Başbakan Yardımcısı Kaynak: (2)
Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak, CHP'nin halk oylamasının idari işlemlerinin iptali için Danıştaya başvurusuyla ilgili, "Cumhuriyet Halk Partisi, eski alışkınlığıyla yeni vasiler bulmak için yollara çıkıyor." dedi.
ABONE OLKaynak, AK Parti İl Başkanlığınca, halk oylamasının sonuçlarını değerlendirmek üzere sosyal tesiste düzenlenen toplantının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatının (AGİT) Türkiye'deki halk oylamasına ilişkin tutumunun sorulması üzerine Kaynak, AGİT'in ilgili ülkenin izin verdiği seçimleri izleyen teşkilat olduğunu söyledi.
Türkiye'nin referandumla ilgili de AGİT'i davet ettiğine dikkati çeken Kaynak, bu süreçte AGİT'in somut, delile dayalı bir tane bile tespiti olmadığını vurguladı.
Kaynak, "Bütün seçim sathında biz 'evet' lehine propaganda yaparken 'hayır' lehine propaganda serbestçe yapılmadı mı? Cumhuriyet Halk Partili belediyeler, açık ve net bir biçimde 'hayır' propagandası için gayret etmediler mi? Gayet meşru yapıldı, itiraz etmiyorum. Niye bunun için gayret edenler, 'hayır' propagandasının serbest yapıldığı raporlarda yok? Raporlar tek taraflı." diye konuştu.
Dünyada yargı denetiminde seçim yapan nadir ülkelerden Türkiye'de şimdiye kadar itiraz edilmeyen hemen hemen en önemli konunun seçim güvenliği olduğuna işaret eden Kaynak, sözlerini şöyle sürdürdü:
"AGİT'ten gelen heyetten kimi PKK bayrağı ile zaten Avrupa'da eylemlere karışmış, kimi PYD'yi falan destekleyen görüntüleri ortada, deliller ortada. Bizim seçmenimiz yurt içinde olduğu kadar yurt dışında da oy kullandı. Yaklaşık olarak yüzde 60 'evet' verdi. Niye AGİT, yurt dışındaki propaganda dönemini 'hayır'ın alabildiğince, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın kafasına silah dayanmış, altına 'Recep Tayyip Erdoğan'a ölüm' yazısı olan bir büyük afişin önünde propaganda yapılmasını raporuna yazmaz da böyle raporlar yazar? Bunlar tek taraflı, yanlı raporlardır. Zaten Avrupa Birliği'nin terör örgütü olarak kabul ettiği PKK'ya açık sempatizan olan, destek olan kişilerin, referandumu izlemek için Türkiye'ye gönderilmiş olması, başlı başına bir hadisedir."
Kaynak, Türkiye'de yargı denetiminde referandum yapıldığını, bu hususta da yetkili mercinin Yüksek Seçim Kurulu (YSK) olduğunu vurgulayarak, seçimleri iktidar partisinin yapmadığını, son genel seçimde en çok oyu alan 5 siyasi partinin temsilcilerinin sandık kurulu ve YSK'da olduğunu söyledi.
Oy hakkı olmayan siyasi parti temsilcilerinin de YSK'da yapılan müzakereyi ve hakimlerin karar verme anını canlı izlediklerini anlatan Kaynak, mühürlü ve mühürsüz zarf ve oy pusulası meselesinin tamamen YSK'nın taraf olduğu, karar vereceği hadise olduğunu dile getirdi.
Kaynak, şunları kaydetti:
"Yüksek Seçim Kurulu Başkanı açıkladı. Bizim dağıttımız filigranlı zarflar, bizim dağıttığımız filigranlı oy pusulaları, bunlarla ilgili bir itiraz var mı? Hayır, yok. Cumhuriyet Halk Partisinin bu yaptığı, biz hep söylüyoruz, biz anayasa değişikliğiyle vesayetin ortadan kalkacağını iddia ettik. Cumhuriyet Halk Partisi, eski alışkınlığıyla yeni vasiler bulmak için yollara çıkıyor. Anayasamızda açık hüküm var: Seçimlerle ilgili yetkili organ Yüksek Seçim Kuruludur ve kararları kesindir. Şimdi Yüksek Seçim Kurulunun yetkili olduğu tek hususu Danıştaya götürmek, kendisine Yüksek Seçim Kurulu üzerinde yeni bir vasi arama arayışıdır.
Anayasaya da aykırıdır. Tabii Danıştay ne karar verir, yargıyı yönlendirme ya da tavsiyede bulunma hakkım yok ancak Cumhuriyet Halk Partisinin eski alışkanlıkla yeni bir, seçimlerle ilgili vesayet merci oluşturma gayretidir."
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine (AİHM) daha önce 3 kez başvuru yapıldığını ancak mahkemenin bu hususta yetkisi olmadığı gerekçesiyle başvuruları reddettiğini anımsatan Kaynak, aynı şekilde Anayasa Mahkemesine de daha önce bireysel başvuru yapıldığını ve reddedildiğini belirtti.
- "Türkiye, özgürce bir referandum süreci geçirdi"
YSK'nın mühürlü ve mühürsüz oy pusulası ve zarflar hususunda daha önce defalarca karar verdiğini vurgulayan Kaynak, "Daha önce Cumhuriyet Halk Partisinin benzer talepleri olmuştur. Başka partilerin olmuştur. Bunlar, sandıkta netice alamayanların başka yerlerde netice alma girişimleridir, gayretleridir. Dolayısıyla sadece tavsiye edebilirim, bildiklerini yapmakta özgürler. Türkiye, özgürce bir referandum süreci geçirdi." değerlendirmesinde bulundu.
Kaynak, referandum sürecinde demokrasinin ne kadar içselleştirildiğinin gösterildiğini belirterek, milletin yüzde 86'dan fazlasının sandığa gittiğini kaydetti.
"Milletimiz, Avrupa Birliği ülkelerinin belki iki misli fazlası sandığa gitmiştir." diyen Kaynak, şunları dile getirdi:
"Bütün televizyonlar, bütün isteyen herkes çıkıp televizyonlarda propagandalarını, programlarını icra etmişlerdir. Türkiye, bu tabloyla asla kutuplaşmadığını göstermiştir. Halkın yüzde 51'i 'evet' dedi, yüzde 48,5'i 'hayır' dedi. Bu, kutuplaşma mı? Hayır, asla kutuplaşma değildir. Yüzde 51,5'in 'evet' dediği bir meseleye yüzde 48,5 'hayır' diyor ve Türkiye'de bu insanlar kardeşçe, bir arada yaşıyorlar. Bakın, burası önemlidir. Bu, bir kutuplaşma işareti değildir. Bu, bir arada yaşama kültürüdür.
Hadiselere farklı farklı baksak da aynı vatanın bir mensubu, aynı milletin mensubu, aynı bayrak altında birlikte yaşadığımızın çok açık, net ispatıdır. Avrupa Birliği, gamalı haçlarla o eski ayıplı döneminin görüntüleri ortadayken Türkiye'de yapılan bu demokratik seçimin, milletimizin yüzde 86'dan fazlasının sandığa iradesinin yansıdığı seçimin, yargı denetiminde yapılan bu seçimin neticelerine itibar etmek zorundadır, saygı göstermek zorundadır. Millet iradesine saygı göstermek zorundadır."
- "Meseleyi içselleştirmemeleri AGİT'in ve CHP'nin sorunu"
Başbakan Yardımcısı Kaynak, "evet" ve "hayır" oyları arasında bir milyon 400 bin fark olduğunu vurguladı.
"Bu sayı, bir kısım özellikle Avrupa Birliği üyesi ülkelerin nüfusundan fazladır." ifadelerini kullanan Kaynak, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Bu referandum ortaya bir şey daha çıkarmıştır. Türkiye'de alınan 'evet' oylarının oranı, Türkiye'de hep körüklenen, hep tahrik edilen, hep bir başka şekilde anlatılan etnik milliyetçiliğin bir belirtisi olarak gösterilen Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde verilen 'evet' oranıyla çok benzerdir. Yani Türkiye'de etnik milliyetçiliğin de asla bir şeye yaramadığını, Türkiye'de farklı kökenden olsalar bile insanların aynı ülke etrafında buluştuklarını, Türkü'yle, Kürt'üyle, Çerkez'iyle, Laz'ıyla herkesin aynı ülke etrafında toplanabildiklerini göstermiştir. Gerek AGİT'in gerekse Cumhuriyet Halk Partisinin neticeyi içselleştirmemeleri kendi sorunlarıdır. Her yere gidebilirler ama millete yazık. 'Yenilen pehlivan güreşe doymaz.' diye atasözümüz var."
Kaynak, 2019'daki yerel seçimlere 2 yıldan az süre kaldığını ifade ederek, "Biz Başbakanımızın torunlarının söylediğini söylüyoruz, 'Evet çıktı, keyfine bak.' CHP, sen de keyfine bak. Avrupa, sen de keyfine bak, herkes keyfine baksın." şeklinde konuştu.
Bir gazetecinin, Suriyeli sığınmacıların şehirde asayişi bozdukları iddiasına ilişkin görüşlerini sorması üzerine Başbakan Yardımcısı Kaynak, "Hiçbir veri olmadan herkes konuşuyor. Suriyeli muhacirlerin suç işleme oranı herhangi bir başka vatandaşlarımızın suç işleme oranından fazla değil. O da hoş görülmez, o da hoş görülmez yani insanlar, akşam tencerelerinde kaynatacakları yarım kilo bulgur için kuyruğa giriyorlarsa bundan rahatsız mı olmalıyız?" yanıtını verdi.
(Bitti)