İstanbul'da çevre faciası: Rant uğruna Mavi Göl yok edildi

Arnavutköy’de bulunan ve yaklaşık 300 dönümlük alanı kapsayan Mavi Göl, İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından yürütülen hafriyat çalışmaları kapsamında toprakla dolduruldu. Üç ay gibi kısa bir sürede göl alanı tamamen kapatılırken, bölge tarla görünümüne büründü.

Türkiye Gazetesi'nin yetkililerden edindiği bilgilere göre, gölün en derin noktası 50 metreye ulaşıyordu. Hesaplamalara göre gölde bulunan yaklaşık 5 milyon metreküp tatlı su kayboldu. Bu miktarın, 50 binden fazla kişinin yıllık su ihtiyacına karşılık geldiği belirtildi. Çalışmalar sırasında gölde yaşayan binlerce balık ve su canlısının da yok olduğu ifade edildi.

MADENCİLİK SONRASI OLUŞMUŞTU

Mavi Göl’ün bulunduğu alanda uzun yıllar madencilik faaliyetleri yürütüldü. 1990’lı yıllarda madenlerin terk edilmesinin ardından bölgede doğal yollarla su birikmesi sonucu göl oluştu. 2000’li yılların başında kurulan mahalleye de gölden esinlenilerek “Mavigöl” adı verildi.

Arnavutköy Belediye Başkan Yardımcısı Davut Paralı, gölün berraklığıyla bilindiğini, su sporları ve dalış faaliyetlerine ev sahipliği yaptığını, su altı belgesellerine konu olduğunu söyledi.

13,5 MİLYON METREKÜP TOPRAK DÖKÜLDÜ

İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Orman Bölge Müdürlüğü’nden devralınan 437 bin metrekarelik alan için rehabilitasyon amacıyla izin aldı. Onayın ardından hafriyat kamyonları bölgeye yönlendirildi. Yaz aylarında başlayan dolgu çalışmaları yıl bitmeden tamamlandı. Göl alanına yaklaşık 13,5 milyon metreküp toprak döküldü.

İBB tarafından yapılan açıklamada, göl suyunun boru ve kanallar aracılığıyla Alibeyköy Barajı’na yönlendirildiği belirtildi. Ancak bölgede yapılan incelemelerde herhangi bir boru ya da kanal yapısına rastlanmadı. Haritalarda da Mavi Göl ile Alibeyköy Barajı arasında doğrudan bir bağlantı bulunmadığı görüldü.

YEREL YÖNETİCİLERDEN TEPKİ

Başkan Yardımcısı Davut Paralı, gölün iki doğal kaynaktan beslendiğini ve “yapay” olarak nitelendirilmesinin doğru olmadığını belirtti. Paralı, “Bu büyüklükte bir gölün suyunun taşınması mümkün değil. Göl, bulunduğu alanın ekolojik dengesinin parçasıydı” dedi.

Paralı ayrıca, belediye olarak göl çevresinde spor ve rekreasyon alanlarını kapsayan bir proje hazırladıklarını, ancak bu önerinin kabul edilmediğini ifade etti. Çevrecilerin eylemler yaptığı, itiraz başvurularında bulunulduğu ve alternatif alanlar önerildiği de aktarıldı.

Göl çevresi için sportif faaliyetlerin yapılacağı 600 dönümlük bir proje hazırladıklarını aktaran Paralı şöyle devam etti:

“Yapımını biz üstlenelim dedik. Büyükşehir Belediyesi kabul etmedi. Maalesef, rantı tercih ettiler. Hafriyatçılardan gelecek paraya baktılar. Çevreciler eylem yaptı, itiraz başvurusunda bulunduk, zabıtayı yönlendirdik, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı yetkisi olmamasına rağmen yazı gönderdi. Başka alan gösterdik, kabul ettiremedik. Tam bir katliam yaşandı. Su altı canlıları diri diri hafriyata gömüldü. Rehabilitasyon izni almışlar. Dünyanın neresinde böyle bir rehabilitasyon örneği var, Allah’ın aşkına bir tane gösterin? ÇED raporuna gerek duyulmadığı belirtilmiş. Çünkü rehabilitasyon diye başvurulmuş. Göl mahallenin sembolüydü, ismini vermişti. Kolektif bir hafıza da gitmiş oldu. Kendi belediyem olsa yine itiraz ederdim. Nitekim böyle bir şeyi AK Partili bir belediye yapsa ortalık yıkılmıştı.”

Peki neden başka yer değil de Mavi Göl tercih edildi? Davut Paralı bu soruya “Çünkü yol kenarında. Şehre uzak değil. Bu yüzden ekonomik bulunuyor. Hafriyatçılar daha az yakıt harcayacak?” diye cevap verdi.

MAHALLE SAKİNLERİ ENDİŞELİ

Mavigöl Mahallesi Muhtarı Ercan Kahriman, gölün 1996 sonrası oluştuğunu ve özellikle hafta sonları İstanbullular için önemli bir dinlenme alanı olduğunu söyledi. Gölün yerleşim alanlarından uzak olduğunu belirten Kahriman, “Can güvenliği riski oluşturduğu” yönündeki gerekçelere katılmadığını dile getirdi.

Mahalle sakinleri, gölün yok olmasının yalnızca çevresel değil, aynı zamanda mahallenin simgesel ve kolektif hafızası açısından da büyük bir kayıp olduğunu belirterek, benzer çalışmaların çevredeki diğer sulak alanlar için de endişe verici olduğunu ifade etti.

İşte İstanbul'u yöneten akıl: Trafiğin sebebi İBB değil bakanlıkmış!