'İslam Dünyasının Krizleri' raflardaki yerini aldı

Yazar Cevdet Said'in Diriliş Postası gazetesindeki yazılarından mürekkep son kitabı “İslam Dünyasının Krizleri” raflardaki yerini aldı.

ABONE OL
GİRİŞ 15.12.2021 14:08 GÜNCELLEME 15.12.2021 15:21 KÜLTÜR
'İslam Dünyasının Krizleri' raflardaki yerini aldı
'İslam Dünyasının Krizleri' raflardaki yerini aldı

Pınar yayınları kütüphanelerdeki Cevdet Said raflarını yazarın toplu eserleri serisi ile genişletmeye devam ediyor. Diriliş Postası gazetesindeki yazılarından mürekkep son kitabı “İslam Dünyasının Krizleri” raflardaki yerini aldı. Son iki asırdır İslam Dünyasının krizleri öyle derinleşti ki, krizlerimizdeki bu derinlik “İslam dünyası diye bir dünya var mı?” sorusunun bile sorulmasına neden oldu. İşte tam burada İslam dünyasının mevcudiyetine inanmak, küresel kültürel hegemonyanın bu dünyayı yerle yeksan etme çabasına karşı esaslı bir “hayır” demek hayli önem arz ediyor.

Bu noktada mütefekkirlerimizin bir duruş ve o duruşu tahkim edecek bir düşünce ortaya koymaları oldukça kıymetli. Bugün içine düştüğümüz ya da düşürüldüğümüz derin krizlerden nasıl kurtulacağımız sorusunun cevabı söz konusu duruma nasıl düştüğümüz ya da düşürüldüğümüz sorusuna vereceğimiz cevapta gizli.

Daha anlaşılır bir ifade ile nerede ve nasıl düştüğümüzü bilmezsek nereden ve nasıl kalkacağımızı bilemeyiz. İşte Cevdet Said kitabında yukarıdaki her iki soruya da anlamlı cevaplar arıyor ve buluyor.

132 sayfadan müteşekkil “İslam Dünyasının Krizleri” kitabı daha şimdiden fikir meclislerinin tefekkür gündemlerindeki yerini almış gözüküyor. Kitap bir solukta okunacak hacimde. Fakat bence bu kitabı yavaş yavaş her cümlesinin üzerinde düşüne düşüne okumalı. Cevdet Said’in cümleleri öyle kolay kurulan cümlelere hiç benzemiyor. Belli ki yazar kurduğu cümlelerin üzerinde bir hayli durmuş. Esasen her daim arkasında durulabilecek cümleler derin bir tefekkürün hasılası olarak kurulan cümleler değil midir?

SİZ KENDİNİZİ DEĞİŞTİRMEDİKÇE

Cevdet Said, Kerim kitabımızdaki “Bir toplum kendisindekini değiştirmedikçe Allah onlarda bulunanı değiştirmez” (Ra’d, 11) ayetinden hareket ederek bireysel ve toplumsal değişimin yasalarını tüm insanlığa anlatma yolundaki bereketli yürüyüşünü sürdürüyor. Her şeyin bireysel ve toplumsal yasaların anlaşılması için değerlendirilmesi ve okunması gerektiğini düşünen yazar adeta şöyle diyor:

“Sünnetullah’ı anlarsak bütün krizlerden kurtuluruz.”

Cevdet Said içinde bulunduğumuz krizlerden kurtulmak için bizi her şeye rağmen insanı sevmeye ve ademiyet makamını önemsemeye çağırıyor.

“Düşüncesine düşman olsanız bile insanın kendisine düşman olmayın” diyor. Eleştirmeye ve kınamaya kendimizden başlamamızı öneren yazar Hz. Âdem ve Havva’nın bu erdem sayesinde arınıp, kurtulup bağışlandığını hatırlatıyor.

Cevdet Said bu kitabında da şiddete bayrak açmayı sürdürüyor. Şiddetin ürediği yeri sözün tükendiği yerde gören yazar söyleyecek sözü olanların şiddetle işi olamaz dercesine hiçbir peygamber toplumunu inşa ederken şiddet kullanmamıştır gerçeğini bir kere daha hatırlatıyor.

ÖNEMLİ BİR İTİRAZ

Yazar kitabında bazı sözde İslami grupların kendilerini İslam’la özdeşleştirmelerine itiraz ederek Hz. Peygamberin davetini şiddet kullanarak değil, halkıyla anlaşarak, uzlaşarak, sözleşerek onları ikna ederek kurduğunun altını ısrarla çiziyor.

Yazarın en özgün tespitlerinden biri de krizlerin ve bu krizler karşısındaki acizliklerin ahir zaman olgusuna bağlanması. Bu psikolojiden kurtuluşun yolunu Cevdet Said bakın nasıl gösteriyor:

“Beşerin güçlü ve kuvvetli olması ilahi otoriteye muhalefet değildir. Çünkü insana bu güç ve kudreti bahşeden bizzat ilahi otoritenin ta kendisidir.”

Cevdet Said kitabında Avrupa’ya, Batı’ya ve BM’ye de hatırı sayılır bir bahis açıyor. Batının bilim, teknoloji, demokrasi ve insan hakları alanlarındaki başarılarını açık yüreklilikle takdir etmekten geri durmuyor. Bunlarla birlikte yine batının, Avrupa’nın ve BM’nin bütün bu değerleri sadece kendi toplumlarına hasretmelerinden, demokrasideki çifte standartlarından ve BM’yi acizleştiren veto hakkı garabetinden yüksek sesle şikâyet ediyor.

Altına muhtasar bir manifesto notunu düştüğüm bölüm, Cevdet Said fikriyatını ve kitabı özetler mahiyette.

“Görüşlerin ve dinlerin farklılaşmasından, düşünce ve analizlerin ayrışmasından asla korkmuyoruz. Bizim reddettiğimiz sadece insanlara görüşlerinden, analizlerinden, inançlarından ve düşüncelerinden dolayı baskı uygulanmasıdır.

Eğer diğerine hayat hakkı tanımazsak, kendi hayat hakkımızdan da vazgeçiyoruz. Zira kendinize tanıdığınız herhangi bir hak, aynı zamanda başkasına tanıdığınız bir haktır. Başkasına yasakladığınız herhangi bir hak ise aynı zamanda kendinize yasakladığınız bir haktır.”

KAYNAK : Yeni Şafak / BÜLENT ACUN
YORUMLAR 2
  • hudavendigar 2 yıl önce Şikayet Et
    güzel bir noktaya temas edilmiş. adımız müslüman ama yaptıklarımızın hiç alakası yok. para hırsı gözleri kör etmiş. sanıyor ki dünyaya kazık kakacak hiç ölmeyecek. ey müslümanım diyen kişi ölüm var ölüm. aklından çıkarma günde beş vakit namaz kılarsın ancak hiç ölmeyecek gibi dünyaya tamah edersin. eve arabaya yiyeceğe içeceğe hergün her saat zam yaparsın. tek bir duam var Allaha havale ediyorum böyle yapanları.
    Cevapla
  • Demir Ersoy 2 yıl önce Şikayet Et
    İslam Dünyası diye bir Dünya olsaydı son 50 yılda 10 milyonlarca Müslüman katıl edilir miydi yada 100 milyonlarca Müslüman mülteci olurmuydu
    Cevapla

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR