'yle darbeye direndik, CHP neredeydi?' Söylediğimiz yerde ve konumdaydık. 'Tankın üzerine neden çıkmadın?' diye soruyorsun ya, beyefendi sizden yer kalmamıştı, ondan çıkamadık. Hepiniz tankın üstündeydiniz çünkü."