Ekonomistler, Merkez Bankası'ndan ne bekliyor?

Ekonomistler, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısında politika faizinde artış beklerken, karar metninde de enflasyonla mücadele ve gelecek dönem para politikasına ilişkin mesajlara yer verileceğini tahmin ediyor.

ABONE OL
GİRİŞ 17.11.2020 12:43 GÜNCELLEME 17.11.2020 12:43 EKONOMİ
Ekonomistler, Merkez Bankası'ndan ne bekliyor?
Ekonomistler, Merkez Bankası'ndan ne bekliyor?

Ekonomistler, TCMB'nin Naci Ağbal başkanlığında perşembe günü gerçekleştireceği ilk Para Politikası Kurulu toplantısının, son bir haftadır "ekonomide yeni dönem" açıklamalarının en önemli sınaması olacağını belirtti.

 

Piyasa fiyatlamasının halihazırda yüzde 14,64 seviyesinde bulunan ağırlıklı ortalama fonlama maliyeti (AOFM) üzerinen yapıldığını ifade eden ekonomistler, perşembe günkü toplantıda politika faizinde artış beklerken, karar metninde de enflasyonla mücadele ve gelecek dönem para politikasına ilişkin güçlü mesajlara yer verilmesinin mümkün olduğunu söyledi.

"Sadeleşme adımı gelebilir"

 

Şekerbank Başekonomisti Dr. Gülay Elif Yıldırım, konuya ilişkin AA muhabirine yaptığı değerlendirmede, son günlerde ekonomi alanındaki açıklamaların ve açılımların piyasaya pozitif yansıdığını ve gelecek döneme ilişkin olumlu beklentiler içinde olduğunu belirtti.

Ağırlıklı ortalama fonlama maliyetinin  yüzde 14,64 seviyesinde ve Geç Likidite Penceresi (GLP) faiz oranının yüzde 14,75 olduğunu hatırlatan Yıldırım, "TCMB'den politika faizinde 400-450 baz puanlık bir ayarlama bekliyorum. Böylece şu an kullanılmayan 1 haftalık repo faizinin de atıl şeklinde görüntüsüne son verilmiş olunacak. Bu aslında bir faiz artırımından ziyade bir faiz ayarlaması. Çünkü zaten bankacılık sektörü kendini yüzde 14,75'e göre konumlandırıyor." ifadelerini kullandı.

Perşembe günü ya da sonraki toplantıda bir sadeleşme adımının da gelebileceğini tahmin eden Girgin, kasım ayı toplantısında faiz artırımının yanı sıra enflasyonla mücadeleye yönelik açıklamaların da piyasanın odağında olduğunu söyledi.

Yıldırım, yapılması gerekenin sadece faiz artırmak olmadığını, asıl meselenin yapısal sorunlara inmek olduğunu dile getirdi. 

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve ekonomi yönetiminin son bir haftadır yaptığı açıklamaların bu çerçevede olduğuna dikkati çeken Yıldırım, "Üreticisinden tüketicisine tüm kesimlerin desteğini alan enflasyon ile mücadele programı açıklanmalı. Enflasyon ile mücadele şu an herşeyin önünde geliyor.  TOBB Türkiye Ekonomi Şurası çarşamba günü yapılacak. Cumhurbaşkanının burada verileceği mesajlar da çok önemli. Herkesin elini taşın altına koyması gerekiyor. Herkes faize odaklanmış durumda, ancak Türkiye ekonomisinin sürdürülebilir büyüme patikasına çıkarmak ve istihdam yaratan bir ekonomi haline getirmek burada temel hedef olmalıdır ve bu yönde açıklamaların güçlü şekilde geliyor olması mutluluk verici. Tüm sorunlar 19 Kasım ile birlikte çözülecekmiş gibi davranmak orta uzun dönem açısından bir katkı sağlamayacaktır." ifadelerini kullandı.

"Piyasada kredi ve mevduat fiyatlaması yüzde 14,75 baz alınarak yapılmakta"

Özyeğin Üniversitesi Öğretim Görevlisi ve ekonomist Gizem Öztok Altınsaç da Merkez Bankasının ortalama fonlama maliyetinin halihazırda yüzde 14,64 seviyesinde bulunduğunu, bu fonlama faizinin altında atılacak her adımın gevşeme sinyali vermesi sebebiyle verimli olmayacağını söyledi.

Politika faizi olan yüzde 10,25'in şuan kullanılmadığına işaret eden Altınsaç, Merkez Bankasının piyasayı fonladığı faize fiili olarak piyasanın karar verdiğine ve bunun da geleneksel ihalelerle yapıldığını ifade etti.

Altınsaç, orada da piyasanın istediği faizin ihalelerde yüzde 15'e geldiğini belirterek, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Oysa ki olması gereken Merkez Bankasının piyasanın önünde giderek kendisinin kısa vadeli faizleri oluşturması. Kontrol ancak bu şekilde sağlanabilir. Şu an kullanılmayan yüzde 10,25'in en az halihazırda fiili olarak varolan faize getirilmesi lazım. Hatta bu tam anlamıyla bir faiz artışı olmayıp 'para politikasında düzeltme ve sadeleşme adımı' olacaktır. O nedenle atılması çok zor bir adım değil. Piyasada kredi fiyatlaması da mevduat fiyatlaması da yüzde 14,75 referans alınarak yapılmakta. Bunun normalde TCMB politika faizinden yapılıyor olması gerekir. Fakat işler o denli karışınca fiyatlamalar buradan yapıldı. Bu durumda, TCMB 400-500 baz puan faiz artırınca yani faizi şuan zaten kullanılan yere çekince de kredi ve mevduat faizi aynı oranda yukarı kaymaz, fiyatlama hali hazırda o seviyeden. Sınırlı bir yükseliş olur."

"Tüm fonlama politika faizinden yapılabilir"

AA Finans Analisti ve ekonomist Haluk Bürümcekçi ise anketlerde TCMB'nin bu ayki toplantıda politika faizini medyan beklenti olarak 475 baz puan artırmasının beklendiğini ifade etti. 

Ekim ayında TCMB'nin politika faizine dokunmayarak sadece Geç Likidite Penceresi (GLP) faizini yüzde 14,75'e yükseltmesi, olumsuz piyasa tepkisine neden olduğunu ve dolar kurunun 8,50 seviyelerine kadar yükseldiğini hatırlatan Bürümcekçi, "TCMB Başkanı Naci Ağbal’ın ilk mesajı PPK toplantısında gerekli politika kararlarının alınacağı yönünde olurken, gerek Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan'ın ve gerekse Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın enflasyona öncelik verileceği yönündeki açıklamaları, faiz artışının önünün açıldığını düşündürmüştü." diye konuştu.

Bürümcekçi, beklenen artışın dışında faiz koridorunun eski haline dönüp dönmeyeceği ve tüm fonlamanın haftalık repo faizinden yapılmaya başlanıp başlanmayacağının da takip edilen kararlar olacağını söyledi.

Fonlamanın ağırlıklı olarak aylık geleneksel repo ihaleleri ve GLP kanalından sağlanmaya başlandığını belirten Bürümcekçi, şunları kaydetti:

"Bu doğrultuda ortalama fonlama maliyeti yüzde 14,6 seviyesine ulaştı. Eğer politika faizi yüzde 15 civarına çıkarılırken, tüm fonlama bu kanaldan yapılmaya başlanırsa bankacılık fonlama maliyeti çok değişmemiş olacak. Ancak, normal fonlamaya dönülmez ve haftalık repo faizinin 150 baz puan üzerinde oluşacak yeni borç verme imkanlarından kullandırım devam ederse fonlama maliyeti bugünkü duruma göre yükselişini sürdürüyor olacak. Hatta fonlama ağırlıklı olarak GLP imkanına yönlendirilmeye devam eder ve aradaki 300 baz puan fark korunursa maliyet yükselişi daha da hızlı olacak. Ancak, beklenti para politikasında normalleşme olduğundan tüm fonlamanın politika faizinden (haftalık repo faizi) yapılmaya başlanması daha olası görünüyor."

"PPK toplantısı Türkiye ekonomisindeki yenilenme mesajlarının bir samimiyet testi olacak"

Virtus Glocal Yönetici Ortağı İnanç Sözer de Türkiye'nin son üç yıldır yaşadığı sıkıntılardan sonra 19 yılın en keskin toparlanmasını yaşayarak yabancı yatırımcıların yeniden ilgi alanına girmeye başladığını söyledi.

Öyle ki Merkez Bankası'nın bu ayki toplantısının olağan bir PPK toplantısından öte, Türkiye ekonomisindeki yenilenme mesajlarının bir samimiyet testi olarak da önem arz ettiğini belirten Sözer, "Dahası yeni başkan politika faizini yüzde 10,25'ten yüzde 15'e çıkararak fonlamayı ilave bir risk yaşanmadıkça politika faizinden yapacağını açıklayarak bu samimiyet testini başarıyla geçirirse, 2023'e kadar bir daha faiz artırımına dahi ihtiyaç duyulmayacağını tahmin ediyorum. Böyle bir fırsatın masasına gelmesine rağmen, eğer 150-200 baz puan gibi daha sınırlı bir faiz artırımı yapılacak olursa dolar/TL'de yeniden 8,0'e doğru yükseliş yaşanabilir." ifadelerini kullandı.

"Enflasyonla mücadele amacıyla politika faizinin en az yüzde 15 seviyelerinde gerçekleşmesi gerekiyor"

Econs Kurucu Ortağı ve ekonomist Ferhat Yükseltürk ise TCMB'nin belki de son yılların en önemli PPK toplantılarından birisini 19 Kasım'da gerçekleştireceğini söyledi.

Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve yeni atanan TCMB Başkanı Naci Ağbal ile Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan'dan son 1 haftadır gelen olumlu açıklamalar sonrasında piyasada para politikasında daha ortodoks bir politika izlenmesi konusunda beklentilerin arttığını ifade eden Yükseltürk, "Beklentim, piyasa faizlerinin mevcut durumu da göz önüne alındığında politika faizinde 475 baz puan artış olması yönünde." dedi.

Yükseltürk, 2021 yılı ilk çeyreğinde baz etkisi ve kur geçişkenliğinin de etkisiyle enflasyonun yüzde 14 seviyesinin üzerinde gerçekleşebileceğini, bu kapsamda enflasyonla mücadele amacıyla politika faizinin en az yüzde 15 seviyelerinde gerçekleşmesi gerektiğini bildirdi.

Aynı zamanda, dolarizasyon döngüsünün de kırılması gerektiğine dikkati çeken Yükseltürk, şunları kaydetti:

"Bu kapsamda TL tasarruf sahiplerine pozitif reel faiz sunmamız gerekirken, aynı zamanda uzunca bir süre hanehalkı tarafını ikna etmek için beklenen enflasyon yerine gerçekleşen enflasyon üzerinden bu reel faizi yatırımcıya sunuyor olmamız lazım. TCMB'nin bu toplantıda aldığı faiz kararının yanı sıra karar metni de yakından takip edilecek. Bundan böyle enflasyon odaklı para politikası çerçevesinin ön plana çıkacağına ve gerekirse ek sıkılaşmaya gidilmesine yönelik mesajlar olumlu olacaktır. Son olarak, şu anda piyasada çok fazla konuşulmasa da enflasyon hedeflemesi politikasında da ciddi bir revizyona ihtiyaç duyduğumuzu düşünüyorum. Uzunca bir süredir yakınına bile yaklaşamadığımız yüzde 5 enflasyon hedefi açıklamasını bir kenara bırakıp daha gerçekçi hedefler ve bu hedeflere yönelik olarak uygulanacak politikalara yönelik bir politika çerçevesinin 2021 öncesinde kamuoyu ile paylaşılması bu anlamda önemli oranda TCMB açısından kredibilite sağlayıcı bir adım olacağı kanaatindeyim. Umarım yeni yönetim, bu çerçevede piyasa açısından olumlu bir sürprize imza atar."

KAYNAK : AA
YORUMLAR İLK YORUM YAPAN SEN OL

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR