Reflü olmamak için ne yapmalı?
Reflü hastalığı son yıllarda giderek artan bir sorun olarak karşımıza çıkıyor. Peki reflü hastalığına yakalanmamızı kolaylaştıran etkenler neler?
ABONE OLÖzel Koru Hastanesi Gastroenteroloji Uzmanı Doç. Dr. Gürden Gür, reflünün önemine dikkat çekerek uyarılarda bulundu.
Mide içeriğinin yemek borusuna doğru kaçması ve bunun oluşturduğu problemlerin reflu hastalığı olarak adlandırıldığını ifade eden Gür, " Mide, besinlerin sindirilebilmesi için güçlü asit üretimi yapar. Bu asidik maddenin yemek borusuyla temasıyla şikayetler ortaya çıkmaya başlar. Yemek borusu aside karşı duyarlı bir organdır. Mide belli bir miktar aside karşı kendini koruyabilirken yemek borusunun koruyucu mekanizmaları daha zayıftır.
Mide ile yemek borusu arasında yer alan kapakçık mide içeriğinin yemek borusuna kaçışını engeller. Bu kapakçığın değişik nedenlerle görevini tam yapamaması durumunda reflu hastalığı başlar. Kapakçığın görevini tam yapamamasının sebeplerinden birisi de mide fıtığıdır. Mide fıtığında mide nin bir kısmı yukarıya doğru yer değiştirmektedir.
Reflü hastalığı ile ilgili şikayetler yalnızca yemek borusuyla sınırlı değildir. Hastalar kulak burun boğaz ve göğüs hastalıkları bölümleri yanısıra diş hekimliği bölümü ile ilgili rahatsızlıklarda yaşayabilmektedirler. Reflü hastalığı gelişmiş toplumlarda daha sık görülmektedir. Toplumda % 25 kadar kişi haftada iki ya da daha fazla kez reflu şikayetlerini yaşamaktadır. Bu oran reflünün ne denli önemli bir sağlık sorunu olduğunu göstermektedir. Gelişmiş toplumlardaki beslenme sorunları ve artan şişmanlık reflüyü tetikleyici mekanizmalardandır." dedi.
REFLÜ OLMAMAK İÇİN NE YAPMALI?
Reflü hastalığını kolaylaştıran nedenler arasında ön sırada sigara, alkol ve kahve kullanımı, kilo fazlalığı, beslenme alışkanlıklarındaki bozukluklar olduğunu söyleyen Gür reflü hastalığının en tipik belirtilerini şu şekilde sıraladı: Göğüste orta hat boyunca yanma ve yenilen gıdaların ağza gelmesidir. Hastalar çoğunlukla bu şikayeti ağzıma acı sular geliyor diyerek tarif ederler. Şikayetler özellikle yemek sonrası ve yatar pozisyondayken daha fazladır. Göğüs bölgesindeki yanma , zaman zaman kalp rahatsızlıkları ile karıştırılabilmektedir. Özellikle eforla ilişkili göğüs yanmaları ve bu şikayetlerin sol kola doğru yayıldığı durumlarda kalp muayenesinden geçmek son derece önemlidir. Belirtilen şikayetlere ek olarak hastalarda midede şişkinlik hissi, ses kısıklığı, uzun süreli öksürük, boğazda gıcıklanma, yanma ve dolgunluk hissi ve diş sorunları da görülebilmektedir. Göğüs hastalıkları ve KBB bölümlerine başvuran bir grup hastada şikayetlerin reflu ile ilişikli olduğu daha sonra yapılan tetkiklerle anlaşılmaktadır.
Reflü hastalığı hastaların yaşam kalitesini olumsuz olarak büyük ölçüde etkileyebilmektedir. Tedavi edilmeyen hastalarda uzun vadede ortaya çıkabilecek komplikasyonlar da riskli olabilmektedir. Bunlar arasında yemek borusunda daralmalar ve yemek borusunun alt ucuna meydana gelebilecek hücresel değişikliklerdir.Yemek borusunda olabilecek daralmalar yutma güçlüğü olarak kendini gösterebilmektedir.. Yemek borusunun alt ucunda meydana gelebilecek değişmeler uzun vadede kansere dönüşebilme potansiyeli taşır. Reflü hastalığı bu nedenle yalnızca şikayetleriyle değil uzun vadede kanser riski nedeniyle de dikkate alınması ve iyi takibi gereken bir hastalıktır.
REFLÜ NASIL TEDAVİ EDİLİR?
Gastroenteroloji Uzmanı Doç. Dr. Gürden GÜR, reflü hastalığının tanısı ve tedavisi ile ilgili şu açıklamalarda bulundu: Genellikle tipik şikayetlerin varlığı ile konulabilmektedir. Gerek görüldüğü takdirde endoskopik tetkik tanıda çok yardımcıdır. İlaçlı filmler tanıda yardımcı olabilir. Yine bazı kliniklerde yapılan 24 saatlik pH ölçümü çalışmaları özellikle cerrahi tedavi gerekebilecek vakalarda yapılmaktadır.
Reflü hastalığının kontrol altına alınmasında hastanın yaşam tarzında yapılacak değişiklikler de büyük önem taşır. Sigara, alkol ve kahve kullanılmamalıdır. Çikolata, baharatlı ve yağlı gıdalar, fast food tarzı gıdalar, narenciye suları, domates suyu ve salça reflu şikayetlerini artırmaktadır.
Reflüsü olan kişilerin mutlaka ideal kiloya sahip olmaları gerekir. Akşam yemeğinden sonra yatana kadar ki 3 saatlik süre içerisinde gıda tüketilmemesi, uyurken başın yükseltilmesi, sık ve azar azar yemek yenilmesi, akşam yemeğinin hafif olması alınması gereken tedbirlerdendir. Hastaların korse ya da sıkı kemer kullanmaması uygun olacaktır.
Reflü hastalığının tedavisinde ilk önce ilaç tedavisi kullanılır. İlaç tedavisiyle mide asit salgısı azaltılır ve reflünün etkileri azaltılmış olur . Hastaların önemli bir bölümünde ilaç tedavisi ve yaşam tarzı değişiklikleriyle başarılı sonuç alınabilmektedir. İlaç tedavisinden sonuç alınamayan hastalarda, uzun dönemde ilaç tedavisi kullanmak istemeyen kişilerde ya da ilaçların yan etkileri gelişen kişilerde cerrahi tedavi uygulanabilir. Cerrahi tedaviyle mide asit içeriğinin yemek borusuna kaçışı engellenmeye çalışılır.
Bu konuda uzman hekimlerce yapılan cerrahi müdahalelerden olumlu sonuçlar alınabilmektedir. Tedavide hangi yöntemlerin kullanılacağı konusunda hekim ile hasta arasındaki yakın ilişki büyük önem taşır. Reflü hastalığı iyi bir takiple hastanın da işbirliğiyle tedavi edilebilen bir hastalıktır. Hastaların şikayetleri başladığında zaman geçirmeden bir gastroenteroloji uzmanına başvurmaları halinde uygun tedaviler başlatılmış olacaktır.