Çocuğa 'şunu yap hediye alacağım' demeyin

Ailelerin çocuklarına, ''başarılı olursan sana hediye alacağım'' demesinin ahlaki olmadığını savunan uzmanlar hediyenin koşula bağlanmaması uyarısında bulunuyor.

ABONE OL
GİRİŞ 08.06.2011 10:40 GÜNCELLEME 08.06.2011 10:40 Kişisel gelişim
Çocuğa 'şunu yap hediye alacağım' demeyin
Çocuğa 'şunu yap hediye alacağım' demeyin

Eskişehir Osmangazi Üniversitesi (ESOGÜ) Eğitim Bilimleri Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Selahattin Turan, bazı ailelerin çocuklarına, ''başarılı olursan sana hediye alacağım'' dediğini, bunun ahlaki olmadığını belirterek, ''Hediye koşula bağlanmamalı. Karneye bakıp hediye alınmamalı, çaba takdir edilmelidir'' dedi.

Turan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, her çocuğun kendine özgü bir dünya olduğunu belirterek, ''Her çocuk doğuştan üstün bir potansiyele sahiptir ve öğrenme heyecanıyla doğar. Çocuğun doğuştan getirdiği öğrenme heyecan, istek ve motivasyonunu anne babalar, okul ve toplum bozar'' dedi.

Çocukları karnelere bakarak sınıflamanın, yaftalamanın, yönlendirmenin veya dershaneye göndermenin, özel ders aldırmanın doğru bir davranış olmadığını ifade eden Prof. Dr. Turan, şöyle konuştu:

''Her çocuk tatili, gezmeyi, eğlenmeyi ve oyun oynamayı hak eder. Bu çocuğun doğuştan getirdiği bir haktır. Sistem, 'çocuğu karnesine bakarak başarılı ya da başarısız' diye yaftalıyor. Anne ve babalar bu yanlışa düşmemeli. Anne ve babalar, çocuklarını mutlaka büyükanne ve büyükbabalarının yanlarına götürmelidir. Bu çok önemlidir. Türkiye'de nesiller arası kopuş yaşanıyor. Bu durum ciddi değerler bozulmasına, kimlik inşasında ve kendini tanımada zafiyete neden oluyor. Çocuklar, anne ve babalarından daha çok anneanne, babaanne ve dedelerini severler. Çocuklar, daha çok etkilenirler, onların sözünü daha fazla dinlerler. Çocuklar imkan varsa mutlaka spor ve folklor etkinliklerine gönderilmeli. Çocuğunu spora gönderen aileler, çocuktan kupa, madalya beklemesin. Bırakın, çocuk sadece spor yapsın. Bunların yanında çocuklar, haftada bir kitap okumaya da yönlendirilmelidir.''

Prof. Dr. Turan, Türkiye'de tatil denince akla deniz, kum ve güneşin geldiğini belirterek, çocukların yaz tatilinde müzelere ve tarihi bölgelere götürülmesi gerektiğini kaydetti.

Çocukların, Çanakkale'yi, Sarıkamış'ı, Metristepe'yi görmesinin önemli olduğunu anlatan Prof. Dr. Turan, şöyle devam etti:

''Böylece çocuğun ülke sevgisi ile kendine olan güveni artar. Okullar, test çözülen, ders yapılan sıkıcı yerler haline geldi. Okul, yaşama ve öğrenme alanı olmaktan çıktı. Okullar, çocuklara hayatı öğretemiyor. Çocuk hiç olmazsa yaz tatillerinde hayatı öğrenmelidir. Sınavdan sınava, dersten derse koşturan çocuk okulda kendini, yeteneklerini keşfedemiyor. Yaz tatili bu açıdan da çok önemlidir. Çocuklar, yaz tatilinde kendini rahatça ifade edebilmelidir.''

''KARNE HEDİYESİ DİYE BİR ŞEY YOKTUR''

Prof. Dr. Turan, televizyon ve internetin de birer öğrenme aracı olduğunu belirterek, ''İnternet, okul açık olduğu zaman yasaklanıp, tatil olduğu zaman tamamen serbest bırakılacak bir şey değildir. Burada bir denge kurulmalıdır. Günümüzde interneti hiç kullanmamak da çok kullanmak da zararlıdır. İnternet 12 yaşına kadar anne ve baba gözetiminde kullanılmalıdır. Çocukların Facebook, twitter gibi sosyal ağlarda paylaştığı fotoğraflara da dikkat edilmelidir'' dedi.

''Karne hediyesi diye bir şey yoktur'' diyen Prof. Dr. Turan, ''Bazı aileler 'Başarılı olursan sana hediye alacağım' diyor. Bu ahlaki değil. Hediye koşula bağlanmamalı. Çocuğa asla yalan söylememeli. Verilen sözler yerine getirilmeli. Karneye bakıp hediye alınmamalıdır. Çocuğun çabası takdir edilmeli'' diye konuştu.

Yaklaşık 3 aylık yaz tatilinin de çok uzun olduğunu ifade eden Prof. Dr. Turan, ''Çocuklar okulda öğrendiklerini unutmaya başlıyor. Uzun yaz tatili yıl içine bölünmelidir. 15'er günden 3 tatil yapılabilir'' dedi.

KAYNAK : AA
YORUMLAR İLK YORUM YAPAN SEN OL

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR