BAYKAR tesislerini gözetleyen Rus gazeteciler teknoloji casusu mu?
BAYKAR'ın İstanbul'da bulunan Ar-Ge tesislerini gözetleyen ikisi Rus toplamda üç kişi, izinsiz fotoğraf çekmek suçlamasıyla gözaltına alındı. Hakkında soruşturma başlatılan isimlerin idari süreci devam ederken, akıllara "casusluk faaliyeti" ihtimalini getirdi. Güvenlik uzmanı Coşkun Başbuğ, Rusya'nın BAYKAR SİHA'ları üzerinde casusluk faaliyetleri gerçekleştirmesi olasılığını Haber7.com'a değerlendirdi.
ABONE OLHaber7- Enes Taha Ersen
Türkiye'nin son dönemde milli savunma alanında gösterdiği atılım, tüm dünyada karşılık bulmaya başladı. Suriye'de, Libya'da ve son olarak da Dağlık Karabağ'da kullanılan yerli ve milli SİHA'lar adından çokça söz ettirdi. Özellikle geçilmez, aşılmaz denilen sistemlere karşı noktasal operasyonlar gerçekleştiren Silahlı ve Silahsız İnsansız Hava Araçları, operasyon sahasında bulunan ülkelerin de dikkatini çekiyor.
Suriye'de Libya'da ve Karabağ'da çalışır vaziyetteki hava savunma sistemlerine karşı görünmeden başarılı operasyonlar gerçekleştiren Türk SİHA'ları, artık savaş sahalarının belirleyici gücü olarak kabul görüyor. Faaliyet gösterdiği alanlarda özellikle Rus sistemlerini oldukça zorlayan TB-2'ler, Moskova tarafından da yakından takip ediliyor. Bunun en somut örneği ise dün İstanbul'da yaşandı. BAYKAR'ın Hadımköy'de bulunan Ar-Ge tesislerini gözetleyen 2'si Rus 3 kişi polis tarafından gözaltına alınıp haklarında hukuki süreç başlatılmıştı.
CASUSLUK FAALİYETLERİ Mİ YÜRÜTÜLÜYOR?
Yakalanan 2 Rus, kendilerini gazeteci olarak tanıtsa da üzerlerinden herhangi bir akreditasyon kaynağının bulunmaması şüpheleri daha da artırdı. Özellikle PANTSİR ve S-300 gibi Rus hava savunma sistemlerini zorlayan TB-2'ler hakkında bilgi toplanması ihtimali Karabağ savaşından sonra daha da artış gösterirken güvenlik uzmanı Coşkun Başbuğ, konuya ilişkin Haber7.com'a önemli açıklamalarda bulundu. Başbuğ tesislerin, mühendislerin ve sistemlerin gizliliğinin korunması gerektiğine dikkat çekerken casusluk faaliyetleri ve kötü emellere karşı "24 saat uyanık olmalıyız. Su uyur, düşman uyumaz lafını beynimize kazımalıyız" ifadeleriyle cevap verdi.
GAZETECİLİK FAALİYETİ İDDİASI
Yakalanan isimlerin gazetecilik faaliyeti gereği orada bulunduğunu ifade etmelerine değinen Başbuğ, kendi kanaatince yakalanan kişilerin bunun basın mensubu olma ihtimallerinden çok orada teknolojik casusluk faaliyetleri yürütmek üzere bulunduklarını ifade etti. Özellikle Türkiye'nin ve BAYKAR'ın bu noktada tanıtım için Türkiye ve dünya basınına açık kapı bıraktığına değinen Başbuğ, gazeteci olduğu iddia edilen kişilerin burada gizli faaliyetler gerçekleştirmeye çalıştığına değindi:
"Şimdi buna gazetecilik faaliyeti demek için bence henüz erken. Soruşturma sürüyor, ancak benim ilk intibam bu işin pek gazetecilik ile örtüşmediği yönünde. Neden böyle söylüyorum? Çünkü BAYKAR, Türkiye tüm dünyanın gözü önünde çok şeffaf bir üretim süreci yürütüyor, dünya kamuoyunun bilmesi gerektiği kadarıyla bilgileri paylaşarak. Biz dedik ki böyle bir cihaz üretiyoruz İHA/SİHA.Kabiliyetleri budur diyerek tüm dünya kamuoyunun önüne çıktık. Şimdi böyle bir tablo ortadayken, Rusya'daki o gazeteci denen kişiler tırnak işareti içerisinde belirtiyorum: Dese ki BAYKAR'a "Biz gazeteciyiz, bazı konular üzerinde bilgiye ihtiyacımız var ve haber yapacağız. Sizlerle görüşmek istiyoruz" dedikler zaman BAYKAR'ın bunu reddedeceğini düşünmüyorum. Elbette bütün bilgiler paylaşılmaz ancak talep edilen bilgiler imkan dahilinde muhattap kişiler bilgilendirilir. Şimdi sen bunu yapmıyorsun. Türkiye'nin bu konudaki açık görüşlülüğüne rağmen tutup da tesis etrafında eski ajan numaralarıyla fotoğraf çekmeye kalkarsa-ki bu faaliyetlerin halk nezdinde ulu orta yapıldığı zannedilmesin.-"
"GAZETECİLİK İLE ÖRTÜŞMEDİĞİNİ DÜŞÜNÜYORUM"
Başbuğ ayrıca yürütülen bu faaliyetlerin gizli kapaklı olmasının yanı sıra, eski nesil casusluk yöntemlerinin kullanılması nedeniyle dikkat çekici olduğunu belirtti:
"Bunlar profesyonel ekipmanlarla yapılan faaliyetler. Ancak bu noktada istihbarata karşı koyma faaliyetleri yürüten güçlü bir Türkiye var. Milli İstihbarat Başkanlığı var. Bu tesisler çok kritik anlamda korunup kollanmaktadır.Özellikle FETÖ döneminden sonra. Eskiden olsa yol geçen hanı olurdu. Projeleri bizden evvel onların elinde götürür teslim ederdi FETÖ denen ihanet şebekesi. Şimdi bu ortam kalktı. Eski metodlara dönmek ve bilgi toplamak zorundalar. Dolayısıyla gizli teknolojiyi kullanarak yapılan bu faaliyette, senden daha iyi olan ve içinde ihanet bulunmayan bir İstihbarat teşkilatı var. Anında böyle tepene biner ve seni suçüstü yakalar. Şu ana kadar yürütülen soruşturma dahilindeki bilgilere göre bu faaliyetin çok gazetecilik ile örtüşmediğini düşünüyorum. Burada gazetecinin izlemesi gereken ilk yol söylediğim gibidir. Ancak sen bunu uygulamayıp bir takım bilgileri derlemeye, toparlamaya çalışıyorsan bu eski KGB ve diğer istihbarat teşkilatlarının kullandığı taktik ve yöntemdir."
"ŞAŞIRMAMAK LAZIM"
Şahıslar hakkında adli sürecin devam ettiğine işaret eden güvenlik uzmanı, söz konusu soruşturmanın ardından gözaltındaki kişilerin ajanlık faaliyetleriyle bağlantılı olmasının olası tespiti durumunda şaşırmayacağını belirtti:
"Türkiye bu noktada sahada 24 saat faaliyet gösteren bir ülkedir. Her türlü anlamda ASELSAN, Baykar gibi kurumlarımız çok iyi korunuyorlar. Dünyanın gündemine oturmuş olan Bayraktar'ı da aynı pencereden görmemiz mümkün. Bunlar milli değerlerdir, şahıs işini geçmiştir. Dolayısıyla burayı MİT'in koruduğunu ve kolladığını bilmekte büyük bir fayda var. Soruşturma yürütülüyor. Ben zaman içerisinde kamuoyunun bilmesi gereken bilgileri, yetkililerin paylaşacağını düşünüyorum. Ama bu işin arkasından casusluk faaliyeti çıkarsa şaşırmamak lazım."
"NEDEN RUSYA"
Yakalanan kişilerin Rus uyruklu olduğunun ortaya çıkması "Rusya Türk SİHA'larına casusluk mu uyguluyor" soru işaretlerini de beraberinde getirirken, Başbuğ bu durumun nedenine ilişkin önemli tespitlerde de bulundu:
"Neden Rusya sorusuna cevap vermemiz gerekiyor. Cevabın ben şu şekilde olduğu yönünde kanaat getiriyorum. Son dönemlerde özellikle Azerbaycan, Ukrayna konularında her ne kadar çok dillendirmese de bir rahatsızlık duyuyor. Ukrayna malumunuz 6 tane SİHA aldı Türkiye'den, ülkede bayram havası ilan edildi. Dünyanın en iyi teknolojisini, çok iyi bir fiyata satın aldık dediler. Aynı Ukrayna geçtiğimiz günlerde yapılan ziyarette de 5 adet İHA/SİHA daha almak istediğini ifade etti. Dolayısıyla Ukrayna da bölgesinde bir güç haline gelmeye başladı. Bu durum Rusya'yı rahatsız ediyor ve kibarca bazı yerlerde bu mesele duyuruldu. Ukrayna'nın böyle bir güce erişiyor oluşu Rusya tarafından tehdit olarak algılanıyor. Bunun da sebebini İHA/SİHA'larda görüyorlar. Gerçekten İHA/SİHA'lar dünya askeri doktrinlerini ters yüz eden bir teknoloji. Hepsinin yeniden yazılmasına sebep olan bir gelişme bu. Bir çok taktik, teknolojik stratejileri geliştirdi bu silahlar. Şimdi bunun neye mal olacağı, nasıl üretildiği, kimler tarafından üretildiği ve nasıl bir yol izlendiği merak ediliyor. Bu yüzden meseleyi, bu yönde yapılan bir casusluk faaliyeti olarak görmekte yarar var. Rusya'nın da özellikle öne çıkması noktasındaki adımını buna yoruyorum. Özellikle Ukrayna'nın atmış olduğu adımların yanı sıra Azerbaycan'ın Karabağ bölgesindeki bütün dengeleri değiştiren imkan kabiliyetinin arkasında İHA/SİHA'ların olduğunu düşünüyorum. Bununla ilgili yapılan bu faaliyeti, teknolojik casusluk olarak görmekte fayda olduğunu düşünüyorum."
RUSYA'NIN SAVUNMA SANAYİİ PAZARINA OLUMSUZ ETKİ
Türkiye'nin faaliyet gösterdiği sahalardaki Rus silahlarının kolaylıkla etkisiz hale getirilmesine işaret eden Başbuğ, Moskova'nın bu durumdan ekonomik olarak etkilenmemesi ve savunma sanayii alanındaki pazarının zarar görmemesi için bu tür bir casusluk faaliyetinde bulunabileceğini belirtti.
Dünyada savunma sanayii alanında dönen rakamlar, çok ciddi rakamlar. Rusya ve Amerika da bu sektörde baş at olan iki devlet. Bunların sürekli hegemonya altına aldığı bir kitle var. Sürekli bunlara silah, teknolojileri allayıp pullayarak çok ciddi rakamlara satıyorlar. Bu kendi hanesine artı, sattığı ülkelerin hanesine de eksi olarak yazıyor. Şimdi sen bu matematiksel dengeyi değiştirirsen birileri bundan çok rahatsız olur. Bu birilerinin başında da Rusya geliyor. Rusya'nın üretmiş olduğu S-300, PANTSİR... Bunların ikisi de adeta sahada havlu attı. S-300'ler Karabağ'da, PANTSİR'ler Suriye'de noktasal atışlarla etkisiz hale getirildi. Bu dünya kamuoyuna şunu gösterdi: Bunlar aşılmaz, delinmez hava savunma sistemleri değil. Bundan daha iyisi teknolojik olarak Türklerin yaptığı. Senin o sistemin onlara işlemiyor. Bir anda Rusların kaybettiği pazarları düşünün. Türkiye'nin de bu alandaki kazandığı pazarı düşün. Senin hanene eksi yazıyorsa, karşıya artı yazıyor. Dolayısıyla Rusya ve ABD'nin önümüzdeki aylarda yerle bir edecek, o kazanımlarını kendi lehine çekebilecek bir gelişme söz konusu Türkiye adına. Bu gelişmenin ama ASELSAN cinayetleri gibi, ama teknoloji casusluğuyla bir şekilde durdurulmaması önemli. Teknoloji casusluğu konusunun yaşanmasının ana sebebi ifade ettiğimiz bu mesele. Her ne kadar Ukrayna'nın almış olduğu teknolojinin verdiği bir rahatsızlık varsa, her ne kadar Türkiye'nin hamlelerindeki teknolojilerin gelişmişliğin bir rahatsızlığı varsa da esas arka plandaki daha büyük neden; ekonomik olarak yaşanan kayıplar ve bunun ileride dengedeleri değiştireceği gibi konular. Rusya'nın şimdi askeri ve ticari anlamda hava savunma sistemleri sorgulanır ve kaybeder pozisyona geriledi. Şimdi S-300, S-400 gibi sistemler dünya pazarında ve bunu elde etmek isteyen ülkeler var. Bu tablo karşısında ülkeler "Aldığımız acaba doğrusu mu" diye sorgulamaya başlıyor. Yine PANTSİR'ler... Sürü İHA harekatıyla hepsi nokta atışlarıyla yerle bir edildi. Namluyu bile kaldıramadan imha edildi. Dolayısıyla bu Rusya için büyük bir çöküş demektir. Bu rahatsızlığın bir şekilde giderilmesini isteyen Moskova, casusluk faaliyetlerine yönelebilmektedir. Ukrayna, Azerbaycan, Türkiye'nin hamleleri, teknolojik gelişmeler bunların hepsinin içerisinde bulunuyor.
"24 SAAT BOYUNCA UYANIK OLMALIYIZ"
Olası istihbarat casusluğuna karşı her daim teyakkuzda olunması gerekliliğine işaret eden güvenlik uzmanı Başbuğ, kritik öneme sahip bu tesislerin, planların ve mühendislerin titizlikle korunması gerektiğini söyledi. Özellikle geçmişte yaşanan ASELSAN Cinayetlerinden ders çıkarılması gerektiğine dikkat çeken Başbuğ, Selçuk Bayraktar ve ekibinin özel statüyle korunmasının önemli olduğunu ifade etti:
"Bunlar bizim tespit ettiğimiz faaliyetler. Bir de henüz devam eden çalışmalar da var. 24 saat uyanık olmalıyız. Su uyur, düşman uyumaz lafını beynimize kazımalıyız. Bu tür tesislerimizi de çok çok iyi korumalıyız. Bu sadece tesis koruması olarak görülmemeli. Selçuk Bayraktar ve ekibinin de birebir ASELSAN cinayetleri baz alınarak yakın korumayla devlet tarafından özel statüyle değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Bu insanlar, bu beyinler büyük değerler. Şu anda sadece askeri anlamda Türkiye'ye kazandırdığı güç değil, dünyadaki bütün askeri dengeleri değiştirebilecek bir noktaya geldiler. Dolayısıyla Allah korusun Isparta'daki uçak kazası, ASELSAN cinayetleri gibi bir olayla karşılaşmamak için bu konu üzerinde özellikle durulması gerektiğini düşünüyorum. Zaten devletin de böyle düşündüğüne kanaat getiriyorum. Zaten bunu düşünmeye kalkan kişiler bile hemen harekete geçemeden paketlendi istihbarat deyimiyle. Şu anda sorgulanıyorlar. Bu hassasiyetimizi hiç bir zaman kaybetmemeliyiz."
TÜRKİYE'NİN SAVUNMA SANAYİİ ALANINDAKİ BAŞARISI
Türkiye, son dönemde savunma sanayii alanında ciddi yatırımlar gerçekleştirmesi neticesinde, dünyada söz sahibi ülkelerden olma yolunda ilerliyor. Özellikle SİHA teknolojilerinde çığır açan Türkiye, bu sistemlere her geçen gün yenilerini ekliyor. Özellikle 15 Temmuz sonrasında ihanet yapılarından temizlenen kurumların daha da sıkı bir şekilde çalıştığını ifade eden Coşkun Başbuğ bu yakın süreçte yerli ve milli ruhu ile yürütülen çalışmalara değindi:
"Yakın döneme kadar Türkiye'de hiç teknoloji casusluğu faaliyeti duymadık. Çünkü savunma sanayi anlamında hep dışa bağımlı bir Türkiye hedeflendi, ve hedefleyenler yakın zamana kadar başarılı da oldular. Benim meslek yaşantımda da emekli olana kadar Birinci Dünya Savaşı'ndan kalma, Amerikan yardımlarıyla gelen argo tabirle "kakışlanan" eski teknoloji araç ve gereçleri vardı. Bunların işe yaraması bir tarafa bir de bunun yedek parçaları için inanılmaz paralar Türkiye'den yurt dışına kaçırıldı. Bunlar hep kasıtlı ve bilinçli yapıldı. FETÖ yalnızca bu günün değil, 40-50 yıllık bir sürecin ismi. Bunu sayın Erdoğan bizzat kendi ifade etti. Bu süreç içerisinde savunma sanayii ayağa kalkmasın diye inanılmaz derecede mücadele edildi. Bunda da başarılı oldular. Türkiye bir silahı, mühimmatı üretemeyecek durumdaydı. Sürekli yurt dışına bağımlı olan bir ülkeydi. Kritik durumlarda -ki Kıbrıs Barış Harekatı'nda olduğu gibi karşı taraf istediği taktirde o araç gereci kullanan ya da kullanamayan bir ülkeydi. Fakat kötü komşu ev sahibi yapar hesabı Kıbrıs'tan başlayan ve yavaş yavaş 1919'ların ruhunu geri getiren bir süreç başladı."
"ÇOK KISA SÜREDE ELDE EDİLEN KİMSENİN GERÇEKLEŞTİREMEYECEĞİ BAŞARILAR"
Başbuğ Milli Savunma Sanayii alanında elde edilen ivmeyi şu sözlerle açıkladı:
"Bu süreç içerisinde ASELSAN, HAVELSAN, ROKETSAN gibi kurumlar canlandırılmaya başlandı. Bir takım vatansever duyarlılığa sahip kişiler canını göze alarak süreci yürütmek adına ciddi mücadeleler verdi. Bu mücadeleleri en sonunda, Sayın Erdoğan 15 Temmuz sonrasında taçlandırdı. O dönemden sonra bu alana inanılmaz ağırlık verildi. Dış güç ağızıla konuşanların dile getirmediği konular var. Örneğin Pakistan ile 4 tane korvet anlaşması yaptık. Bu işten devletin kazancı 4 milyar dolar. Yani tarım gelirlerinin yüzde 25'ine tekabül ediyor. Dolayısıyla devlet fazla dallandırmadan bu işi, Sayın Erdoğan'ın bizzat yakından takip ettiği bu süreçte inanılmaz işler yaptı. Firmaların sayıları artırıldı. Özel şirketler ile devlet iş birliği gerçekleştirdi. Bayraktar buna bir örnektir. Bu ortak çalışmalar sonucunda bir anda, Allah vergisi zekaya sahip olan Türk milleti bu destanı oluşturdu. Bugün sayın Cumhurbaşkanı Milli Helikopter motorunun teslim edildiği törene katılıyor. Bunlar çok kısa sürede başka ülkelerin elde edemeyeceği başarılar."
SAVUNMA SANAYİİNE YÖNELİK KORUYUCU TEDBİRLER
Güvenlik uzmanı Coşkun Başbuğ, savunma sanayii alanında ciddi tedbirlerin uygulandığını belirterek, projelerin büyük bir gizlilik ve titizlik içerisinde koruyup kollandığını ve güvenlik güçleri ile istihbaratın koordineli olarak görevlerini bu alanda sıkı sıkıya gerçekleştirdiğini söyledi:
"Bu başarıların temelinde inanmışlık ile içerideki ihanet şebekelerinin çökertilmesi yatıyor. Şimdi bu süreç içerisinde tekrar bir ihanet şebekesinin oluşmaması ve elindeki bu değerleri korumak, kollamak için devlet olarak alman gereken tedbirler var. Buradan kamuoyunun bilmesi gerektiği kadar söylersek, ASELSAN, ROKETSAN gibi tesislere gittiğiniz zaman inanın ülkeye olan inanç ve güvenciniz kat be kat artar. Pırıl pırıl Anadolu evlatları ve çok büyük bir gizlilik ve disiplin içerisinde inanılmaz işler yapıyor. Devlet bu sistem içerisinde öyle bir sigorta görevi üstleniyor ki, bir oda diğer odanın ne ürettiğini bilmiyor. Ya da ürettiği parçanın nerede, nasıl kullanıldığını bilmiyor. Bunların hepsi bir merkez mekanizma tarafından bir araya getiriliyor. Bunun üzerine Milli füzeler, helikopterler, SİHA'lar ortaya çıkıyor. Bunların da şu ana kadar şükürler olsun; Dünyaya istihbaratı öğreten Türk milleti için MİT koruyucu ve kollayıcı görev üstleniyor. Buralarda kuş uçurulmuyor. Yakın ve dikkatli bir çalışma içerisinde ekipler faaliyetlerini gerçekleştiriyor. Bunlar da dışarı karşı çok iyi korunuyor. -Ki Bayraktar'lar bu konuda şehit vermişlerdir. Bu konuyu pek dillendirmeseler de bu konuda ilk İHA/SİHA çalışmaları başlatıldığında şehitleri vardır. Ona rağmen çalışmalar durdurulmadı. Büyük bir koruma havzası ve FETÖ'nün çökertilmesiyle şu an iyi bir durumdalar. "
"İSTİHBARATA KARŞI KOYMA FAALİYETLERİ"
Sağlıklı ve güvenli bir ortamda iyi projeler geliştiriliyor. Ancak bu şu demek değildir. Sen çok iyi koruyorsun diye karşı taraf tası tarağı toplayıp eve gidecek değildir. Seni sürekli zorluyor, yokluyorlar. Şu an Bayraktar grubunun etrafında yakalanan Ruslar gibi. Sürekli senin teknolojini çalabilmek için faaliyetler yürütüyorlar. Bunların hepsi her şeye rağmen devlet tarafından biliniyor ve yakinen takip ediliyor. İstihbarata karşı koyma faaliyetleri açısından da başarıyla yönetilen bu süreci bu şekilde görmek, okumak lazım.
MİT'İN TAKİBİ VE MPT ÖRNEĞİ
"İstihbarat'ta başarı finalde ortaya çıkar: Karşı bir casusluk faaliyeti yapılıyor evet, ancak bunda başarılı oluyor mu? MPT örneği var mesela: Acı bir örnektir. Bu örnekte de olduğu gibi MİT başarıyla süreci yönetmiştir. Daha o projeyi satamadan suç üstü, çantadaki para ve projelerle birlikte yakalanmıştır.
Bunlar senin istihbarat teşkilatının başarısını gösteriyor. Nasıl ki ASELSAN, ROKETSAN'ı yere göğe sığdıramıyorsam MİT'i de yere göğe sığdıramam. Şükürler olsun canını dişine takmış yüzlerce, binlerce Türk genci, o kadro, bu makamlarda, bu teşkilatta görev yapıyor. Her şey göze alarak süreci başarıyla götürüyor. "
-
Adil 3 yıl önce Şikayet EtTum uretimleri yeraltina alin .ani bir sabotaja karsı .tedbir alınsın .Beğen
-
misafir 3 yıl önce Şikayet EtBuna ne gerek var, isteyene satıyoruz zaten.Beğen
-
asim 3 yıl önce Şikayet EtNe yaparsan elinle o gelir seninle.Ölü için değil diri için söylenmiş bir söz gibi.Beğen
-
Hasan Can 3 yıl önce Şikayet EtBoylesi tesislerimiz en yuksek teknoloji ile gozetlenmelidir,etraflarinda kus bile ucmasina izin verilmemelidirBeğen Toplam 1 beğeni
-
Hakikat 3 yıl önce Şikayet EtSiha nın birine bağlayın rus sınırına gelince kapılarının önüne yüksekten bırakınBeğen
-
M.yolal 3 yıl önce Şikayet EtRahmetli Vehbi Koç'un bir sözü var bütün yumurtaları bir sepetde taşımam diye bunu ülke yerleşim alan iskan politikası, sanayi, ulaşım... enerji,gıda , lojistik hizmetleri...gibi düşünmek zorunluBeğen