İran'ın sinsi PKK planını ortaya çıkardı! 'Türkiye ABD ve İsrail gibi Tahran'ın sesini kesmeli'

SON DAKİKA HABERİ: Haber7 yazarı Taha Dağlı ve Yeni Birlik yazarı Faruk Aktaş, son günlerde İran'ın Türkiye karşıtı söylemlerini ele aldı. Dağlı, Türkiye'nin tıpkı ABD ve İsrail gibi İran'ın sesini sahada kısması gerektiğini dile getirirken, Faruk Aktaş ise, Tahran'ın açık açık söyleyemese de ABD gibi piyonlar üzerinden hareket ettiğini ve asıl hedefinin "PKK'yı korumak" olduğunu kaydetti.

ABONE OL
GİRİŞ 02.03.2021 13:00 GÜNCELLEME 02.03.2021 13:01 DÜNYA
İran'ın sinsi PKK planını ortaya çıkardı! 'Türkiye ABD ve İsrail gibi Tahran'ın sesini kesmeli'
İran'ın sinsi PKK planını ortaya çıkardı! 'Türkiye ABD ve İsrail gibi Tahran'ın sesini kesmeli'

SON DAKİKA HABERİ: Taha Dağlı, Türkiye'nin de ABD ve İsrail gibi İran'a cevabını sahada vermesi gerektiğini söyleyerek, "Neyse ki geçen yıl Mehmetçik, İdlib'teki İranlı teröristlerin analarından emdiği sütü burunlarından getirdi. Biraz olsun sesleri kesildi. Demek ki, İran'a verilecek en güzel yanıt buymuş. Karşına çıktığı yerde acımayacak, tokadı basacaksın" ifadelerini kullandı.

İşte Taha Dağlı'nın o yazısı;

"İran gün aşırı ABD ile İsrail’den dayak yiyor, işgal ettiği her yerde problem var, sadece dışarda değil kendi sınırlarında kendi insanıyla dahi başı dertte. Kafasını kaldırdığında, yakınında ona zarar vermeyecek, en güvenilir ülke Türkiye. Ama İran uslanmaz bir çocuk gibi. Türkiye’ye de düşmanlık ediyor, haddini aşarak kafa tutmaya kalkıyor.

İran çizgiyi artık iyice aşmaya başladı.
Sincar’da PKK’yı koruma altına alma gayretlerine mi kızalım yoksa Sincar konusunda Türkiye’ye yönelik tehditlerine mi?

Irak’taki büyükelçilerinin küstah sözlerine mi öfkelenelim yoksa bizim Tahran’daki büyükelçimizi dışişlerine çağırmalarına mı?

TÜRKİYE'DEN İRAN'A NOTA!

Suriye’de Türkiye’ye karşı yedikleri haltları saymıyorum bile. Neyse ki geçen yıl Mehmetçik, İdlib’teki İranlı teröristlerin analarından emdiği sütü ağızlarından burunlarından getirdi de biraz olsun sesleri kesildi.

Demek ki, İran’a verilecek en güzel yanıt, buymuş.
Karşına çıktığı yerde acımayacak, tokadı basacaksın.

ABD ile İsrail öyle yapıyor.
ABD, Suriye’deki İranlıları vurdu, 48 saat geçmedi bu kez İsrail vurdu.

ABD geçen yıl İran’a çok kızmıştı, Irak’ta İranlı Kasım Süleymani’yi öldürmüştü.

ABD ile İsrail’in İran’la adam akıllı dertleri olsa, Suriye’de ya da Irak’taki İran hedeflerini değil direkt İran’ı vururlar. Ama böyle yaparak, kendi menfaat alanlarındaki İran tehdidini örseliyorlar. Bu sayede İran topraklarına dokunmadan, İran’ı hizaya çekiyorlar.

Sincar’da daha fazla sesleri çıkarsa, Türkiye de böyle yapmalı.
İdlib’te nasıl karşımıza dikilen İran’a bağlı terörist unsurları geçen yıl Şubat ayında, imha ettiysek, Irak’ta karşımıza çıkarlarsa orada da aynısını yapmalıyız.
Yoksa İran, laftan anlamıyor. Büyükelçilikle, Dışişleriyle, diplomasiyle, notayla yola geldikleri yok.
Çünkü konuşurken yalana başvurmaktan imtina etmiyorlar.

Biden gelince müzakere sürecini yeniden başlatılması gündemde.
Ama bu öyle kolay bir süreç değil. ABD, İran’ı yola getirmeden müzakere masasına oturmaz.
Kaldı ki, Pentagon, Arap ülkeleriyle arayı düzelten İsrail’i CENTCOM’un görev alanına dahil etti.
Bunun anlamı şu, ABD ile İsrail, Arap ülkelerini Ortadoğu’da İran’a karşı hizalayacaklar.

İran geçenlerde Umman körfezinde İsrail gemisine saldırdı.
İsrail ona yanıtı verdi.
Ama burada İran’ın asıl sıkıntısı, Hürmüz boğazındaki etkinliğini kaybediyor olması.
Zira BAE ile İsrail arasındaki normalleşme, İsrail’in Suudi Arabistan’la sıcak ilişkileri, Dubai’den Hayfa’ya çıkan demiryolu hattını gündeme getirdi, bu proje ise İran’ın dünyanın bir numaralı petrol transfer damarı olan Hürmüz boğazındaki tehdit politikasını bypass edecek.

İran, Türkiye’ye Irak üzerinden saldırırken, utanmadan Irak’ın toprak bütünlüğünden bahsediyor.
2003’teki Amerikan işgaliyle Irak’a giren İran, yıllardır bu ülkeyi mahvetti.
Sonunda Irak’taki Şiiler bile 2 yıldır Irak’taki İran etkisine karşı ayağa kalktı.
İran, Irak’ta kendisine tepki gösteren Şiileri bile katletmekten geri durmadı.
Neticede ortaya çıkan sonuç şu, İran Irak’ta istenmiyor.
Ama İran, PKK teröristleriyle kol kola girip, Irak’ın tek hakimiymiş gibi takılmaya devam ediyor.

İran Suriye’de de istenmiyor, Lübnan’da da istenmiyor, Yemen’de de istenmiyor.

İran rejimi kendi ülkesinde de sıkıntılı.
Karabağ savaşında Türkiye-Azerbaycan korkusundan işgalci Ermenistan’ı desteklediler. Azerbaycan zafer kazanınca, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın okuduğu şiiri üzerlerine alınıp, yine Türkiye’ye saldırdılar.

Kendi sınırlarındaki Türk nüfusu yıllardır perişan ediyorlar.
Kendi sınırlarındaki Sünni nüfusu yıllardır perişan ediyorlar.
Tebriz’de Karabağ savaşı sırasında Türklere yönelik şiddet uygulamasını açıkça gördük.
Geçen hafta da Sistan-Belucistan’daki Sünnilere yönelik İran saldırılarına tanık olduk.

Irak, Suriye, Lübnan ve Yemen’deki militanlarıyla, yıllardır yüz binlerce insanın katliamından sorumlular.

İşte bu İran, utanmadan sıkılmadan Türkiye’nin terörle mücadelesini engellemek için Türkiye sınırına yakın Sincar’da PKK teröristlerine kucak açmış durumda, orada Türkiye’ye parmak sallıyor.
İran için artık aklını başa devşirmenin zamanı geldi geçiyor, biraz kafanı kaldır ve etrafına bak, senin için bu bölgede tek güvenli yer var o da Türkiye, sen herkese düşman herkes sana düşman."

"İRAN'IN ASIL AMACI PKK'YI KORUMAK"

Yeni Birlik yazarı Faruk Aktaş da İran tarafının Türkiye'yi hedef alan sözlerini köşesine taşıdı. Aktaş, Tahran'ın bunu açık açık söyleyemese de asıl hedefinin "PKK'yı korumak" olduğunu kaydetti.

İran'ın da tıpkı ABD gibi piyonlar üzerinden hareket ettiğini söyleyen Aktaş, yazısını, "Ancak Türkiye, ABD ve İran'a rağmen bu terör devleti planlarını bozmaya kararlı ve de muktedirdir" sözleriyle bitirdi.

İşte Aktaş'ın yazısının tamamı

"Görünürde gerilim Irak ile ilgili.

Ama değil.

Konu PKK meselesi.

İran da bunu gayet iyi biliyor.

Ama Tahran açıkça "PKK’ya operasyon yapmayın" demiyor.

"Irak’ın toprak bütünlüğüne, egemenliğine saygı gösterilsin" diyor.

Aynı ABD gibi.

Gerilim İran’ın Bağdat Büyükelçisi İrec Mescidi’nin açıklamalarıyla başladı.

Mescidi, Erbil merkezli Rudaw televizyonuna yaptığı açıklamada, "Türk Silahlı Kuvvetleri Irak topraklarına karşı tehdit unsuru olmamalı ve işgal etmemelidir" dedi, "Türkiye'nin uluslararası sınırlara çekilmesi gerektiğini" söyledi.

İranlı Büyükelçi, bu ifadeleri Türkiye’nin Sincar’daki PKK varlığına yönelik muhtemel operasyon ile ilgili söyledi, "Sincar’ın Türkiye ile hiçbir ilişkisi yoktur ve bu bağlamda tehdit etme veya karar verme hakkı yoktur" dedi.

Mescidi’nin Sincar’daki PKK varlığını bilmeme ihtimali var mı?

Elbette yok.

Bağdat ile Erbil arasında geçtiğimiz Ekim ayında imzalanan Sincar’dan PKK’nın çıkarılması yönündeki anlaşmayı da mı bilmiyordur?

Elbette biliyordur.

Peki dert ne?

Açıkça PKK’yı korumak.

Üstelik Tahran bunu sadece söylem düzeyinde yapmıyor.

Sincar’daki PKK’yı, kendi güdümlerindeki Şii milis grubu Haşdi Şabi bünyesine alarak fiilen de yaptılar.

Yetmedi, Türkiye’nin muhtemel operasyonuna karşı yaklaşık 20 bin dolayında Haşdi Şabi unsurunu Sincar’a konuşlandırdılar.

Haşdi Şabi’nin ağzından, PKK’ya karşı operasyon yapılmaması konusunda tehditler savurdular.

Yani İran, Sircan’a yönelik muhtemel bir operasyon gündeme geldiğinden bu yana PKK’yı fiilen ve alenen korumaya almış durumda.

Mescidi’nin açıklamalarıyla bu fiili durumu diplomatik düzeye taşıdılar.

Bu açıklamaların Tahran’dan izinsiz dillendirmesi düşünülebilir mi?

Elbette değil.

Peki Tahran neden bugün böyle bir hamle yapma ihtiyacı duydu?

İran düne kadar ABD’nin ablukası altındaydı.

Türkiye’ye ihtiyaç duyuyordu.

Ankara’yı kızdırmamaya özen gösteriyordu.

Joe Biden’ın gelişiyle birlikte bu ablukanın kalkma ihtimali belirince Türkiye’ye karşı diş göstermeye başladı.

Üstelik bu çıkışıyla PKK’nın hamisi ABD ile aynı tarafta olduğunu göstermeyi kendisi açısından kârlı gördü.

Zira bu pozisyon alışın, Washington ile buzları daha hızlı eritmesine de katkı sağlayacağını umuyor olsa gerek.

Mescidi’nin sözlerine ilk tepki, İran’ın Irak’ta ne haltlar çevirdiğini en iyi bilen isimlerden biri olan Türk mevkidaşından geldi.

Türkiye’nin Bağdat Büyükelçisi Fatih Yıldız, "Türkiye’ye, Irak’ın sınırlarına saygı gösterilmesine dair ders verecek en son şahıs İran’ın Büyükelçisidir" dedi.

Ardından İran'ın Ankara Büyükelçisi Muhammed Ferazmend, Dışişleri Bakanlığı'na çağrıldı.

Ferazmend'e, Büyükelçi Mescidi'nin Türkiye'yi Irak'ın egemenliğini ihlal etmekle eleştiren ifadelerde bulunmasına tepki gösterilerek "İran'ın Türkiye tarafından verilen terörle mücadelenin karşısında değil yanında yer almasının beklendiği" hatırlatıldı.

Bu, gerçekçi bir beklenti mi?

Normalde evet ama İran açısından değil.

Tahran’ın terör örgütü PKK’ya destek vermesi bugün ortaya çıkan bir durum değil.

İran, kendisine en büyük rakip olarak gördüğü Türkiye’nin güçlenmemesi ve zayıflatılması için bazen gizli, bazen bugünkü gibi aleni şekilde terör örgütünü koruyup kolluyor.

Irak’ın kuzeydoğusundan kendi sınırlarının içine uzanan Kandil dağlarında konuşlanan PKK’nın tepe yönetiminin önemli kısmı kendi güdümlerinde.

2012-2015 yılları arasında yürütülen çözüm sürecinin sonuca ulaşmasını engelleyen de ABD ile birlikte İran oldu.

Yukarıda belirttiğimiz gibi İran, Biden yönetimiyle birlikte şartların kendi lehine döndüğünü düşünerek bu yaklaşımını siyasi ve diplomatik düzeye taşıdı.

Bunu daha da ilerletecekler.

Çünkü Irak’ta yeni bir sürecin startı verilmiş durumda.

Irak adım adım bölünmeye doğru götürülüyor.

İran, Şiiler eliyle Sünnileri, PKK eliyle de diğer Kürt grupları sindirme hesabında.

Bu hesap, ABD’nin Irak’ta ve Suriye’de yapmak istedikleriyle paralel ve eşgüdümlü olarak yürütülüyor.

İran, Kuzey Irak’ta 2017’de yapılan bağımsızlık referandumu konusunda Türkiye ile birlikte karşı pozisyonda yer almıştı.

İran’ın amacı. Irak’ın parçalanmasının önlenmesinden ziyade Sünni, Türkiye’ye yakın olan Barzanilerin öncülüğündeki Kürtlerin bu yöndeki hamlesini engellemekti.

Ancak Tahran ABD’nin hali hazırda hız kazandırmaya çalıştığı Irak ve Suriye’de bir "terör devleti" kurma çabaları karşısında o denli sert bir karşı duruş sergileme yoluna gitmiyor.

Çünkü bu terör devletinin İran’ı değil Türkiye’yi düşman gören PKK’nın güdümüne verileceğini biliyor.

O nedenle Irak yaklaşımlarını, Biden dönemi ile ilişkilerinin düzelmesini umduğu ABD ile uyumlu hale getiriyor.

Yeni dönemde bölgede bir "terör devleti"nin kurulması konusunda Ankara-Washington ilişkilerinin daha da gerilmesine paralel olarak Ankara-Tahran ilişkilerinin de aynı yönde gelişmesi şaşırtıcı olmayacak.

Ancak Türkiye, ABD’ye de İran’a da rağmen bu terör devleti planlarını bozmaya kararlı ve de muktedirdir."

KAYNAK : Haber7
YORUMLAR 116 TÜMÜ
  • dostt birr 3 yıl önce Şikayet Et
    İran Turklere karşı her zaman sırtından cephe açan bir ülkedir. aslında içinde yüzde elliye yakın bir nüfus Turk olmasina ragmen .ama bu Turkler baskıyla perslesmişler.ve Şia mezhebine kul olmuşlar. . demek istediğim şudur. bu iranin ezelden beri yaptıgu şeydir. . biz irana ne yapmalıyız onu düşünüyorum. bir sey yapalım ki iran bize zarar verecek adımlardan uzak dursun. yavuz Sultan Selim gibi girsekmi irana
    Cevapla
  • Burhan 3 yıl önce Şikayet Et
    İran ABD, ve İsrail'e küfredip müslümanların canına okuyor. İran İsrail ve ABD'den İslam düşmanlığında geri değil.
    Cevapla
  • Atakan 3 yıl önce Şikayet Et
    İran İslam düşmanı rezil bi ülke bizimde dünyaya ayak uydurup bazı konularda ambargo uygulamamız gerekli iranlılara vizesiz giriş olmamalı velhasıl pis bi millet
    Cevapla
  • A.A.A 3 yıl önce Şikayet Et
    El-Kaza Tahrana bir Füze düşse ne olur.! Rahmetli Özal da öyle demişti, El-Kaza bir Füze Erivana düşse ne olur.
    Cevapla
  • selçuk 3 yıl önce Şikayet Et
    bu iran kripto siyonistir bunlara müslüman diyen müslüman değildir son bu fikrim asla değişmez
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR