Vicdanımıza ve Anayasamıza sadık mıyız?
Brady, silahlı bir cinayet davasında yargılanmış ve idama mahkum edilmiş bir sanıktır. Korkunç gerçek ise idam kararı onandıktan sonra ortaya çıkar. Davası bakın nasıl düşer
ABONE OLAvukat Ali Yıldız'ın yazısı
ANAYASA’YA SADAKAT, DENİZ FENERİ SORUŞTURMASI VE BRADY KARARI…
Hiç unutmamamız gereken bir söz var; hukuk herkese lazım. Gerçekten de her birey günün birinde bir davada davacı, davalı, şikayetçi, mağdur, şüpheli ya da sanık olabilir. Ve emin olun ki; bir dava ile bu şekilde bir ilginiz olduğunda en büyük beklentiniz, tarafsız, ön yargısız, bağımsız hakim ve savcıların yürüttüğü bir yargılama yapılması olacaktır...
Evrensel hukuk kuralları ve bu kurallardan ilham alınarak yapılan Anayasamız ve yasalarımız da bunu gerektirmektedir. Öyle ki;
Anayasamızın 36. Maddesi;
“Herkes, meşrû vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir.”
Ceza Muhakemesi Kanunu’nun Cumhuriyet Savcılarının görevlerini düzenleyen 160. Maddesi;
“Cumhuriyet savcısı, maddî gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için, emrindeki adlî kolluk görevlileri marifetiyle, şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür.” hükmünü içermektedir.
Bu kuralların önemini bilen hakim ve savcılarımız tarafsızlık ve bağımsızlıklarını onurları gibi korurlar hem mesleki hem de sosyal hayatlarını titizlikle hareket ederler. Biz, toplum olarak tüm hakim ve savcılarımızı böyle biliriz; hakim ve savcılara -bazen şahıslarına olmasa bile- temsil ettikleri şahs-ı manevi nedeniyle büyük saygı duyarız.
Gelelim Deniz Feneri e.V soruşturmasına…
Bu soruşturmanın ilk kısmını yürüten Alman Yargı makamları ve Alman Polisi evrensel hukukun en temel ilkelerini ihlal ederek tiyatro gibi seyreden muvazaalı bir yargılama ile 3 kişiyi mahkum etti… 3 kişiyi yargılayan ve mahkum eden Alman Yargıç hızını alamayarak gördüğü davanın tarafı olmayan kişileri asıl suçlular ilan ederek büyük bir hukuk skandalına imza attı. Zira Usul Hukuku’nun en temel ilkeleri “Davasız yargılama olmaz” ve “iddianame ile bağlılık” tır. Almanya’daki yargılamada sanık olmayan kişileri suçlu ilan eden Alman Yargısı tarihi bir skandala imza atmış oldu…
Ancak Deniz Feneri e.V soruşturmasında skandallar bununla bitmedi…
Alman yargısı ve polisinin manipülasyonu ve İşçi Partisi’nin şikayeti ile başlayan soruşturmanın Türkiye ayağı ise tahrifat skandalı ile sarsıldı.
İddialara göre soruşturma savcıları bir mahkeme kararının şüpheliler lehine olan kısmını tahrif ederek şüpheliler aleyhine bir netice doğmasını sağlamışlardı…
Bu iddialar, HSYK gündemine taşınınca Kurul tarafından görevlendirilen HSYK Başmüfettişleri, ayrıntılı bir ön inceleme neticesinde iddiaları ciddi ve doğru görerek, inceleme aşamasından soruşturma aşamasına geçtiler…
Eğer iddialar doğru ise ki -birkaç gündür, ilgili savcıların basında yer alan beyanlarına göre onlar da bu durumu kabul etmekteler- yasaya göre şüphelinin haklarını korumakla ve şüpheli lehine olan delil ve olguları toplamakla yükümlü olan savcılar; haklarını korumakla yükümlü oldukları şüpheliler aleyhine sonuç doğuracak şekilde bir mahkeme kararını tahrif etmişler.
Bu tahrifat neticesinde HSYK Başkanvekili Sayın Ahmet Hamsici’nin basında yer alan açıklamasına göre hem dosyadaki şüpheliler hem de dosya ile hiç ilgisi olmayan kişiler mağdur edilmiş durumdalar…
Tüm bunları görmezden gelerek ilgili savcıların bu dosyadaki görevlerinden alınması üzerine bir kısım medyada koparılan fırtına, malum medyanın bu dosyayı bir intikam davası olarak gördüklerinin itirafı gibiydi…
Gelelim Brady Kararı’na…
Brady, silahlı bir cinayet davasında yargılanmış ve idama mahkum edilmiş bir sanıktır. (ABD) Maryland Eyaleti Temyiz Mahkemesi de idam kararını onamıştır. Ancak bu aşamada sanık avukatları polis ve dolayısıyla Savcı’nın sanık Brady lehine bir delili kendilerinden gizlediğini öğrenir ve dosyayı Amerikan Anayasa Mahkemesi’ne taşır… Amerikan Anayasa Mahkemesi, 1963 tarihli tarihi kararında (Brady versus Maryland.1963) “sanığa karşı adil ve tarafsız bir soruşturma yürütmeyen ve sanık lehine delilleri sanık ve avukatından gizleyen” savcılık makamının Amerikan Anayasa’sını ihlal ettiğine karar vererek davayı düşürür…
Şimdi… Bırakın şüpheli/sanık lehine olan bir delili gizlemeyi -eğer iddialar doğru ise- şüpheli lehine olan bir mahkeme kararının soruşturmayı yürütenlerce tahrif edildiği bir soruşturma sürecinde Deniz Feneri e.V davası şüphelilerinin AİHS, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ve Ceza Muhakemesi Kanunu’nca teminat altına alınan hakları ağır şekilde ihlal edilmemiş midir?
Öyleyse..
Vicdanımıza ve Anayasamıza sadık mıyız?
Bu soruşturma sizce adil midir?
Ve bu masum insanlar neden hala tutuklu?...
Haber 7
-
Zeki Tokat 13 yıl önce Şikayet EtEĞER BU TAHRİFAT DOĞRU İSE.... Ki doğru olduğu anlaşılıyor. Haksız yere tutuklu bulunuyorlar demektir. Bunun vebali sesiz kalan herkesedir. Haksızlık karşısında susan; "Dilsiz Şeytan" olduğu gibi, Haksızlığı yapanlar ise, şeytandan da adi ve alçak durumundadırlar. Haksızlığı gidermeye gücü yetip de gidermeyen veya gidermeyenler de Ayni kategoriye dahil olacaklarının farkındamıdırlar, bilemiyorum...Beğen
-
abdullah birisi 13 yıl önce Şikayet EtALLAH çok büyüktür. neler yaptırıyor? ama sadece size dokunduğunda değil her daim bekliyoruz bu direnişleri bu çıkışları. adalet tüm insanlığın malıdır. bunu osmanlı öğretti herkese. şimdi sıra hepimizde.düşmanımız bile olsa adaletsizliğe karşı çıkacağızBeğen
-
Sultan-ı Yegah 13 yıl önce Şikayet EtAdil Karar Nasıl Olmalı. Brady davası ve benzer davalarda adil bir karar, o tahrifat veya gizleme sonucunda sanık nasıl bir haksız cezaya çarptırılacak idiyse, aynı cezaya o tahrifatı veya gizlemeyi yaptıranların çarptırılmasıdır.. İdamsa idam.. Adalet bunu gerektirir.. Sadece davayı düşürmek adalet değildir..Beğen Toplam 1 beğeni
-
Mehmet Emin 13 yıl önce Şikayet EtMahkeme kararını, resmi belgeyi tahrif eden savcılar limon bile satamaz.. Bir de bu işi hep yaptıklarını, bunu bir usul haline getirdiklerini söylemişler:) Aynı işi vatandaş olarak siz yapsanız, mesele kendi hazırladığınız Trafik kaza tutanağında krokide kaza ile ilgisi olmayan bir arabanın üzerini kapatıp fotokopisini çekip Sigorta şirketine gönderseniz 10 yıl ağır hapis cezası alırsınız.Beğen Toplam 1 beğeni