Kalp krizi riskini arttıran 6 kadın hastalığı

Kalp hastalıkları toplumda hala ‘erkek hastalığı’ olarak kabul edilse de, kalp krizi kadınlarda bir numaralı ölüm sebebi.

ABONE OL
GİRİŞ 17.01.2017 14:15 GÜNCELLEME 17.01.2017 14:15 KADIN
Kalp krizi riskini arttıran 6 kadın hastalığı
Kalp krizi riskini arttıran 6 kadın hastalığı

80’li yıllardan günümüze toplam kalp krizi görülme oranı azalırken, 40-50 yaş arasındaki kadınlarda bu oran giderek arttı. Öyle ki; erkeklerde kalp krizi sonrası ölüm oranı yüzde 36 iken, kadınlarda yüzde 47 seviyelerinde.

Ülkemizin kadınlarda kalp krizi nedeniyle ölüm oranı açısından Avrupa birincisi olduğunun altını çizen Kardiyoloji Uzmanı Dr. Nalan Karadağ; “Kadınlar kalp yetersizliği ve inme açısından da erkeklere göre daha riskli durumda. Bunun birinci nedeni kadınların fizyolojik farklılıkları; ikinci en önemli neden ise hamilelik diyabeti, menopoz, meme kanseri gibi bazı kadın hastalıklarının kalp krizi riskini artırması” diyor.

Özellikle 40-50 yaş arasındaki kadınlarda kalp krizi görülme oranı son yıllarda hızla artıyor. Bunun temelinde ise hem fizyolojik hem de çevresel faktörler yatıyor. Kardiyoloji Uzmanı Dr. Nalan Karadağ, “Kadınların damar yapısı erkeklerden daha farklı ve bu farklılıklar kalp damar hastalıklarının seyrini değiştiriyor. Bununla birlikte hamilelik diyabeti ve hipertansiyonu, menopoz, meme kanseri, polikistik over sendromu gibi bazı kadın hastalıkları da kadınlarda kalp krizi riskini etkileyebiliyor” diyor. Bununla birlikte kadınlarda görülen kalp krizi şikayetlerinin tipik kriz belirtilerinden de farklı seyrettiğini söyleyen Dr. Nalan Karadağ, “Fizyolojik değişikliklerden dolayı kadınlarda kalp krizi belirtileri, sıklıkla klasik göğüs ağrısı yerine ani bastıran yorgunluk, bulantı, mide ağrısı şeklinde olabiliyor; şikayetler haftalar öncesinden başlayabiliyor” diyor.

Kadınlarda kriz tıkanma değil spazm kökenli

Kadınlarda kalp krizi ve kalp damar hastalıklarının artan sıklıkta görülmesinin ilk nedeni fizyolojik farklılıklar. Erkeklere göre kadınlarda damar yapısının daha farklı olduğunu belirten Dr. Nalan Karadağ; “Kadınlarda damar yapısı daha ince. Damar kireçlenmesi kısa bölgelerde ‘ileri darlık’ şeklinde değil tüm damar boyunu tutuyor ancak darlık oranı daha az izleniyor. Özetle tıkayıcı darlık oranı erkeklere göre daha az görülüyor. Bununla birlikte, kadınlarda sıklıkla kalp damarlarında damar kireçlenmesi sonucu tıkanma yerine spazm veya yırtılma kökenli kalp krizi de gelişebiliyor” diyor.  

Kadınlarda kalp krizi riskini artıran hastalıklara dikkat!

Kalp hastalığı riskleri, genel olarak kadınlar ve erkeklerde benzer olmakla birlikte, bazı risk faktörleri sadece kadınları etkiliyor. Özellikle bazın kadın hastalıkları kadınlarda kalp krizi riskini artırmada önemli bir rol oynuyor.

Dr. Nalan Karadağ bu hastalıkları şöyle sıralıyor:

1.    Hamilelik diyabeti: Hamilelik diyabeti sadece gebelik sırasında oluşan ve doğum sonrası normale dönen kan şeker yüksekliği olarak değerlendiriliyor ve uzun vadede tip 2 Diyabet riskini artırabiliyor. 20 yıl boyunca hamilelik diyabeti olan kadınların izlendiği bir araştırmaya göre; diyabet ve diğer metabolik sorunlar, henüz belirtileri ortaya çıkmadan önce bile kadınlarda damar kireçlenmesini tetikleyebiliyor. Erken yaşlarda kalp ve damar hastalıkları görülme riskini yükseltebilen bu durum nedeniyle, kadınların kalp hastalıkları yönünden daha erken yaşta takip edilmesi önemli.

2.    Polikistik over sendromu: Polikistik over sendromu olan kadınlarda, kalp damar hastalığı riskini artıran çoklu risk faktörleri bulunuyor. Bu faktörler arasında erkek cinsiyet hormonlarının yüksekliği, santral obezite, insülin direnci, şeker intoleransı ve kolesterol düzeylerinin artması yer alıyor. Polikistik over, kadınlarda damar kireçlenmesi riskini de iki kat artırabilen bir hastalık. Bu nedenle kalp hastalığı riskini azaltmak için, ağırlıklı olarak kadın doğum ile ilişkili görülen polikistik over hastalığının tedavisini multidisipliner bir yaklaşım ile ele almak gerekiyor.

3.    Hamilelik hipertansiyonu (preklampsi ve eklampsi): Hamilelik sırasında gelişen hipertansiyon uzun dönemde kadınlarda kalp hastalığını 6 kat, diyabet riskini ise 3 kat artırıyor. Bu riskin doğumdan sonraki ilk 5-10 yıl içinde bile ortaya çıkma ihtimali mevcut.

4.    Menopoz: Elbette menopoz bir hastalık değil, doğal bir dönem. Ancak menopozun olumsuz etkilerinden korunmak için yapılan tedaviler kalp hastalıkları riskini artırabiliyor. Hormon replasman tedavileri, kadınlarda hem kanın pıhtılaşma eğilimini hem de kalp damar hastalıkları riskini artırabiliyor.

5.    Meme kanseri: Meme kanserinde uygulanan kemoterapi ve radyoterapi doğrudan veya dolaylı yoldan kalp hastalığı riskini artırıyor. Uygulanan tedaviden birkaç yıl sonra başlamayan risk, 20 yıla kadar görülebiliyor. Bu nedenle meme kanseri tedavisi gören kadınların, hangi yaşta olursa olsun kalp ve damar hastalıkları yönünden düzenli kontrollerini yaptırması gerekiyor.

6.    Otoimmün hastalıklar: Bağışıklık sisteminin kendi dokularına saldırması sonucu gelişen bir hastalık grubu olan otoimmün hastalıklar, elbette ki sadece kadınlarda görülmüyor. Ancak araştırmalar; otoimmün hastalıkların birçoğunun daha çok kadınlarda görüldüğünü gösteriyor. Özellikle romatoid atrit ve sistemik lupus eritematozus (SLE) gibi romatizmal hastalıklar, kadınlarda özellikler genç yaş grubunda kalp damar hastalığı riskini artırıyor. Yapılan bir çalışmaya göre; 35-44 yaş arasında SLE olan bir kadında yaşıtlarına göre kalp krizi geçirme riski 50 kat artıyor. Bununla birlikte, otoimmün hastalıklarda bağ dokusu dışında damar içyapısı ve kalbin kendi kas ve kapak dokularına karşı saldırı geliştiği saptanmıştır.

Kadınlar göğüs ağrısıyla başvurmuyor

Kadınlarda kalp krizinin sıklıkla standart göğüs ağrısı şeklinde belirti vermediğine dikkat çeken Dr. Nalan Karadağ, kadınların bu nedenle doktora başvurmayı geciktirdiklerini ve çok ciddi sağlık sorunlarıyla karşı karşıya kalabildiklerini belirtiyor.

Kadınlarda sıklıkla görülen kalp krizi şikayetlerinin; nefes darlığı, aşırı yorgunluk, çene veya dişlerde ağrı, kollarda ağırlık hissi ve haftalar öncesinden başlayan hazımsızlık olabildiğini belirten Dr. Karadağ; doktor muayenesi gerektiren belirtileri ise şöyle sıralıyor:

“Ani bastıran yorgunluk, nefes darlığı, göğüs üzerinde baskı hissi, mide ağrısı, boyun, sırt, çene, sağ kol ve sağ omuzda ağrı, ani soğuk ter boşalması gibi durumlarda hastanın zaman kaybetmeden elektrokardiyografi çektirmesi gerekiyor.

YORUMLAR İLK YORUM YAPAN SEN OL

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR