Davutoğlu'ndan 'savaşa kadar gider' iması
Fransa Dışişleri Bakanı Alain Juppe ile görüşmelerinin ardından ortak bir basın toplantısı düzenleyen Davutoğlu, Suriye'deki gelişmelere ilişkin sorularını yanıtladı.
ABONE OLDışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Suriye'de öncelikli hedeflerinin Arap Birliği inisiyatifi ile birlikte gerekli adımların atılması ve akan kanın durdurulması olduğunu, ancak bugün olduğu gibi saldırılar devam ettiği takdirde özellikle ekonomik müeyyidelerden başlamak üzere bir takım tedbirlerin alınması gerektiğini söyledi.
Suriye muhalefetinin istediği gibi uçuşa kapalı bölge oluşturulması ve Suriye liderinin Esad'ın görevi bırakması konusunda değerlendirmeleri sorulan Davutoğlu, Suriye'deki gelişmelerin yeni başlamadığını, Ocak ayından bu yana çok çaba sarfettiklerini belirtti.
Türkiye olarak geçmişte Suriye yönetimi ve Beşşar Esad ile kurdukları iyi dostluk ilişkileri dolayısıyla onları ikna etmek için çok çaba sarfettiğini kaydeden Davutoğlu, ancak Suriye yönetiminin Türkiye ve bütün dünyadan gelen çağrılara kulak asmadığını, en önemlisi halkını dinleyip adım atmak yerine halkına silah doğrultuğunu söyledi.
Bu tutumunda ısrar etmesiyle birlikte Türkiye'nin de bütün uluslararası toplum gibi net tavır aldığına işaret eden Davutoğlu, son olarak da Arap Birliği ile birlikte çok önemli kararlar alındığını, Türk Arap forumunda da kapsamlı istişareler yaptıklarını anlattı.
"Şu anda en önemli mesele bu kanın bir an önce durması, bu baskının bir an önce durması için Suriye üzerindeki baskıların artmasıdır. Şu anda Arap Ligi'nin Suriye'ye teklif ettiği gözlemci göndermek ve bütün şehirlerde askerlerin çekilmesini gözlemci bulundurmak suretiyle bir kontrol mekanizması oluşturmak masadaki en önemli tekliftir. Biz Türkiye olarak Arap Ligi'nin bu girişimlerine destek verdik. Ve bu girişimlerin hepsine gereken her türlü katkıyı da yapacağız. Eğer Arap Ligi'nin Türkiye'nin de desteğini alan bu yeni girişimi de olumlu bir karşılık bulmazsa, tabii o zaman bir takım müeyyidelerin, tedbirlerin uygulanması gerekir. Çünkü hiç kimse dünyanın gözü önünde şehirlere silahlı gruplarla, ordu ile girip şehir halkının üzerine silahları yöneltemez. 1982'deki baba Esad döneminde bu maalesef yapıldığında dünya gerekli tepkiyi vermedi ama onbinlerce insan öldürüldü, ama artık dünya 1982'de değil. Bütün dünyanın kabul ettiği evrensel değerler var, mekanizmalar var ve artık dünyada herşey insanların gözü önünde oluyor. Dünya basınına kapatıp orada halka silah yöneltemiyorsunuz, çünkü herkes izliyor her türlü iletişim araçlarıyla.
Bizim öncelikli hedefimiz Arap Ligi inisiyatifi ile birlikte bu adımların atılması ve bu akan kanın durdurulması. Daha sonra eğer bu olmazsa ve hala bugün olduğu gibi saldırılar devam ederse tabii bir takım müeyyideler, özellikle ekonomik müeyyidelerden başlamak üzere bir takım tedbirlerin alınması gerekir ki bu katliama son verebilelim."
Davutoğlu, bahsedilen hususların sonra değerlendirilecek hususlar olduğunu, önemli olanın şu anda Arap Birliği'nin yaptığı teklifin karşılık bulması olduğunu belirtti.
"Yaptırımları sertleştirmeyi düşünüyoruz"
Fransa Dışişleri Bakanı Juppe de uluslararası toplumun çabalarında Fransa'nın rolü ve Türkiye'nin Suriye'ye müdahale etmesi yönünde bir bir beklentilerinin olup olmadığının sorulması üzerine şöyle konuştu;
"Krizin başından itibaren biz Suriye rejiminin halkına uyguladığı bu gaddarca baskıyı kınadık. Sayın Beşşar Esad'a politikasını değiştirmesi ve reform uygulaması konusunda çağrılarda bulunduk. Suriye rejimi hiçbir şey duymak istemedi ve baskılarını sürdürdü, bu kabul edilemez. Zaten biz AB çerçevesinde bir takım girişimlerde bulunduk. 9 yaptırım dalgasını başlattık. Bazı kişilere ve Suriye'nin ekonomik varlıklarına yönelik bunları daha da sertleştirmeyi düşünüyoruz. Brüksel'de Suriye halkını etkilemeyecek şekilde yaptırımlar alma kararını öngördük. İkinci görüşümüz şu; bir arabuluculuk üstlenen Arap Birliği ile ortak görüşüyoruz, Rabat'taki toplantıda alınan kararla Arap Birliği gözlemci göndermek istedi. Böylece artık gösterilerin serbest biçimde yapılabilmesi, ordunun müdahale etmemesi, geri çekilmesi öngörüldü. Herhangi bir tahminde bulunmak istemiyorum ama Suriye'den bu önerilere olumlu yanıt geleceğinden şüphe duyuyorum.
BM Genel Kurulu'na ilişkin çalışmalar yapacağız. 3 bin 500 kişi şimdiden hayatını kaybetti, 20 bin kadar kişi hapse atıldı, çok kötü muamelelere işkenceye tabii tutuldu. BM Güvenlik Konseyi'nin ona tepki vermemesi söz konusu olamaz, dolayısıyla BM Güvenlik Konseyi bütün alacağı kararlarda bu gerçekliği göz önünde bulunduracaktır. Ve son olarak Suriye muhalefetine bir çağrıda bulunuyoruz ve böyle bir iç savaş çıkmaması için ordunun seferber olmamasını diliyoruz, (çünkü) bir felaket olur. Daha önce de ifade ettiğim gibi, biz tek taraflı bir müdahale taraftarı değiliz. Eğer bir güç ile müdahale olacaksa, bu zaten BM Güvenlik Konseyi'nin bir kararı ile ancak olabilir. Fransa'nın tutumu her zaman bu oldu, Libya için de kararlarımız bu şekilde oldu."
AA
-
M/Y 12 yıl önce Şikayet EtAkıllı ülkeler,. Savaşmaz, birincisi Suriye müslüman bir ülke, ikincisi komşumuz ve akrabalık ilişkilerimiz olan bir ülke.. Bugünkü Baş Komutanımız Sn Abdullah Gül ve Sn Başbakanımız R.T.E varken böyle bir ihtimal kesinlikle yok.. Ne Suriye için ne de başka müslüman bir ülke için.. Türkiye ancak meşru müdafa durumunda kalırsa silah kullanabilir ama bu ihtimal çok zayıf bir ihtimal..Beğen Toplam 1 beğeni