Ad astra per aspera!
Yan yatırılmış lacivert üzerinde yıldızlı bereli, saçı her daim arkadan kuyruk, giysilerinde çoğu kişinin çocuksu bulacağı bilimkurgu takıları, vazgeçilmez yüzükleri ile ön yargılayla bakılacak şaşırtan bir bilgi kumkumasıydı...
ABONE OLMurat T. Diksöz'ün yazısı
Dostum Yaşar İliksiz’in telefonu ne zamandır aklımızın bir köşesinde olup ta yoğun bakımdaki yazarı, bir türlü ziyaret edemediğim Zühtü Bayar’ı kaybettiğimiz haberini verdiğinde ortak anılar belleğimde canlanıverdi.
Yaşamı Niğde’de başlasada İstanbul sonraki yıllarda devamlı ikametgahıdır. İspanya Madrid ise kaldığı yıllar ve sonrasında hep ayrı bir yere sahip olduğu İstanbul’a benzettiği bir yer olmuştur.
Yan yatırılmış lacivert üzerinde yıldız bulunan beresi, her daim arkadan kuyruk yapılmış saçı, giysilerinde çoğu kişinin çocuksu bulacağı bilimkurgu takıları ve vazgeçilmez yüzükleri ile görenlerin ilk anda, ön yargılayla bakacağı ama konuşmaya başladığında benim diyen kişileri, üstelik bilemeyeceğini varsaydığı konularda şaşırtan bir bilgi kumkumasıydı.
Zühtü Bayar en bilindik yanı Bilimkurguyla, beraber kotardığımız Yurt-Fm 104.6 da 1994-95 yıllarında Bilim-Kurgu Dünyası'ndan Programında tanışıklığını anlatmıştı. İlkokul 4.sınıfta bir rüyanızı anlatın ödevinde Ay’a gidip gelmesi -üstelik orada Radar kralıyla bir rauntluk maç yaparak dönmesi-yazısının okulun duvar gazetesinde sergilenmesi hem bilimkurguya hem de yazarlığa adım atmasının başlangıcı olmuş, öğretmeni konuyu derinleştirince 1954-55 sezonunda izlediği Ay’a Seyahat filminin düşlerinde yer alması ortaya çıkmış, 5.sınıftayken Çağlayan Yayınları'nın (ki ilk bilimkurgu cep dizisidir )Yeni Dünyalardan dizisinin 3.Kitabı "Feza Canavarları"ndaki ("The Voyage of the Space Beagle" - A. E. von Vogt ) "İlimler İlmi Laboratuvarını" evinde yapmayı denemiş, yine 1956 yapımı "Yasak Gezegen" (Forbidden Planet) filmini ise belki onlarca kez izlemiş.
Ortaokul yıllarında fırlatılan Sputnik, Bayar'a bir "Roket Kulübü" kurdurup 16 yaşında çeşitli
patlayıcılarla, roketler fırlatmaya çalışırken, kazalara da neden olunca Çırpıcı çayırında uçurduğu roketler gazetelerde konu edilir. Yine o yıllarda uçan dairelerin İstanbul' a geldiği ile ilgili bir roman kaleme alır, ancak bu yapıt kaybolmuştur. Bilimkurgu öylesi etkiler ki TRT ekranında izlediğimiz Uzay yolu dizisinden esinlenerek tek çocuğu olan yazar, şair, gazeteci oğlunun adını Atılgan koyar.
Lise öğrencisiyken politik eylemlerden ötürü okuldan sürülme cezası alır (1966), öğrenimini sürdürme olanağı bulamaz. Dünyayı saran kıvılcım 60 yıllarda Türkiye’ye yansıyınca bilimkurguyu göz ardı etmeksizin politik söyleme uygun ürünlere yoğunlaşır. 27 Mayıs 1960'dan sonra ise, ilgi alanı sosyo-politik konular olunca ki bu ilgi 12 Mart 1971'e kadar sürer,
yetiştiği yıllar da Türkiye Milli Gençlik Teşkilatı’nın organı olan Gençlik ve İzlem Yayınevi’nin çıkardığı “Oyun” dergilerinde çalışır (1961-1963). Daha sonra bir süre İ.T.Ü.T.B’nin yayın organı “Oturum” dergisini (1964-66) ve “Türk Solu”(1968).Varlık, Yelken, Çaltı, Yeni Gerçek, Gerçekler postası, Soyut, Papirüs, Ant, May, Ulus, kurucuları arasında yer aldığı Gelecek, Yansıma(1971)çalışır, Yeni Ortam (1972-74) Vatan (1974-76) gazetelerinin sanat sayfalarını hazırlar. İnsancıl, Matbûat, Nostromo, Bilim ve Ütopya dergilerinde de yazı ve incelemeleri yayımlanır. İlk yazısı “Okuldışı İzcilik” 1961’de Gençlik dergisinde çıkar İlk imzalı öyküsü "Tutuklu Bilinç" Türk Dili Dergisi'nin Özel Sayısı'nda yer alır. "Sahte Uygarlık" (1973) tefrika edilen ilk bilimkurgu roman denemesidir. 1999' da kitaplaştırılmıştır. "Geyşa Android Şirketi" (1999) ise ilginç öykülerinden derleme bir eserdir. "Bilimkurgu ve Gerçeklik" adlı (Temmuz 2001) yapıtında konu üzerindeki deneme ve eleştirileri derlemiştir, incelemesinde; bilimkurgu sanatının yalnız bir sanat türü değil, aynı zamanda doğa ve toplum karşısında pozitif bir tavır; giderek bir dünya görüşü olduğunu ileri sürmüş ,Edebiyat kuramı ve eleştirisiyle uğraştığı yıllara: Burhan Günel, Tekin Sönmez ve Burçak Evren gibi birçok ünlü imzayı keşfedip, yetişmelerine katkıda bulunmuştur.
Tüm bu eserleri verirken arşivciliği koleksiyoncu yanını tetiklemiş nümizmatlığı Latince bilgisini pekiştirmiş bu konuda basılı bir eseri olamasa da çeşitli dergilerde makaleleri yayımlanmıştır. Dil yeteneği özellikle İngilizce, İspanyolca ve tüm Latin kökenli dillere hakimiyeti Osmanlıcaya vakıf
olması araştırma avantajı da sağlamış ,bu dillerden çevirmeler yapmıştır .Bayar, daha sonraki yıllarda derin tarih ve arkeoloji çalışmalarına dalarak; tarihî maddeci dünya görüşünden hareketle kendine özgü bir tarih felsefesi geliştirmiş, özellikle Osmanlı ve İslam sikkeleri konusunda yaptığı araştırma ve buluşları, batı kültüründe de ilgiyle karşılanmış yabancı yayınlarda makaleleri basılmıştır . İlhan Berk onun için: "Osmanlı'nın sanat ve duygu dünyasını en iyi yorumlayan tarihçilerden biri" yargısında bulunmuştur. TRT’de “Sanat ve Bilimkurgu” (1993), Yurt FM’de Murat Diksöz’le “Bilimkurgu Gezegeninden” ve Perihan Yeğin Diksöz’le “Yazarlar ve Kitaplar” (1994-95)programlarını hazırlayıp sunmuştu. Yazarlar ve Kitaplar” (1994-95)programlarını hazırlayıp sunmuştu. Yurt-Fm deyince bir parantez açmak şart,1994 yılında kadrosunda Zühtü Bayar,Yaşar İliksiz ve daha onlarca kendi dallarında uzmanlaşmış değişik görüşlere sahip amatör ruhlu yapımcının bir arada kendi ilkeleri doğrultusunda doyumsuz programlara imza attığı günlerde ki o proglamlardan biri Yaşar İliksiz’in hazırlayıp sunduğu Türkü programının dinleyici kitlesinin aşırı ilgisinin hakkını vererek yinetezek kokulu program takılmasını yapmadan edemezdi,programları sırasında masa altı şisesinide ihmal etmezdi tabii-ve tüm yaşamında doğru ve yanlışlarıyla tüm zorluklara karşı istediği yönde yürüdü. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti, Türkiye Gazeteciler Sendikası, TYS ve N.Hikmet vakfı danışma kurulu üyesiydi.
Zühtü Bayar 68 yıllık ömrünü dolu dolu yaşamış hep bir adım önde olmuş ,kısaca Nev-i Şahsına
Münhasır bir zat .Eylül 1995 te yayımlanan kitabı Nazım Hikmet’in oyun yazarlığı kitabının arka kapağında yazdığım yazıdan alıntılayarak
“Yeniyetme dinamiği ile deneyimin harmanlandığı eski zamanla dalga geçen bir eski tüfek”
Hep dediği gibi “ ad astra per aspera- zorluklarla yıldızlara kadar…”
Zühtü Bayar'ın ilk kez Haber 7'de yayınlanan Sema imzalı ressamın elinden çıkmış portresi...
Anne ve babası. Annesi 14 yaşında ve Zühtü Bayar'a hamile (1943).
(Haber 7)