Genç Kürt Siviller'den PKK'ya tepki
Danıştay saldırısı sonrası yayınladıkları bildiri ile gündeme gelen ve kritik dönemlerdeki açıklamaları ile dikkati çeken sivil insiyatif grubunun son bildirisi PKK'ya yönelik.
ABONE OLGenç Kürt Siviller Rahatsız!
Genç Siviller'i tanıyorsunuz. Danıştay saldırısı sonrası bir bildiri yayınlayarak sesini yükselten, kritik günlerde zor ve demokrat tavır almayı bilen bir grup genç.
Bir kaç gün önce yeni bir bildiri geldi, yine gençlerden…
Şöyle bir not düşülmüştü, bildirinin başına:
“Bu şartlar altında sözün bittiği yer dedikleri zamanda konuşmak gerektiğini düşündüğümüz için bu metni yazdık. Aynı zamanda bu bildiri ile biz Kürt gençlerinin PKK'ye ilk defa seslenmesi de gerçekleşti. Sizden ricam bize arka çıkmanız. Her iki silahlı ve tehlikeli gücü de karşısına alan bu bildiri sonrasında neler olur onu da çok bilmiyoruz açıkçası. Tek bildiğim bu bildiriye imza atarak PKK ile arasına mesafe koymayı amaçlayan biz Kürt gençlerinin sizin demokrat tavrına güvendiğidir. Arka çıkmak dediğim de şu, lütfen Kürtlerden umudu kesmeyin. Biz gençler belki bir dönüşümü sağlayabiliriz elimizden ne gelir bilmesek de…”
İşte o bildiri:
“Biz bu coğrafyanın Kürt gençleriyiz. Şiddetle tek ilgimiz onun mağdurları olmamız. Türk gençlerden tek farkımız onlardan ayrı olarak sadece okuma- yazmayı değil Türkçe konuşmayı da ilkokulda öğrenmemiz. Yoksa ne kadar yoksulluğu varsa bu memleketin biz de çektik. Biz de Sezen Aksu'ya, Neşet Ertaş'a ağladık. Farkımız Şivan Perwer'e, Aynur Doğan'a da ağlamamız.
Biz buraların Kürt gençleriyiz. Köylerimiz yakıldı. Küsmedik. Göç ettik, en kötü yerlerde yaşadık, en kötü işleri yaptık. İsyan etmedik. Akrabalarımız faili meçhul cinayetlere kurban gitti, intikam peşinde koşmadık. Üzerimize bombalar atıldı, hukuktan başka bir şey istemedik.
Biz buraların Genç Kürt Sivilleriyiz. Siz acının sadece bir tarafını biliyorsunuz. Biz her tarafını…
Bir taraftan en büyük asker bizim asker tezahüratları ile havaya atılan gençlerin tabutları dönerken evlerine, bir taraftan da evinden çıkalı yıllar olan, bir gece yarısı sessiz sedasız gömülen gencecik insanların hayatları tükenirken bu bayram arefesinde, bizim geleceğimiz için gencecik insanları öldürme emri verenlere bizim de söyleyecek bir çift lafımız var.
Bu tavırlarınız hangi akla, hangi mantığa, hangi vicdana ve de en önemlisi hangi ahlaka sığıyor.
Bu ülkede yaşayan ve barış isteyenlerin elini yine yeniden zayıflatmaktan başka hiçbir anlamı olmayan bu hareketinizi bizim özgürlüğümüz için mi yaptığınızı düşünüyorsunuz. Kürtlerin geleceği için karanlık ilişkilere mi dalıyorsunuz?
Siyasetin havası esecekken bu ülkede, mecliste iken temsilcilerimiz, üstlerinde hükümetten, askerden, derin devletten, ya sev ya terk et diyenlerden baskı olsa da biz arkalarında duruyorduk kendi fikirlerimizle, kalemle-rimizle; konuşarak, dokunarak, değerek.
En son Beytüşşebap'ta neler olduğunu bu ülkede aklıselim insanlar tam da öğrenecekken ve buna karşı bir duruş gösterecekken, silahtan başka çözüm istemeyenlerin, güçlerini kandan, gencecik askerlerin kanından alanların eline çok güzel fırsat geçti sayenizde. Kararttığınız sadece 13 hayat değil ayrıca bu ülkede açığa çıkmayı bekleyen derin devletin ve savaş güçlerinin çıkış yolunu da kararttınız.
Kürtçe ve Türkçe ağıtlar yakan analarımızın göz pınarlarını kuruttunuz bu bayram arefesinde.
Mağdur insanlar zalimleşmeye başladığında o zaman yeni mağdurlar yaratacaktır değil mi? Siz de biz Kürtlerden zalimleşmemizi mi istiyorsunuz? Bu mu bu ülkedeki derin güçlerle ortak paydanız.
Ne Beytüşşebap'taki karanlık katliamı unutacağız ne Şırnak'taki o askerleri. Aynı Şemdinli'yi ve terörist diye adlandırılan Diyarbakır çocuklarını unutmadığımız gibi. Biz zalimleşmeyeceğiz. Ne mutlu Türküm demeyenlerin de mutlu olabileceği bir Türkiye için bizlerden beklenen sağduyuyu göstereceğiz.
Tercihimizi yaptık. İlle de beraber yaşayacağız! İlle de bir arada yaşayacağız! Çünkü biz bili-yoruz ki bu hayat ne Kürtlük ile geçer ne de Türklük ile.
Sözün bittiği yerde değil başladığı yerdeyiz. İnsanların yaşadığı yerde söz bitmez çünkü.
Ölmek değil, yaşamak istiyoruz.
Susmak değil konuşmak istiyoruz.
Birileri bu ülkede, adaleti, vicdanı ve insanlığı ayaklar altına alarak çevremizi kirletebilirler ama biz Genç Kürt Siviller kendi kapımızın önünü her zaman temiz tutacağız…”
Böyle seslere ve böyle gençlere susuyoruz…
ALİ BAYRAMOĞLU/YENİ ŞAFAK
-
cihan kaplan 17 yıl önce Şikayet Ettek yol hilafet tek yol birlik. bu catismalarin sonu hilafet yani islami birliktir,o oldugu zaman kürdü türkü olmaz ,ancak müslümanlar kardestir ,türkün kürdün farki yoktur ,yaradanimiz ayni kiblemiz ayni ,osmanlida öyle bir sey yoktu.bize bu ayriligi getirenlere bin lanet ,olmaz olsun o cumhuriyet olmaz olasica cumhuriyeti bize musallat edenler,gelin bir olalim kardes olalim kafire karsi sper olalim diri olalim ,ben müslümanim diyen herker kardesimdir,bundan baskasi fitnedir,fitnenin en büyügü laikliktir,demokrasidirBeğen
-
Dilâra Çamlıbel 17 yıl önce Şikayet Et7 yıl islami eğitim aldın ve beş vakit namaz kılıyorsan. Dtp\'nin kurmayı düşündüğü kürt devletinin ideolojisiyle aran pek hoş olmayacaktır :)Beğen
-
rodirenas 17 yıl önce Şikayet EtKardeşlik (!). -Adaletin olmadığı yerde kardeşlikten bahsedilmez. Aynı evde yaşayan aynı anne babadan iki kardeş bile beraber yaşamak istemezler ve görüşmek te istemezler. -Kürt sorunu ekonomi, inanç veya cehaletle ilgili değil siyasi bir sorundur. Mesala benim ekonomik koşullarım çok iyi ve 5 vakit namazımı kılıyorumn ayrıca 7 sene islami eğitim aldım ama DTP\'liyim. Asıl ekonomik durumları veya eğitimleri veya ahlakı güzel olanlar DTP\'ye destek veriyor doğuda.. -Artık kimse Kürtleri kandıracağını zannetmesin.Beğen
-
savaş tazeoğlu 17 yıl önce Şikayet Et. eger samimiyselr (bu gurup)işte bizim kardeşlerimiz başka söze gerek yok herşey TÜRKİYE içinBeğen
-
hamza baran 17 yıl önce Şikayet EtKÜRTLER VE TÜRKLER. Bir evde iki kardeş beraber yaşayacaksa birbirlerinin hukukuna riayet etmeli.Biri açlıktan kırılıyorken diğeri bakakalırsa işte o evde huzur olmaz.Dışardan nifak tohumu böyle atılırBeğen