Kürt öldürmek helal mi hocam?

'Keşke onların yerine bizi cesedimiz buarad olsaydı' diyen Kürt kadınlarınının tavrı, 'Şiddet eylemleri meşruiyetini kaybetmiştir' diyen İlhami Işık'ın sözleri üzerinden Türk-Kürt kardeşliği.

ABONE OL
GİRİŞ 25.08.2011 14:26 GÜNCELLEME 25.08.2011 14:26 Dergiler
Kürt öldürmek helal mi hocam?
Kürt öldürmek helal mi hocam?

Yeni Şafak yazarı Salih Tuna, Çukurca'da 9 şehidin düştüğü yere 'Keşke onların yerine bizi cesedimiz buarad olsaydı' diyen Kürt kadınlarınının tavrını, 'Şiddet eylemleri meşruiyetini kaybetmiştir' diyen İlhami Işık'ın söylemlerini konu edindiği yazısında, tarih boyunca yaşanan Kürt-Türk kardeşliğini  anlattı. Tuna yazısında, Barzani'nin "Çünkü biz Kürt ile Kürdün savaşmasını istemiyoruz. Kürtlerin birbirleriyle savaşması haramdır..." açıklamasına istinaden "Kürtlerin birbirleriyle savaşması haram da, Türklerin Kürtlerle, Kürtlerin Türklerle savaşması helal mi hocam?" diye sordu

İşte Salih Tuna'nın yazısı:

Kürt öldürmek helal mi hocam?

Efkârıumumiyenin "Balıkçı" olarak tanıdığı İlhami Işık Kürt analarının tülbentlerini şehitlerimizin düştüğü yere bırakmasına çok çarpıcı bir yorum getirdi.

Kürt anaları, yani analarımız, Hakkari Çukurca'da 9 şehidimizin düştüğü yere "Keşke onların yerine bizim cesedimiz burada olsaydı..." diyerek kar beyaz tülbentlerini atmışlardı.

1996'dan beri devletle Öcalan arasında "arabuluculuk" yapan "Balıkçı" işte bu "eylemin" anlam haritasını (TGRT Haber'deki "Asıl Mesele" programında) ortaya koydu.

Dedi ki: Bu saatten sonra kimden ne şekilde hangi nedenle gelirse gelsin şiddet eylemlerinin tümü meşruiyetini kaybetmiştir.

Dedi ki: Anaların tülbentlerini atması, bundan evvel ne yaptıysanız yaptınız, kim kimin kanını akıttıysa akıttı, bundan sonra asla ve kat'a kan akıtmayın.

Çünkü kan kirletir bembeyaz tülbentleri.

Tülbent ki, namustur kadim geleneğimizde, hiçbir zaman kirletilmemeli.

Söylenceye göre, domuz bile atılan bir tülbent görse, başını çevirip gider.

Domuz ki, eşini kıskanmayan, namus konusunda en laçka hayvandır; buna rağmen atılan bir tülbent görse durur...

Tülbentler artık atılmıştır.

Bu tavrın karşısında şiddeti savunan hiçbir Kürt Türk duramaz.

Çünkü o tülbentler bütün anaların; doğunun batının, kuzeyin güneyin...

Ve o kar beyaz tülbentler kirletilmesin diye Kurtuluş Savaşı verildi.

"Balıkçı"nın bizi biz yapan "genetik kültüre" vurgu yapması çok önemliydi.

Daha evvel de Neşe Düzel'le yaptığı söyleşide "Kürtler Türklerden ayrılmaz" demişti.

Saddam Kürtleri katletmeye başladığında başka bir ülkeye değil, Türkiye'ye gelmişlerdi. Esat'tan kaçan Kürtler de yine Türkiye'ye geldiler.

Bu bana tarihi bir hadiseyi çağrıştırmıştı.

Alparslan, Bizans İmparatoru Diyojen'in sayıca birkaç kat fazla olan ordusuna karşı direnebilmek için kırk kapıyı çalar sonuç alamaz. Son çare olarak Bizans ordusundaki Türk asıllılara, Peçenek ve Uzlar'a başvurulur.

Peçenekler ve Uzlar imparator Diyojen'nin verdiğinden daha fazlasını, hem de peşin olarak isterler.

Elde avuçta yoktur; naçar geri dönerler.

Alparslan vezir ve komutanlarını toplar, "Amca çocuklarınıza gidin!..." der. Amca çocuklarınıza yani Kürtlere...

Bundan sonrasını Prof. Mehmet Çelik hocamızdan dinleyelim; o elbette bizden iyi anlatacaktır:

"Bu şu demekti: Kuzey Irak'taki Kürtler!.. Bunlar asker değildi, çiftçi ve çobandılar... Amca çocuklarına teklif olarak dahi götürülmüyordu, haber gönderiliyordu... O kadar! (...) Başınız sıkışır, dosta, arkadaşa, akrabaya teklif götürülür, yardım rica edilir. Ama aile fertlerine, kardeşlere teklif götürülmez, yardım istenmez!.. Sadece haber verilir, haber!.. Kardeşler ne kadar nâ-müsait durumda olurlarsa olsunlar, haber geldi mi hemen harekete geçerler, ellerinden ne gelirse, onu yaparlar... Gerisini düşünmezler!

Bu amca çocukları İstanbul'un Fethi'nde, Mohaç'ta, Viyana'da, Trablusgarp'ta, Yemen'de, Kutu'l-Amare'de, Filistin'de, Çanakkale'de, Sakarya'da, Lozan'da, Kıbrıs'ta bizimle beraberdiler!.."

Hiç bıkmadan usanmadan kardeşliğe vurgu yapmamız gerek.

Kürt aydını değerli kardeşim Müfid Yüksel'in dediği gibi biz Helsinki Nihai Senedi kardeşi değil, din kardeşiyiz.

Ne ki, lafla kardeşlik olmaz.

Allah Resulü "Birbirinizi sevmedikçe gerçek iman etmiş olamazsınız" buyuruyor.

Birbirini sevmek de hak ihlallerine göz yummayı değil, birbirimizin hak ve hukukunu sonuna kadar savunmayı gerektirir.

Barzani geçen gün Kuzey Irak'taki bir Kürtçe haber sitesine yaptığı açıklamada, Türkiye'nin Kandil'e operasyon yapmasına neden olduğu için PKK'nın kendilerini de zor durumda bıraktığını ifade etmişti. "Bizim de bu savaşta taraf olma gibi bir niyetimiz yok." demişti, "Çünkü biz Kürt ile Kürdün savaşmasını istemiyoruz. Kürtlerin birbirleriyle savaşması haramdır..."

Kürtlerin birbirleriyle savaşması haram da, Türklerin Kürtlerle, Kürtlerin Türklerle savaşması helal mi hocam?

Barzani'ye değil, size söylüyorum ey fıkıhçılar, muhaddisler, dişi sineğin çorbaya değen sol ayağı hakkında hüküm verecek kadar kılı kırk yaran alimler, allâmeler...

Neden sesinizi yükseltmiyorsunuz?

Yıllar yılı oluk oluk kan akarken bir Barzani kadar olsun fetva veremediniz mi?

(YENİ ŞAFAK)

YORUMLAR 4
  • bekir yagmur 13 yıl önce Şikayet Et
    Fazla söze nerek. Metin Yaman kardeşimiz zaten yazmış.ağzına sağlık
    Cevapla
  • metin yaman 13 yıl önce Şikayet Et
    Hocalar mı , yeni mi aklınız başınıza geldi ?. Eğer zamanında alimlerin sözünü kaale alsaydılar bu terör olur muydu ? Onlar, devletin büyük başlarını uyardı, dikkat edin bu milletin din ile rabıtası kopmasın eğer din ile rabıtası koparsa dinsiz olur sonra anarşist şimdiki Türkçe ile terörist olur sonra da bütün cemiyetin başına bela olur. Sonra ne oldu, cemiyetin huzurunu isteyen o alimler 1.Dünya Savaşında ve Kurtuluş Savaşında cephenin en ön saflarında hem de gönüllü olarak beraberindeki talebeleriyle kahramanca çarpıştılar mükafat olarak bir çok alim idam sehpalarında can verdi, binlercesi hapishanelerde zindanlarda zulme tabi tutuldu, memleket mahkemelerinde serseri gibi muamele gördü binlercesi açlık ve yoksulluk içerisinde bir yorgana bile sahip olmadan dünyadan göçtü gitti. O alimler türlü türlü işkencelere maruz kaldı işinden ve aşından mahrum edildi. Allah'ın arzında ve memleketinde O'nun dostlarına işkence eden, onları inciten, en tabii haklarından dahi mahrum eden bir devlette bir toplumda huzur ve refah olabilir mi ?
    Cevapla
  • Cafer UÇA 13 yıl önce Şikayet Et
    TÜRKLER vede KÜRTLER NEYİN SAVAŞININ VERİDİĞİNİ FARKINDA DEĞİLLERKİ. Devletimizin kurucu kadrosu denilen zümreler riyakarlık la devleti kurdular. Birinci meclisi milli mücadeleyi meclisi, 1924 sonrası fes ederek yerine. Fransız laikliğini temel alan ANTİ MÜSLÜMAN SİSTEMİN OLUŞTURULMASI İÇİN Chp kadroları oluşturuldu. Geçmişte devletimizin bazı kurum ve kuruluşlarının yapmış olduğu zulüm yalnız Kürtlere değildir. Bütün millet olarak bu acıları çektik. Bir ırkın yok sayılması veya yok edilmesi asla kabul edilemez, ama bunun mücadelesini siyaseyeten karşı duruş sergilenmesi ile olur. Halbuki bizde bunun tam tersi uygulandı, nedeni ise açıktır. DEVLETİMİZİN REJİM ZAAFINA DIŞ GÜÇLERLİN ÇOK İYİ BİLMELERİ ve BUNU KULLANMALARI DIR. 12 Eylül ÖNCESİ KOMİNİSTLİK ÜZERİNDEN TERÖR ESTİRİLDİ, DAHA SONRADA BÖLÜCÜLÜK ÜZERİNDEN BAŞKA BİR TERÖRBAŞLATILDI. 90 lı yıllar gösterdiki pkk denilen terör örgütü devletin bazı kurumları ortak çalışıyormuş. Devlet rejimi koruma sözde Kürt halkının hakkını savunanlar sa şahşi ihtiraslarının peşinde ler. BU TERÖR ASLA BİTİRİLMEZ.
    Cevapla
  • musa erkılıç 13 yıl önce Şikayet Et
    AMAÇ İÇ SAVAŞ. pkk askeri öldürerek türkiyeye zarar veremeyeceğini zaten biliyor..pkk nın amacı üç beş kürdü de ayaklandırıp kürt türk düşmanlığı yağmak işte o zaman hedeflerine ulaşmış olurlar..kck ajanlarına gizli suikastler yapılmalı o zaman sorun biter çünkü çoğu kck elemanları dışardan gelen ajanlar
    Cevapla

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR