Mehmet Görmez'den 'Ayasofya' açıklaması!

Ayasofya’nın yeniden camiye dönüştürülmesi kararı, hem Türkiye’nin hem de dünyanın gündemine oturdu. Müslüman alemini sevince boğan haberin ardından açılmalarda peş peşe gelmeye başladı. Son olarak Diyanet İşleri eski Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, kararın ardından açıklama yaptı.

ABONE OL
GİRİŞ 12.07.2020 14:19 GÜNCELLEME 12.07.2020 14:20 GÜNCEL
Mehmet Görmez'den 'Ayasofya' açıklaması!
Mehmet Görmez'den 'Ayasofya' açıklaması!

Ayasofya’nın hem din ve medeniyetler, hem de İslam ve Türk tarihi açısından ihtişamlı bir geçmişe sahip olduğunu belirten Görmez, “Nihayet Ayasofya'nın yeniden ibadete açılmış olması her türlü takdirin üzerindedir. Bu vesileyle ifade etmek gerekir ki Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın hem milletimizin hem tüm İslam dünyasının birikmiş duygularına tercümanlık eden bu adımı her şeyden önce derin bir saygı, güçlü bir güven ve sağlam bir aidiyet duygusunu yeniden inşa etme potansiyeli taşımaktadır” ifadelerini kullandı. 

 

 

Haftalardır gündemden düşmeyen Ayasofya’nın yeniden camiye çevrilip çevirilmeyeceğiyle ilgili milyonlar Danıştay'dan gelecek karara kilitlenmişti. Danıştay 10. Dairesi, 10 Temmuz’da tarihe geçen bir karar imza atarak Ayasofya'nın camiden müzeye dönüştürülmesine dair 24 Kasım 1934 tarihli Bakanlar Kurulu kararını iptal etti. Hem Türk hem de dünya basını gözlerini bu karara çevirdi. Dünyanın her kçşesinden açıklamalar art arda geldi. Son olarak Diyanet İşleri eski Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez de Ayasofya’nın camiye çevrileme karraına ilişkin memnuniyetini dile getiren açıklamalarda bulundu.

"HEM İNSANLIK HEM İSLAM ALEMİ İÇİN ÖNEMLİ BİR MABED"

 

 

İslam Peygamberi Hz. Muhammed'in dünyaya teşriflerinden iki yüz yıl kadar önce mabet olarak inşa edilen, hem din ve medeniyetler, hem de İslam ve Türk tarihi açısından ihtişamlı bir geçmişe sahip olan yapının cami statüsüne kazandırılmasından dolayı memnun olduğunu belirten Görmez, “Bu kadim mabedin, ilk banileri tarafından, içinde kâinatı yoktan var eden ve tek olan Allah'a ibadet gayesiyle bir mabet olarak inşa edildiğini ittifakla kaydetmektedir. Esasen bu ulvi gaye, Feth-i Mübîni Peygamber müjdesine nail olma şerefiyle gerçekleştirme bahtiyarlığına erişen Fatih Sultan Mehmet'in 1453'te İstanbul'u fethiyle birlikte hiçbir aksamaya meydan vermeksizin geçtiğimiz yüz yılın başlarına kadar kesintisiz bir şekilde devam etmiştir” dedi. 

"FATİH'İN EMANETİ AZİZ MİLLETİMİZE EMANET EDİLDİ"

Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul'un Fethi’nden hemen sonra yayınladığı Emanname/Ahitname’ye de değinen Görmez “İstanbul'da yaşayan bütün gayrimüslimleri inançlarında, ibadetlerinde ve yaşantılarında hür bırakmış; ‘Kendimizi korur gibi sizleri de koruyacağız’ diyerek ibadethaneleri başta olmak üzere her türlü̈ can ve mal emniyetlerini koruma altına almıştır. Ancak bir istisna olarak yukarıda zikredilen ulvi gayeye istinaden Ayasofya'yı camiye çevirerek onun kıyamete kadar bir İslam mabedi sıfatıyla varlığını sürdürmesi kayd u şartıyla vakfedip Aziz Milletimize emanet etmiştir” şeklinde konuştu. 

"TÜRK MİLLETİ AYASOFYA'YI İTİNAYLA KORUDU"

Fetih öncesi zamanlarda yer yer bizzat kendi inananları tarafından ağır tahrip ve yıkımlara maruz bırakılan yapının milletimiz tarafından daima korunduğunu dile getiren görmez, “Tevhidin simgesi olarak ilave edilen minareleri ve yüz yıllar boyunca müminlerin Rahmân ve Rahim olan Allah'a yaptıkları secdelerle ilk banilerinin ulvi gayelerini berhayat kılan mabet özelliğinin devamlılığı sağlanmıştır. Ayasofya, içinde ibadet edilen bir mabet olmanın ötesinde, astronomiden fıkha matematikten kelama kadar pek çok alanda etrafında inşa edilen ilim müesseseleriyle, isminin (Hagia Sophia) hakkını verircesine ilahî bilgeliğin tahsil edildiği bir ilim ve hikmet külliyesi olarak 1934'e kadar beş asır boyunca varlığını devam ettirmiştir” ifadelerini kullandı. 

Görmez şöyle devam etti: “Ayasofya, 1934'te, önce tamirat gerekçesiyle ibadete kapatılmış, daha sonra ise radikal bir kararla müzeye dönüştürülmüştür. O günden bugüne hem mabet masuniyetine hem tarihsel müktesebata hem de vakıf geleneğimize aykırı bir şekilde işleyen bu durum milletimiz nezdinde büyük bir burukluğa yol açmış, yaşanılan hayal kırıklığı toplumda giderek genişleyen bir huzursuzluğun kaynağı olmuştur. Ayasofya'nın ibadete açılıp açılmaması hususunun, çeşitli mahfillerde zaman zaman bir bağımsızlık ve özgürlük, hatta bir vesayet konusu olarak takdim edilmesi ise daima bir ukdeye dönüşmüş ve milletimizin her ferdini derinden yaralamıştır” 

"DİNLER ARASI ÇATIŞMANIN İŞARETİ, OLAMAZ"

Ayasofya’nın açıldığı andan itibaren Batı’nın eleştiri oklarına hedef olduğunu vurgulayan Görmez “Batı muhitlerinde yazılıp çizildiği gibi, kiliseden camiye değil, beş asırlık bir cami iken çevrildiği müzeden asli hüviyeti olan camiye yeniden dönüştürülmüştür. Binaenaleyh Ayasofya'nın bir İslam mabedi sıfatıyla yeniden ibadete açılmasını küresel ölçekte sınır tanımaz bir gerilim edebiyatının parçası olarak ele almak ve bu masum ve haklı talepleri muhtemel bir dinler ve medeniyetler arası çatışmanın işareti olarak kodlamak son derece yanlıştır. Bu husus tarih boyunca tüm dinlere her zaman özgürleştirici alanlar açmakta zorlanmamış bir medeniyetin müntesipleri tarafından ibretle karşılanmaktadır” dedi. 

Görmez açıklamasını şöyle sürdürdü:” 86 yıl milletten mahrum edilmiş bir mabedin kesintiye uğramış tatsız bir süreçten sonra bugün kapılarını tekrar müminlere açması karşısında bütün bir milletin duyduğu sevinç ve coşku, başlı başına heyecan vericidir. Farklı siyasi eğilim, meşrep ve ekollerin Ayasofya söz konusu olduğunda ortaya koydukları bütünlük bu tarihsel gecikmenin giderilmesi konusunda atılan adımların ne kadar isabetli olduğunu bir kez daha ortaya koymuştur.” 

CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN'A TEŞEKKÜR

Ayasofya'nın kapılarının Allah yolunda olan herkese açık olacağını söyleyen Görmez, “Ayasofya'ya yüksek bir maneviyata geçit bulmak için ziyaret edenlere ev sahipliği yapanlar, uzun ve kadim bir medeniyetin evlatları olarak buna her daim hazır olduklarını her fırsatta ispat etmişlerdir. Bütün bu sebeplerle nihayet Ayasofya'nın yeniden ibadete açılmış olması her türlü takdirin üzerindedir. Bu vesileyle ifade etmek gerekir ki Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın hem milletimizin hem tüm İslam dünyasının birikmiş duygularına tercümanlık eden bu adımı her şeyden önce derin bir saygı, güçlü bir güven ve sağlam bir aidiyet duygusunu yeniden inşa etme potansiyeli taşımaktadır” şeklinde konuştu.

YORUMLAR 3
  • Duyarlı 4 yıl önce Şikayet Et
    İnşallah 24 Temmuz günü ilk Cuma Namazını Sayın Reisimiz kıldıracaktır. Olursa çok çok güzel bir etki yaratacaktır.İşte Lider devletin Başkanı. Ümmetin İmanlı, Cesur, Merhamatli ve gerektiğinde Şedid lideri.Haydi Ya Allah. Ümmete hayırlı olsun.
    Cevapla
  • Kamil 4 yıl önce Şikayet Et
    Mehmet Görmez Hoca, görevini layıkıyla yapan ender Diyanet İşleri Başkanlarındandı. Allah razı olsun...
    Cevapla
  • Maşallah 4 yıl önce Şikayet Et
    Satın Mehmet Görmez Hocamız Cumaları Ayasofyaya vaizlik vazifesini de yapsa güzel olur. Bir de yeniden Diyanet işleri BAKANI Olarak gorevlendırılse layıktır.
    Cevapla

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR