28 Şubat ve Ergenekon'da para ağı
28 Şubat ile Ergenekon arasındaki ilişki bu kez, para trafiğiyle ortaya kondu. Taraf gazetesinde yer alan röportaj, Ergenekon'un gasp yüzünü sergiledi.
ABONE OL
İddia edildiği gibi 28 Şubat’ın finasörü müsünüz?
Bu millet 28 Şubat sürecini nasıl yaşadıysa bende öyle yaşadım. Çok şey bilmiyorum. Benden haraç isteyen bir bakan vardı. Benim yaptığım açıklamalar vardı. Birde bu süreçle ilgili olarak Ali Kalkancı’ya satışı kağıt üzerinde kalan iki fabrika vardı. O süreçte beni gaspetmişler ama adım kalmış finansör.
Çevik Bir'den Ali Kalkancı'ya, Korkut Eken'den Veli Küçük'e... Ergenekon operasyonunun kilit ismi olan Tuncay Güney'in yazıişleri müdürü olduğu Strateji dergisinin sahibi Turgut Büyükdağ Taraf'a anlattı: Korkut Eken ve ekibi fabrikamı gasp etti.
Tuncay Güney'in patronu konuştu. İşte Ergenekon'un bilinmeyen gasp yüzü:
Tamam ama, sahibi olduğunuz bir Strateji Dergisi var. O dergi etrafında tanıdık isimler var?
Bu dergi 28 Şubat’tan sonra yayına başladı. Ondan önce medya grubu kurmak için yanımda Ümit Oğuztan ve çeşitli gazeteciler vardı, ama yayınımız yoktu. Tuncay Güney’le 28 Şubat olduktan sonra tanıştık. Benim 28 Şubat’la anılmam bu yüzden.
Bir de Sisi vardı yanınızda olan...
Sisi ile bizim Turgut Gıda Sanayi’nin düzenlediği Ayçiçek Festivali nedeniyle daha önce tanıştık. Bizim festivale sanatçı getirdi. Çalışmamız daha sonra da devam etti.
Peki Ümit Oğuztan’la nasıl tanıştınız?
Hatırlarsanız o dönemlerde gazete kuponlarıyla televizyon dağıtılıyordu. Bu Gürcan Dağdaş da ‘Refah Partisi’nden milletvekili olacağım’ diye geldi İstanbul’a. Aydın Menderes’le on senelik dostluğumuz vardı. Gürcan Dağdaş da Kars’tan hemşehrimizdi. ‘Milletvekili olacağım, bize yardımcı olur musun’ dedi. Ben de yardımcı oldum. Milletvekili seçildi, sonra Denizcilik’ten sorumlu devlet bakanlığı yaptı. O dönemde Türkiye’de bir buçuk milyon konut açığı vardı. ‘Konut sahibi olmayan insanlara konut vereceğiz, benim böyle bir projem var, ben reklam yapıp bu konutları bedava dağıtabilirim’ dedim.
Bedava derken?
Projeyi Gürcan Bey’e anlattım. O da ‘Gel bunu kupon karşılığı dağıt ve basın sektörüne gir’ dedi. O arada Sisi de kafamıza girdi, ‘ben herkesi tanıyorum bir sürü insan getirim’ dedi. Ümit Oğuztan’ı da o dönemde tanıdım. İş öyle bir noktaya geldi ki ayda 500 bin dolar maaş ödüyorum, basın sektörüne gireceğim diye. Bu arada Gürcan Bey bakan oldu ve Rahmi Koç’la Çırağan’da beni buluşturdu. Rahmi Bey bana ‘basın sektörüne giriyorsun’ dedi. Evet dedim ama orada anladım ki biletim kesilmiş. Ondan sonra iş yaptığımız tefeci bizden başladı para istemeye ve sıkıştırmaya.
Bu görüşme milat mı oldu sizin için?
Bu görüşmeden sonra Gürcan bey beni aradı ve ‘senin etrafa 25-30 milyon dolar borcun varmış, arkadaşlar söylüyor’ dedi. Arkadaşlar, dediği Semih Tufan Gülaltay’mış. Dedim senin de Semih’in de... Küfrettim. Bu saatten sonra film tersine dönmeye başladı. Milletvekili olması için yardım ettiğim kişi benden haraç istemeye başladı. Gürcan bey beni Gülaltay’la buluşturdu, ‘bu adamlara 25-30 milyon dolar vereceksin’ dedi.
Siz o tarihe kadar Semih Tufan Gülaltay’ı tanımıyor muydunuz?
Hemşeriliğimiz vardı ama tanışmıyorduk. O dönemde Kıbrıs’ta iki bankam var Türkiye’de TGS Finans benimdi. Bu bir bono getirdi ve değerlendirmek istediklerini söyledi. Bende baktım ve dandik dedim. Tanışıklığımız bu kadar.
Peki istedikleri parayı verdiniz mi?
Vermedim.
Siz bir bakanla kavga ediyorsunuz tam bu sıralarda Ali Kalkancı ile tanıştırılıyorsunuz. Bu nasıl oldu?
Aracı bir firma, bir şeyhin iki fabrikamızı almak istediğini söyledi. 28 Şubat süreci daha olmamış. Ali Kalkancı geldi ve iki tekstil fabrikasının satışı hususunda sözleşme yaptık. Ondan sonra Müslüm Gündüz meselesi patladı. Ali Kalkancı da aranmaya başlandı. Ben alacaklıyım ama adam aranıyor. O iş patlayınca herkes birşey söylüyor. Ümit Oğuztan geldi dedi ki ‘Ali Kalkancı aranıyor ama fırsat verilirse kendisini aklar. Senin borcunu da öder televizyona çıkartalım.’ Daha sonra öğreniyorum ki Kalkancı’yı Star Televizyonu’na para ile satıp çıkarmışlar.
Para ile Kalkancı’yı yayına çıkaran kim?
Ümit Oğuztan. Emire Ersoy’un çıkarılması için de Cem Uzan’dan milyon dolar istediler. O sırada ben devreye girdim Emire Ersoy’u korumaya aldım. Uğur Dündar’ı aradım. Bu meselede bir yanlışlık var dedim. Kadının ekrana çıkması için para teklif ettiler (O sırada Ali Kırca da 500 bin dolar teklif etti) Uğur Dündar kabul etti. Program rekor kırdı.
Peki Fadime Şahin ve Müslüm Gündüz ile herhangi bir temasınız olmadı mı?
Fadime’yi ve Müslüm Gündüz’ü ne gördüm ne tanıdım.
Ali Kalkancı nasıl bu kadar ünlü oldu?
Kalkancı tam bir sahtekâr. Kars’tan geliyor Fatih’te bir yerde garsonluk yapıyor. Ondan sonra Çarşamba Cemaati’ni görüyor. Birahaneyi bırakıyor, sakal uzatıyor, domates salatalık satmaya başlıyor. Yavaş yavaş cemaatin içine giriyor. Bakıyor herkes para akıtıyor, şeyhliğini ilan ediyor.
İş hayatında o dönem ne kadar büyüklükte bir ekonomik gücünüz var?
Milyar doları aşan bir ciromuz var.
Ama bu kadar büyüklüğe rağmem tefecilerle de iş yapıyorsunuz?
İsmail Özmen daha zamanı gelmeden ‘hesapları sıfırlayalım’ dedi. Hesapları sıfırladık ve iki milyon dolar borç çıktı. Özmen ‘bu parayı hemen vermezsen senden alırlar’ dedi. Bu sırada fabrikaya bir sürü insan gelip gidiyor. Mehmet Ağar’ın özel kalem müdüründen tutun da emekli askerlere kadar herkes fabrikaya gelip gidiyor. Sonradan anlıyorum ki bu insanları bize gösteriyor ve alttan alta tehdit ediyor.
Gerçekten siz iki milyon doları ödeyemiyor musunuz?
İsmi iki milyon dolar. Bende dünya kadar gayrimenkul var. Gittim satışı verdim ki hammadde gemilerden insin ve çalışmaya devam edeyim. Çünkü sistemi kilitlediler. Ben satışı verdim, gemiler kayboldu, insanlar kayboldu birden. O sıralarda kimse fabrikaya gelip gitmiyor. Adamı arıyoruz bulamıyoruz. Fabrikaya devredilmesin diye ihtiyati tedbir koydurduk tapuya. Bizim avukat devreye girdi ‘anlaşalım’ dedi. Sonra öğrendik ki bizim avukatı da satın almışlar.
Nasıl anlaşmak istiyorlardı?
‘Tapu iptal davasını kaldırın yeni bir anlaşma yapalım’ dediler. ‘Yüzde kırk sermayesini biz koyalım tapu bizde dursun’ dediler. ‘Yüzde altmışı bizim yüzde kırkı senin’ dediler. Bu anlaşmayı da tehdit zoruyla yaptık. İş bitti geldik, Korkut Eken oturmuş fabrikada bizi fabrikaya koymadılar.
Korkut Eken’i fabrikada gördünüz mü ?
Gördünüz ne demek bir sene orada kaldı, 500 tane şahit var. Fabrikayı bastık, akrabası Hasan Eken o dönem fabrikada idi.
Korkut Eken’le hiç konuşmadınız mı?
Ne konuşması, fabrikanın kapısıdan giremedik. Bir gün zorla girdik çatışmayla çıktık canımızı zor kurtardık. Daha sonra ‘borcuma karşılık dedim size Keşan’daki fabrikayı vereyim, tapuyu verin’ dedim. Keşan’daki fabrikayı da gaspettiler. Mahkemeye gittim, ikinci defa karar aldırdım. Fabrikada Mehmet Ağar’ın özel kalem müdürü ve Korkut Eken fiili olarak var ve fabrikadalar. İkinci defa ihtiyati tedbir kararı alınca yeddiemine veriyor fabrikayı. O sırada Cumhuriyet Gazetesi’nin bir başlığından dolayı beni içeri aldılar. Teminat yatıramadığımız için karar düştü ve fabrikayı aldılar.
Gözaltındayken bırakılmanız için Genelkurmay’dan telefon geldi iddiası var?
Ben gözaltına alındıktan sonra plana göre İstanbul’a getirilip cezaevine konulacaktım ve burada işimi bitireceklerdi. Tuncay Güney’e benim bir minnet borcum var. Oradan çıkma şansım yoktu. Tuncay hakikaten Genelkurmay’dan bir binbaşıya emniyeti arattırdı ve beni bıraktılar. Şimdi diyorlar ki Veli Küçük bu işlerde. Gerçekten kafam allak bulak oldu. Anladım ki bunların hepsi tezgahmış.
Veli Küçük’e durumu anlatmadınız mı?
Tuncay Güney bana dedi ki ‘Veli Paşa senin durumu Çevik Bir ile konuştu. Çevik Bir fabrikayı bu sefer geriye verelim hesabı kapatalım’ dedi. ‘Borcu da üzerine alsın’ dedi. Bunun üzerine Veli Paşa demiş ki ‘ben onun muhasebecisi değilim ne işiniz varsa halledin.’
Peki diğer fabrikalarınıza ne oldu?
İki tanesini bunlar gaspetti. Üç tanesini kardeşim aldı. Ben de İstanbul’a döndüm.
İstanbul’da ne yaptınız?
Ümit Oğuztan bana, ‘bu işlerden çok zarar gördün ama biz bu paraları kazanabiliriz’ dedi. Ben dergi çıkarırım dedi. O arada Ümit Oğuztan, Tuncay Güney’i getirdi haber müdürü olarak. Ondan sonra üzerimize mafya geldi. TYT Bank battı ben borcumu ödediğim halde senetler mafyanın eline geçmiş bunlar da benden parayı istiyorlar. Tucay Güney devreye girdi, Veli Küçük’ü arayalım dedi.
Tuncay Güney neden sizi Veli Küçük’le tanıştırdı?
Tuncay Güney, ‘sizin başınızda bu kadar olay, Veli Küçük Paşa’yla sizi tanıştırayım yardım etsin’ dedi. Paşa’yla tanıştım. Mafya Çevik Bir’in adını kullanarak üstümüze geliyor. Mehmet Ağar’ın adı kullanılıyor. İstanbul Emniyet Müdürü sıkıştırıyor. Zaten ben bir yılda yedi ev değiştirdim, evde oturamıyorum. Veli Küçük Paşa’ya bana yapılanları anlattım. İki sefer görüştüm hayatımda. Yardımcı olmaya çalıştı. Emniyetten beni bıraktıklarında biliyorum ki Veli Küçük bıraktırdı.
Derginiz Strateji o dönem JİTEM’in dergisi diye biliniyordu?
Para kazanmak için dergiyi kurdum. Herşeyi onlar hazırlayıp basıyordu. Tuncay, Genelkurmay’dan haberleri getiriyor, Ümit Oğuztan’la beraber basıyorlar. Para ve kağıt bitince dergiyi bıraktılar.
Ergenekon ile sizin malların gaspedilmesi arasında nasıl bağ kurdunuz 12 yıl sonra?
Gazetede bir haber çıktı. Turgut Büyükdağ’ın fabrikalarını, parasını gasp ettikleri, o bankalardan da 50 milyon dolar da para aldıklarına dair. Osman diye birisi kendi adamlarından, beş milyon dolar da bana versinler diye Ergenekon’da ifade vermiş. O ifadeler gazetede yayımlanınca biz tabii şok olduk. Ergenekon’la bir bağlantısı olduğunu örgendik işin. Biz sonradan anladık ilişkisi olduğunu. O günkü muhattaplar Mehmet Ağar, Çevik Bir, Korkut Eken, Hasan Eken, Abdulkadir Aksu, Hüseyin Çil onlar vardı işin içerisinde. Bizi bu hale getiren İsmail Özmen’dir. Tapularımızı aldılar, bankalara ipotek ettiler. 50 milyon dolar para çektiler. Hepsi belgeli.
Osman Yıldırım’ın ifadesini okuyunca savcıya gittiniz. Ondan önce bu işlerin
Ergenekon’la bağlantılı olabileceğini düşünmediniz mi?
Osman Yıldırım’ın ifadelerini okuyunca direkt olarak Sarıyer Cumhuriyet Savcılığı’na gittim ve ‘yazılanların hepsi doğrudur, ifade vermek istiyorum’ dedim. Savcı benimle ilişkiye girdi. Ondan sonra beni istanbul Emniyeti’ne aldılar, dört gün süresince ifade verdim.
Sonra Ergenekon soruşturmasını yürüten Savcı Öz’e gittiniz?
İfademizi aldılar. Mağdur olarak gittim. Fabrikası ve parası gaspedilen benim dedim ve olup biten her şeyi anlattım.
Bunu Ergenekon yaptı diyebiliyor musunuz?
Ben demiyorum. Osman Yıldırım diyor. Ben bunu bana Çevik Bir, Korkut Eken, Abdülkadir Aksu, Mehmet Ağar ve İsmail Özmen ve Eski Emniyet Müdürü Hasan Özdemir yaptı diyorum ve bunlardan şikayetçi oldum.
İfadeden sonra tehdit aldınız mı?
Ölüm tehditleri aldım. Bunu savcı da biliyor.
Siz Ergenekon’u nasıl tanımlıyorsunuz?
Devlet mafyası. Resmi devlet mafyası diyorum. Bunları ben yaşadım hepsi gerçek. Bu saatten sonra öldürseler de konuşmuş olacağım.
OSMAN YILDIRIM’IN İDDİANAMEDEKİ İFADESİ
Danıştay’a yapılan saldırının ardından tutuklanan
Osman Yıldırım verdiği ifadeler Ergenekon iddianamesine de girdi. Yıldırım’ın
Ergenekon iddianamesinde Turgut Büyükdağ ile ilgili ifadesi şöyle:
“Turgut Büyükdağ’ın Malkara’da bulunan Turgut Gıda Sanayi isimli sıvı yağ fabrikasının sahibi olduğunu ve İsmail Özmen’den faizle para aldığını, Veli Küçük’ün kendisine Bakırköy’de İstanbul Caddesi’nde bir restorantta birlikte yemek yerken İsmail Özmen’in Turgut Büyükdağ’dan genel vekaletname almasını, alırken de herhangi bi bankadan kredi çekeceğini söylemesini,
İsmail Özmen’in Turgut Büyükdağ’dan sekiz milyon dolar alacağı olduğunu, kendisinin de bu sözleri İsmail Özmen’e Mecidiyeköy’de Şişli Emniyet Müdürlüğü’nün karşısıdaki Polat Holding’in önünde arabanın içinde Veli Paşanın talimatları olarak anlattığını, onun da bir hafta sonra genel vekaletnameyi alarak geldiğini,
Veli Küçük Paşa’ya verdiğini, Veli Küçük ve beraberindekilerin de Kent Bank ve Toprak Banka fabrikayı ipotek ettiklerini, Elli milyon dolar aldığını, bu parayı kendisine İsmail Özmen’in verdiğini, kendisinin de bu işin içinde olduğu için, kendi hakkı
olarak beş milyon dolar aldığını, bu parayı kendisine
İsmail Özmen’in verdiğini, kendisinin de bu işin içinde olduğu için, kendi hakkı olarak beş milyon dolar aldığını, paranın kalan kısmının Çevik Bir, Veli Küçük, Hasan Özdemir, İsmail Özmen ve Hüseyin Çil arasında paylaşıldığını, bu parayı İsmail Özmen’in paylaştırdığını beyan etmiştir.”
ERGENEKON’DA KESİŞEN YOLLAR
Turgut Büyükdağ, yağ sektöründen factoring işine, tekstilden inşaata kadar birçok alanda şirket sahibi olan bir işadamıydı. Kendi deyimiyle 1996’da işleri kazaya uğrayana kadar milyar dolarlık cirolar yapıyordu. Kıbrıs’ta iki bankası Türkiye’de bir finans kurumu başta olmak üzere yirmiye yakın şirketin sahibi olan Büyükdağ yanında üç bin kişi çalıştırıyordu. Ortadoğu ve Balkanların en büyük yağ fabrikası olan Maraton’u kurup işletti.
VE BULUŞUYORLAR
Basın sektörüne girmek için yüklü miktarda para harcayan Büyükdağ’ın yolu 28 Şubat sürecinin hemen öncesinde ve sonrasında Ergenekon soruşturmasında halen tutuklu bulunan Ümit Oğuztan ve Ergenekon hakkında ilk bilgileri veren Tuncay Güney’le çakıştı. Sisi lakaplı Seyhan Soylu’nun tanıştırdığı bu kişilerle birlikte Strateji Dergisi’ni de kuran Büyükdağ, Refah Yol Hükümeti’nin Denizcilik Bakanı Gürcan Dağdaş’ın Akın Birdal suikastının katil zanlısı Semih Tufan Gülaltay’la birlikte kendisinden 25 milyon dolar haraç istediğini ve bu haracı vermediğini öne sürdü.
28 ŞUBAT SÜRECİ
28 Şubat sürecinin aktörlerinden Ali Kalkancı’ya da iki fabrika satan Turgut Büyükdağ, Kalkancı’nın tutuklanmasından sonra eşi Emire Ersoy’u gazeteci Uğur Dündar’ın Arena Programı’na çıkarttı. 28 Şubat sürecinde fabrikaları gaspedilen ve tehditle mal varlığı elinden alınan Büyükdağ, hukuk savaşı başlattı ama Cumhuriyet Gazetesi’nin yayımladığı bir manşet yüzünden bu savaşı kaybetti ve gözaltına alındı.
Dört gün gözaltında kalan ve ölüme götürüldüğünü söyleyen Büyükdağ, Genelkurmay’dan gelen bir telefonla serbest bırakıldı. Veli Küçük’ün kendisini kurtardığını söyleyen Büyükdağ, Korkut Eken’in fabrikasını gaspettiğini ve bir yıl çalıştırdığını anlatarak o gün yapılan bu işlerin arkasında Çevik Bir, Mehmet Ağar gibi isimlerin olduğunu ama bir şey yapamadığını ileri sürdü.
İFADE VERDİ
Danıştay saldırısından tutuklu Osman Yıldırım’ın verdiği ek ifadenin basına yansıyan kısmında kendisi hakkında yazılanları okuyan Büyükdağ, Ergenekon soruşturmasını yürüten savcı Zekeriya Öz’e giderek ifade verdi.
İfadesinde Çevik Bir (Dönemin Genelkurmay İkinci Başkanı), Korkut Eken, Mehmet Ağar (Dönemin İçişleri ve Adalet Bakanı), Hasan Özdemir (Dönemin İstanbul Emniyet Müdürü) ve İsmail Özmen’den şikayetçi olduğunu söyledi.
Ergenekon için resmi devlet mafyası nitelendirmesinde bulunan Caferi kökenli işadamı bir çok tehdit aldığını buna karşın konuşmaktan korkmadığını belirterek, “Olanları aklım almıyor” diyor. Salat marka yağlarıyla tekrar piyasaya dönen Büyükdağ, Ergenekon’dan 16 yılın hesabını soruyor...
Taraf
-
hakan er 16 yıl önce Şikayet Etmafya. Arkalarında devletin sınırsız güçü yoksa tek başlarına kediden bile korkarlar bu zatlar o paralar burnunuzdan aksın haramla iş yapan sonu fecia baksana hepsi yarım yamalak dökülüyorlar hergün hastahane kapılarıdalar sanki o gasp ettikleri paraları yiyeceklerBeğen
-
mehmet süreyya 16 yıl önce Şikayet Etteşekkürler. yapmış olduğunuz itiraflardan dolayı teşekkür ederiz. mağdur olan başka insanlar varsa onları da söyleyiniz. onlarda bizleri bu hale getirenleri iyi tanısınlar....Beğen
-
Hüseyin Kilicoglu 16 yıl önce Şikayet Ettorpil. Simdi birisi suc isliyor Jandarma o kisiyi aliyor karakola dogru götürüyor o da ne bir telefon geliyor o sucu isleyen kisi saliveriliyor.Iste kardeslerim bu ülkede bu sistem yüzünden istikrar olmuyor.Es dost hatir belasi isler yürüyüp gidiyor.Beğen
-
ALİ ÜNLÜER 16 yıl önce Şikayet EtOSMANLIYI YIKAN GÜÇLER. Osmanlıyı yıkıp kendi saltanatlarını kuran bir zihniyetin devamıdır.Sonrada Atatürk,vatan,millet,bayrak diye ortalıklarda dolaşırlar.İnanıyorum ki bunların yukarıda söylediğim zahir görüş ve kişiyle yakından uzaktan alakaları yoktur. Arac olarak kullanmaktadırlarBeğen
-
Alper KORKMAZ 16 yıl önce Şikayet EtFigüranlar Yarın Hüseyin Üzmez'i de aklar.... Vatansever'e:Ben de sizin yorumlarınızı ibretle ve bir o kadar da dehşetle izliyorum.Allah rızası için haber kanallarının biri de şu bir zamanların meşhur dörtlüsü:Ali Kalkancı,Müslüm Gündüz, Fadime Şahin ve Emire Kalkancı'dan birisine bu işin aslını astarını bir sorsun. Eğer bir suçları varsa gerekli işlem yapılsın.Olayın aktörlerine birşey sorulmuyor,figüranlar orada burada konuşuyor.Millet nazarında da bu figüranların bütün söyledikleri gerçekmiş gibi kabul görüyor.Sizce de dikkat çekici değil mi?Beğen