Türkiye’de kültür alanı daha fazla önemsenmeli

Türkiye’nin kültür politikaları geçmişten bugüne incelenerek bir gelecek vizyonu oluşturuldu. İLKE Vakfı tarafından hazırlanan 'Geleceğin Türkiyesi'nde Kültür Politikaları raporu 29 Ocak 2022 Cumartesi günü TBMM Başkanı Prof. Dr. Mustafa Şentop’un katılımıyla İstanbul'da kamuoyuna sunuldu.

ABONE OL
GİRİŞ 30.01.2022 15:38 GÜNCELLEME 31.01.2022 09:04 KÜLTÜR
Türkiye’de kültür alanı daha fazla önemsenmeli
Türkiye’de kültür alanı daha fazla önemsenmeli

İLKE Vakfı hazırladığı Kültür Politikaları raporla alandaki büyük bir eksikliği gideriyor. Ülkemizde son zamanlarda kültürle etrafındaki tartışmalar yoğunlaşsa da konu ile ilgili kapsamlı bir çalışmanın olmadığı dikkat çekiyor. Geleceğin Türkiyesinde Kültür Politikaları Raporu değindiği konular, içeriğinin tasnifi ve hazırlık metodolojisi ile konuyla ilgili ülkemizde üretilen en kapsamlı ve bütünlüklü kültür politikası raporu olma özelliği ile öne çıkıyor.

Raporda kültürel alan bütünlüklü ve kapsayıcı bir şekilde ele alınıyor. Sinemadan tiyatroya, opera ve baleden güzel sanatlara, müzik sektöründen yayıncılık sektörüne kadar birçok alan veriler çerçevesinde inceleniyor ve sorunlar için çözüm önerileri geliştiriliyor. Her bölümün sonunda yer alan değerlendirme ve geleceğe bakış kısımları bir gelecek perspektifi oluşturuluyor.

Prof. Dr. Lütfi Sunar, Dr. Osman Ülker ve Firdevs Bulut’un yazdığı Geleceğin Türkiyesinde Kültür Politikaları rapor sunumu; TBMM Başkanı Mustafa Şentop, Üsküdar Belediye Başkanı Av. Hilmi Türkmen, İstanbul İl Kültür Müdürü Coşkun Yılmaz, kültür, sanat, iş dünyası, sivil toplum kuruluşu temsilcileri ve daha birçok önemli misafirin katılımı ile gerçekleştirildi.

2030’LAR TÜRKİYESİNE BİR GELECEK VİZYONU

Açılış ve selamlama konuşmalarını gerçekleştiren İLKE Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı ve rapor yazarı Prof. Dr. Lütfi Sunar hitabında “İLKE olarak bugüne kadar ülkemizin geleceğine dair önemli gördüğümüz birçok alanda katkı sunan çalışmalar yaptık. Bugün diğerlerinin yanına bir yenisini daha eklemenin memnuniyeti içerisindeyiz. 2022 yılının başında 2030’lar Türkiyesinde kültürel alanın nasıl olması gerektiğine dair ortaya koyduğumuz perspektifle bir vizyon ve politika öneriyoruz. Ülkemizde kültür alanı her daim çok çetin tartışmaların alanı olmuştur. Biz bu raporda bu tartışma alanlarını inceledik, kategorize ettik ve gelecekte de kısır tartışmalar yaşanmaması için ayakları yere basan sağlam politikaların yapılması adına çözüm önerileri içeren bir gelecek vizyonu ortaya koyduk” dedi.

KÜLTÜR POLİTİKALARI ORTAK BİR GELECEĞİN İNŞASI İÇİN ÇOK ÖNEMLİ

İLKE Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Prof. Dr. Nihat Erdoğmuş ise “Kültür politikaları, ülke ve toplum olarak sahip olduğumuz kimlik ve değerlerin bugüne yansıması ve ortak bir gelecek inşası açısından oldukça önemlidir. Kültürel alanın çeşitliliği ve kültürel katılım oluşmasında, yerel, milli, dini ve insanlık değerlerinin gözetilmesi incelikli bir mesele olarak karşımızdadır. Kültür alanını siyasal tartışmaların ipoteğinden kurtarmak ve çok aktörlü bu alanın dayatma yerine kendini ifade ve katılımı teşvik eden biçimde toplumsal zeminde geliştirmek gerekiyor Bir sivil toplum kuruluşu olarak biz de bu önemli meseleye katkıda bulunmak için bu raporu hazırladık” şeklinde misafirlere hitapta bulundu.

KÜLTÜR POLİTİKALARINDA BİR BÜTÜNLÜK YOK

Raporun en çarpıcı vurgusu Türkiye’de kültür politikalarında bir bütünlük olmadığı. Rapora göre Türkiye’de son yirmi yılda farklı kültürel sektörlerde önemli gelişmeler yaşansa da bu gelişmelerin bütüncül bir şekilde gerçekleşmemiştir. Bu sebeple kültürel alanda var olagelen parçalılık sürmektedir. Bu bağlamda Türkiye’nin gelişmeleri dikkate alan ve gelecek odaklı bir kültür politikası ve stratejisine acilen ihtiyacı bulunduğu görülmektedir.

İKTİDARI ELDE ETTİK AMA KÜLTÜR ALANINDA İKTİDARLA İLGİLİ ŞİKAYETLERİMİZ VAR

Meclis Başkanı Şentop, konuşmasında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın kültürel çalışmalarla ilgili şikayetleri olduğunu ifade ederek bunun sebeplerine de değindi. Türkiye'de insanların kasten hayattan uzak tutulduğuna işaret ederek, “Ben İLKE Vakfı ile gençlik yıllarından bu yana tanışan bir kardeşinizim. Yek-Der çalışmalarında benim 3 çocuğum da istifade ettiler. 28 Şubat döneminde Kuran kurslarının belli bir yaşla sınırlandırılması sebebiyle küçük çocuklarım Kuran eğitimi alamadı. Yek-Der'in evlerinin her biri Kuran kursuna dönüştürüldüğü bir çalışmadan bahsediyoruz. Allah razı olsun öncelik edenlerden.  Tabi kültür alanı, bizim zaman zaman şikayetçi olduğumuz bir alan. Sayın Cumhurbaşkanımız da ifade ediyor 'İktidarı elde ettik ama kültür alanında iktidarla ilgili şikayetlerimiz var' diyor. Bunun birçok sebebi var. Uzun yıllar Türkiye'de sosyal hayattan, siyasi hayattan hatta eğitim öğretim hayatından önce kasten uzak tutulan daha sonra da bazı hassasiyetleri sebebiyle kendisini ondan uzak tutan geniş bir toplum kesimi var.  Dini İslami hassasiyeti olan bir toplum kesimi var Türkiye'de. Başta eğitim hayatı yükseköğretim yoğun olmak üzere kültür hayatının önce dışında tutuldu sonra da kendisi dışında kalmayı tercih etti. Büyük üstat İsmet Özel'in bir sözü var: 'Türkiye'de Müslümanlar iki seçenek arasında kaldılar' diyor. 'Ya İslam'ın dışında bir hayat veya hayatın dışında bir İslam.'  Hayatın dışında İslam tercihi bu anlamda genel olarak toplumsal hayat babında belki bir gerçekliği ifade ediyor. Özellikle öğretim hayatına çocuklarını vermekten kaçınan bundan çekinen çok geniş uzun yıllar elliler altmışlardan bahsediyoruz çok geniş bir toplum kesimi var" dedi.

TÜRKİYE HOLLYWOOD’A KARŞI AVRUPA’DA LİDER

Raporun öne çıkan başlıklar incelendiğinde Türkiye’de devlet teşviklerinin sinema sektörünü ayağa kaldırdığı görülüyor. 2000 yılında toplamda sadece 15 film yapılmışken günümüzde bu rakam ortalama 150’nin üstüne yükselmiş durumda. Devlet teşviği alan 40’a yakın bağımsız yapım uluslararası prestijli festivallerde ödül almış, Türk yapımlarının 10 yıllık periyotta Hollywood yapımlarından daha çok izlendiği ve daha çok kar ettiği tek Avrupa ülkesi olduğu görülmüştür.

MÜZE VE ARKEOLOJİ ALANINDA BÜYÜK ATILIM

Raporda öne çıkan bir diğer çarpıcı veri ise arkeoloji ve müzecilik alanında. Türkiye’de müze sayısının 15 yılda iki katı artarak 500’e erişmesidir. Rapora göre Türkiye’de müze ziyaretçi sayısı 50 milyonu geçti. Birçok farklı medeniyete ev sahipliği yapan Anadolu toprakları üzerinde günümüzde artık Türkiye müzeleri mimari ödüller alıyor ve özel müzeler sayılarını gitgide artırıyor. Arkeoloji alanında şu anda ülkemizde 400’e yakın kazı çalışması yapılırken bunların büyük çoğunluğu yerli arkeologlar tarafından gerçekleştirildiği raporda yer alıyor.

OPERA İLGİ ÇEKMİYOR, TİYATROLAR BÜYÜK TEŞVİKLERLE DESTEKLENİYOR

Geleceğin Türkiyesinde Kültür Politikaları raporunda Türkiye’de kültür sanat alanında yerli-milli kültür bağlamında çokça tartışılan opera branşına yönelik ilginin azaldığı belirtildi. Opera salonlarının konserler olmasa boş kalacağı ve bazı illerde salon kapasitelerinin yüksek olmasına karşın doluluk oranının %40’lerde olduğu ifade ediliyor.

2019 yılında özel tiyatrolara 6 milyonun üzerinde destek verilirken Covid -19 salgını sebebiyle 2020’de bu rakam iki katına çıkartılarak 12 milyon olmuş, yardımlardan 420 özel tiyatro yararlanmıştır.  İstatistiklere bakıldığında devlet tiyatro sahneleri 19’dan 51’e çıkarak 2,5 kat artmış ve 11 yeni ilde yeni sahneler faaliyete başlamıştır. Tiyatro alanının gelişimi için özel bir yasa ihtiyacı da raporda dile getirilen hususlardan birisi.

Geleceğin Türkiyesinde Kültür Politikaları raporunun sunduğu vizyon maddeleri ise şöyle;

1. Toplumsal değer, hassasiyet ve talepleri daha fazla dikkate alan özgün bir kültür politikası oluşturulmalıdır. 

2. Milli kültürün bir parçası olan geleneksel sanatlarımız başta olmak üzere kültür politikaları siyasi çekişmelerin ve ideolojilerin üstünde bir mesele olarak ele alınmalıdır.

3. Müstakil bir Kültür Bakanlığı kurularak tüm teşkilatı yeni imkan ve ihtiyaçlara göre yeniden yapılandırılmalıdır. 

4. Merkezi ve yerel yönetimlerin kültüre ayırdıkları imkan ve kaynaklar artırılmalı ve bu kaynaklar daha etkin kullanmalıdır.

5. Kamu, özel sektör ve sivil toplumun işlevsel paydaşlığı geliştirilerek kültürel alana katılım demokratikleştirilmelidir.

6. Kültür alanı ile ilgili veriler şeffaf bir biçimde kamuoyu ile paylaşılmalı ve politika yapım süreçlerine farklı aktörlerin katılması mümkün hale getirilmelidir.

7. Sinema, tiyatro, müzik, güzel sanatlar gibi sektörlerin küresel ölçekte değer üreten ve rekabetçi bir konuma kavuşturulması için gerekli altyapı ve teşvik sistemi oluşturulmalıdır.

8. Küresel bir etkinlik elde etmek için tüm dünyadan farklı kültür kuruluşlarıyla işlevsel ve faydalı iş birlikleri geliştirilmelidir.

9. Kültür diplomasisi alanında faaliyet gösteren kuruluşlar güçlendirilmeli, aralarındaki koordinasyon geliştirilmeli ve faaliyetlerinin niteliği arttırılmalıdır.

10. Kültür sanat eğitimi alanındaki nitelik sorunları giderilmeli ve dünya ile rekabet edebilecek yeni nesillerin yetiştirilmesi için kapsamlı projeler geliştirilmelidir.

YORUMLAR İLK YORUM YAPAN SEN OL

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR