Bakan Göktaş duyurdu: Yeni sosyal medya düzenlemesinde beş aşamalı mücadele planı!
Çocuklara yönelik sosyal medya düzenlemesinin detaylarını anlatan Bakan Göktaş, sosyal medyanın zararlarından çocuklarımızı koruyacak 5 aşamalı planı açıkladı.
ABONE OLAile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, çocukları sosyal medya platformlarının bağımlılığından ve kötülüklerinden korumak için düşünülen yeni düzenlemeye ilişkin bilgi verdi.
Bakan Göktaş'ın açıklamalarından satır başları şöyle:
SOSYAL MEDYA BAĞIMLILIĞIYLA MÜCADELE
Son yıllarda birçok ülke, sosyal medya platformlarının özellikle çocuklar üzerindeki olumsuz etkilerini azaltmak amacıyla çeşitli yasal düzenlemeler getiriyor.
Bu olumsuz etkiler, beyin kimyasını etkileyen değişimlerden, sosyal problemlere kadar değişen bir çerçevede çeşitlilik arz ediyor. Bağımlılık konusunda çalışan uzmanlar sosyal medya bağımlılığının beyinde madde bağımlılığıyla benzer mekanizmaları tetiklediğini belirtiyorlar. Sosyal medya bağımlılığını “dijital eroin” olarak Adlandıran uzmanlar var. Bu madde bağımlılığına benzetilen sosyal medya kullanım etkilerine karşı ergen ve çocuklar çok daha fazla risk altındalar.
Ergenlik dönemi, doğum sonrası dönemin ardından beynin en fazla değişim ve büyüme gösterdiği dönem olarak biliniyor. Bazı klinik çalışmalar bir çocuğun teknoloji bağımlılığının sınırı aşması durumunda tedavinin çok zor hale gelebildiğini gösteriyor. Hatta video oyunlarında kaybolmuş ya da Facebook bağımlısı sosyal medya kullanıcılarını tedavi etmenin, en az uyuşturucu madde bağımlılarını tedavi etmek kadar zor olduğu görülmüş.
EKRAN BAĞIMLILIĞI RAHATSIZLIKLARI
Sanal otizm; ''Ekrana bağlı gelişen otizm'' ya da ''televizyona maruz kalmaktan kaynaklı gelişen otizm'' olarak tanımlanan bir kavram.
Daha çok erken çocukluk döneminde görülen “sanal otizm” çocuklarda otizmli olmadığı halde otizm belirtilerinin ortaya çıkmasına neden oluyor.
Ekran teknolojileri yalnızca bağımlılık oluşturmakla kalmıyor. Aynı zamanda Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu, kaygı, depresyon, artan saldırganlık ve intihar eğilimi gibi çeşitli ruhsal ve davranışsal rahatsızlıklara da yol açıyor.
Bu anlamda literatüre yeni yeni tanıların girdiğini görüyoruz.
CEP TELEFONUNDAN AYRILMA KORKUSU
Mesela Nomofobi (No Mobile Phone Phobia) kelimelerinden türetilmiş bir kelime olup, cep telefonundan ayrılma korkusu olarak tanımlanıyor.
Benzer şekilde Netlessfobi, literatürdeki adıyla Fobo (Fear of being offline) internetsiz kalma korkusu olarak bilinen bir davranış bozukluğu. Fobo’da internetsiz ortamlar insanlar üzerinde anksiyete oluşturuyor.
Ergenlik döneminde sosyal medya kullanımının alışkanlık haline gelmesi, sadece o anki davranışları etkilemekle kalmıyor. Aynı zamanda beyin gelişimini yetişkinlik dönemine tesir edecek şekilde de değiştiriyor.
Ekrandaki içerikler beyini olumlu ya da olumsuz yönde uyararak çocukların uyku eğilimlerini düşürüyor. Ekrandan yayılan parlak ışığın melatonin salgısını baskılayarak uykuyu geciktirmesi gibi sebeplerle uyku yetersizliğine bağlı gelişim bozuklukları görülebiliyor.
Ekran alışkanlıkları hem çocuklarda hem de yetişkinlerde uyku sağlığına zarar veriyor.
BEYİN ÇÜRÜMESİ
Çarpıcı bir bilgi olarak paylaşmak isterim, bu yıl Oxford sözlüğü “Brain Rot” tabirini yılın kelimesi olarak seçti. Türkçe karşılığı “beyin çürümesi” olan bu kelime, aşırı ekran süresinin neden olduğu zihinsel bulanıklık, halsizlik, büyük seviyede dikkat dağınıklığı ve bilişsel gerilemeyi ifade ediyor
Bir diğer önemli bulgu ise sosyal medya kullanımının yaşam memnuniyetini azalttığı yönünde. Bu da çocuklarda intihar eğilimini tetikleyebilecek önemli bir risk faktörü olarak değerlendiriliyor. Bu tespitler, özellikle çocuklar ve gençler için ekran kullanımının potansiyel zararlarına yönelik daha derin bir farkındalık ve önlem alınması gerekliliğini ortaya koyuyor.
ÇOCUKLARA YÖNELİK SOSYAL MEDYA DÜZENLEMELERİ
Tüm bu risk faktörlerinden hareketle dünya genelinde pek çok ülkede “Dijital yerli” olarak adlandırılan çocukların ve gençlerin sosyal medya kullanımıyla ilgili düzenlemelerin yapılması gündemde. Mevcut tartışmaların merkezinde, şiddet, intihar ve kendine zarar vermeye yönlendiren içeriklerin engellenmesi ile çocukların 13 yaş altındayken sosyal medyada hesap açmasının daha sıkı denetim altına alınması gibi konular bulunuyor. Norveç, Fransa, İngiltere ve İrlanda gibi ülkeler farklı kısıtlamalar uygularken, geçtiğimiz ay Avustralya, 16 yaş altındaki tüm çocukların belirli sosyal medya platformlarına erişimini yasakladı. Benzer şekilde, ABD Senatosu, 2024 Temmuz ayında iki partinin ezici desteğiyle Kids Online Safety Act adlı yasayı kabul etti. Bu yasa, şirketlere çocukların sosyal medyada mahremiyetlerinin korunması ve gösterilecek içeriklerin aile kontrolüne sunulması konusunda ciddi sorumluluklar yüklüyor. İngiltere Parlamentosu’nda ise şu anda Online Safety Act isimli bir yasa tasarısı tartışılıyor. Bu yasa kapsamında, sosyal medya şirketlerinin çocukların zararlı içeriklere erişimini engelleyecek şekilde algoritmalarını güncellemeleri öngörülüyor.
İngiltere hükümeti, büyük sosyal medya şirketlerinin çocukların çevrimiçi güvenliğini sağlamaya yönelik ciddi adımlar atmaması durumunda, Avustralya'daki gibi geniş çaplı bir yasaklama getirebileceğini belirtiyor.
TÜRKİYE’DE YAPILAN YENİ ÇALIŞMALAR
Biz Bakanlık olarak hali hazırda zararlı içeriklere erişim engeli getirilmesi konusunda çalışmalar yürütüyoruz. 7-24 ulaşılabilir olan DUY ihbar hattımıza gelen ihbarları esas alan Hukuk Hizmetleri Genel Müdürlüğü birimimiz BTK işbirliği ile binlerce içeriğin engellenmesini sağladı. Gelinen aşamada çalışmalarımızı daha ileri bir aşamaya taşıma gereği açıktır. Biz bahsettiğimiz tüm risk faktörlerini değerlendirerek, tüm dünya ile birlikte bu konuda gerekli adımları atmaya hazırlanıyoruz.
Bakanlığımızca yürütülmekte olan mevzuat çalışmalarının çerçevesi doğrudan bir platformun yasaklanması şeklinde planlanmıyor. Öncelikle, Türkiye de faaliyet göstermek isteyen hizmet sağlayıcı, sosyal medya platformları ve dijital oyun üreticilerinin, kullanıcının çocuk olduğunu tespit etmelerini sağlayacak yaş doğrulama sistemlerini kullanma gibi adımları atma yükümlülüğü getirilmesi öngörülüyor. Bu doğrultuda “Dijital Kimlik” gibi bir uygulamanın hayata geçirilmesi söz konusu olabilir.
Bu yükümlülüğün uyulacak esaslar ve kullanılacak teknolojinin yine mevzuatla belirlenen bağımsız bir kurum tarafından oluşturulacak rehberlerle uyumlu olarak yerine getirilmesi planlanıyor.
KISITLAMADA 16 YAŞ SINIRI
Kısıtlamada esas alınacak yaş kriterinin 16 yaş esas olmak üzere ve fakat diğer temel yasalarla uyumlu olarak ve uzman görüşleri de alınarak kademeli olarak tespit edilmesi ön görülüyor. Dijital ortamda çocuklara sunulan içeriklerde çocuklar için zararlı olabilecek unsurların yer almaması, çocuklara yönelik siber zorbalık eylemlerinin, çevrim içi platformlarda kişiselleştirilmiş reklamların sunulması ve çocukların tüketim alışkanlıklarını manipüle etmeye yönelik davranışsal reklamcılık faaliyetleri yürütülmesinin engellenmesi, çocukların kişisel verilerinin korunması gibi yükümlülüklerin yerine getirilmesi bekleniyor.
Belirlenen yükümlülüklere uymayan ilgililere çeşitli yaptırımlar getirilmesi gibi temel konular üzerinde çalışılıyor.
EBEVEYNLERE SORUMLULUK
Ebeveynlere yönelik olarak da bakım ve gözetim yükümlülüğünün uzantısı olarak bir takım yeni yükümlülükler getirilmesi de gündeme alınabilecek konular arasında yer alıyor. Özet olarak, sosyal medya platformlarından kullanıcının yaşının tespit edilmesi konusunda etkili ve güvenilir sistemler geliştirmelerini, çocuklar için zararlı olabilecek içerikleri engelleyecek şekilde algoritmalarını düzenlemelerini, güncellemelerini talep etmek, bunların uygulanmasını denetlemek ve nihai olarak yaptırımlar uygulanması şeklinde kademeli bir düzenleme üzerinde çalışıyoruz. Sosyal medya platformlarının içerik algoritmalarını nasıl kontrol edebildiklerini Filistin meselesinden gayet iyi biliyoruz. Bu kapasiteyi çocukları zararlı içeriklerden koruma konusunda da kullanabileceklerinden eminiz.
AİLE EYLEM PLANI DEVREDE
Bu yıl Birleşmiş Milletler Uluslararası Aile Yılının 30. yıl dönümünde, 15 Mayıs Uluslararası Aile Gününde, 2024-2028 yıllarını kapsayan ilk Ailenin Korunması ve Güçlendirilmesi Vizyon Belgesi ve Eylem Planı’nı ilan ettik. Beş temel amaç çerçevesinde hazırladığımız eylem planında; refah, sosyal politika ve hizmet, dijitalleşme ve çevre temalarının yanı sıra küresel riskler ve demografiye özel bir bölüm ayırdık. Altı ay önce aile ve nüfus politikaları ile ilgili çalışmalarımıza ivme kazandırmak amacıyla Aile ve Nüfus Politikaları Daire Başkanlığı’nı kurduk.
Daire Başkanlığımızın çalışmalarıyla öncelikle ulusal ve uluslararası nüfus politikalarını daha detaylı inceliyoruz.