Mısır ile normalleşme ve Doğu Akdeniz'de şekillenen politika

Doğu Akdeniz'de rüzgarlar Türkiye'nin lehine esmeye başladı. Dün Mısır ve İsrail'den Türkiye'ye yönelik gelen olumlu açıklamaların ardından Türkiye'nin Mısır politikasına ilişkin Cumhurbaşkanlığı ve Bakanlar düzeyinde açıklamalar yapıldı. Normalleşme adımlarının atıldığı Mısır ile ilişkilerin Doğu Akdeniz politikasına yansımalarını uzman isimler Haber7.com'a değerlendirdi.

ABONE OL
GİRİŞ 13.03.2021 09:54 GÜNCELLEME 13.03.2021 14:10 DÜNYA
Mısır ile normalleşme ve Doğu Akdeniz'de şekillenen politika
Mısır ile normalleşme ve Doğu Akdeniz'de şekillenen politika

Haber7.com - Enes Taha Ersen 

  • Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu Mısır politikasına ilişkin normalleşme mesajları verdi. 
  • Mısır'ın attığı ılımlı adımların ardından gelişen diplomasi trafiği resmen doğrulanırken, Doğu Akdeniz'de rüzgar yeniden Türkiye'nin lehine esmeye başladı.
  • Libya ile imzalanan MEB anlaşmasının ardından bölgenin en önemli kıyıdaş devletlerinden Mısır ile görüşmeler yürüten Türkiye, Doğu Akdeniz'deki çıkarları için önemli bir kazanım elde etti.
  • Emekli Tümamiral Cem Gürdeniz, SETA Genel Koordinatörü Prof. Dr. Burhanettin Duran, Gaziantep Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Metin Şöhret ve Anadolu Ajansı Orta Doğu Haberleri Editörü Turgut Alp Boyraz konuya ilişkin Haber7.com'a önemli açıklamalarda bulundu.

Türkiye'nin, Doğu Akdeniz'de kıyıdaş devletlere yönelik yapıcı ve adil paylaşım içeren politikası meyvelerini vermeye başlıyor. Daha önce Libya ile yapılan Münhasır Ekonomik Bölge anlaşmasının ardından bölgedeki diğer aktörler ile masaya oturulmaya hazırlanıyor.

Mısır ile diplomatik ilişkilerin kurulduğu yönünde yapılan resmi açıklamalar, dünyanın gözünü kucağını buraya çevirdi. Özellikle Yunanistan'ın maksimalist planlarının alt üst olması anlamına gelen bu gelişme, Emekli Tümamiral Cem Gürdeniz tarafından Haber7.com'a değerlendirildi.

Cihat Yaycı'dan kritik Türkiye-Mısır gelişmesi değerlendirmesi

CEM GÜRDENİZ: MISIR, İSRAİL VE TÜRKİYE EN ÖNEMLİ ÜÇ EKSEN ÜLKEDİR

Diplomatik görüşmelerin bakanlık düzeyinde duyurulmasının ardından Haber7.com'a açıklamalarda bulunan ve Mavi Vatan konusundaki çalışmalarıyla bilinen Emekli Tümamiral Cem Gürdeniz, bu gelişmenin bölge istikrarı açısından oldukça değerli olduğunu ifade etti:

"Doğu Akdeniz'de Mısır, İsrail ve Türkiye en önemli üç eksen ülkedir. Mısır Arap dünyasının lideridir. Türkiye Türk dünyasının lideridir. İsrail de başlı başına jeopolitik bir aktördür. Dolayısıyla Doğu Akdeniz'de bu üç ülke istişare ve iş birliği içerisindedir. Mevcut sorunları ülke çıkarları doğrultusunda, küresel istikrara katkıda bulunmaları önem arz eder. "

"MAVİ VATAN'IN GELECEĞİ AÇISINDAN ÇOK GÜZEL GELİŞME"

Mısır görüşmeleri ve İsrail ile kurulabilecek diplomatik temasın önemine de dikkat çeken Emekli Amiral, bu gelişmenin Türkiye'nin Mavi Vatan doktrinleri açısından oldukça güzel bir adım olduğunu ifade etti:

Cem Gürdeniz

"Türkiye'nin çok önceden Mısır ve İsrail ile deniz yetki alanları konusunda zaten görüşmelere başlayıp sonuçlandırmak durumundaydı. Ancak bunu. İç politikadaki bir takım düşünceler nedeniyle, dış politikadaki yansımalar nedeniyle Mısır ile İsrail ilişkilerinde bir kötüleşme yaşandı. Mısır ve İsrail ile ilişkileri düzeltme çalışmaları son derece önemlidir. Mavi Vatan'ın geleceği açısından da çok güzel gelişmelerdir bunlar."

İsrail'in de bölgedeki faaliyet alanını güvence altına alabilmesi açısından Türkiye ile ilişkiler kurması gerekliliğine değinen Gürdeniz, iki ülke arasındaki politik köprünün yeniden inşa edilmesinin bölgesel denklem açısından önemli olduğunu ifade etti:

"Türkiye'nin tekrar İsrail ile dengeli ilişkiler başlatması Türkiye ve İsrail'in lehinedir.  İsrail istikrar ve dengeyi bu noktada tek başına sağlayamaz."

BURHANETTİN DURAN: DOĞU AKDENİZ DENKLEMİNE GÜÇLÜ GİRİLMENİN İSPATI

Türkiye ile Mısır arasındaki normalleşme görüşmelerini Haber7.com'a değerlendiren bir diğer isim SETA Genel Koordinatörü Prof. Dr. Burhanettin Duran oldu. Özellikle bu gelişmenin Yunanistan'ın maksimalist yaklaşımına engel olacağını işaret ederken, kurulacak bu ilişkinin de Türkiye'nin Doğu Akdeniz politikasında elinin güçlenmesi olabileceğini ifade etti:

"Doğu Akdeniz'de Mısır ile Türkiye'nin anlaşmaya gitmesi durumunda Doğu Akdeniz denkleminin başka bir konuma gideceği açıktır. Yunanistan'ın maksimalist taleplerinin, aslında Mısır, İsrail,Lübnan, Filistin ve Libya açısından bakıldığında her birisine zararı vardır. Tabiki bu listeye Türkiye de dahildir. Dolayısıyla Türkiye'nin Libya ile yapmış olduğu ilk anlaşma bu denklemi bozmuştur. Şimdi Mısır ile de böyle bir anlaşma yapılabilirse, Türkiye'nin deniz yetki alanlarını göz önünde bulunduran bir anlaşma yapılırsa, bu durum Türkiye'nin Doğu Akdeniz denklemine güçlü bir şekilde girdiğinin ispatı olur. Yunanistan ve Yunanistan'a destek verenler pozisyonlarını yeniden oluşturmak durumunda kalırlar. İsrail'in tavrı da bence bu noktada peşinden gelecektir."

"YENİ BİR GÜÇ DENKLEMİ ŞEKİLLENİYOR"

Bölgede yaşananların yanı sıra küresel dengelerin değişim göstermesi sebebiyle Doğu Akdeniz sahasında da bir takım denklemlerin değişim sağladığını ifade eden Duran, sahada faaliyet gösterenlerin bu değişim doğrultusunda yeni pozisyonlar aldıklarını söyledi.

Özellikle ABD'de yeni gelen Biden yönetiminin bölge ülkelerine verdiği mesaja dikkat çeken Duran, Rusya'nın da sahada varlık gösterme talebi nedeniyle bu çevrede denklemlerde ciddi değişiklikler oluşabileceğini ifade etti:

Prof. Dr. Burhanettin Duran

Bizim etrafımızdaki bölge yeni bir stratejik değerlendirmeden geçiyor. Aslında bütün aktörler yeni konumlanmalarda bulunuyor. Biden yönetimi Orta Doğu politikasının ilk işaretlerini verdi. Yemen'deki iç savaştan çekilme, Suudi Arabistan'a belirli bir mesafe koyma noktasındaki ilk işaretleri verdi. Ancak bu noktada sahadaki aktörler, kendi pozisyonlarını hızlı bir şekilde yeniliyorlar. Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov'un Körfez gezisi, Moskova'nın da bu denklemde olacağını gösteriyor. ABD de Körfez'den çekilmeyeceğine göre burada yeni bir güç denkleminin şekilleneceğini söyleyebiliriz."

BİDEN POLİTİKASI ETKİLİ OLDU

Bölgedeki yaşanan kritik değişimlerle ilgili konuşan SETA Genel Koordinatörü, bu noktada ABD’de Biden yönetiminin başa gelmesinin önemli bir etken olduğunu ifade etti:

"Aktörler neden bu şekilde bir değişime gidiyorlar? Çünkü bütün aktörler için ikili ilişkilerdeki bu toparlanma, gerekli olarak görülüyor. Türkiye-Mısır, Türkiye-Suudi Arabistan, Türkiye-İsrail, Türkiye-BAE bağlamında biz bu konuları konuşuyorduk zaten. Ama neden şimdi değişiyor? Zaman zaman muhalefetten eleştiriler de olmuştu "Bunları söyledik ama yapılmadı" gibi. Türkiye'nin bu diplomatik ilişkileri toparlama noktasında hep istekli olduğunu biliyoruz. Ancak şimdi Biden yönetiminin getirdiği küresel ve bölgesel değişim, muhatap aktörlerin de değişim noktasında istekli olmasıyla sonuçlanıyor. Bu birinci sebep."

"TÜRKİYE'NİN BÖLGESEL HAMLELERİ"

ABD'deki yönetim değişiminin yanı sıra sahadaki denklemlerin farklılaşmaya gitmesindeki en önemli sebeplerden biri de Türkiye'nin bölgesel varlığı. Özellikle Libya ile yapılan anlaşma sonrasında, Türkiyesiz kurulan planların bozulduğuna işaret eden Duran, çevre ülkelerin Doğu Akdeniz konusunda Türkiye'ye çift taraflı menfaat politikasıyla yaklaşım sağlayabileceğini ifade etti:

"İkinci sebep ise Türkiye'nin bölgesel hamleleri: Libya'daki hamle ve peşinden bugün orada bir hükümetin kurularak düzenli bir geçiş sürecinin devam ediyor olması çok önemliydi. Mısır açısından baktığımız zaman ise ciddi sorunlar görüyoruz. Ülke ekonomik sıkıntılar içerisinde, ordu ciddi anlamda yıprandı. Hala içeride rejim baskısı ciddi anlamda sürüyor ve insanları bunaltıyor. Yine Etiyopya ile  Nil’in sularının paylaşımı çerçevesinde önemli bir sorunu var. Böyle bir düzlemde Suudi Arabistan ve BAE'nin pozisyonlarını değiştiriyor olması, eskisi kadar destek vermiyor olmaları durumu da düşünüldüğünde, Mısır'ın Türkiye ile anlaşmayı düşünmesi kadar normal bir durum olmadığını ortaya koyuyor. Zaten Doğu Akdeniz'de bunun ucunu hep açık tutmuşlardı. Yunanistan'ın maksimalist taleplerini değil, kendi pozisyonlarını düşünmüşlerdi. Şimdi Türkiye'yi de bu denkleme aldıklarında Mısır'ın bir toparlanma içerisine girebileceği, diğer aktörler ile olan ilişkilerini toparlama yoluna girebileceğini düşünüyorum. Dolayısıyla bu durum, iki tarafın da menfaat gördüğü bir açılım olarak görülmeli.

"FİLİSTİNLİLERİN ZARARINA OLACAK BİR NORMALLEŞMENİN TERCİH EDİLECEĞİ KANATİNDE DEĞİLİM"

Mısır'ın yanı sıra İsrail'den de Başbakan Netanyahu kanadından gelen "Türkiye ile görüşüyoruz" açıklamaları Tel Aviv-Ankara hattındaki normalleşme gelişmelerinin başlama ihtimalini gündeme getirdi. Bu noktada Türkiye'nin büyük bir hassasiyetle yaklaştığı Filistin meselesine değinen Burhanettin Duran, Ankara'nın hiç bir şekilde Filistinlilerin zararına olabilecek bir normalleşme planını kabul etmeyeceği görüşünde olduğunu söyledi:

"Türkiye'nin Mısır-İsrail-BAE-Suudi Arabistan gibi ülkelerle ilişkileri toparlamasında, karşılıklı sorun alanlarının dondurulma ihtimalini ben yüksek görüyorum. Bunların bazıları çözülemez konumda görülebilir ancak dondurularak ayrı bir paranteze alınabilir. Bazılarında ise çözüme yönelik görüşmelerin ortaya konacağı ortadadır. Türkiye'nin Mısır ile olan normalleşme çabasının bağlantılı olarak İsrail ve BAE konusunda da etkili olacağı açıktır. Ancak İsrail ile olacak toparlamanın biraz daha farklı boyutları var. Tel Aviv açısından bu konu HAMAS ile olan ilişkiler noktasında gündeme getiriliyor. Bizim açımızdan ise Filistinlilerin zararına olacak bir normalleşmenin tercih edileceği kanatinde değilim."

"YÜZYILIN PLANININ ÇÖKÜŞÜ"

Duran ayrıca bu gelişmenin, Trump döneminden kalan ve Filistin'in adeta yok sayıldığı "Yüzyılın planı" olarak bilinen anlaşmanın çöküşü anlamına gelebileceğini ifade ederken Türkiye'nin hem Kudüs meselesinde hem de Filistinlilerin hak ve menfaatleri meselesinde pozisyonundan geri adım atacak bir yerde olmadığını söyledi.

Özellikle Ankara-Tel Aviv arasındaki bu olası normalleşmenin, Gazze ve Kudüs noktasında formlar geliştirebileceğini belirten Duran, Türkiye'nin bu noktada Taviz vereceğini düşünmediğini ifade etti:

“Biden Yönetimi İbrahim anlaşmalarına destek veriyor. Ancak "Yüzyılın planı" meselesi bugün itibarıyla çökmüş ve rafa kaldırılmış görünmektedir. Dolayısıyla Türkiye hem Kudüs meselesinde hem de Filistinlilerin hak ve menfaatleri meselesinde pozisyonundan geri adım atacak bir yerde değildir. Burada bir gevşeme olacağını düşünmüyorum, aksine İsrail ile ilişkiler normalleşecekse burada Filistinlilerin, Gazze'deki hayatlarını kolaylaştırmak başta olmak üzere Filistinlilerin lehine sonuçlar üretecek formlar üretileceğini düşünüyorum. Yoksa Türkiye'nin ne Filistinlilerin haklı davasında ne de Filistin halkının hayatını kolaylaştırma anlamında bir taviz vererek İsrail ile normalleşeceği kanaatinde değilim." 

"MUTLAKA GÖZ ÖNÜNDE BULUNDURULMALI"

Türkiye'nin hassas yaklaşımının önemine dikkat çeken Duran, Filistinlilere yapılacak yeni saldırıların normalleşmeyi kesintiye uğratacağına değindi.

"Burada bazı meseleler paranteze alınarak uzlaşma ve ortak menfaat alanlarına yoğunlaşılması söz konusu olacaktır. Tarafların birbirlerinin hassas olduğu noktada -ki Türkiye için bu mesele Filistinlilerin haklarıdır- ters hareketler yapıldığında, Filistinlilere yapılacak yeni saldırılar durumunda normalleşmenin başladığı yerde kopma ihtimalinin bulunduğu mutlaka göz önünde bulundurulmalı."

MESUT ŞÖHRET: İLİŞKİLER CİDDİ ANLAMDA YARALANMIŞTI

Türkiye ile Mısır'In 2013'ten bu yana ilk kez diplomatik görüşmeler yürüttüğünü belirten Gaziantep Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Mesut Şöhret gerilimin yaşandığı döneme ilişkin şu değerlendirmelerde bulundu: 

2013 yılından bu yana Mısır ile ilişkiler en alt seviyede, diplomatik olarak Maslahatgüzar seviyesindeydi. Burada tabii ki sebep olarak demokratik olarak gerçekleştirilen Mursi'nin devrilmesi olmuş, bu noktada Türkiye-Mısır ilişkileri ciddi anlamda yaralanmıştı. Burada Türkiye'nin darbecilere karşı bir tutum aldığını görmüştük. Bunun sonucu olarak da ilişkilerimiz en düşük seviyeye gerilemişti. 

"YUNANİSTAN MECBURİYETİ OLDU"

Bu noktada yaşanan gelişmeyi değerlendiren Şöhret, bu noktada Mısır ve bölge ülkelerinin attığı ılımlı adımların, Yunanistan'ın maksimalist planlarının Doğu Akdeniz'e kıyıdaş ülkelerin çıkarlarına zarar vermeye başlamasıyla ilgili olduğunu belirtti:

"Burada gelişmeler aslında her iki ülkenin de tekrar konuşmaya, diplomatik kanalların yeniden kurulmasına mecburiyet oluşturdu. Doğu Akdeniz'de meydana gelen gelişmeler, Mısır'ın Yunanistan ile imzalamış olduğu MEB anlaşması bunların sebebi oldu. Son olarak Türkiye'nin kıta sahanlığına saygı gösterilmesi adımının Mısır tarafından atılması neticesinde ilişkiler tekrardan başlama noktasına geldi. Bu açıdan olumlu bir gelişme olduğunu düşünüyorum. Mısır ve Türkiye bölgesel bağlamda iki büyük ülke. Her iki ülkenin de tarihsel anlamda bir devlet geleneğinin bulunduğunu söyleyebiliriz."

Gaziantep Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Mesut Şöhret

"OLUMLU BİR HAVANIN OLUŞTUĞUNU SÖYLEYEBİLİRİZ"

Dr. Mesut Şöhret, gelinen noktada iki ülke arasında olumlu bir havanın oluştuğunu söylerken, uluslararası ilişkilerde düşmanlıktan ve dostluktan çok devlet çıkarlarının önem arz ettiğini ifade etti:

"Uluslararası ilişkilerde her zaman şunu söyleriz: Devletlerarası ilişkilerde kalıcı dostluklar ve kalıcı düşmanlıklar yoktur, çıkarlar vardır. Dolayısıyla bu söylem doğrultusunda her iki ülke de bu durumun kendi çıkarlarına uygun olmadığını gördü. Dolayısıyla son dönemde atılan bu adımların hem istihbarat hem de Dışişleri Bakanlığı nezdinde yapılan görüşmeler neticesinde olumlu bir havanın oluştuğunu söyleyebiliriz."

"BU COĞRAFYADA TÜRKİYESİZ HAMLE YAPILAMAYACAĞININ GÖSTERGESİ"

Şöhret, özellikle Türkiye'nin bu coğrafyadaki jeopolitik önemine dikkat çekerken, Türkiye'nin dahil edilmediği herhangi bir planda hamle yapmanın güç olacağına dikkat çekti:

"Bunun tabii ki bakıldığında başka yansımaları da mümkün. Yunanistan ile Mısır arasında yapılan bir anlaşma söz konusu. Bu anlaşma hakkında şöyle bir parantez açmak gerek: Bu Mısır'ın aleyhine olan bir anlaşmaydı. Bunun neticesinde kamuoyunda çokça dile getiriliyordu. Muhalif kanattaki milletvekilleri bunu sıklıkla gündeme getirdi. Son gelişmeler aslında Mısır'ın pozisyonundaki değişimlerin nedeni olmuş oldu. Bu gelişmeler Türkiye açısından son derece olumlu. Son dönemde yapılan hamleler ve dış politikada atılan adımlar, Türkiye'nin kendi coğrafyasında ilişkileri düzeltmek istemesi anlamına geldiği gibi, Türkiyesiz de bu coğrafyada bir hamlenin yapılamayacağının göstergesi."

ABD ETKİSİ

Mısır'ın uluslararası ilişkilerdeki bu tavır değişikliğinde ABD'de yeni gelen yönetimin de önemli bir etken olduğunu belirten Mesut Şöhret şunları söyledi:

"Burada başka gelişmeler de var elbette. Özellikle ABD'de Trump sonrası bir değişim oldu biliyorsunuz. Biden'ın göreve gelmesiyle Mısır, Suudi Arabistan ve Körfez ülkeleriyle ABD arasındaki ilişkilerde bir takım değişimler oldu ve bunun süreceğini görmekteyiz. Artık eskisi gibi, Trump dönemindeki kadar rahat hareket edemeyeceğini görüyoruz bu ülkelerin. Bu bakımdan Türkiye ile ilişkileri bozmak onların da çıkarına olmayacaktır. "

"TÜRKİYE İSRAİL İLİŞKİLEİRNİN GELİŞECEĞİNİ İŞARET EDİYOR"

Şöhret ayrıca, Netanyahu'nun gündeme getirdiği Türkiye ile görüşüyoruz söylemlerine de değindi. Türkiye ile İsrail ilişkilerinin geliştirilebileceğine değinen Gaziantep Üniversitesi Öğretim Üyesi, Türkiye ile Libya arasında imzalanan MEB anlaşmasının, Tel Aviv'i bu duruma mecbur bıraktığını ifade etti:

"İsrail ile geçtiğimiz aylarda yapılan dostluk forumu vardı. Daha çok burada Yunan tezlerine yakın, Türkiye aleyhtarı mesajlar verildi. Ancak son dönemde şunun farkına vardılar, buradan çıkarılacak olan hidrokarbon kaynaklarının batıya aktarılması noktasında bir proje geliştirilmişti: East-Med projesi. Özellikle Libya ile Türkiye arasında yapılan MEB anlaşması ile Türkiyesiz bu bölgede bir şey yapılamayacağı ortaya çıktı. Bu bölgeden geçirilecek bir boru hattı, yine Türkiye-Libya sahasından geçirilmek zorunda. Bunun için özellikle İsrail'den çıkarılacak kaynakların Batı'ya taşınması noktasında ciddi bir handikap oluşuyor. Bu noktada İsrail Türkiye'ye duyulan ihtiyacı görmeye başlamıştır. Netanyahu'dan gelen açıklamalar, ve İsrail'den gelen "Türkiye'yi göz ardı edemeyiz, Türkiye buradaki aktörlerden biridir" açıklamaları iki ülke arasındaki olumlu gelişmelere işarettir. İsrail'de yürütülen çalışmalar da Türkiye ile kurulacak ilişkilerin de, yine İsrail'in çıkarı lehine olacağı hesaplanmıştır. Bu yönde yapılan açıklamalar da Türkiye ile İsrail arasındaki belirli bir diplomatik ilişkinin gelişeceğini işaret ediyor."

"YUNANİSTAN VE GÜNEY KIBRIS YALNIZ KALDI"

Mısır ve İsrail gelişmeleri ışığında özellikle Doğu Akdeniz'deki Türkiye karşıtı lobinin başını çeken Yunanistan ve Güney Kıbrıs'ın bu noktada yalnız kaldığını belirten Şöhret, Türkiye aleyhtarı planların alt üst olduğunu ifade etti:

"Türkiye açısından hem Mısır hem de İsrail konusunu değerlendirecek olursak, Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin burada giderek yalnız kalacağını söyleyebiliriz. "

TURGUT ALP BOYRAZ: GELİŞME SON DERECE ÖNEMLİ 

Anadolu Ajansı Orta Doğu Haberleri Editörü Turgut Alp Boyraz, Mısır'ın yanı sıra İsrail'den de Türkiye'ye yönelik verilen ılımlı mesajlara ilişkin "Son derece önemli bir gelişme" ifadelerini kullandı. Özellikle Netanyahu'nun kendi ağızından ilk kez yapılan "Türkiye ile görüşüyoruz" açıklamasına değinen Boyraz, şunları söyledi:

"Dün Netanyahu'nun yaptığı açıklama, bir seçim gezisi esnasında, Tel Aviv'in güneyindeki Batyan bölgesinde yapıldı. Orada yaşayanların çoğunluğu Türkiye asıllı Yahudilerdir. Orada Bakanlarını da tanıtıyordu kendi partisinden Netanyahu. Bakanların tanıtılması sırasında halk kendisine "Gazze meselesi ne oluyor" diye bir soru sordu. Netanyahu bu konuyu seçimde kullanmak istediği için "Mısır, GKRY ve Japonya ile konuşuyoruz. Hatta Türkiye ile de konuşuyoruz. Bu da iyi bir şey" dedi. İsrail Enerji Bakanı'nın daha önceki açıklamaları vardı. En son geçen hafta Rum basınına verdiği röportajda "Türkiye ile iş birliğine açığız" ifadeleri kullanmıştı. Daha önce de yine kendisi "Doğu Akdeniz Gaz Forumu'nda Türkiye'yi de görmek isteriz" demişti. İsrail bu konuda hiç bir zaman Türkiye'ye kapıları kapatmadı. Ancak ilk kez İsrail'in ağızından ilişkilerin gergin olmasına karşılık gaz konusundaki görüşmelerin devam ettiği ifade edildi. Türkiye tarafı henüz bunu teyit etmese dahi İsrail Başbakanı Netanyahu bunu söyledi ve bu gelişme son derece önemli."

AA Orta Doğu Haberleri Editörü Turgut Alp Boyraz

"TÜRKİYE'YE KAPILARI KAPATAMAZLAR"

AA Orta Doğu Haberleri Editörü Turgut Alp Boyraz'ın Haber7.com'a yaptığı değerlendirme şu şekilde:

"İsrail ve diğer ülkeler zaten başından beri şunu çok iyi biliyor. Buradan çıkarılan gaz pahalı bir gaz olacak. Rusya ve Azerbaycan'a kıyasla daha maliyetli. Bu gazı Türkiye olmadan, Güney Kıbrıs üzerinden, Güneyde bulunan Girit hattı üzerinden denizin altından hat döşeyerek götürmek çok pahalı. Maliyeti daha da artıracak bir gelişme. Bunun yapılması durumunda bu hat dünyanın deniz altından geçen en uzun boru hattı olacak. Dolayısıyla çok yüksek bir basınç söz konusu bu noktada. Taşıyacağı gaz da tonaj açısından çok düşük olacak. Tüm bunların ışığında bakıldığında maliyetleri artıracak bu durum. Denizin altında özellikle iki üç bölgede çok büyük yarıklar olduğu söyleniyor. Bu güvenlik riskini de artırıyor. Boruların döşenmesi esnasında ve sonrasında teknik zorluklar olacaktır. Pahalı olan bir gazın maliyetine bunlar da eklendiği zaman, Avrupa'ya ulaştığında diğer sağlayacılar ile rekabet bu noktada mümkün olmayacaktır. Bütün bu sebeplerden dolayı tek ekonomik, karlı alternatif Türkiye olarak görünüyor. Türkiye üzerinden Avrupa'ya ulaştırılması daha makul bir seçenek. Dolayısıyla artık şu çok net biliniyor: Türkiye olmadan bu gazın karlı bir biçimde dünya pazarına ulaştırılması mümkün değil. Bütün bu sebeplerden ötürü Türkiye'ye kapıları kapatamazlar."

TÜRKİYE-LİBYA ANLAŞMASI: DENGELERİ DEĞİŞTİRDİ, OYUNU BOZDU

"Türkiye'nin Libya ile yaptığı deniz yetki anlaşması bütün dengeleri değiştiren, oyun bozan bir anlaşmaydı. Az önce saydığım teknik zorluklara rağmen bu boru hattı yapılması için harekete geçilse dahi, bu hat yine Türkiye ile Libya arasındaki bu noktadan geçecek. Türkiye ile Libya arasındaki anlaşmanın ayakları yere basıyor. Dolayısıyla İsrail bunu da biliyor. Bir kaç ay önce İsrail Dışişleri Bakanlığı'ndan yetkililer ile görüştüğümüzde onlar da bize bunu ifade etmişlerdi: Bu anlaşma hayatta kalır, Türkiye Trablus'u kurtarmayı başarırsa bu durum dengeleri değiştirecek bir gelişme olur. Bu noktada yeniden düşünmemiz gerekir demişlerdi. Geldiğimiz noktada Türkiye bunda başarılı oldu. Dolayısıyla bu sebeplerden ötürü bir iş birliği ihtimali görünüyor."

"TÜRKİYE GİBİ GÜÇLÜ BİR ÜLKEYLE ANLAŞMAK ZORUNDA"

"Dolayısıyla yeni dönemde, Mısır için de aynı şeyi söyleyebiliriz. Biden yönetimi göreve geldiğinden bu yana özellikle insan hakları noktasında kendini rahat hissedemiyor, baskı altında bulunuyorlar. Keza İsrail ile de bu sorun yaşanıyor ABD arasında. Körfez ile İsrail arasındaki anlaşmalar da Mısır'ı tedirgin ediyor. İsrail'in BAE'den çekilecek bir hat ile Hayfa Limanı'ndan gaz satışı gerçekleştirmesi, Mısır için hayati öneme sahip olan Süveyş kanalının boşa çıkması anlamına geliyor. Bütün bu sebeplerden ötürü Mısır bölgede yeniden bir bölgesel nüfuz oluşturmak istiyorsa, Türkiye gibi güçlü bir ülkeyle anlaşmak zorunda. Benim ön görüm bir kazan kazan politikasıyla yeni dönemde ilişkiler normalleşebilir. İsrail'de 23 Mart'ta seçim var. Türkiye İsrail konusundaki adımı için bunu bekliyor olabilir. "

KAYNAK : HABER7 | ÖZEL
YORUMLAR 14 TÜMÜ
  • HARPUTLU 3 yıl önce Şikayet Et
    ısraıllede normalleşme olmalı devlet yönetımınde duygusallık olmaz çıkar olur
    Cevapla
  • Turkiye 3 yıl önce Şikayet Et
    Zamaninda bagirincaya kadar iliskileri iyi tutulsaydi simdi banbaska olurda hic komsumuz kalmadi herkes düsman secildi
    Cevapla
  • Mevlüt 3 yıl önce Şikayet Et
    Kolayı zor ettik biz bunca senedir, aklın yolu bir, zararın neresinden dönersen kârdır.
    Cevapla
  • Diyarbakır 3 yıl önce Şikayet Et
    Bakın bu konuların altında troller çıkıyor yok geri vites yok bilmem ne yazıyor bu oyunlara gelmeyin!!! Dış politika güne ve zamana göre değişkenlik gösterir ülke menfaati her şeyin önündedir bugün Yunan hiç sevmediği arapla ortak tatbikat yapıyorsa ne demek istediğimi anlarsiniz zaten görüşmeler liderler seviyesinde değil bunlar ülke çıkarları için atılacak yararlı adımlardır hiç bir ülke diğer ülkenin politikasını beğenmek zorunda da değil ki begenmiyoruz onların politikalarını burda yapılan şey sinir anlasmalaridir o yüzden bu konuyu yok korktu yok geri vites diye trolleyen paralı adamlara kanmayın Türkiye'nin attığı bu adımlar denizlerde yunanin sonunu getirir
    Cevapla
  • uçuk haber 3 yıl önce Şikayet Et
    gülüyorum bu kadarda değil
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR