Mustafa Şentop: Dünyanın hiçbir yerinde yok!
Şentop, Azerbaycan-Pakistan-Türkiye Parlamento Başkanları Birinci Toplantısı için bulunduğu Bakü'de, gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
ABONE OLTBMM Başkanı Mustafa Şentop, "Arzumuz, Tunus halkının hak ettiği şekilde, kendi iradesiyle, anayasal düzenin ve hukuk kurallarının işlediği bir yönetimle yönetilmesidir." dedi.
Vatan müdafaasında Türkiye'nin açıkça Azerbaycan'ın yanında yer aldığını belirten Şentop, "Sadece dostumuz olduğu için değil, davasında sonuna kadar haklı olduğu için Azerbaycan'ın yanında yer aldık." ifadesini kullandı.
Tunus'ta parlamentonun faaliyetlerinin askıya alınmasının yanlış olduğunu vurgulayan Şentop, "Tunus Anayasası da dünyanın hiçbir Anayasası da buna müsaade etmez. Bir yürütme erkinin yasama organının faaliyetlerini geçici olarak da durdurmasını mümkün kılan bir Anayasa hükmü dünyanın hiçbir yerinde olamaz." dedi.
Şuşa ve Fuzuli şehirlerine de gideceğini bildiren Şentop, Batı ülkelerinde Ermeni diasporasının yaptığı kara propagandayla sanki Azerbaycan zulmediyormuş, Ermeniler ise mazlum bir halkmış gibi anlatıldığını söyledi.
Şentop, anlatılanlara göre Şuşa dışındaki yerlerde Ermenilerin adeta taş üstünde taş bırakmadığını dile getirerek, buraya dikkati çekip bizatihi görerek bu kara propagandayı yerle bir etmek gerektiğini vurguladı. Şentop, Ermenilerce döşenen mayınlar nedeniyle çok sayıda kişinin hayatını kaybettiğini ve sakat kaldığını da belirtti.
TUNUS'TAKİ GELİŞMELER
Şentop, Tunus'ta meydana gelen gelişmeler konusunda, değişen dünyada, "İç meselesidir, kimse sesini çıkartmasın." denilemeyeceğini aktararak Birleşik Arap Emirlikleri'nin (BAE) ekonomik olarak finans sağladığı ve özellikle sosyal medya üzerinden organize ettiği bazı yapıların Tunus'ta bir kargaşa ortamı oluşturduklarına ve bugünkü sonucu gerçekleştirme amacıyla hareket ettiklerine dair iddialar bulunduğunu anımsattı.
Tunus'ta parlamentonun faaliyetlerinin askıya alınmasının yanlış olduğunu vurgulayan Şentop, "Tunus Anayasası da dünyanın hiçbir Anayasası da buna müsaade etmez. Bir yürütme erkinin yasama organının faaliyetlerini geçici olarak da durdurmasını mümkün kılan bir Anayasa hükmü dünyanın hiçbir yerinde olamaz." dedi.
Durumu bir darbe olarak değerlendirdiğini belirten Şentop, şöyle konuştu:
"Halin gerektirdiği her türlü tedbiri alabilir gibi bir ifade var. Fakat anayasanın bir maddesine dayanarak anayasayı askıya alabilmek gibi bir durum söz konusu olamaz. Yürütme organının yasama organını işlevsiz hale getirebilecek bir adım atabilmesine bir anayasa hükmünün imkan verdiğini düşünebilmek, kabul edebilmek mümkün değil. Cumhurbaşkanının olağanüstü halle ilgili kararı aldığında Meclisi fesih yetkisi var sistemde. Fakat bu sadece hükümetin kurulamaması gibi hallere münhasır. Cumhurbaşkanının olağanüstü hal ilanı kendi takdiri, değerlendirmesinde olan bir husus. Onunla ilgili bir itirazımız yok. O siyasi bir takdirdir. Buradaki sorun iki noktada düğümleniyor, Meclisin faaliyetlerini askıya alması ve geçici süreyle de olsa milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılması. Böyle bir yetkisi cumhurbaşkanının olamaz. Bir başka husus da başbakanın görevden alınması meselesi. Çünkü başbakanın görevden alınmasında ilgili cumhurbaşkanına tanınmış bir yetki yok. Başbakan ancak Mecliste gensoruyla düşürülüyor. Cumhurbaşkanı olağanüstü hal ilan edebilir, bununla ilgili her türlü tedbiri alabilir ama bu her türlü tedbirin içerisine parlamento çalışmalarını askıya alma ve başbakanı, hükümeti görevden alma yoktur. Olması, anayasanın mantığına aykırı bir husus. Bizim arzumuz, Tunus halkının hak ettiği şekilde, kendi iradesiyle, anayasal düzenin ve hukuk kurallarının işlediği bir yönetimle yönetilmesidir."
CUMHURBAŞKANLIĞI HÜKÜMET SİTEMİ'NE YÖNELİK ELEŞTİRİLER
TBMM Başkanı Şentop, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin oturduğuna inanıp inanmadığının ve eleştirileri nasıl değerlendirdiğinin sorulması üzerine, "3 yıllık bir uygulama dönemi var. Şüphesiz mükemmel, ideal bir sistem söz konusu olamaz. Dünyanın hiçbir yerinde yok." dedi.
Hiçbir sistemin tasarlanıp mükemmel şekilde uygulanmasının söz konusu olamayacağını belirten Şentop, her sistemin kendisinden, düzenlemeden, konjonktürden kaynaklanan sebeplerle yanlışları, düzeltilmesi gereken noktalarının çıkabileceğini söyledi.
Sistemin kendisinden kaynaklanan hatalar ile konjonktürden, uygulamadan kaynaklanan hataların ayrılması gerektiğini vurgulayan Şentop, "Anayasadaki tasarımı itibarıyla Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin kendisinden kaynaklanan bir rahatsızlık, bir sıkıntı, sorun yok. Sistemin temel özelliği, hükümetin doğrudan halk tarafından seçiliyor olmasıdır." diye konuştu.
Mustafa Şentop, anayasal düzlemde sistemin bizatihi kendisinden kaynaklanan sorunlar bulunmadığını ifade ederek, parlamenter sistemin bazı alışkanlıklarıyla hala yeni sistemde hareket etmeye çalışanlar bulunduğunu söyledi.
Henüz bazı alışkanlıkların, zihin dünyasındaki takıntıların, varsayımların düzelebilmesi, yeni sisteme adapte olabilmesi için zamana ihtiyaç olduğunu düşündüğünü ve 5 yıl gibi bir zamanda bunların aşılabileceği kanaatinde olduğunu dile getiren Şentop, mesafe alındığını ve daha da alınacağını belirtti.
Şentop, sadece Türkiye değil bütün dünyayı etkileyen koronavirüs salgınına işaret ederek, "Böyle bir olağanüstü tablonun bütün olumsuz sonuçlarını toplayıp Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne yıkmaya çalışan bir anlayış da var tabii." dedi.
Millet İttifakı'nın parlamenter sisteme dönülmesine yönelik vaadiyle ilgili soruya karşılık Şentop, "İktidara gelince hükümet sistemini değiştiririz." gibi basit şekilde anlatmanın aldatıcı olacağını, parlamenter sistem önerenlerin önceki sistemi uygulamak gibi bir niyetleri bulunmadığını söyledi.
"Güçlendirilmiş parlamenter sistem" önerisinin bunun göstergesi olduğunu ifade eden Şentop, "Madem hükümet sistemi değişikliğinin bu kadar önemli olduğunu düşünüyorsunuz o zaman somut bir şey ortaya koyun." dedi.
Güçlendirilmiş parlamenter sistem önerisiyle neyin güçlendirildiğini soran Şentop, bu söylemle insanların parlamentonun güçlendirildiğini sandığını ancak aksine, bunun yürütmenin güçlendirildiği bir sistem olduğunu ifade etti.
Şentop, yürütmenin güçlü olmasından şikayet edenlerin önerdikleri modelin, hükümetin güçlendirilmesini esas alan bir model olduğunu söyleyerek, "Güçlendirilmiş parlamenter sistem önerisini somutlaştırın. İlkesel bazdaki tartışmalardan sonuç alabilmek mümkün değil." diye konuştu.
Azerbaycan'daki temasları kapsamında gazetecilerle bir araya gelen Şentop, Türkiye, Azerbaycan ve Pakistan arasında üçlü bir mekanizma oluşturulduğunu ifade etti. Üçlü mekanizmanın kurumsallaşmasını istediklerini dile getiren Şentop, "Bu üç ülkenin uluslararası alandaki iddialarını, tezlerini destekleyen, birlikte hareket etme niyeti olan ülkeleriz." diye konuştu.
Şentop, Azerbaycan-Pakistan-Türkiye halkları arasında da ilişkiler bulunduğunu, üçlü mekanizmanın ilişkileri bölgesel düzeye taşıma anlamında önemli bir adım olacağını vurgulayarak Bakü Beyannamesi hakkında bilgi verdi.
Türkiye-Azerbaycan-Pakistan ittifakının birilerine karşı olmadığını söyleyen Şentop, "Bir antitez ve bir reaksiyon olarak oluşmuş bir şey değil bu. Bu vatan savaşında, Türkiye ve Pakistan'ın Azerbaycan'ın yanında yer alması başlangıç değil, aslında bir sonuçtur. Daha önce de tezlerinde Azerbaycan'ı destekliyorduk, Pakistan aynı şekilde dile getiriyordu. Vatan savaşı sırasında da bunu çok açık şekilde deklare ettik. Bu bakımdan bir ülkeye veya ülkelere karşı bir oluşum gibi değerlendirmek yapılan işi biraz daha basitleştirir, küçültür." değerlendirmesinde bulundu.
Şentop, 21. yüzyılda yeni paradigmaların ortaya çıkacağını, 20. yüzyılın paradigmalarının iyi bir dünya getirmediğini ifade ederek üçlü mekanizmaya dair adımın bölge ve dünya barışına katkı sunmak için düşünülmüş bir hedef olduğunu vurguladı.
GÖÇMEN SORUNU
Türkiye'deki göçmenlerle ilgili soru üzerine Şentop, bunun bir insani mesele olduğunu anlatarak güvenli bir hayat imkanı bulamayanların Türkiye, Ürdün ve Lübnan'a gittiğini söyledi.
Türkiye'nin meseleye insani olarak baktığının altını çizen Şentop, şöyle devam etti:
"Türkiye, dünyanın da şunu görmesini istiyor: Bu Türkiye'nin sorunu değil. Bu sorunu Türkiye ortaya çıkarmadı. Suriye'deki, Afganistan'daki sorunları Türkiye ortaya çıkarmadı ama bütün bu sorunların sonuçlarını Türkiye üstleniyor. Bu bütün dünyanın sorunudur. Her ülkenin bu konuda sorumluluğunu fark etmesi ve elini taşın altına koyması gerekiyor. Avusturya Başbakanı gibi tuhaf açıklamalar yapılıyor; 'Herkesin Avusturya'ya gelmesine gerek yok, Türkiye gibi ülkeler de var.' Sanki Avusturya'ya giden var. Avusturya'ya kaç kişi gitmiş, kaç göçmen var Avusturya sınırları içerisinde? Bu konuda ancak hicap duyulabilir, 'Niye bizim ülkemize gelmiyor insanlar, gelemiyor, bizi sığınılabilir görmüyor' diye. 'Türkiye 4 milyondan fazla göçmen barındırıyor. Türkiye bu kadar ağır bir yükün altındayken biz niye daha fazla şeyler yapamıyoruz göçmenler, Türkiye için.' demesi lazımken tamamen bir sorumsuzluk, tamamen siyasi bencillik örneği. Başta Avrupa olmak üzere bütün ülkelerden bu konuda sorumluluklarını hatırlamalarını bekleriz."
"ERMENİSTAN HALKININ HUZURSUZLUKTAN YANA OLDUĞUNU DÜŞÜNMÜYORUM"
Azerbaycan-Ermenistan sınırında son zamanlarda yaşanan gerginliklerle ilgili soru üzerine Şentop, Ermenistan'ın saldırgan, hukuk tanımaz politikalarının yeni olmadığını söyledi. Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev'in ve Azerbaycan Dışişleri Bakanlığının açıkladığı kapsamlı bir barış anlaşması fikrinin önemli olduğunu vurgulayan Şentop, "Ermenistan halkının da huzursuzluktan, çatışmadan yana olduğunu düşünmüyorum ama şüphesiz orada bazı militan grupların bu tür çatışmalara öncülük ettiğini, destek verdiğini düşünebiliriz. Bunlar devam ettiği sürece bölgede barışın sağlanabilmesi mümkün değil. Çağrı yapabiliriz, artık herkesin uluslararası hukuka, komşuluk hukukuna riayet eden ve çatışmaları dışlayan bir tavrı benimsemesi lazım." diye konuştu.
Şentop, herkesin verdiği sözün arkasında durması gerektiğine dikkati çekerek Zengezur koridorunun kısa süre içinde açılmasını arzu ettiklerini belirtti.
Afganistan ile ilgili soru üzerine Şentop, Türkiye'nin yıllardır Kabil Havaalanı'nın güvenliğini sağladığını, bunun devamının arzu edildiğini dile getirdi. Şentop, Türkiye'nin, uluslararası meşruiyet çerçevesinde daha önce olduğu gibi devam etme yönünde Afganistan'daki gruplarla görüşmelerini sürdürdüğünü anlattı.
Başka bir soru üzerine, Bakü Beyannamesi'nde Azerbaycan-Pakistan-Türkiye'nin uluslararası alandaki bazı tezleriyle ilgili hususların yer almadığını ancak genel olarak değerlendirildiğini ifade eden Şentop, bu konudaki tavrın, tutumun belli olduğunu söyledi.
Şentop, Pakistan'ın Cammu-Keşmir, Azerbaycan'ın Karabağ, Türkiye'nin de KKTC ile ilgili tezlerinin karşılıklı olarak desteklendiğini kaydetti.