Türkiye'de de gösterime girdi! Ülkesinin Türklere zulmünü film yaptı

Bulgaristan’da 1980’lerde Türklere yapılan baskıların Bulgarların gözünden işlendiği "Güller Ülkesi: Damascena" filminin yapımcısı ve senaristi Stoyan Stoyanov "O günleri hiç unutamıyorum. İnanın o hadiselerde yer alan bazı polisler bile yaptıklarından utanç duyuyordu" diyor.

ABONE OL
GİRİŞ 29.01.2020 06:38 GÜNCELLEME 29.01.2020 11:27 GÜNCEL
Türkiye'de de gösterime girdi! Ülkesinin Türklere zulmünü film yaptı
Türkiye'de de gösterime girdi! Ülkesinin Türklere zulmünü film yaptı

Stoyan Stoyanov’un kendi hayat hikâyesinden yola çıkarak yapımcılığını üstlenip senaryosunu yazdığı “Güller Ülkesi: Damascena” filmi, bu hafta Türkiye’de gösterime giriyor. Alexander Smolyanov ve Todor Anastasov’un yönetmen koltuğunda oturduğu film, Bulgaristan’ın en büyük gül yağı üreticisi olan Stoyanov’un hayallerini gerçekleştirme hikâyesini anlatıyor. Son elli seneyi ele alan filmin asıl dikkat çeken yönü ise sosyalist devirde Türklere yapılan zulmün ilk defa Bulgar isimler tarafından işleniyor oluşu... “Damascena: Güller Ülkesi” 1989’da bir milyon Türk’ün evlerini terk ederek Türkiye’ye göçmesiyle neticelenen acı olaylara ışık tutuyor.

 

Sorularımızı cevaplayan filmin yapımcısı ve senaristi Stoyanov, Kazanlık’ta yer alan fabrikasının kuruluş hikâyesi üzerinden geride kalan yarım asrı anlattıklarını söylüyor.

TÜRKLERE YARDIM ETTİĞİM İÇİN GÖZALTINA ALINDIM

 

Todor Jivkov diktatörlüğünde Bulgaristan’da Türklere yapılan asimilasyon ve zulümlere de eserinde yer veren Stoyanov, o günlerde yaşananları şöyle dile getiriyor: 1980’lerin sonunda ülkemde büyük hatalar yapıldı. Sonrasında Bulgaristan’da yaşayan bir milyon Türk, Türkiye’ye göç etmeye zorlandı. Ben o zamanlar sosyalist hükumetin politikalarının yanlış olduğunu düşünüyordum ama tek başıma bir şeyler yapmam zordu. Sadece tanıdığım Türklere yardım edebildim. Ancak Türklere yardım ettiğim ortaya çıkınca Bulgar güçleri tarafından gözaltına alındım, nezarette dayak yedim. Şimdi artık gülerek anlatıyorum ama o günlerde bunu yapabilmek çok tehlikeliydi. Daha sonra devlet büyük bir hata yaptığını anladı. Bense yaptıklarımdan ötürü kendimi çok iyi hissettim.

Ülkesinde şahit olduğu zulümleri unutamadığını kaydeden Stoyan Stoyanov “Mesela çocuğuyla Türkiye’ye giderken gözü yaşlı anne babasını Bulgaristan’da bırakan kadının hâli hiç aklımdan çıkmıyor. Bunu gördüğümde kendimi çok kötü hissetmiştim. İnanın bana o hadiselerde yer alan bazı polisler bile yaptıklarından utanç duyuyordu” diye konuşuyor.

FİLMİM, İKİ MİLLETE KÖPRÜ OLACAK

1989’da yaşananlardan sonra Türkiye ile Bulgaristan arasına soğukluk girdiğini savunan Stoyanov “Aslında filmin Türkiye’de gösterime girmesi, bu soğukluğu yok etme çabası. Ben ‘Güller Ülkesi: Damascena’ filmimle iki millet arasında bir köprü meydana getirmek istiyorum. Aslında filmde benim hayatımdan ziyade tarihi anlatıyorum. Sebebi de bu köprüyü kurabilmek. Şimdiye kadar sosyalist devirde yaşananları bu kadar açık şekilde gösteren bir film çekilmedi. Ama kendi milletimden kötü bir reaksiyon almadım” diyor.

OSMANLI BİZE KÖLELİK DEĞİL ADALET GETİRDİ

Bulgaristan ve Türkiye tarihinin çoğu yerde örtüştüğünü vurgulayan yapımcı ve senarist Stoyan Stoyanov şunları söyledi: Osmanlı asırlarca Bulgaristan’a hâkim oldu. Buna bazı Bulgarlar “kölelik dönemi” diyor ama ben öyle düşünmüyorum. Okuduğum kaynaklara göre Osmanlı, hem Türklere hem de Bulgarlara adil bir şekilde davrandı. Köle olmak, hiçbir hakka sahip olmamak demektir. Ama Bulgaristan Osmanlı hâkimiyetindeyken herkesin hakkı vardı, “Çorbacı” denilen Bulgar zenginleri mevcuttu. Osmanlı, Bulgarlara baskı kurmadı. Tarih kitaplarında hem Osmanlı biz köle etti diye yazıyorlar hem de Bulgar zenginleri vardı diyorlar. Bunlar birbiriyle tenakuz hâlinde. Sosyalist dönemde ise her şey devletindi. Tarihi değiştiremeyiz ama sosyalizm çökmeseydi ben hayallerimi gerçekleştiremeyecektim.

KAYNAK : Türkiye Gazetesi
YORUMLAR 8 TÜMÜ
  • Mehmet 4 yıl önce Şikayet Et
    Keşke o göç ettirilenlerin torunlarına vatandaşlık verselerde, hatalarını kapatmış olurlar. Vicdanlar ancak o zaman rahat eder. O zaman 1 milyon Türk, şimdi belkide 1 milyonda vatandaşlık vermesi gereken torunlar doğdu anadoluda,vatanlarından uzak.
    Cevapla
  • Bursa 4 yıl önce Şikayet Et
    Veriyorlar zaten hatta ondan önce 1950 lerde gelenlerin varislerine bile veriyorlar adamlar da sıkıntı yok
    Cevapla
  • Vatandaş 4 yıl önce Şikayet Et
    halklar ,kralkardan ,engizisyon dan o kadar zulum,işkence görüyorlar ki, Osmanlı idaresindeki yerlere kaçanlar Osmanlı 'nin adaletini görünce öz vatani gibi ,Öz milleti gibi Osmanlı da asker oluyorlar ,Cunki osmanlı bunları yetiştirip.Ulkenize dönün ve oradaki halkın zulmünü durdurun diyor.ordular veriyor.Daha sonra devşirmeler sistem oluyor.Osmanli adaletini görüp rahatlıkla müslüman oluyor. Irlanda yardimlari da örnektir.Osmanli sarığını tercih ederiz demeleri de .Osmanlı Bütün Dünya insanlarının haklarını korumayı hedeflemiş.Abd de bu sistemi kurmaya çalışsa da özündeki vahsi Tam tersi dünyaya zulüm ihraç etmiştir.
    Cevapla
  • Erkan 4 yıl önce Şikayet Et
    Projenin adi ozamanlar ab ye aliriz ama Türkleri gönderin. Ayni kibrisdaki gibi, Annan planini haksiz olan kazandi SIMDILIK
    Cevapla
  • mehmet57 4 yıl önce Şikayet Et
    köle olsaydılar önce dillerini sonra dinlerini değiştirilerdi osmanlı hiç bir milletin mne dinini nede dilini nede kültürüne dokunmuştur şu anda tüm dünya osmanlıya hasret adalete huzura kardeşliğe ihtiyaç var sağol kardeş iyi bi şey yapmışsın biz kendi ataşlarımızı kendimize anlatamamışız her yer hain şerfsiz dolu
    Cevapla
  • YİĞİDO 4 yıl önce Şikayet Et
    tebrik eferim
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR