Yeni Zelanda'daki cami saldırılarının mağdurları konuştu
Yeni Zelanda'da iki camiye düzenlenen terör saldırılarında hayatını kaybedenlerin yakınları ve mağdurlar, Başbakan Christopher Luxon hükümetinin, nefret suçlarıyla mücadele için atacağı adımlar konusunda güven vermediği görüşünde.
ABONE OLDönemin Başbakanı Jacinda Ardern'in ifadesiyle "ülkenin en karanlık günlerinden biri" olarak tarihe geçen ve 51 kişinin hayatını kaybetmesine, 49 kişinin yaralanmasına yol açan Nur ve Linwood Camilerine yapılan saldırının üzerinden 5 yıl geçti.
'ŞÜPHEYLE YAKLAŞIYORLAR'
Terörist Brenton Tarrant'ın 15 Mart 2019'da otomatik silahlarla düzenlediği saldırıların 5. yılında da yaralarını sarmaya devam eden kurbanların aileleri ve mağdurlar, Kasım 2023'te göreve başlayan Christopher Luxon liderliğindeki koalisyon hükümetinin, Müslüman karşıtlığı ve nefret suçlarını önlemek için atacağı adımlara şüpheyle yaklaşıyor.
"Ardern, nefret suçlarıyla mücadele için yasalar çıkartılmasına öncülük etti"
'KORKU VE ÖFKE'
Tarrant'ın silahından çıkan 9 kurşunun vücudunun çeşitli yerlerine isabet etmesiyle ağır yaralanan ve 20'den fazla ameliyat geçiren Temel Ataçocuğu, saldırıyı ve ardından geçen 5 yılı anlattı.
Ataçocuğu, Nur Camisi'nde açılan ateş sonucu yaralandığını kaydederek, "Şahit olunmaması gereken şeylere şahit oldum. O an ölen insanların ölüm anına tanıklık ediyorsun. Kendin de o ölüm endişesini yaşıyorsun. Tarif edilemez bir hissiyat, korku ve öfke." ifadelerini kullandı.
'DAHA GÜVENLİ VE KAPSAYICI'
Saldırılardan sonra ülkenin "daha güvenli ve kapsayıcı" olmasını sağlamak amacıyla hazırlanan ve Aralık 2020'de kamuoyuyla paylaşılan 792 sayfalık Kraliyet Soruşturma Komisyonu raporunu hatırlatan Ataçocuğu, dönemin Başbakanı Ardern'in raporda tavsiye edilen 44 maddeyi dikkate alarak, silah ruhsatı reformu ve nefret suçlarıyla mücadele gibi konularda yasalar çıkartılmasına öncülük ettiğini söyledi.
ZAMANIN TEDBİRLERİ
Ataçocuğu, benzer saldırıların önlenmesi için dönemin hükümetinin attığı adımlara ilişkin, "Silahların toplanması, imha edilmesi, tekrar silah edinme kanununun biraz daha sertleşmesi, daha çok irdelenmesi ve kontrol edilmesi, psikolojik testlerin daha zor olması gibi yeni kanunlar çıkarttılar." dedi.
YENİ HÜKÜMET 'VURDUMDUYMAZ'
Ataçocuğu, Luxon hükümetinin ülkenin yerlileri Maorilere yönelik politikalarını hatırlatarak, yeni hükümetin ülkede yaşayan çeşitli millet ve etnik kökene karşı kabul edilebilir bir tutum sergilemediğini ve nefret suçlarıyla mücadelede "vurdumduymaz davrandığını" kaydetti.
Ardern hükümetinin saldırının mağdurlarıyla sürekli iletişim halinde olduğunu, düzenli toplantı ve bilgilendirmeler yaptığını ancak yeni hükümetten henüz böyle bir adım gelmediğini ifade eden Ataçocuğu, "Yeni hükümet, birçok kişinin kalbini kırmaya yatkın bir hükümet." değerlendirmesinde bulundu.
Ataçocuğu, eski hükümetin güvenlik açığının kapanması ve nefret suçlarıyla mücadele kapsamında başlattığı çalışmaların Luxon hükümeti tarafından devam ettirilmesinin önemine dikkati çekerek, "(Hükümetin) Kraliyet Soruşturma Komisyonunun verdiği 44 maddeyi bir an önce yerine getirmek için elinden geleni yapması gerekiyor." görüşünü paylaştı.
'NEFRET MANİFESTOSU'
Avustralya asıllı terörist Brenton Tarrant, 15 Mart 2019'da Christchurch kentindeki camilere otomatik silahlarla saldırmıştı. Tarrant, saldırılarına başlamadan önce, "beyaz ırkın üstünlüğünü" savunduğu 74 sayfalık nefret manifestosunu hem internet üzerinden yayımlamış hem de dönemin Başbakanı Ardern dahil birçok siyasi lidere e-posta olarak göndermişti.
Aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu 51 kişinin hayatını kaybettiği, 49 kişinin de yaralandığı saldırıyı sosyal medya hesabından canlı yayınlayan Tarrant, saldırıdan hemen sonra polis tarafından yakalanmıştı.
Tarrant, 2020'de çıktığı Christchurch Yüksek Mahkemesinde, 51 cinayet, 40 cinayete teşebbüs ve bir terör suçundan hüküm giyerek şartlı tahliye olmaksızın müebbet hapis cezasına çarptırılmıştı.