Kral Öldü, Yaşasın Yeni Kral: Osmanlı'da Cülus, Veraset ve Meşruiyet

Osmanlı teşkilat tarihi bürokrasi ve modernleşme saray hayatı ve harem gibi konularda pek çok eser kaleme almış olan Prof. Dr. Ali Akyıldız’ın “Kral Öldü Yaşasın Kral: Osmanlı’da Cülus, Veraset ve Meşruiyet” isimli kitabı okuyucuyla buluştu

ABONE OL
GİRİŞ 15.11.2021 15:52 GÜNCELLEME 15.11.2021 15:54 KİTAP
Kral Öldü, Yaşasın Yeni Kral: Osmanlı'da Cülus, Veraset ve Meşruiyet
Kral Öldü, Yaşasın Yeni Kral: Osmanlı'da Cülus, Veraset ve Meşruiyet

Osmanlı’da Cülus, Veraset ve Meşruiyet adlı kitapta Prof.Dr. Ali Akyıldız, Osmanlı’da 600 yıllık bir geleneği ele alıyor. Akyıldız, belgeler eşliğinde ayrıntılı olarak Osmanlı padişahlarının tahta çıkışı ile buna bağlı olarak gerçekleşen bazı uygulama ve törenlerle, cülus ve veraset sisteminin geçirdiği değişim ve dönüşümü tüm yönleriyle ele alıyor.

Osmanlı arşiv belgeleri, şer’iye sicilleri, devrin yazma ve matbu eserleri, süreli yayınlar, minyatür ve gravür gibi görsel malzemeler başta olmak üzere çeşitli kaynak türlerinden istifade edilerek hazırlanan eserde Osmanlı padişahlarının tahta çıkışı ile buna bağlı olarak gerçekleşen bazı uygulama ve törenlerle, cülus ve veraset sisteminin geçirdiği değişim ve dönüşüm ayrıntılı olarak ele alınmaktadır. 600 yılı aşan Osmanlı tarihi boyunca teşrifat ve müesseselerin tarihi seyrini de bu eserde takip etmek mümkündür. Arapça bir kelime olan cülus, sözlükte “oturmak” manasında, terim olarak ise hükümdarın tahta geçmesi anlamında kullanılır. Osmanlı’da padişahın ölümü yahut tahttan indirilmesiyle ortaya çıkan genel uygulamalar, cülus töreni, saltanat değişikliğinin iç ve dış kamuoyuna duyurulması ve bu süreçte yaşanan değişim kitapta konu edilmektedir.

EN ÖNEMLİ GÖRKEMLİ TÖREN

Osmanlı’da cülus töreni Topkapı Sarayı Babüssaade önünde yapılan en önemli ve görkemli törendi. Taht ilk önce Babüssaade önüne çıkartılır. İkinci avluda askerler, ulema ve devlet adamları beklerdi. Taht kapının önüne çıktıktan sonra desturla padişah gelip tahta oturur. Daha sonra devlet adamları kıdemlerine göre gelip padişahın eteğini öpüp padişaha bağlılığını bildirirlerdi. İlk önce şeyhülislam huzura çıkar ancak edep ve gelenek icabı padişahın eteğini öpmez, yalnızca saltanatın devamı için dua ederdi. Şeyhülislamdan sonra veziriazam ve diğer devlet ricali bağlılıklarını bildirirlerdi. Tören esnasında valide sultan veya haseki sultanlar Adalet Kulesi’nden töreni izlerlerdi. Yeni padişahın cülûsu İstanbul’da dellâllar ve top atışlarıyla ilân edilirdi. Sultan II. Abdülhamid’in cülusunda artık etek öpmek yerine yakından veya uzaktan kişi kendisinin dört parmağını öpüp önce kalbine sonra alnına dokunup padişahı selamlamıştır. Cülus törenlerinde yaşanan bir diğer yenilik 1826’da Yeniçeri Ocağı ile birlikte mehterin kaldırılmasıyla Avrupai bandonun cülus töreninde yer almasıdır. Halife Abdülmecid Efendi’nin 24 Kasım 1922 Cuma günü Topkapı Sarayı’nda yapılan cülus töreninde ise kendisinden önceki padişahların aksine tahtta oturmayıp tahtın önünde ayakta durarak tebrikleri kabul etmesi Osmanlı’daki klasik cülus törenlerinden farklılık göstermektedir.

Osmanlı’da yeni padişahın cülus töreniyle tahta çıkmasının ardından cülus bahşişinin dağıtılması, cülusiye ve tarihlerin yazılması, türbe ziyareti ve kılıç alayının tertip edilmesi, devlet adamlarına hilat giydirilmesi, bürokratik kadroların yenilenmesi, padişahın sakal bırakması, eski padişahın haremi Eski Saray’a gönderilmesi, taşraya cülus fermanlarının gönderilmesi, yeni padişah adına hutbe okunup sikke basılması, tutukluların affedilmesi, beratların yenilenmesi ve Kâbe örtüsünün değiştirilmesi gibi bazı bürokratik ve törensel uygulamalar yapılmaktadır. Kitapta yapılan bu uygulamalar ve törenler başlıklar altında tek tek anlatılmakta ve zaman içinde yaşanan benzerlik ya da farklılıklar vurgulanmaktadır.

Padişahın tahta çıkmasından sonra tertip edilen kılıç kuşanma töreni Sultan I. Ahmed devrinden itibaren cülusun sembollerinden biri haline gelmiştir. Bazı farklılıklarla birlikte bu tören Sultan Vahdeddin’e kadar icra edilmiştir. Sadece Sultan V. Murad hastalığı sebebiyle kılıç kuşanamamıştır. Genellikle padişah tahta çıkmasından birkaç gün sonra saraydan gösterişli bir alayla Eyüp Sultan türbesine gelir ve burada şeyhülislam yahut nakibüleşrafın elinden dualarla kılıç kuşanırdı. Törende Topkapı Sarayı’ndaki kutsal emanetler arasında bulunan Hz. Muhammed ve Hz. Ömer’e atfedilen kılıçlarla Osman Gazi, Fatih Sultan Mehmed ve Yavuz Sultan Selim’in kılıçlarından biri ya da ikisi birden kuşanılırdı. Sultan Abdülmecid kılıç kuşanma töreni dolayısıyla düzenlenen kılıç alayına ilk defa yabancı elçiler ve misafirleri de davet ederek çeşitli ikramlarla ağırlanmalarını sağlamıştır. Sultan II. Abdülhamid, Sultan Mehmed Reşad ve Sultan Vahdeddin’in kılıç alayını elçiler, diplomatlar, yabancı misafirler ve gazeteciler takip etmiştir. Osmanlı Devleti’nde Sultan II. Mahmud’un saltanat yıllarının sonlarına doğru başlayan cülus yıldönümü kutlamaları modern bir gelenek olarak karşımıza çıkmaktadır. Sultan II. Mahmud 1835’de yaptığı bir düzenleme ile padişahın cülus ve doğum gününün top ve fişek atılarak, ev, dükkân ve kamu binalarının süslenip geceleri aydınlatılarak kutlanmasına başlatır. Ayrıca cülus yıldönümleri vesilesiyle devlet ricalinin padişahı kutlaması ve para basılması da gerçekleşirdi. Cülus yıldönümü kutlamaları Sultan II. Mahmud’dan sonra tahta geçen padişahlar tarafından da benimsenerek uygulanmıştır. Sultan II. Abdülhamid’in 25. cülus yıldönümünde yapılan kutlamalar ve verilen hediyelerle birlikte bazı bina ve kurumların açılış ve temel atma törenlerinin de icra edildiği görülmektedir. Söz konusu eserde renkli ve resimli görseller eşliğinde Osmanlı’da cülus, veraset ve meşruiyete dair bütün bu anlatımların yanı sıra sultanlarının cülus ve kılıç kuşanma tarihlerini ile tahttan indirilen sultanların hal’ tarihlerini kaynaklarıyla gösteren tablolar da yer almaktadır.

YORUMLAR İLK YORUM YAPAN SEN OL

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR