Ahmed Arif kimdir ve asıl adı nedir? Hasretinden Prangalar Eskittim’in şairi Şair Ahmed Arif hayatı...

Türk edebiyatının önemli isimlerinden biri olan Ahmed Arif 1927- 1991 yılları arasında yaşadı. Hayatını Türk edebiyatına adayan Ahmed Arif, Türkiye’nin en çok basılan ve okunan şiir kitaplarından biri olan ‘Hasretinden Prangalar Eskittim’in şairidir. Peki Türk edebiyatı okuyucusunun aklında yer tutmuş ünlü şair ve gazeteci Ahmed Arif kimdir? İşte Ahmed Arif’in hayatı…

ABONE OL
GİRİŞ 02.06.2022 17:09 GÜNCELLEME 02.06.2022 17:11 BİYOGRAFİ
Ahmed Arif kimdir ve asıl adı nedir? Hasretinden Prangalar Eskittim’in şairi Şair Ahmed Arif hayatı...
Ahmed Arif kimdir ve asıl adı nedir? Hasretinden Prangalar Eskittim’in şairi Şair Ahmed Arif hayatı...

23 Nisan 1927’de Diyarbakır’da dünyaya gelen ünlü şaire ailesi ‘Ahmet Hamdi Önal’ ismini verdi. Ailesinin sekizinci çocuğu olan Ahmet Arif, henüz bebekken annesi ebedi dünyaya göç etti. Bu vefatın ardından hayatına babasının yeni eşiyle kurduğu ailede devam etti. Babasının memurluğundan dolayı çocukluğu boyunca farklı şehirlerde yaşadı. 

Ünlü şair, daha çocukluk yaşlarındayken Arapça, Kürtçe ve Zazaca’yı iyi konuşuyordu. Bu dilleri kendi diliymiş gibi konuşan Arif’in hangi ırka mensup olduğunu çoğu insan tahmin etmekte güçlük çekerdi. Aktarılanlara göre, bir gün, arkadaşlarıyla oyun oynayan Ahmet Arif’i izleyen üç adam Arif’in Kürt mü, Arap mı yoksa Zaza mı olduğuna dair iddiaya girdi. Her biri kendi ırkına mensup olduğunu ileri sürüyordu. Aralarında mutabakata varamayan bu üç adam Arif’i tanıyan bir esnafa sorunca bu çocuğun ne Kürt ne Arap ne de Zaza olmadığını, Türk olduğunu öğrendi. 

Hem sevgi doluydu hem de sevdikleri söz konusu olduğunda fiziksel şiddete meyilliydi. Ailesi, arkadaşları, mahallesi, uğruna inandığı ve sevdiği ne varsa adaletsizliğe uğramasını sindiremez, tartışmaya girmekten çekinmezdi. Haksızlığa tahammül edemeyen bir yapıya sahip olan Arif ,“Şunu söyleyeyim. Çocukluğumda öyle sanıyorum ki kendim için hiç kavga etmedim. Ama arkadaşlarım için, mahalle için, okul ya da sınıfım için çok kavga ettim.  Bu benim yapımdan geliyor. Yani şimdi biri sana hakaret etse, biz gazinodayız, biz bir kahvedeyiz, parktayız, en çok senin ve senden sonra en yakın arkadaşın alınması lazım değil mi? Ben bugün gelip tanışmış olsam bile seninle, senden önce o herifi parçalarım.” ifadeleri ile kendini özetlemiştir. 

İbni Haldun’un ‘coğrafya kaderdir’ tezini destekler nitelikteydi aslında ünlü şair. Nitekim bulunduğu coğrafyanın getirdiği şartlar, kişiliğini de yeteneklerini de şekillendirmişti. Çok küçük yaşlarda at binmeye başlayan şair, ilerleyen yıllarda bu konuda ustalaşacak ve şu sözleri söyleyecekti: Çünkü ben, şahlanmayan ata binmezdim. Kısrak ise şahlanmaz. 

EĞİTİM HAYATI

Okuma yazmayı ana okuldayken öğrenen Arif, ilkokula başlayınca hiç zorlanmadı. İlkokulu Siverek’te, Ortaokulu Şanlı Urfa’da tamamladı. Liseyi Afyon’da yatılı okuduktan sonra Diyarbakır Lisesi’nden mezun oldu. 

Şiir yazmaya liseli yıllarda başlayan Arif’in ilk şiiri yine bu yıllarda yayımlandı. İlk şiiri, Seçme Şiirler Demeti Dergisi’nde, yaşı kendinden çok daha olgun olan şair ve ney üstadı Neyzen Tevfik ile bir arada yayımlandı. Ayrıca bu ilk şiir Arif’e 10 lira telif ücreti kazandırdı. 

Askerlik görevini İstanbul Riva’da tamamlayan Arif, Ankara Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Felsefe bölümüne başladı. Bu yıllar içinde adına açılan soruşturmalar neticesinde iki kez tutuklanınca öğrenim hayatı yarıda kaldı.  

ŞİİRLERİ VE EDEBİ KİŞİLİĞİ

Şiirleri ile Türk edebiyatına yön veren Arif, Cemal Süreya’dan Nazım Hikmet’e, Orhan Veli’den Ahmet Hamdi Tanpınar’a, Cahit Külebi’den Behçet Necatigil’e kadar birçok şaire hayranlık duyuyordu. Bu şairlerin şiirlerini okuyor, onların şiirlerinden besleniyordu. Kendi deyimiyle kimi zaman okurken sarhoş oluyor kimi zaman kendinden geçiyordu. Bunların sonucunda da hafızalara kazınan o şiirlerini yazıyordu. 

Daha lisedeyken her gece en az 8-10 sayfa yazan Arif, defterler dolusu şiirinin kaybolduğunu ifade etmiştir. O şiirlerin kimi kızlarda kalmış, kimi poliste. Şiirlerinde adalet ve özgürlük arayışı, haksızlığa karşı duruş gibi temaların yanı sıra ümit, sevgi, aşk ve tabiat üzerinde durmuştur.

Türkçe’yi en iyi kullanan şairler arasında sayılan şairin, 1940-1955 arasında farklı dergilerde şiirleri yayımlandı. Sevilen şair, bu yıllardan itibaren gazetelerde düzeltmen olarak çalıştı. 

Türk edebiyatının sevilen şairlerinden Arif, ilerleyen yıllarda, gençlik yıllarında aşık olduğu kadına yazdığı mektuplar ile bilinecekti. Leyla Erbil’di aşık olduğu kadın. Bu aşk öyle büyük öyle karşılık beklemedendi ki, literatüre ‘Ahmed gibi sevmek’ deyimi yerleşti. Aşkına karşılık bulamayan Arif, sevdiği kadının evlilik haberinin ardından “Evleneceksin demek? Herhal çocuğu sevdin! İnşallah mesut olursun canım. Ama müstakbel kocan bana yazdığına kızmayacak cinstendir inşallah. Yoksa seni kaybetmek, sesini duymamaktansa gebereyim daha iyi olur.’’ şeklinde konuştu. Sonrasında da sevdası uğruna yazmaya devam eden duygulu şair, kendisinin de istediği gibi uzun seneler geçmesine rağmen Leyle Erbil tanınıyor, Ahmed Arif aşkı konuşuluyor. Ahmet Arif’in vefatının ardından sevdiği kadına yazdığı bu mektuplar toparlanarak ‘Leylim Leylim’ kitabında bir araya gelecekti.  



1967’de Aynur Hanım ile evlendi. Evliliğinden 5 yıl sonra ismini Filinta koyduğu bir erkek çocuğu dünyaya geldi. Oğlu, yaşamında pek çok şeyin ifadesiydi. Arif’in de deyimiyle hayatındaki en büyük sevinci baba olduğu gün yaşamıştı. 

VEFATI VE ESERLERİ

Ömrünü sevdası uğruna harcayan ünlü şair, 2 Haziran 1991’de, Ankara’da geçirdiği kalp krizi sonucunda hayata gözlerini yumdu. Sevilen şairin kabri Cebeci Asri Mezarlığı’nda bulunmaktadır.

Vefatının ardından akıllara kazınan şu sözleri kaldı: Ben buralarda, bu hastanelerde, bu topraklarda değil, gene oralarda, Dicle kıyısında bir çadırda ölmek isterim. O kadar güzel ağıt yakar ki o kadınlar… Hiçbir müzik o kadar dokunaklı olamaz…

Ondan geriye kalan ise şu eserler:

  • Hasretinden Prangalar Eskittim (1968)

  • Cemal Süreya’ya Mektuplar (1992’de Cemal Süreya’ya yazdığı mektuplar toparlanarak yayımlanmıştır.)

  • Yurdum Benim Şahdamarım (2003’te şairin ikinci kitap olarak düşünüp hazırladığı ancak ömrü yetmediği için yayımlayamadığı şiirleri içeren bir kitap olarak basılmıştır.)

  • Leylim Leylim (Leyla Erbil’e yazdığı mektuplar toparlanarak 2013’te basılmıştır.) 

YORUMLAR 1
  • isimdeğişikliği 2 yıl önce Şikayet Et
    yorum yok....!
    Cevapla

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR