Nurdan Damla - Adanmış Ömürler kitapları
Yazar Nurdan Damla'nın 4 kitaptan oluşan Adanmış Ömürler serisi Hatice, Fatıma, Zeyneb ve Belkıs isimli eserleri satışa çıktı.
ABONE OL1) Sevgili’nin Gül Goncası Hazreti Fatıma
“Yorgun bir günün bitiminde eve gelip Fatıma’nın yüzüne baktığımda bütün gamım ve kederim yok olup giderdi.”
-Hz. Ali-
Fatıma olmasaydı tanımayacaktık aşkı.
Muhabbeti Muhammedi’yi (s.a.v.) bilemeyecektik.
Onsuzluğun ölüm olduğunu anlamayacaktık.
Fatıma olmasaydı evlatlığın incisi dağılıp saçılacaktı yerlere. Kadın olmanın bestesi ahenksiz olacaktı.
Yıldızsız geceler gibi yürekler rehbersiz kalıp üşüyecekti.
Anneliğin ritmi anlamsız, şiiri ise yarım kalacaktı.
Yeryüzünde muhteşem bir hikâye daha itinayla yazılıyordu.
Ali ile Fatıma’nın hikâyesi, gelecek çağlara kadim bir destan ve ihtişamlı bir miras olarak kalacaktı.
2) Aşka Adanmış Bir Ömür Hz. Hatice
“İslam dünyasında, sebebini çözemediğim bir nedenden ötürü hep Ayşe konuşuluyor. Oysa peygamberin ilk eşi Orta Doğu kültürünün baskın hegemonyasında dik duruşuyla baş kaldırmış ve önemli işler başarmış bir kadındı. Ve sizin peygamberinizin çok değer verdiği bir eşti.
3) Sabır ve Vefa Timsali Hz. Zeyneb
Bir tarafta Allah'ın Son Elçisi’nin "Kızlarımın en hayırlısıdır." diye vasfettiği can paresi
Hz. Zeyneb... Diğer tarafta nezaketi, anlayışı, cömertliği ve şefkatiyle Hz. Hatice'nin gönlüne taht kuran şair gönüllü yeğeni Ebu'l As... Bu iki mümtaz şahsiyetin muhabbetinden neşet eden bağın gurur, iman, vahiy, ayrılık, hasret ile sınanması... Vahyin "Onları kâfirlere geri göndermeyin!" (Mümtehine Suresi: 10) emriyle ayırdığı bu muhabbetin, yine vahyin ışığında tekrar bir araya gelmesinin zorlu ve çileli hikâyesi...
Mekke'nin muannid gururunun verdiği ayrılık kör düğümlerinin, ilahi sevgisinin feyziyle çözülmesi ve hasretin bitmesi...
Hz. Zeyneb'in ve Ebu'l As'ın hayatlarının ve muhabbetlerinin ayrıntılarında, bugünün insanlarının da alacağı çok mesajlar var.
Kendisi de şair tabiatlı, kaleminden nur damlayan sevgili kardeşim Nurdan Damla'nın bütün bunları destansı ve şiirsel bir lisan ile kaleme aldığı bu eser, gerçekleri romansı bir lezzette aktarmış. Okuyan herkes, bu eserin satırları arasında dolaşırken kendi yüreğine de dokunan bir tılsım, bir haz, bir hatıra yakalayacaktır.
4) Hz Süleyman’ın Sarayındaki Sebe Kraliçesi Belkıs
Süleyman mührünün gizemli hikayesi Dünya var oldukça anlatılacak ve öğrenilecek bir diriliş hikâyesiydi bu… Onlar; Yeruşelim Kralı Sultan Süleyman ile Sebe Melikesi Belkıs, çağlara kutlu bir destan bıraktılar. Doğmamış nefesler mavi kubbe altında var oldukça, bu kutlu gerçeği hayırla yâd edeceklerdi. "Anladım ki benlik kisvesini sıyıramayanlar, hakikati bulamazlar!" dedi Belkıs.
"İşte kapındayım Rabbim! Şanım hiç, servetim bir saman çöpüdür şimdi.
Senin havl ve kuvvetinle denizden inci, taştan yakut, dikenli budaktan gül çıkar. Sebe Melikesi'ni de yokluğun alevli bağrından çıkardın. Ya Rabbi, rahmetin kucağı ne sıcaktır! Tövbe taptıklarıma, tövbe yaptıklarıma, tövbe inandıklarıma!
Şimdi senin rahmet sağanağının altındayım. Affet bizi ya Rahman! Ben ve kavmim, kudretine ve şanına teslim olduk." Nilüfer çiçeği kadar saf ve duru yüzü sırılsıklamken, çağlara düşen mesaj, "Sebe Melikesi Belkıs için yeni bir hayatın başlangıcıydı."