İsmail Özen: Karlı Bir Gece Vakti
İsmail Özen’in Karlı Bir Gece Vakti romanı Ketebe Yayınları arasında okurla buluştu. Özen okumak için İzmir’den Konya’ya gelen ve burada Radikal İslamcı bir grup gençle tanışan Esat Zahit’in hikayesi üzerinden 28 Şubat dönemini anlatıyor.
ABONE OLGerçekten Müslümanların hayatlarında trajedi yok mudur? Bu yüzden mi onların romanı olmamaktadır? Türk romanında Müslümanların inanç, kaygı ve çıkmazları kurguyu ne kadar etkilemektedir gibi onlarca soruyla boğuştuğum şu günlerde çıkıp geldi İsmail Özen’in ilk romanı Karlı Bir Gece Vakti. Geldi ve romanın sadece kötülüğün ve kötülerin anlatımı olmadığını gösterdi.
Kahramanımız Esat Zahit, Konya’da hukuk ikinci sınıf öğrencisidir. Ailesi İzmir’dedir. Daha sonra Ankara’ya taşınacaklar. Kendisi İzmir’den üniversite okumak için Konya’ya geldiğinde, farklı bir dünyanın içine girecek, artık el yordamıyla yolunu bulmaya çalışacaktır. Esat Zahit’in sürekli kafası karışıktır. Bu kafa karışıklığı onu birçok kötülük ve hatadan uzak tutacak. Fakat içine düştüğü çıkmazların da sancısını çoğaltacak. Çünkü kafası çalıştığı için karışmaktadır; araştırmakta, sorgulamakta, okumakta, bunlar da onun içine düştüğü çıkmazları çoğaltmakta ve bunların hemen farkına varmasını sağlamaktadır. Tabi aynı zamanda dürüst ve temiz bir karakterdir Esat Zahit. İnandığı gibi düşünür, yaşar, konuşur. Hesap, plan, çıkar gözetmez. Bu yönü de onun düştüğü çıkmazlarla ilgili hesaplaşmayı zorlaştırmaktadır. Çıkmaza girmesinin asıl nedeni biraz da zaten bu dürüstlüğü ve ahlaki temizliğidir. Diğer türlü başına gelenlerle daha kolay baş edebilirdi. Hatta başına gelenleri eğer günah, haram gibi kaygıları olmasaydı avantaja da çevirebilirdi. Ama o doğru yolu tercih etmiştir. Doğru yolu tercih edenlerin romanı olmaz mı, onların trajedileri çok mu sıkıcıdır, ilgi çekici değildir, sadece kötülük mü okuyucuda merak uyandırmayı başarmaktadır? Esat Zahit’i tanıdıktan sonra hiç böyle düşünmeyeceksiniz. Karlı Bir Gece Vakti 370 sayfa olmasına rağmen merak uyandırıcı ve sürükleyici yönleriyle bir solukta okunuyor.
SAHİCİLİK OKURU ÇEKER
İsmail Özen’in roman boyunca birçok başarısı var. Tasvirler, olay anlatımları, kurgudaki sağlamlık, canlı diyaloglar, olayların birbirine bağlanması, sebep-sonuç ilişkisi… Hepsinden önemlisi sahicilik... Fakat asıl romanı dinamik tutan, Esat Zahit’in sancısıdır. Bu sancı, büyük romancıların birçoğunun, kendini yazmaktan alıkoyamadığı, hatta denilebilir ki, bütün duygu ve düşüncelerinin özetini oluşturan ergen anlatımlarında ortaktır. Ergenlik, hayata atılan ilk adımdır. Ergenlikten sonrası, verilen kararlar doğrultusunda hayatı iyisiyle kötüsüyle yaşamaktır. Bu yüzden insanın ergenlik dönemi, hayatının sıkıştırılmış halidir. Ergenken insan acıyı, doğruyu, yanlışı, güzeli ve paradoksu öğrenir. Ve o dönemde nasıl öğrenirse insan bunları, o şekilde de hayatına devam eder. J. D. Salinger’ın Çavdar Tarlasında Çocuklar’ı, Thomas Bernhard’ın Nefes, Kiler, Soğuk ve Çocuk dörtlemesi, Dostoyevski’nin Delikanlı’sı ve Suç ve Ceza’sı, Balzac’ın Goriot Baba’sı, James Joyce’un Sanatçının Genç Bir Adam Olarak Portresi bu türden romanlardır. Öyleyse Esat Zahit’in içine girdiği çıkmazlara, dolayısıyla hesaplaşmaya geçelim.
GERÇEK MÜSLÜMANLIK SORGULANIR
Romanın başında Esat Zahit zaten İzmir’deki seküler/laik insanlarla, muhafazakar/Müslüman dünyanın temsili olan kendi ailesi arasındaki tezadı fark eder. Çıkmazların ilki orada başlar. Görünüşte laiklerin dünyası daha eğlenceli ve mutludur. Konya’ya geldiğinde Esat Zahit, radikal/köktendinci bir grupla tanışır, onların cevvallikleri, farklı düşünme biçimleri dikkatini çeker. Sonrasında onlardan -soru işaretlerine rağmen- etkilenir, onların düzenlediği eylemlere katılır, sohbetlerinde bulunur, fikirlerini benimser. Bu yüzden Esat Zahit, babasıyla “gerçek Müslümanlık” üzerine tartışmalara girer. Cuma namazı kılmaması mesela bu tartışmalardan biridir. Bu da onun girdiği ikinci çıkmazdır. Bütünüyle ne babasının fikirlerini reddedebilmekte, ne de bütünüyle radikallerin fikirlerini benimseyebilmektedir. Konya’da ayrıca entelektüel bir çevre vardır. Köktendinciler gibi hareket etmeyen ama yine de İslami kaygılar taşıyan, müzik dinleyen, dil öğrenen, edebiyat okuyan, şiirlerle hemhal olan, Ahmet Metin ve çevresindeki kişiler. Esat cemaatle bu arkadaş grubu arasında da kalır. Fark etmese de, içten içe bunları birbiriyle kıyaslar, bir sonuç elde etmeye çalışır. Bu ikinci grup, Borges veya Jung da okur, İsmet Özel, Cahit Zarifoğlu da. Üçüncü çıkmaz ise, burada başlar. Esat Zahit’i hep arada görüyoruz.
Sıkı Erbakancı, Müslüman ailenin radikal/köktendinci oğlu Esat, ebeveynleri gençliklerinde Marksist olan Hatice’ye âşık olur. Bu sefer Esat, hayatının çıkmazını yaşar. Bütün inançlarını, arkadaşlarını, ailesini, ülkesini, içinde bulunduğu mücadeleyi, başı açık Hatice üzerinden yeniden sorgulayacak ve gözden geçirecektir. Çünkü âşık olmuştur. Hatice’nin çekiminden kendini alamaz. Ayrıca onunla ilk defa karlı bir gece vakti, trende karşılaşır. Sonrasında Çizgi Kitabevi’nde görecektir onu. Onun eğitim fakültesinde okuduğunu tesadüfen öğrenecektir. Ve Esat Zahit bu tesadüflerden de kadere dair fikirler çıkarır, yorumlara gider. Hatice adeta Esat Zahit’in kaderidir. Peki bu duruma radikal arkadaşları ne diyecektir? Dördüncü çıkmaz! Ailesi ne diyecektir? Beşinci çıkmaz! Peki Hatice’nin Marksist annesi, Müslüman Esat Zahit’i kabul edecek midir? Altıncı çıkmaz. Karlı Bir Gece Vakti bu şekilde, Esat’ın trajedisine doğru ağır ağır ilerler.
Bu arada Esat’ın babası alzaymır olmuştur. 28 Şubat süreci bütün eziciliğiyle yaşanmaktadır. Başörtülü kızlar, sakallı erkekler sınıflara alınmamaktadır. Başörtüsü nedeniyle Esat’ın öğretmen ablası da soruşturma geçirmiş, ihraç olmuştur. Bu şekilde devletin yükü de, sadece üniversite okumak, sevdiği kızla evlenmek isteyen Esat’ın sırtına binmiştir. İsmail Özen’in asıl başarısı, bu şekilde kahramanının sırtına binen yükleri, kurguda herhangi bir karışıklığa sebep olmadan işlemesidir. Esat’la birlikte okuyucunun da aynı sıkıntıları duyması, aynı çıkmazlara girmesi, “Doğru ya, ee şimdi ne olacak?” diye düşünmeye başlaması, romanın güçlü yanlarını oluşturmaktadır. Hatice’nin, sebebini romanın sonunda öğreneceğimiz kayboluşu, depresyonu, durup dururken ağlama krizleri asıl kırılma noktasıdır. Esat bütün acılarını, bu ayrılık acısında toplar. Aynı yurtta kaldıkları, radikal arkadaşı Musab’ın gördüğü işkencelere dayanamayıp, vefat edişiyse, Esat’ın artık göz pınarlarını sonuna kadar açacaktır. Ondaki ikinci derin kırılma da budur. Biraz olsun moral bulmak için ailesinin yanına gittiğinde gördüğü alzaymır olmuş babasının halleriyse, üçüncü kırılma noktasıdır. Bunlara kırılma noktası derken, kalp kırıklığını kastetmiyorum. İnsanın iç dünyasında bir depremden farkı olamayan sarsılmalar neticesinde oluşmuş birer fay kırıklarıdır bunlar.
Tabi romanda Esat Zahit’in yaşadığı sarsıntılar, içine girdiği çıkmazlar, tek başına onun, romanı kuran asıl sancısını yansıtmaya yetmez. Romancının bu noktada anlatımı, dili, olayları sıralayışı da çok önemli. Birinci tekil şahıs anlatımla, içe doğru bir kazı çalışması yaparken İsmail Özen, dışa yönelik tasvir, olay anlatımı, tahlil ve haberlerle de, bu kazının sosyolojik, felsefi ve analitik zeminini/gerekçelerini veriyor. Olayların sadece Esat’ın dilinden verilmesiyse, onun temiz dünyasının bütün boyut, katman ve çerçevelerinin işlenmesi yönünden etkileyici. Romanda gerçekçi anlatım gerçek mekan, yazar, şair anlatımlarıyla desteklendiği için, hedeflenen etkiye daha rahat ulaşıldığı da söylenebilir.