Samimi bir arayış çağrısı: Nereden ve nasıl bakmalı?

Beyan Yayınları arasında çıkan 20 kitaptan oluşan “Bir Müslüman Nasıl Bakmalı?” başlıklı seri bugünün gençlerinin merak ettiği sorulara cevap veriyor.

ABONE OL
GİRİŞ 15.10.2021 18:49 GÜNCELLEME 15.10.2021 18:49 KİTAP
Samimi bir arayış çağrısı: Nereden ve nasıl bakmalı?
Samimi bir arayış çağrısı: Nereden ve nasıl bakmalı?

Zor sorular hep zor zamanlarda sorulur. Öyle ki böyle zamanlarda soruların zorluğu kadar doğru zaviyeden verilen cevapların bulunması da bir hayli müşkildir. Beyan yayınları “Bir Müslüman Nasıl Bakmalı” dizisi ile soru ve sorunlarımıza doğru cevapları bulmaya çalışıyor.

Müslümanın yaşadığı çağa, çağın problemlerine bakışı, duruşu nasıl olmalı? İçinde yaşadığı çağın getirdiği yeni açılımlar ve içinden çıkılmayan problemler karşısında ne yapmalı, nasıl davranmalı? Hakikate tabi olanların her çağda seslendirdiği bu kadim soru (n) bugün de sorulmakta. Belki de iletişim vasıtalarının en yoğun kullanıldığı bu dönemde doğru mecralardan bu sorulara cevap bulabilmek daha büyük bir uğraş gerektiriyor.

GENÇLERİN ANLAM ARAŞILIŞINA SORU VE CEVAPLAR

Beyan Yayınları etiketiyle çıkan “Bir Müslüman Nasıl Bakmalı?” başlıklı 20 kitaptan oluşan seri problemlerimizin tamamına çözüm üretemese de belli başlı temel meselelere bir rota çizmek ve yol göstermek amacını güdüyor. Yasin Aktay ve Mahmut Hakkı Akın’ın hem dizinin editörlüğünü yaptığı hem de yazarları arasında bulunduğu bu serinin aslında hedef kitlesi gençler olarak düşünülmüş. Özellikle hayatın soru sorma ve sorgulama anlamında önemli bir evresini teşkil eden gençlik döneminin bu noktada hedef seçilmesi şöyle ifade edilmiş: “Bu serideki kitaplar, gençlerin samimi anlam arayışına belli konular ve meseleler etrafında bir bakış açısı sunma; onları İslâmi hassasiyetleri üzerinden düşünmeye ve araştırmaya sevk etme amacındadır.” Kitapların her birinin sorduğu soru aslında salt mutlakçı bir bakış kazandırmaktan öte soruları cevaplamaya bir yerden başlama amacı güdüyor. Zaten serinin önsözünde “mutlakçı bir anlayışı benimsemeden, alternatif görüş ve düşüncelerin önünü kapatan bir yöntemi seçmediklerinin” altı çizilmiş.

TARTIŞILMAYA DEVAM EDEN MESELELER

Kitap serisinde bir zamanlar çok tartışılan demokrasiye Müslümanların bakışı gibi konular yer alırken, diğer taraftan güncelliğini kaybetmeyen tarihselcilik meselesi de zor sorular arasında yerini alıyor. Her dönem konu olan, konu edilen ırkçılık, milliyetçilik, muhafazakarlık, İslamcılık, çağdaş ideolojiler seride yer alan diğer başlıklar. Bugünün dünyasında inanç boşluğu yaşayan gençlerin deizm, ateizm sarmalı içinde kendini bulmaya çalışması öte yandan cinsellik, cinsel tercihler, feminizm gibi kavramlarla boğuşması da yine seride ele alınan önemli başlıklardan. Seride her konu önemli isimlerce bilgi ve malumata boğulmadan, sıcak samimi bir üslupla verilmeye çalışılmış.

Seride Bekir Biçer, Atila Doğan, Cemalettin Erdemci, Necmeddin Güney, Şevket Kotan, Mevlüde Aktay, Kadir Gömbeyaz, M.Mahfuz Söylemez, Abdulkadir Macit, Sedat Doğan, Mustafa Derviş Dereli, Kadir Canatan, Ayşe Güç, Ömer Faruk Erdem, Alev Erkilet, Faruk Karaarslan, Yunus Şahbaz isimleri yer alıyor.

DEİZM VE AETİZME NASIL BAKMALI

Ateizm ve deizm meselesine nasıl bakmalı konusunda Ömer Faruk Erdem imzasıyla çıkan kitapta meselenin taraflarınca değerlendirilmiş temel sıkıntının tespiti yapılmış:

“Ateistlerde de, deistlerde de görülen en önemli problemlerden biri, çoğu zaman dindar kimliğiyle dinin uygulamaları dışında davranış sergileyenlerin tavrını, dini bir tavır gibi yorumlayıp işin kolayına kaçarak indirgemeci bir yaklaşımla değerlendirmeleridir.” (s.128) Bir diğer boyutuyla da bu yola tevessül edenlerin büyük çoğunluğunun felsefî bir süzgeçten ziyade tepkisel bir süreci izlediklerini zikreden yazar, bu tavrı alanların “bazılarının yaşadıkları toplumun mevcut siyasetine, bazıları da doğrudan dini kurumların kendisine karşı olumsuz duygular beslemişlerdir.” yorumunda bulunmuş. Buradan çıkışı da dinin yasaklamadığı mübah alanları, tamamen yoruma dayalı saiklerle haram alanına dönüştürmekten, donuklaştırmaktan, tartışılamaz hale getirmekten uzak durmak olduğu ifade ediliyor. (Ömer Faruk Erdem, Bir Müslüman Deizm ve Atezim’e Nasıl Bakmalı?, Beyan yay. 2021, 130 s.)

SOSYAL MEDYA VE SAHİH BİLGİ ÜZERİNE

Yine Mustafa Derviş Dereli tarafından yaşadığımız dünyanın önemli bir sarmalı olan sosyal medya konusunda da önemli bir bakış açısı sunacak bir metin kaleme alınmış. Burada da dün ve bugün iletişim vasıtalarının önemine, yerine, konumuna değinilirken, hayatımızın merkezine yerleşen sosyal medya alanına temas edilmiş. “Dinin dijital dünyaya eklemlenmesi ve gündelik çevrimiçi etkileşimlerin bir parçası haline gelmesi, elbette pek çok açıdan onun dönüşümüne de sebebiyet vermiştir. Bunlardan belki de en başta geleni, dini bilgiye ulaşma yollarının geleneksel formlarının değişmesidir.” (s.101) Peki geleneksel formlar değişti ne oldu? Doğru ya da yanlış, sahih ya da değil muazzam bir bilgi kirliliği meydana geldi. Yazar buna enformasyon kirliliği demiş. Çünkü enformasyon ayıklanmamış, bilgi ise ayıklanmış veriye karşılık gelmektedir. Nihayet yaşanan bu hızlı değişim sürecine yazarın sunduğu teklif “Bilginin kişiye ulaşma formu bugün çoğunlukla dijital ortamlar üzerinden gerçekleşiyorsa, aynı ilkeleri bu mecralara da uyarlamak gerekmektedir.” (Mustafa Derviş Dereli, Bir Müslüman Sosyal Medya’ya Nasıl Bakmalı?, Beyan yay. 2021, s.123, s.101)

SORUNLARA DOĞDU BAKIŞ ÖNEMLİ

Güncel olan ya da olmayan pek çok meselenin çözümü doğru yerden bakmak, doğru kaynaklara müracaat ederek istikameti bulmak olmalı. Yayımlanan seri de bu noktada öncelikle Kur’an’ı doğru anlamaya işaret ediyor. Daha sonra sağlıklı bir bakış açısı için sünneti hayatın bir parçası kılmayı, mümkün, ulaşılabilir, sürekliliği olan bir model için Hz. Peygamberin rehberliğine müracaat edilmesi vurgusu yapılıyor. Peki bir müslüman Kur’an ve Sünnet’e nasıl bakmalı? Bu sorunun cevabını Mevlüde Aktay’ın yazdıklarında arıyoruz. Öncelikle Kur’an nedir, nasıl bir kitaptır, nasıl inmiş ve korunmuştur sorularını cevaplayan Aktay şunları söylüyor: “Kur’an, daha peygamber hayattayken vahiy katiplerine yazdırılmış, bir çok müslüman hem ezberleyerek hem de yazarak Kur’an’ın korunmasına katkıda bulunmuşlardır. Kur’an’da din önce peygambere sonra da peygamberin üzerinden müslümanlara öğretilir. Hatta önceki birçok peygamberin hayatından peygambere örnek olacak ve peygamberi teselli edecek olanlar Kur’an’da anlatılır” Kur’an ayetleriyle korunmuşluğunu ikrar ederken peygamberin de örnek alınmasını emretmektedir. Bu konuda hem sünneti hem Kur’an’ı tartışmaya çalışanların iki temel sebepten bu işi araladıklarını zikreden Aktay, şunları ifade ediyor: “Bu şüphelerde bazı müslümanların temel kaynaklar hakkında yeterli yabancı bilgilere sahip olmamasının yanında, hem yerli hem yabancı oryantalistler tarafından oluşturulan kasıtlı faaliyetler de etkilidir.” (Mevlüde Aktay, Bir Müslüman Kur’an ve Sünnete Nasıl Bakmalı?, Beyan Yayınları, 2021, s.15) Sünneti tartışmanın ötesinin Kur’an’ı da tartışmak olduğu, tehlikeli sularda yüzmenin doğru istikamete ulaştırmayacağı kitapta tafsilatıyla aktarılıyor.

Dün olduğu gibi bugün de soru ve sorunlar değişmiyor aslında. Değişen ambalaj ve vitrin. Muhteva ise aynı. Yenilenme ve taşların yerine oturması için bu tip çalışmaların sayısının çoğalması gerekiyor. Soruların çokluğu ürkütmemeli ve hakikat arayışlarının tarihin her döneminde olduğu unutulmamalı. Kitapların her birinin bu düşünce ile okunması herhalde çalışmayı maksadına ulaştıracaktır.

KAYNAK : YENİ ŞAFAK
YORUMLAR İLK YORUM YAPAN SEN OL

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR