Özbekistan'da görülmesi gereken göz alıcı Türk- İslam Şaheserleri
Orta Asya'da tarihi İpek Yolu üzerinde bulunan Özbekistan, tarihi ve göz kamaştıran mimarisiyle son yıllarda turistlerin ilgisini çekiyor. Registan Meydanı, rengarenk çinileriyle ülkeye gelenleri mest ediyor.
ABONE OLKöklü tarihinde Harzemşahlar, Babürlüler, Timurlular, farklı Türk devletleri ve son olarak Sovyetler Birliği'nden 1991 yılından bağımsızlığını ilan eden Özbekistan, çok iyi korunmuş tarihi yapıları, çölleri ve etnik kültürüyle her coğrafyadan insanı kendine hayran bırakıyor. Türk vatandaşlarının vizesiz seyahat edebilmesi de yurt dışı tatili yapmak isteyenler için cazip bulunuyor.
İmam Buhari, İmam Maturidi, Biruni, Uluğ Bey, Ali Şir Nevai gibi birçok din ve ilim insanının yetiştiği Özbekistan'da göz alan eşsiz çinileriyle bezenmiş medrese, türbe ve saraylar, hem tarihi hem de dini bir geziyi sizlere sunuyor. Özbekistan'ın başkenti Taşkent, büyük imparatorluklara başkentlik yapmış Buhara, tarihi dokusu çok iyi korunan Semerkant gibi şehirleri, zengin Özbekistan kültürüne tanıklık etmek için en iyi rotalardandır.
ORTA ASYA'NIN KALBİ: TAŞKENT
Özbekistan'ın en büyük şehri Taşkent, çok eski bir yerleşim yeri olması sebebiyle pek çok tarihi yapı ve eseri bünyesinde barındırmaktadır. Özbekistan'da görülmesi gereken yerlerden belki de en anlamlı olanı Barak Han Medresesi'ne yapılacak olan bir gezidir.
Dünya'nın en büyük iki Kur'an- ı Kerim'inden biri ve Hz. Osman'a ait ceylan derisi üzerine yazılmış Kur'an-ı Kerim de Barak Han'ın mavi kubbeleri altında muhafaza edilmektedir.
Büyük orta avlulu, mavi kubbeli klasik Özbek mimarisine sahip Kukeldaş Medresesi, Taşkent'in merkezinde ziyaret edilmesi gereken özel tarihi yapılardandır. Taşkent'te yapılan Orta Asya'nın ilk metrosu, çok geniş bir alana yayılan yapılardan Kukeldaş Medresesi'ne de rahatça ulaşmanızı sağlayacaktır.
Uygulamalı Sanatlar Müzesi
Uygulamalı Sanatlar Müzesi'nde nakış işlemeleri, el yapımı mücevherler ve Özbekistan'ın geleneksel el dokuması halıları sergilenmektedir. 7 binden fazla sanat eserinin sergilendiği müzede 19. yüzyıldan bugüne Özbekistan el işçiliğinin nasıl değişim gösterdiğini gözlemleyebilirsiniz.
UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi'nde bir İpek yolu şehri: Buhara
Tarih boyunca Moğollar, Persler gibi köklü devletlere ev sahipliği yapmış Buhara, bu devletlerden miras kalan eşsiz güzellikteki gök rengi çinili yapılarıyla göz dolduruyor. Arkeolojik bulgular sonucu 2 bin 500 yıllık geçmişe sahip olduğu tespit edilen şehir merkezi, UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi'ne alınmıştır. UNESCO tarafından koruma altına alınan Buhara, yetiştirdiği ilim insanları ve camileri ve medreseleriyle İslamiyet açısından önemli bir merkezdir.
Karahanlılar tarafından yapılan yukarıdan aşağı kalınlaşarak inen silindir biçimindeki Kalan minaresi, minare mimarisine farklı görünüş kazandırmıştır. Detaylı incelendiğinde ince işçiliğin, el emeğinin görülebileceği minareden gözlerinizi alamayacaksınız.
Alışılmış kale görüntüsünden uzak Ark Kalesi, Buhara'nın en eski yapıtlarından, her dönemde devletlerin yönetildiği bir merkez olarak kullanılmıştır. İçerisinde mihrabıyla dikkat çeken bir mescit bulunan kalenin bir bölümünde bulunan müzede Özbek kültürü ve tarihine ışık tutan eserleri görebilirsiniz.
Tüm bu bu büyük yapıların dışında pazar yerleri, çarşıları ve Chor-Minor Medresesi, İsmail Samani Türbesi, Uluğbek Medresesi de gezilip görülmesi gereken yerlerden.
Prens Romanov Sarayı
Taşkent'e sürgüne gönderilen Çar 2. Nikola'nın yeğeni Prens Romanov'un yaşaması için inşa edilen Prens Romanov Sarayı, 1891 yılında iki mimar Benoit ve Geyntseltman tarafından alışılmadık tarzda pencereler ve kulelerle modern mimari anlayışına göre tasarlanmıştır.
Sadece pazar günleri ziyaret edilebilen Saray, Çarlık döneminde halk ve burjuvazi arasındaki eşitsizliği gözler önüne sermektedir. Prens Romanov'un avcılık hobisine ithafen saray bahçesinde bronzdan geyikler ve av köpeği heykelleri yer almaktadır. Saray günümüzde müze dışından Özbekistan Dışişleri Bakanlığı tarafından konuk evi olarak da kullanılmaktadır.
SANAT ŞAHASERİ MASALLAR DİYARI: SEMERKANT
Kurulduğu tarihten yüzyıllar sonra bile görkemini koruyan Semerkant, Özbekistan'ın en bilinen, kartpostallara konu olan tarihi Registan Meydanı'nın bulunduğu şehirdir. Semerkant'ta görülmesi gereken yerlerden olan dünyada eşi benzeri bulunmayan meydanda Uluğ Bey Medresesi, Şirdor (Aslanlı) Medrese ve Tillakari (Altın işlemeli) Medrese'leri görenleri büyülüyor.
Mavinin her tonunun güneş sarısı taşlarla uyumunu gördüğünüzde detaylara tekrar tekrar bakmaktan kendinizi alamayacaksınız.
Tüm dünyada "Orta Asya'nın incisi" olarak adlandırılan U şeklindeki külliye, tek plan üzerinde farklı dönemlerde yapılmasına rağmen birbiriyle uyum içinde inşa edilmiş. Külliye içinde bulunan kapılar, saygı ve alçak gönüllüğü temsil edercesine alçak olarak yapılmıştır.
Kumlarla Kaplı Hiva
Çin'den Roma'ya uzanan İpek Yolu'nun önemli merkezlerinden Hiva, çöllerde uzun süre yolculuk yapan kervanların suları tükenmek üzereyken keşfettikleri bölgedir. Orta Asya'nın UNESCO Dünya Mirası Alanı Listesi'ne giren il şehri olan Hiva, 2200 metre uzunluğundaki kerpiç surların çevrelediği kapılardan girdiğinizde kendiniz başka bir dünyaya girmiş gibi hissedeceksiniz.
Bir açık hava müzesi olan Hiva'da panayır yerine dönenen çarşılarını gezmeli, festivallerine katılmalı ve geleneksel kıyafetleriyle poz veren Özbeklerle fotoğraf çektirmelisiniz.
ÖZBEKİSTAN'A NE ZAMAN GİDİLİR?
Karasal iklimin hakim sürdüğü Özbekistan'da kışları çok soğuk ve yazları da çöl sıcaklığında olduğu için bu aylarda gitmek uygun değildir. Nisan-Mayıs ve Eylül-Ekim gibi bahar aylarında gitmeniz tavsiye edilir.
ÖZBEKİSTAN'DA NE YENİR?
Özbekistan'ın dillere destan, nereye giderseniz karşınıza çıkacak Özbek pilavını kendi ülkesinde mutlaka yemelisiniz.
Pilavın yanında meşhur koyun etli yemeklerinden de yiyebilirsiniz. Özbekistan'da at eti de tüketildiği için yemek sipariş ederken at eti olmadığından emin olmak için dikkat etmelisiniz.