Bilinmeyen Mesut Özil gerçekleri!

Fenerbahçe'ye transfer olması Türkiye ve dünya gündeminde büyük ses getiren Mesut Özil'in başarılarla dolu kariyerinin arkasında çok büyük zorluklar var...

ABONE OL
GİRİŞ 19.01.2021 13:40 GÜNCELLEME 20.01.2021 09:43 Fenerbahçe
Bilinmeyen Mesut Özil gerçekleri!
Bilinmeyen Mesut Özil gerçekleri!

Milat Gazetesi Yazarı Serdar Arseven, Fenerbahçe'nin yeni transferi Mesut Özil'in bilinmeyen hikayesini köşesine taşıdı.

Mesut Özil'in, “Futbolun Büyüsü ve Gerçekleşen Hayaller” kitabından kesitler sunan yazıda; yıldız futbolcunun Almanya'da yaşadığı zorlu çocukluk döneminden, Alman Milli Takımı'nı neden seçtiğiyle ilgili çarpıcı hikayeler var.

İşte Serdar Arseven'in yazının çarpıcı kısımları;

Şimdilerde Türkiye’nin gündeminde olan Mesut Özil’in, bir çırpıda bitirilecek kadar akıcı ve sürükleyici olan “Futbolun Büyüsü ve Gerçekleşen Hayaller” adlı kitabını okuyunca…

Bizim kuşakların anlamakta zorluk çektikleri, daha doğrusu anlama çabası göstermeden yargıladıkları  “Yeni Nesil”in tarifini buldum.

“Altın  kafesten dışarı çık ve kendin ol!” diye haykıran bir delikanlı Mesut Özil.

“Rızıklarını” aramak için, uzun yıllar önce Almanya’ya göçen vatan evlâtlarının torunu, çocuğu…

Bodrumunda farelerin cirit attığı bir evde büyümüş…

“Bodrum merdivenlerinin en üst basamağında durup karanlığa bakıyorum. Trabzanın en üstündeki elektrik düğmesi kendimi bildim bileli bozuk.” diyor…

“Gri posta kutuları ezik büzük.

Dış duvarda numaramız bile yazmıyor. Rakamları muhtemelen birisi çalmıştır! (..) Ne olmuşsa olmuş, daha sonra birisi, ev numaramız olan 30 sayısını yeşil sprey boyayla duvara yazmış.”

*

“Bisikletimi almak için bodruma iniyorum. (…) Bu kadar kötü kokuyor burası. Bilhassa idrar kokusu var… Komşular buraya işiyorlar mı, yoksa koku burada sürüsüne bereket yaşayan sıçanlardan mı geliyor, bilemiyorum.”

*

Mesut Özil, “Modern Batı”nın, kendisine “ekmek için” sığınan “göçmenlere” lâyık gördüğü “yoksulluğun” ortasında büyümüş bir çocuk, bir gençti.

Almanya’nın dil, iz, yol bilmezleri…

Bütün hedefleri, Türkiye’den birkaç apartman dairesi satın alabilmek ve dönüşte “kira gelirleriyle rahat edebilmek” olan anne, babaların çoğu, “Almanca öğrenme” imkânına sahip değildi.

Mesut Özil’in ifade ettiği gibi, “Yabancılarla Almanlar arasında birlikte yaşamak diye bir şey yoktu. Birbirlerinden ayrı yaşarlardı.”

Çocuklar, yaşadıkları ülkenin dilini, ailelerinden değil, itilip kakıldıkları okul öncesi eğitim kurumlarında ve okullarında öğrenmeye çalışırlardı.

Mesut Özil, Almanca’ya çok geç başlamanın sıkıntısını uzun yıllar boyunca çektiğini belirtiyor kitabında.

Ve, üzerinde etraflıca tefekkür edildiği takdirde “bugünü” anlamamıza yardımcı olabilecek şu cümleyi kullanıyor:

“Alman gibi düşünüyorum ama Türk gibi hissediyorum!”

Türk Milli Takımı mı, Alman Milli Takımı mı?

Mesut Özil, kitabında “Niçin Türk Milli Takımı’nı değil de, Alman Milli Takımı’nı tercih etti?” tartışmalarına da işaret ediyor:

“Almanya’da doğmuş olmama rağmen sadece Türk pasaportum vardı. O zamanlar, çifte vatandaşlık yoktu. Aradaki fark çocukken beni ilgilendirmiyordu. (..) Ama büyüdükçe ve büyük futbol kariyeri yapma şansım giderek daha belirgin hale geldikçe  bu konu hakkında düşünüp taşınmam gerekti.

Alman Milli Takımı için mi yoksa Türk Milli Takımı için mi?.. (Oynamalıydım.)”

*

Aile fertleriyle, arkadaşlarıyla uzun uzun istişare ettikten sonra, Alman Milli Takımı’nda oynamaya karar verdiğini belirtiyor Mesut Özil.

Bunun için ilk yapması gereken, Türk Başkonsolosluğu’na müracaat edip, Türk Pasaportu’nu geri vermekmiş…

Babasıyla birlikte gittiği Konsolosluk’ta,  görevlilerin “nefret dolu” bakışlarına ve engelleme girişimlerine muhatap olduklarını, işlerinin aksatıldığını, aynı yere uzun yollar kat edip ikinci kere gitmek mecburiyetinde bırakıldıklarını anlatıyor Mesut Özil.

“Bana öyle şeyler söylediler ki…” diyor;

“Gurursuz olmakla suçlandım, ihanetle, Türkiye’yi sevmemekle suçlandım. Ne büyük saçmalık!”

Bunları yaşadıktan sonra da Türkiye’den birilerinin sürekli olarak kendisini çekiştirdiğini, Türk Milli Takımı’nda oynamaya ikna etmeye çalıştığını anlatan Mesut Özil, sonrasında şunları söylüyor:

“Almanya için oynamaya karar vermiş olmam, Türkiye’yi kalbimde taşımadığım, kafamda bitirdiğim, kendimi Türkiye’ye ve Türk İnsanı’na kapadığım anlamına gelmiyordu.”

O anlama gelmiyordu…

Peki, hangi anlama geliyordu?

Mesut Özil, bu soruya, en büyük başarısı Dünya Üçüncülüğü olan Türk Milli Takımı yerine, Dünya Kupası’nı defalarca kazanmış Almanya Milli Takımı’nda oynamanın kariyeri açısından çok daha iyi olduğu yönündeki kanaatini belirterek cevap veriyor.

Onun bu yaklaşımını isabetli bulanlar da, “Alman Milli Takımı’nda oynayan ve bu sayede Dünya Kupası kaldırmış futbolcular arasına girmeyi,  dünyanın en büyük kulüplerinde forma giymeyi başaran Mesut Özil’in yaptığı, Türkiye için de faydalıdır. Onun oradaki varlığı, Türkiye’nin ve Türk futbolcularının, teknik adamlarının reklamları açısından da çok yararlı olmuştur!” diyorlar.

Tartışmalı bir konu.

Mesut Özil, o günlerde Türk Milli Takımı’nı tercih etseydi…

Bugün, Türkiye’nin futbol gündeminin bir numarası olabilir miydi?..

Mesut Özil’in Alman Milli Takımı’nda oynaması, kendisinin ve Türkiye’nin futbol piyasası değerine, tanıtımına ne denli katkı sağlamıştır, üzerinde düşünülebilir.

O’nun kitabını okuyanlar…

Mesela…

Real Madrid’deki “futbol kültürü” ve “bakış açısıyla”, Türkiye’deki “büyük” kulüplerin bu alanlardaki durumlarına dair “dikkat çekici” kıyaslamaları bulabilir.

*

Ben işin futbol yönüyle fazla ilgili sayılmam.

Kitap, “Bugünün gençliğinin bizim kuşaklardan ne denli farklı düşündüğü”ne dair fikirler vermesi bakımından ilgimi çekti.

Gençliği anlama çabasını göstermeyenlerin “gençliğe sahip çıkma” pozlarının ne kadar “eğreti” durduğunu göstermesi bakımından da çok ilginç.

Gençleri…

Yargılamamak lâzım.

Anlamaya çalışmak lâzım!..

YORUMLAR 164 TÜMÜ
  • sahin 3 yıl önce Şikayet Et
    Fırsat verildiğinde Türk insanının neleri başarabileceğinin göstergesidir Mesut
    Cevapla
  • haha 3 yıl önce Şikayet Et
    mesuta laf atanların efsanesi hakan şükür :) ve hala daha yüzsüzce konuşuyorlar !!
    Cevapla
  • Ömer Ekrem AK 3 yıl önce Şikayet Et
    kesinlikle katılıyorum.
    Cevapla
  • ali 3 yıl önce Şikayet Et
    bu pervasızca eleştirenler. üç kuruş fazla kazanmak için yurt dışına çıkmak için can atanlardır. aynı kariyeri yakalama şansı bulsalardı bence Türklüklerini bile unuturlardı. o yüzden boş yapmayın.
    Cevapla
  • Bela 3 yıl önce Şikayet Et
    Efendi adam ama her ne olursan olsun turk milli takımında oynamaliydi yanlış yapti mesela hakan calhanoglu mesuttan dahami az futbolcu istese almam milli takımında 11 de oynardı mesudum tek hatası yanlış milli takimi seçmesi.
    Cevapla
  • ahmet 3 yıl önce Şikayet Et
    Mesutu aklama çabası mı? Ne bu şimdi? Alman milli takımı seçtiği zaman böyle haberler niye yapmadınız? Tabi millete şirin gösterelim, forma satışları çoğalsın. Malum 10 aydır oynamayan bir adam sakatlık olur. Fenev zarar etmesin. Hayırlı işler
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR