Ençok bu ildeki kadınlar doğumdan korkuyor
Yapılan gözlemler İstanbul'da yaşayan kadınların doğumdan daha çok korktuklarını ortaya koyuyor.
ABONE OLİstanbul Üniversitesi Florence Nightingale Hemşirelik Fakültesi Kadın Sağlığı ve Hastalıkları Hemşireliği Anabilim Dalı tarafından, 24-26 Nisan tarihlerinde İstanbul'da düzenlenen 1.Ulusal Doğal Doğum Kongresi'nde, "gebelerde doğum korkusunu etkileyen faktörleri" incelediği araştırması ile birincilik ödülüne layık görülen Yrd. Doç. Dr. Filiz Okumuş, "İstanbul'da yaşayan kadınlar doğumdan daha çok korkuyor" dedi.
İstanbul Medipol Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik Bölümü'nde öğretim üyesi olarak görev yapan Filiz Okumuş, yaptığı araştırmaya kongrede "Prof. Dr. Perihan Velioğlu Hemşirelik Fonu birincilik ödülü" verildiğini söyledi.
Dr. Grantly DickRead'in, 1940 yılında kadınların doğum deneyiminde korkunun hakim olduğunu bildirdiğini ve daha sonra hormonların keşfi ile tüm dünyanın doğuma bakışının değiştiğini ifade eden Okumuş, "Günümüzde isteğe bağlı sezaryen oranları ülkemizde yüksektir. Bunun en önemli sebebi de doğum korkusudur. Yaptığım araştırmada amacım, kadınlarda doğum korkusuna neden olan faktörleri ortaya çıkarmaktı. Araştırma sonuçlarına göre; eğitim ve sosyoekonomik düzeyi yüksek olanlar, daha önce doğum yapmayanlar, daha önce bir kez doğum yapanlar, önceki doğumunu sezaryenle olanlarda doğum korkusu daha fazlaydı. Ayrıca araştırmanın bir ayağını Siirt'te yürütmüştük. İstanbul'da yaşayan kadınlar doğumdan daha çok korkuyor" dedi.
Korkunun öğrenilerek kazanılan bir deneyim olduğunu ifade eden Okumuş, "İnsan korkuyu öğreniyorsa korkmamayı da öğrenebilir. Doğuma hazırlık eğitimleri, kadınları doğum konusunda bilinçlendirebilir ve bu yolla doğum korkusunu yenebilirler. Doğum konusunda eğitim vermek de ebelerin çalışma alanları arasında. Ülkemizde ebelerin doğuma hazırlık eğitimi verecek yeterlilikte olması gerekiyor. Tabii ki kadınların da ebelerden bunu talep etmesi çok önemli" dedi.
"Kadınlara doğum korkusunda en büyük destek olacak kişi yine ebeler"
Türkiye'de ve dünyada ebeliğin önemli bir yere sahip olduğunu ifade eden Okumuş, sözlerine şöyle devam etti:
"Dünyada ise ebeliğin tarihi çok eskilere dayanıyor. Ancak tedavi edici sağlık hizmetlerini ön planda tutan ülkelerde ebelik hep arka planda kalmıştır. Gerçekte Türkiye'de kayıtlı ebe sayısı dünyada bir çok ülkenin önünde. 100 bin kişiye düşen ebe sayımız 66. Fakat alana indiğimizde ebelerin çoğunluğunun hemşire olarak çalıştırıldığını görmekteyiz. Çünkü ülkemizde hemşire sayısı yetersiz ve ebeler de bu açığı kapatacak kişiler olarak görüldü. Türkiye'de bir ebelik sisteminden bahsetmek şu anda güç gibi görünüyor. Ebelerin kadının sadece doğumunda değil, doğum öncesi, doğum sonrası ve yenidoğan üzerinde de bir takım sorumlulukları var. Kadınlara doğum korkusunda en büyük destek olacak kişi yine ebeler. Doğum öncesinde ve doğumda bakım, sorunların tespiti ve erken dönemde hekime sevki, doğumdan sonra da desteğin devam ettirilmesi, ebelerin çalışma alanları içinde."
"Ülkemizde sezaryen oranları artarken anne ölümlerinin azaldığını, fakat bunu birbirine bağlamanın anlamsız olacağını vurgulayan Okumuş, şunları ifade etti:
"Önceden anne ölüm nedenleri arasında yer almayan anestezi ve cerrahi komplikasyonları son yıllarda üst sıralara yerleşti. Ülkemizde ailelerin gelir düzeyi ve eğitim düzeyinin artışının da anne ölümlerin azalışında önemli bir yeri var. Ayrıca sağlık politikalarının da bunda büyük katkıları oldu. Önceden birinci basamak sağlık hizmetlerinde ebeler anne ve çocuk sağlığını geliştirmede büyük rol oynadı. Günümüzde birinci basamak sağlık hizmetlerinin yerini aile sağlığı merkezleri aldı. Aile sağlığı merkezlerinde aile sağlığı elemanları çalıştırılıyor. Yönetmeliğe göre hemşire, ebe ve sağlık memurları aile sağlığı elemanı olarak çalışabilir. Şimdilerde acil tıp teknisyenliği okuyanların dahi aile sağlığı elemanı olarak çalıştırıldığı merkezler var.Şu an bakanlığın aile sağlığı merkezinden bir çok çalışmayı- bunlar anne ve çocuk sağlığı ile ilgili olduğu için- ebeler yürütecek düzey ve eğitime sahip."
Sezeryanla doğum artışı
Normal doğum ve sezeryan hakkında bilgilendirmede bulunan Okumuş, normal doğumu, kadının bedenindeki hormonların maksimum düzeyde sağlayacağı faydalardan yararlanma imkanı verdiği için önemsediklerini söyleyen Okumuş, "Sezaryen oranları konusunda ülkemiz şu anda dünyada ilk üçün içinde. Neden arttığını düşünmek gerekirse ebelerin çalışma alanlarından çekilmesini en önemli sebep olarak görmek lazım.Dünya Sağlık Örgütü sezaryen oranını yüzde 15 olarak tavsiye eder. Ülkemizde ise bu oran yüzde 46 seviyesinde" diye konuştu.