Batı Taklitçiliğinin mizahi anlatısı: Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın "Şık’ı
Hüseyin Rahmi, Türk Edebiyatında yerini sağlam bir şekilde almış hatta akıcı dili ve zeka dolu mizahıyla çoğu yazarın önüne geçmiş biri. Bu yazıda dönemin toplumsal yapısına ve bireylerin yaşantısına ışık tutan "Şık" romanını inceleyelim.
ABONE OLYaşadığı dönemin toplumsal yapısını merak edenler için biçilmiş kaftan romanları ve öyküleriyle bizler için eşsiz bir kaynak. Eserlerinde 19. Yüzyılda dönüşüm sancıları yaşayan bireyi, aileyi ve toplumsal değerleri ele alır. İlk romanı olan “Şık” tamda saymış olduğum tüm unsurları içinde barındıran ve bunları mizahı bir şekilde ele alan eserlerinin başlangıcıdır.
Tanzimat Fermanı ile Batı’ya açılma süreci yaşayan Osmanlı bu süreci pekte iyi geçirememiştir. Özellikle toplumsal olarak sadece biçimce Batılılaşmaya yönelme kendi kültürel ve manevi değerlerimizde yozlaşma, bireysel süreçte ise kimliksizleşme getirmiştir. Romana dönecek olursak bu yozlaşma ve kimliksizleşmenin toplumu nasıl etkilediği tam olarak gözler önüne konur. Ancak Şık sadece bireysel eleştiri değil toplumsal bir ayna görevi de görür.
İsmi Şöhret Kendisi Şık
Hüseyin Rahmi Gürpınar romanın baş karakteri Şöhret Bey ile Batı hayranlığının en abartılı örneklerinden birini verir. Şöhret bey giyinişiyle, görünüşüyle yüzeysel davranışlarıyla, Paris modasına uyması ve Fransızca kelimeler kullanmasıyla ünlüdür. Ancak bu özellikleri ne derin bir bilgi içerir ne de kültürel birikimi vardır. Yani Şöhret Bey içi boş bir Şık’tır. Hüseyin Rahmi toplumun ve bireylerin gerçek bir dönüşüm yerine taklit çabasına girmesini sorgular kaldı ki, böyle bir dönüşme gerek var mıdır, o da sorgulanmalıdır.
Mizahla Yoğrulmuş Taklitçilik Eleştirisi
Taklitçilik eleştirisi roman boyunca özellikle Şöhret Bey üzerinden tekrarlanır. Fransızca konuşmaya çalışması, absürt kıyafetleri Şöhret Bey’i gülünç konuma düşürür. Aslında Şöhret Bey’in yaşadığı kimlik kaybı romanın güçlü dili ile etkili bir şekilde anlatılır. Hüseyin Rahmi’nin sade ve keskin üslubu roman boyu kendini hissettirir. Ancak Gürpınar’ın eleştirisi ne acımasızdır ne de soğuktur. Onun kaleminde toplumun kusurları, anlayışla karışık bir gülümseyişle sergilenir. Okuyucu, bu eleştiriyi hissederken bir yandan da dönemin insanlarının çıkmazlarına empati duyar.
Romanda İstanbul’un insanları, gündelik hayatı, mahalleleri ve kokuları da bulunur. Karakterlerin diyalogları, mizahi olduğu kadar gerçekçidir. Gürpınar, bu dili kullanarak okuyucuyu sadece eğlendirmez; aynı zamanda bir dönemin içine çeker.
Bugünden Bakıldığında "Şık"
Aslında bugünden bakıldığında bu trajikomik hikaye hala devam etmektedir. Batı’nın daha iyi olduğunu düşünüp Doğu’yu küçümseme, nedensizce Batılı gibi olma isteğiyle kendisine ve ülkesine yabancılaşan bireyler içi boş bir şıklığın esareti altındadır. Şöhret Bey gibi, şıklık peşinde kimliğini unutan insanların hikayesi modern dünyada da sürüyor. Bu da eserin evrenselliğini ve zamansızlığını gösteriyor.
-
Harput lu 4 saat önce Şikayet EtBoynundaki bez parçası da batı taklidi degilmi,Beğen