Cuma Hutbesinin Konusu Açıklandı! (5 Temmuz 2024)
Diyanet İşleri Başkanlığı'na bağlı Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü, 5 Temmuz 2024 tarihli Cuma Hutbesinin konusunu açıkladı. Bugün Camilerde "Zarûrât-I Hamseyi Muhafaza Edelim" konusu ele alınacak.
ABONE OLZARÛRâT-I HAMSEYİ MUHAFAZA EDELİM
﷽
يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا ادْخُلُوا فِي السِّلْمِ كَٓافَّةًۖ وَلَا تَتَّبِعُوا خُطُوَاتِ الشَّيْطَانِۜ اِنَّهُ لَكُمْ عَدُوٌّ مُب۪ينٌ.
وَقَالَ رَسُولُ اللّٰهِ صَلَّي اللّٰهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ:
اَلْمُسْلِمُ مَنْ سَلِمَ الْمُسْلِمُونَ مِنْ لِسَانِهِ وَيَدِهِ، وَالْمُؤْمِنُ مَنْ أَمِنَهُ النَّاسُ عَلَى دِمَائِهِمْ وَأَمْوَالِهِمْ.
Muhterem Müslümanlar!
Okuduğum ayet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor: “Ey iman edenler! Hepiniz topluca barış ve esenlik dini İslam’a girin. Şeytanın adımlarını izlemeyin. Çünkü o, size apaçık bir düşmandır.”[1]
Okuduğum hadis-i şerifte ise Peygamber Efendimiz (s.a.s) şöyle buyuruyor: “Müslüman, diğer Müslümanların elinden ve dilinden güvende olduğu kimsedir. Mümin de insanların canları ve malları konusunda kendisine karşı emniyet hissettikleri kişidir.”[2]
Aziz Müminler!
Yüce dinimiz İslam’ın gönderiliş hikmetlerinden biri de hak ve hakikatin, huzur ve barışın, adalet ve iyiliğin, merhamet ve muhabbetin hâkim olduğu erdemli ve güvenilir bir toplum inşa etmektir. İslam dini, böyle bir toplumu inşa etmenin yolunu bizlere öğretmiştir. Bu yol; yaratılmışların en değerlisi olan insanın canını, dinini, malını, aklını ve neslini korumaktan geçer. Zarûrât-ı hamse olarak adlandırılan bu beş temel hakka sahip çıkmak farz, hangi sebeple olursa olsun bunlara zarar vermek ise haramdır.
Değerli Müslümanlar!
Yüce Rabbimizin gönderdiği bütün peygamberlerin ortak amacı; canın, dinin, malın, aklın ve neslin emniyetini sağlamaktır. Rahmet elçileri, hayatları boyunca gönüllerin imanla buluştuğu, zihinlerin ilimle donatıldığı, hiçbir cana kıyılmadığı, hiçbir mala zarar verilmediği, nesillerin ifsat edilmediği bir medeniyet inşa etmek için çalışmışlardır. Âlemlere rahmet olarak gönderilen Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.s)’in hayatı da böyle bir medeniyeti oluşturmakla geçmiştir. Allah Resûlü (s.a.s), güvenilir bir insan olmanın ve insanlarla güzel geçinmenin yollarını bizlere göstermiştir. Sevgi ve saygı, adalet ve merhamet, iyilik ve muhabbet, hoşgörü ve nezaket gibi değerleri her daim bizlere hatırlatmıştır. Çevremize huzur ve güven vermemizi, toplumu ifsat eden her türlü söz ve davranıştan uzak durmamızı tavsiye etmiştir. Sevgili Peygamberimiz (s.a.s), bu hususta bizleri şöyle uyarmıştır: “Mümin, bal arısına benzer. Bal arısı gibi hep güzel, temiz, helal şeyler yer. Hep güzel şeyler üretir, hep iyiliklerin peşinden koşar. Hiçbir şeyi ne döker, ne kırar, ne de ifsat eder.”[3]
Aziz Müslümanlar!
Bizler, zarûrât-ı hamseyi yani korunması gereken beş temel hakkı muhafaza ettiğimizde Rabbimizin rızasına nail oluruz. Dünyada huzur ve güven hâkim olur. Ahiretimiz ebedi mutluluk yurduna dönüşür. Bu haklara gerektiği gibi sahip çıkamaz isek toplumda kavga ve kargaşa, kin ve husumet ortaya çıkar. Hüzün ve keder, acı ve ıstırap etrafımızı kuşatır. Nitekim Yüce Rabbimiz bu konuda bizleri şöyle uyarır: وَاتَّقُوا فِتْنَةً لَا تُص۪يبَنَّ الَّذ۪ينَ ظَلَمُوا مِنْكُمْ خَٓاصَّةًۚ “Sadece zulmedenlere dokunmakla kalmayıp herkese sirayet edecek olan azaptan sakının.”[4] O halde, insanın insana, komşunun komşuya, herkesin birbirine güvendiği bir toplum inşa etmenin gayretinde olalım. Sevgi, şefkat ve merhametle birbirimize muamele edelim. Kalp kırmayalım, gönül incitmeyelim. Birbirimizin hak ve hukukuna saygı gösterelim.
Değerli Müminler!
Önümüzdeki Pazar, Muharrem ayının ilk günü. 1446. Hicri yıla kavuşacağız inşallah. Allah Resûlü (s.a.s), Muharrem ayını “hürmete layık”[5] olarak nitelemiş, Ramazandan sonra en faziletli orucun bu ayda tutulan oruç olduğunu bizlere haber vermiştir.[6]
Hicri yeni yılımızın; birlik, beraberlik ve kardeşliğimizin pekişmesine, insanlığın huzur ve iyiliğine vesile olmasını Yüce Rabbimden niyaz ediyorum.
[1] Bakara, 2/208.
[2] Tirmizî, İman, 12.
[3] İbn Hanbel, II, 199.
[4] Enfâl, 8/25.
[5] Müslim, Sıyâm, 203.
[6] Tirmizî, Savm, 40.
-
Misafir 4 ay önce Şikayet EtMüslüman diğer Müslümanların elinden dilinden emin olduğu kişidir tanımı peygambere (sav) ait ... bu kriteri esas alırsak ülkede müslüman kalmayacak gibiBeğen
-
Cenk 4 ay önce Şikayet EtCamiye gitmeye gerek yok.internette var zatenBeğen Toplam 1 beğeni
-
İsmail cetinkaya 4 ay önce Şikayet EtNerede yasadigimizi artik bilmiyoruz,bir cuma vaazi kendi cevresi icin hazirlayacak bir tane imam bile kalmadi,yazik cok yazik,illa her vaaz her vaaz meclistenmi gelmeliBeğen Toplam 2 beğeni
-
İsmail 4 ay önce Şikayet EtEvet Meclisten gelmeli. Niye mi; zira yaşanan Suriye ve MÜLTECİLER karşıtı yaşanılan ama doğru ama komplo teorier var... Var da bizler inancımızda komşularımızla ve bize sığınanlarla elbette ki güzel yaşayacağız da... Komşularımız ve sığınanlar dürüst olsalar yetecek. Sayın Diyanetin aynı Hutbeyi onlara da göndermesi gerekir...Beğen
-
Türkiye Yahudileri 4 ay önce Şikayet EtMüslüman kardeşlerimiz camiye siyaset karıştığı için gitmeme kararı aldıklarını dile getiriyorlar .Çevremizde bu konuda sohbet ettiğimiz Müslüman komşularımız dine siyaset karıştırılmasından çok şikayetçiler.Beğen Toplam 3 beğeni
-
fakirullah 4 ay önce Şikayet Etsen yahudi değilsin fitnecisin fasıksınBeğen
-
Sert adam 4 ay önce Şikayet EtCuma namazı farzdır..Hutbeden dolayı gitmediğini söyleyen DANGALAK tır.. .sen onu bahane et , diğeri başka bir şeyi bahane edecek gitmeyecek ..Bu dine kim sahip çıkacak....Din sizin keyfinize göre yaşanmaz..Beğen