Üni̇versi̇telerde doluluk oranı %95’e yaklaştı

Bu yıl YKS’ye başvuran aday sayısı 2 milyon 500 bine yaklaştı. Yükseköğretiim Kurulu 2020 Yılı Yükseköğreti̇m Kurumları Sınavı Yerleşti̇rme Sonuçları Raporuna göre 2017 yılından bu yana doluluk oranları kıyaslandığında doluluk oranının %95’e yaklaştığı ve boş kontenjanlarda ise önemli düzeyde bir azalma oldu

ABONE OL
GİRİŞ 26.08.2020 18:34 GÜNCELLEME 26.08.2020 18:35 EĞİTİM
Üni̇versi̇telerde doluluk oranı %95’e yaklaştı
Üni̇versi̇telerde doluluk oranı %95’e yaklaştı

Yükseköğretiim Kurulu 2020 Yılı Yükseköğreti̇m Kurumları Sınavı Yerleşti̇rme Sonuçları Raporu açıklandı.

YÖK 2020 yılı YKS yerleştirme sonuçları raporunu yayımladı

14 yıl önce, 2006 yılında ÖSYS’ye başvuran aday sayısı 1.678.383 iken, 2017 yılında bu sayı 2.265.844, YKS’nin uygulamaya girdiği 2018 yılında 2.381.412, 2019 yılında 2.528.031, 2020 yılında ise 2.436.958 olmuştur.

2006 yılı baz alınarak başvuran aday sayıları değerlendirildiğinde 2017 yılında %35, 2018 yılında %42, 2019 yılında %51, 2020 yılında ise %45 oranında aday sayılarında artış olmuştur.

 

 

2019 YKS’ye başvuran aday sayısı 2.528.031 iken bu yıl için başvuran aday sayısı 2.436.958 olmuştur. Geçen sene lise son sınıf düzeyinde YKS’ye başvuran aday sayısı  983.701 iken bu yıl 894.187’dir. 

Bununla birlikte, YKS’ye başvuran adaylar içinde daha önce bir programa yerleşmiş olan aday sayısı 2018 YKS’de 397.614 iken, 2019-YKS’de 374.795’e,  bu yıl ise 335.347’ye gerilemiştir. Daha önce bir programa yerleşen ve öğrenciliği devam edenlerin tekrar sınava başvuru sayısında “artışın” değil “azalışın” gözlemlenmesi, 2018 yılında uygulamaya konulan YKS ile yerleşen öğrencilerin önceki yıla göre bulundukları programlardaki memnuniyet oranında bir iyileşme gerçekleştiğini ve bunun bu yıl da devam ettiğini göstermektedir. Bu veriler önemlidir ve yeni YÖK’ün rasyonel kontenjan planlamasının başarısını göstermektedir. 

Yeni YÖK’ün “yetki paylaşımı” politikası kapsamında yasal zemine kavuşan, üyeleri arasında kamu ve özel sektör temsilcilerinin de bulunduğu “Yükseköğretim Eğitim Programları Danışma Kurulu”nun ülkenin insan gücü ihtiyacına ilişkin yaptığı analizleri ve kontenjan planlamalarındaki görüşleri yanısıra yükseköğretim programlarındaki öğretim üyesi/elemanı sayıları ve doluluk oranları gibi parametrelerin, öğrencilerden gelen görüşlerin ve yükseköğretime geçiş dinamiklerinin de incelenmesi sonucunda bu yıl yükseköğretim kurumlarına (okul birincisi kontenjanı dahil) “örgün öğretim programlarında 838.221 kontenjan” tahsis edilmiştir.

2006 ile 2020 yılları kıyaslandığında yükseköğretime talep (başvuran sayısı) bağlamında 2020 yılı için artış %45, arz (kontenjan sayısı) bağlamındaki artış %108 olmuştur. Bu da gösteriyor ki, ülkemizde yükseköğretime erişim artık bir sorun olmaktan çıkmış, yükseköğretime erişim tatminkâr bir düzeye ulaşılmıştır. Ülkemizin 2023 hedefleri doğrultusunda ulaşılmak istenen insani, sosyal ve kültürel kalkınmışlık düzeyine erişmek ancak “nitelikli insan gücü ve nitelikli bilgi” ile mümkündür. Bu hedef istikametinde YÖK nitelikli ve kalite eksenli büyümeyi öncelikli kılmış ve kontenjan planlamalarında bu istikamette bir büyümeyi ilke edinmiştir.

Önlisans ve lisans programlarında toplam kontenjan, 2006 yılında 402.155 iken, 2017 yılında 910.671, 2018 yılında 839.490, 2019 yılında 824.694, 2020 yılında ise 838.221 olmuştur.

Sanayinin ihtiyaç duyduğu insan gücünün niteliğini arttırmak amacıyla MYO programları ile ilgili yapılan iyileştirmeler ve rasyonel planlamalar sonucunda çok olumlu sonuçlar üretmiştir. Ayrıca Organize Sanayi Bölgelerinde açılan MYO’lar da bu çalışmalara ivme kazandırmıştır. Öte yandan geleceğin meslekleri ile ilgili olarak İnsansız Hava Aracı ve Teknolojileri, Dijital Fabrika Teknolojileri, Engelliler için Destek Programı gibi yeni bazı önlisans programları da açılmış olup bu programlar bu yıl ilk kez öğrenci almaya başlayacaktır. MYO’lardaki doluluk oranlarında yaşanan artış bu sene de güçlü bir şekilde devam etmiş, geçen sene 33.066 olan boş kontenjan sayısı, bu sene de azalışını sürdürerek 30.387 olmuştur.  Bu sevindirici bir gelişmedir. 

Önlisans programlarına 2019 yılında 343.874 aday yerleşmişken, bu yıl önlisans programlarına yerleşen aday sayısı 349.785 olarak gerçekleşmiştir. Lisans programları için de aynı olumlu tablo söz konusudur. 2019 yılında lisans programlarına yerleşen aday sayısı 409.587 iken bu yıl yerleşen sayısı, 431.380 olmuştur. 

2019 yılında örgün öğretim programlarına yerleşen toplam aday sayısı 753.461 iken bu yıl 781.165’e yükselmiştir. 2020 ÖSYS yerleşme sonuçlarında yerleşen aday sayılarında görülen artış, yapılan kontenjan planlamalarının doğruluğunu bir kez daha teyid etmektedir.

2018, 2019 ve 2020 yılları kıyaslandığında, bu yıl hem lisans hem de önlisans programlarına yerleşen aday sayılarında çok açık bir artış gerçekleşmiştir. Örgün programlarda 2019 yılı boş kontenjanı 71.233 iken 2020 yılı boş kontenjanı ise büyük oranda düşerek 57.056 olmuştur. 2020 yılı kontenjanında bir önceki yıla göre artış olmasına rağmen doluluk oranlarındaki artışın sürmesi, YÖK’ün kontenjan planlamasının artık istikrar kazanan olumlu bir zeminde olduğunu göstermekte ve rasyonel kontenjan planlamasının en önemli göstergesi olmaktadır. 

2019 yılında tercih yapma hakkı bulunan aday sayısı 1.761.394, 2020 yılında ise 1.745.642 olmuştur. Tercih yapan aday sayısı geçen sene 1.113.640 iken bu sene 1.151.632’dir. Bu yıl tercih yapan her 100 adayın 80’i üniversiteli olmuştur. Gerek bu sonuç, gerekse tercih yapan aday sayısının geçen seneye göre yüksek olması olumlu bir gelişmedir. 

YÜKSEKÖĞRETİM PROGRAMLARINA YERLEŞME SAYILARI VE KONTENJANLAR

2017 yılında toplam yerleşen sayısı 696.288 iken, yerleşen sayısı YKS’nin ilk senesi olan 2018 yılında 710.982’ye, ikinci senesi olan 2019 yılında 753.461’e, üçüncü senesi olan 2020 yılında ise 781.165’e yükselmiştir. 

Yükseköğretim Programlarına Yerleşme Sayıları ve Kontenjanlar

“Muhakeme ve analiz kabiliyetini” öne çıkaran yeni sistemle birlikte kontenjanlardaki artışın yanında doluluk oranlarında da gerçekleşen bu artış, rasyonel bir planlama ile birleştiğinde daha da anlam kazanmaktadır. Bu olumlu sonuç, ülkenin ihtiyaçları, istihdam imkanları, öğrenci temayülleri, yükseköğretimde niteliğin arttırılması gibi çok sayıda parametre göz önünde bulundurularak yapılmış gerçekçi bir planlamanın sonucudur.

4. YÜKSEKÖĞRETİM PROGRAMLARINDA TOPLAM DOLULUK ORANI

Yükseköğretim Programlarında Toplam Doluluk OranıYerleştirme sonuçlarına göre 2017 yılında boş kalan kontenjan sayısı 214.383 iken YKS sistemine geçildiği ilk sene olan 2018 yılında bu sayı büyük bir azalma göstererek 128.508 olmuş, YKS’nin ikinci defa uygulandığı 2019 yılında gerileyişini sürdürerek 71.233 olmuş;  YKS’nin üçüncü defa uygulandığı 2020 yılında ise daha da gerileyerek 57.056 olmuştur. Program kontenjanlarında yapılan rasyonel planlamalar sonucunda 2017 yılında %76,46 olan programlardaki doluluk oranı, 2018 yılında %84,69’a yükselmiş, 2019 yılında artışını sürdürerek %91,36’e, 2020 yılında daha da artarak %93,19’a yükselmiştir. Geçen seneye kıyasla boş kontenjanlarda 14.177, YKS’nin ilk defa uygulandığı yıla göre ise 71.452 azalma sağlanmıştır.

 

Yapılacak “Ek Yerleştirme” ile yükseköğretimde 2020 yılı kontenjan doluluk oranının daha da artacağı düşünülmektedir. Geçen sene ikinci kez başarıyla uygulanan YKS’nin üçüncü yılında da olumlu sonuçlar verdiği görülmektedir. 2017 yılından bu yana doluluk oranları kıyaslandığında doluluk oranının %95’e yaklaştığı ve boş kontenjanlarda ise önemli düzeyde bir azalma olduğu, bu konuda ciddi bir iyileşme sağlandığı gözlemlenmiştir. Bu sonuç, YÖK’ün kamuoyu önünde yeni sistemin doluluk oranlarına olumlu katkı sağlayacağı yönündeki bilimsel zemine dayalı açıklamalarını ve öngörülerini güçlü bir şekilde doğrulamıştır.

Boş Kalan Kontenjan Sayıları
 
5. BOŞ KALAN KONTENJAN SAYILARI

2018 yılında boş kalan 128.508 toplam kontenjanın 38.822’si önlisans programlarında idi ve bu rakam 2019 yılında 33.066’ya, bu yıl 30.387’ye düşmüştür. 2018 yılındaki 89.686 olan lisans programlarındaki boş kontenjan 2019 yılında 38.167’ye, bu yıl ise 26.669’a düşmüştür. 

Önlisans programlarında azalma görüldüğü gibi lisans programlarında da boş kalan kontenjanların sayısı geçen seneye göre 11.498  azalmıştır.

2018 yılında toplam kontenjanın %15,3’ü, 2019 yılında %8,6’sı boş kalmış iken bu oran bu yıl %6,8’e düşmüştür.  

Bu veri boş kontenjan konusunda çok ciddi bir iyileşmenin olduğunu, artık bu konunun sistemi zorlayan bir problem olmaktan çıktığını açıkça göstermektedir.

Üniversite Türüne Göre Toplam Kontenjan-Yerleşen-Boş Kontenjan

7. ÜNİVERSİTE TÜRÜNE GÖRE TOPLAM KONTENJAN-YERLEŞEN-BOŞ KONTENJAN

Yukarıdaki tablo analiz edildiğinde açıkça görülen husus; 2020 senesinde, 2019 senesine göre devlet üniversitelerinde, vakıf üniversitelerinde, KKTC üniversitelerinde, hatta diğer ülkelerdeki programlarda bile, yani her kategoride dolulukların artmış olmasıdır. Bu başarı, kontenjanın azaltılmış olması ile de izah edilemez. Zira devlet ve vakıf üniversitelerinde kontenjanlar artmıştır. Bu başarının diğer bir sağlaması ise Devlet, Vakıf, KKTC tüm kategorilerde yerleşen sayısının da artmış olmasıdır. Yani doluluklar artarken aynı zamanda yerleşme sayısında da artış görülmektedir. Bu tablo, uzun yıllardır görülmeyen ve özlenen bir tablodur. 

Dolayısıyla konuya hangi açıdan yaklaşılırsa yaklaşılsın her yıl daha da artan bariz bir başarının ve açık bir iyileşmenin olduğu görülmektedir. 

Yine bu tablodan şu sonuç da çıkmaktadır: Boş kontenjan sayılarında Devlet, Vakıf, KKTC’deki üniversiteler olmak üzere tüm üniversite türlerinde iyileşme görülmekle birlikte  Devlet üniversitelerindeki iyileşme oransal olarak çok daha anlamlı ve dikkat çekicidir. 2019 yılında boş kalan kontenjanlarda devlet üniversitelerinin payı %55,9 iken bu sene bu oran azalarak %48,8 olarak gerçekleşmiştir. Vakıf, KKTC ve diğer ülkelerdeki üniversitelerin 2019 yılında boş kalan kontenjanlardaki payı %44,1 iken bu sene bu oran %51,2 olmuştur. Dolayısıyla Devlet üniversitelerinde artık daha başarılı bir kontenjan planlaması yapılmaktadır.

8. ÜNİVERSİTE TÜRÜNE GÖRE ÖNLİSANS, LİSANS KONTENJAN-YERLEŞEN-BOŞ KONTENJAN

Yukarıdaki tablo analiz edildiğinde ilk yerleştirmelerde; 2019 yılı lisans programlarının toplam doluluk oranı %91,47 iken 2020 yılında bu oran %94,18’e çıkmıştır. Aynı durum önlisans programları için de geçerlidir, bu yıl önlisans programlarının da doluluk oranı artmış ve %92,00 olarak gerçekleşmiştir. 

Diğer bir ifade ile bir önceki tabloda görülen Devlet, Vakıf, KKTC üniversitelerindeki doluluk oranlarının ve aynı zamanda yerleşen sayılarındaki artışların alt kırılımları da aynı başarıyı göstermektedir. Yani Devlet, Vakıf, KKTC’deki üniversitelerin hem lisans hem de önlisans programlarındaki yerleşen sayılarında ciddi bir artış söz konusudur. 

Taban başarı sıralaması şartı aranan bazı programlarla ilgili değerlendirme yapıldığında;
Tıp programında 2019 yılında toplam 15.398 kontenjanın 15.309’u dolmuştu. Dolmayan kontenjanların KKTC üniversitelerinde olduğu görülmüştü. 2020 yılında ise 16.818 kontenjanın 16.771’i dolmuştur. Dolmayan kontenjanlar Vakıf ve KKTC üniversitelerindedir. 

Hukuk programında 2019 yılında toplam 16.340 kontenjanın 15.721’i dolmuş, 619’u boş kalmıştı. Bu boş kontenjanlar Vakıf ve KKTC üniversitelerinde idi. 2020 yılında ise 16.580 olan kontenjanın 15.071’i dolmuştur. Dolmayan 1509 kontenjanın 1051’i Vakıf, 380’i KKTC, 78’i ise Devlet üniversitelerindedir. Bu sonuç bu sene Hukuk programlarında başarı sıralaması şartının 190 binden 125 bine çekilmesinden kaynaklanmaktadır. Sistemin, kendi içine yedirilen başarı sıralaması şartı ile kontenjanları artık kendisinin ayarlamaya başladığının göstergesidir. Bilindiği üzere Yargı Reformu çerçevesinde başta Adalet Bakanlığımız olmak üzere Barolar Birliği, Hukuk Fakülteleri ve konunun ilgili bütün taraflarınca başarı sıralaması şartının daha yukarı çekilmesi yönünde görüş ifade edilmiş ve Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından da Yükseköğretim Kurulundan bu yönde bir düzenleme yapması talep edilmişti. Kamuoyunun da desteklediği başarı sıralaması şartındaki iyileştirme, kalite açısından girdi esaslı olumlu sonuçlar üretecektir.
Mimarlık programında  2019 yılında toplam 8.783 kontenjanın 6.561’i dolmuştu. Dolmayan 2.222 kontenjan sırası ile Vakıf, KKTC ve Devlet üniversitelerinde idi. 2020 yılında 8.132 kontenjanın 6.412’si dolmuştur. Dolmayan kontenjanlar 2.222’den 1.720’ye gerilemiştir. Bunlarda 827’si Vakıf, 537’si Devlet, 307’si KKTC üniversitelerindedir. 
Öğretmenlik programlarında ise 2019 yılında toplam 42.838 kontenjan bulunmakta idi. Bu kontenjanların 2.177’si boş kalmıştı. 2020 yılında ise 43.501 kontenjanın 42.592’si dolmuş ve 909’ü boş kalmıştır. 

2019 yılında başarı sıralaması şartı dolayısıyla mühendislik programlarında 16.930 boş kontenjan kalmış ve böylece mühendislik eğitimi için yeterli temel bilgiye sahip olmayan öğrencilerin bu programlara girmesi mümkün olmamıştır. Bu başarı sıralaması şartının kendi başına bir eleme unsuru olarak kalite temelinde sonuç ürettiği ortadır. 2020 yılında mühendislik programlarında belirlenen kontenjanın 11.904’ü boş kalmıştır. Görüldüğü gibi geçen seneki durum üzerine mühendislik programları ile ilgili yapılan analiz ve planlama sonucu bu sene boş kontenjanlarda ciddi oranda düşüş gerçekleşmiştir. Bu iyileşmenin önümüzdeki yıl daha güçlü bir şekilde gerçekleşmesi için çalışma ve düzenlemeler devam edecektir. Bu iyileşmenin bir plan çerçevesinde ve tedrici olarak gerçekleşmesinde yarar görülmektedir. 

Mühendislik programlarında 40 soru üzerinden bazı testlerde %10 ham başarı gösteremeyen öğrencilerin mühendislik fakültesine yerleşmesi ihtimali düşünüldüğünde başarı sıralama şartı/barajının ne denli önemli ve anlamlı bir işlevi olduğu da ortaya çıkmaktadır. Başarı sıralaması şartı önemlidir. Fakat bu sadece bir girdi düzenlemesi olup bunun başkaca düzenlemeler ile de desteklenmesi icap etmektedir. Bu sene  yeni nesil mühendislik programlarına da sistemde yer verilmeye başlanması, laboratuvarların değerlendirilmesi, mühendislik eğitimi için asgari şartların güncellenmesi gibi bir dizi düzenlemenin devamının gelmesi, ayrıca bu programlara ilişkin öğrenci görüşleri ve memnuniyet düzeyi de YÖK’ün öncelikli konuları arasındadır. Mühendislik programlarındaki bu durumu, yapılacak girişim ve düzenlemeler ile klasik mühendisliklerin dönüşümü/evrimi ve yeni nesil mühendislikler için bir fırsat olarak değerlendirmek de mümkündür. Bununla birlikte yetkin/yüksek mühendislik için meslek icra sınavının yapılmasının bu programların eğitim ve öğretim düzeyine ve kalitesine büyük katkı sağlayacağı düşünülmektedir. 

Bu sene ilk defa uygulamaya konulan Diş Hekimliği ile Eczacılık programlarında ise durum şu şekildedir: 

Bu sene başarı sıralaması şartı uygulanmaya başlayan Diş Hekimliği programında 7.913 toplam kontenjanın 267’si boş kalmıştır. Dolmayan 267 kontenjanın 171’i Vakıf, 95’i KKTC üniversitelerindedir.

-Yine bu sene ilk kez başarı sıralaması şartı uygulanmaya başlayan Eczacılıkta ise 3.972 toplam kontenjanın 3.925’i dolmuştur. Boş kalan kontenjan sayısı 47’dir ve KKTC üniversitelerindedir.

Yükseköğretimde kaliteyi önceleyen Yeni YÖK’ün katılımcı bir süreç sonucunda sisteme kazandırdığı değerlerden birisi olan başarı sıralaması şartı, amacına uygun işlemektedir. Toplumun bütün kesimlerince kabul gören YÖK’ün bu uygulamasının başarılı bir şekilde işlediğinin göstergesi; bu uygulamanın daha da genişletilmesinin Bakanlıklar, üniversiteler, meslek örgütleri ve diğer paydaşlar tarafından istenmesinden ve bu hususun Kalkınma Planına girmiş olmasından da anlaşılmaktadır. 

8. AÇIKÖĞRETİM PROGRAMLARI 

Yukarıdaki örgün öğretimdeki doluluk oranlarına ilişkin olumlu ve parlak tablo açıköğretim için de geçerlidir. 2018 yılında açıköğretim programlarında doluluk oranı %73,83, 2019 yılında %85,41, bu yıl ise %91,42 olarak gerçekleşmiştir. 

Bu yükselişte açıköğretim programlarına ilişkin uygulanan rasyonel planlamanın yanısıra bu programlara ilişkin YÖK’ün kalite odaklı kararlarının da etkisi büyüktür. Açıköğretim programlarına giriş koşullarının aynı isimli örgün programlardakine benzer hale getirilmesi ve kontenjan sınırlaması şartının konulması, açıköğretim programlarının ölçme değerlendirme sistemine yönelik YÖK tarafından alınan birtakım iyileştirici kararlar, yükseköğretim sistemimizde özellikle kalite odaklı uyguladığımız politikalar ile uyumlu bir tablo oluşturmuştur. Önümüzdeki yıllar da bu olumlu yükselişin devam etmesi beklenmektedir. Bu anlamlı iyileşme, dört sene önce belirlenen plana uygun olarak sürmektedir. 

9.TEMEL  BİLİMLER PROGRAMLARINA YERLEŞME SAYILARI 

Yeni YÖK, Temel Bilimlerin nitelikli öğrencilerin meylettiği programlar olması için son yıllarda bir dizi tedbir uygulamış ve bunların sonuçları alınmaya başlanmıştır. İktisadi kalkınmada etkisi yüksek olan Temel Bilimler programlarına ilişkin YÖK’ün düzenlemeleri ve projeleri bu programların tercih edilme oranlarını arttırmıştır.

Biyoloji programına 2019 yılında; 1.954 kontenjana 1.935 öğrenci yerleşmiş iken 2020 yılında 2.079 kontenjana 2.078 öğrenci yerleşmiştir (doluluk % 99.3’ten % 99.95’e yükselmiştir!).

Fizik programına 2019 yılında 1.278 kontenjana 1.224 öğrenci yerleşmiş iken 2020 yılında 1.405 kontenjana 1.404 öğrenci yerleşmiştir (doluluk % 95.77’den % 99.93’e yükselmiştir!).

Kimya programına 2019 yılında 2175 kontenjana 2.168 öğrenci yerleşmiş iken 2020 yılında 2.254 kontenjana 2254 öğrenci yerleşmiştir (doluluk % 99,68’den % 100’e yükselmiştir!).

Matematik programına 2019 yılında 5017 kontenjana 5.002 öğrenci yerleşmiş iken 2020 yılında 5298 kontenjana 5298 öğrenci yerleşmiştir (doluluk % 99,70’den % 100’e yükselmiştir!).

Diğer bir ifade ile 2019 yılında Temel Bilimler programlarına toplam 10.329 öğrenci yerleşirken, 2020 yılında toplam 11.034 öğrenci bu programlara yerleşmiştir. Programların dördünde de doluluk çok yüksek olmakla birlikte özellikle Kimya ve Matematik programlarındaki doluluk oranı, en fazla talep gören Tıp programı ile yarışır duruma gelmiştir 

Ülkemizin bilgi temelli gelişiminin zeminini oluşturan temel bilim programlarına öğrencilerimizin ilgi göstermesi ülkemizin iktisadi kalkınmasına önemli katkılar sunacaktır. Bu programlara ilişkin YÖK’ün başarı bursu uygulaması, bilim dünyası için bir ilk olan YÖK-TEBİP (Temel Bilimlerde Üstün Başarı Sınıfı) gibi projeler bu programların tercih edilme oranlarını arttırmıştır. Bu Yeni YÖK’ün üstün değer atfettiği bu programlara yönelik gösterdiği hassas yaklaşımının bir sonucudur. Bu hassasiyet devam edecektir. 
Felsefe: Bilindiği üzere YÖK Destek bursları kapsamında burs verilen programlar arasına bu yıl, genelde tüm bilimler, özelde ise sosyal bilimler için önemli olan, eleştirel ve mantiki düşünce ile tahlil kabiliyetinin gelişmesine etki eden “Felsefe” programı da dahil edilmiş ve bu yaklaşım kamuoyu tarafından takdir görmüştür.  

Felsefe programında 2019 yılında toplam yerleşen sayısı 2.248, boş kontenjan 501 idi. Bu yıl ise toplam yerleşen sayısı 2.594, boş kalan kontenjan 28’dir. 2019 yılı doluluk oranı %81,69 iken bu yıl %98,93 olarak gerçekleşmiştir. Geçen yıla göre düşen kontenjanlara rağmen yerleşen aday sayılarının artması ve boş kontenjanların ciddi oranda azalması YÖK’ün başlattığı girişimin Felsefe alanında bir farkındalığın oluştuğunu da göstermektedir. Sadece bilgiye sahip insanlar değil dünya ve hayatı yorumlayabilme kabiliyetine sahip insan gücünün yetiştirilmesi bakımından bu sonuç sevindiricidir. Yükseköğretim Kurulunun bu alanda alacağı tedbir ve vereceği destekler ilerleyen yıllarda da devam edecektir.  

YÖK Destek bursları kapsamında desteklenen çok sayıda programdan biri de Su Ürünleri Mühendisliği’dir. 2019 yılında toplam kontenjanı 347 olan Su Ürünleri Mühendisliği programına yerleşen aday sayısı 201, boş kontenjan sayısı ise 146 idi.. 2020 yılı için ise toplam kontenjan 363, yerleşen aday sayısı 358, boş kontenjan sayısı ise 5’tir. Artan kontenjana rağmen yerleşen aday sayılarında da artış yaşanmış, doluluk oranı yüzde yüze yaklaşmıştır. Yükseköğretim Kurulu ülkemizin öncelikli ve stratejik alanları olarak gördüğü ziraat ve su ürünlerine destek vermeye ve farkındalık oluşturmaya devam edecektir. 

10. SONUÇ 

Küresel salgın döneminde yükseköğretim sistemleri çok güçlü ülkeler de dahil hemen her sistem çalkantı yaşarken ülkemizde sorunsuz olarak gerçekleştirilen 2020 YKS’nin verilerinin, istikrar içinde bir süreç ile gelişme ve iyileşmeyi göstermesi, YÖK’ün isabetli kararlarına, yükseköğretim sistemimizin sağlamlığına ve üniversitelerimize duyulan güvenin önemli bir göstergesidir. Bu sene olağanüstü şartlarda sınava giren öğrencilerimiz üzerindeki gerginliği azaltmaya yönelik olarak sınav süresini uzatmamızın sonuçlarının olumlu olduğunu düşünmekteyiz. Ayrıca AYT ile puan havuzlarını genişletmiştir. Bu her iki düzenleme sistemsel bir değişiklik olmayıp (kamuoyuna beyan edildiği üzere) elbet sadece bu sene sınava giren öğrenciler için geçerlidir.

Bu vesile ile şu hususu da ifade etmek isteriz: Ülkemizde kimi zaman basına aksettiği şekilde Üniversiteye giriş sistemi sıklıkla değişmemektedir. “On yıl sonunda -tekrar edilegelen ve doğru imişcesine sunulan yanlışın aksine- bir defa değişmiştir. Üç yıl önceki bu değişiklik de tekamül yolunda olmuştur. Diğer bir ifade ile 13 yıllık bir zaman zarfında bir defa sistem değişikliği olmuştur. Sınav sisteminin sık sık değiştiği şeklindeki gerçek dışı ifadelerin kimi sahiplerinin eğitim öğretim adına konuşması ve bir kısmının da, akademik unvanlarının bulunması ayrıca düşündürücüdür. Bu sene üçüncü defa uygulanan YKS sistemi YÖK’ün kamuoyu önünde öğrencilerimize ve ilgili tüm paydaşlara yönelik verdiği taahhütlerine uygun olarak (pandemi döneminin en sıcak anlarında öğrenci lehine bir baraj puanında iyileştirme ve bir sınavda süreyi uzatma gibi sistemsel olmayan detaydaki iki farklı uygulama hariç) herhangi bir değişiklik olmaksızın gerçekleşmiştir. “Sosyal adalet ve fırsat eşitliğini sağlayan”, başarıyı önceleyen, sözel ve sayısal okuryazarlığı sorgulayan, ezberciliği değil muhakeme ve analiz kabiliyetini öne çıkaran Yükseköğretim Kurumları Sınavı’nın kurgusundaki sağlamlık popülizmden uzak rasyonel planlama ile olumlu sonuç üretmeye devam etmektedir. 

Dolululuk oranları (a) Devlet üniversiteleri, (b) Vakıf üniversiteleri, (c) KKTC’deki üniversitelerde, ayrıca (ç) lisans, (d) önlisans, (e) örgün ve (f) açıköğretim programlarında, yani bütün başlıklarda ve kategorilerde önemli kabul edilecek bir düzeyde artmıştır. Sonuçlar kamuoyu önünde beyan ettiğimiz hedeflere tam olarak uygunluk göstermektedir.. 

YÖK’ün başarısının veya performansının sadece bir sınav ile ölçülemeyeceği ve sınav sonuçlarının bu konunun en önemli kriteri olamayacağı açık olmakla birlikte bunun zaman zaman böyle sunulması dolayısıyla, YÖK olarak yaptığımız planlamaların başarılı sonuçlar ürettiğini büyük bir memnuniyetle ifade etmek isteriz. Bu başarılı sonucun arkasında veriye dayalı bilimsel zeminde sürdürülen büyük bir gayret ve uzun soluklu çalışma kadar tecrübe birikiminin, liyakat ve ehliyet anlayışının da payı vardır. Yükseköğretimde tecrübenin hiçbir alternatifinin olamayacağı ve karar mekanizmalarında muhakkak yararlanılması icap ettiği bu vesile ile bir defa daha görülmüştür. Bu dönemde üniversitelerin boş kalacağı, başta vakıf üniversitelerinde olmak üzere çok büyük sayıda boş kontenjan oluşacağı yönündeki tahminlerin YÖK’ün tecrübe ve veriye dayalı planlamaları karşısında gerçekleşmediği ortadır. Yeni YÖK olarak, yükseköğretim sistemini bilimsel bir zeminde tecrübeye dayalı olarak  “tedrici” bir şekilde yeniden yapılandırmaktayız. Sistemin pek çok alanındaki iyileştirmeler beş yıl önce dediğimiz gibi, sistemin bütününde artık hissedilir bir değişimi de beraberinde getirmektedir. YÖK artık, başlatmış olduğu yetki devirleri süreci ile günlük rutin işlerden ziyade üst düzey planlama ve projelere, yükseköğretim politikalarına yönelmekte, enerjisini bu istikamette harcamaktadır. Bu olumlu tablodan cesaret alarak Yükseköğretim Kurulu olarak önümüzdeki günlerde (1) kalite ve (2) liyakat odaklı önemli yeni adımlar atmayı planlamaktayız. 

Bu vesile ile sıra dışı ve zor şartlar altında bu sınavı gerçekleştiren başta ÖSYM’ye ve sınava katkı sağlayan tüm görevlilere teşekkür etmeyi kadirşinaslık icabı görmekteyiz.  
Saygılarımızla…

 

YORUMLAR İLK YORUM YAPAN SEN OL

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR