Deri tabakalarını sanat eserlerine dönüştürüyor
RAMAZAN DOĞAN - Kütahya Dumlupınar Üniversitesi (DPÜ) Güzel Sanatlar Meslek Yüksekokulu Geleneksel El Sanatları Bölümü Dr. Öğretim Üyesi Birnaz Er'in, tabakalar halinde aldığı derilere geleneksel Türk motiflerini işleyerek yaptığı tablo, pano ve takılar yoğun ilgi görüyor.
ABONE OLEr, genellikle sığır derisinden imal edilen vaketa derileri tabaka halinde alıp işleyerek sanat eserleri ortaya çıkarıyor. Deri tabakalarının üzerine geleneksel Selçuklu, Osmanlı ve Türk motiflerini özel keski ve bıçaklarla işleyen Er, bazı çalışmalarında ise motifleri boyalarla renklendirerek tablolar yapıyor.
Birnaz Er, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Ankara'da öğrenim gördüğü meslek lisesinde deriyle tanıştığını belirterek, atölyelerdeki ustalardan öğrendikleriyle çalışmalar yapmaya başladığını, sonrasında Gazi Üniversitesi Dekoratif Ürünler Öğretmenliği Bölümünde bunu ilerlettiğini kaydetti.
İlk dokunduğu andan itibaren derinin kendisi için bir tutku olduğunu aktaran Er, 2009 yılından bu yana görev yaptığı Geleneksel El Sanatları Bölümünde çalışmalarını sürdürdüğünü bildirdi. Er, "Deri atölyelerindeki ustalarla çalışmalar yaptım. Çeşitli deneyimler elde ettim. Orada derinin birçok aşamalarını görme fırsatım oldu. Akademik çalışmalarımın tamamına yakını genelde deri üzerine." dedi.
- "Geleneksel motifler beni cezbediyor"
Er, eserlerinde tercih ettiği geleneksel geometrik motiflerin kendisinde farklı duygular oluşturduğunu ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Geometrik şekiller İslam sanatlarında ve Anadolu motiflerinde çokça kullanılmakta. Özellikle Selçuklu ve Osmanlı döneminde ahşap oymacılığında, cami kapılarında, mimaride bu desenlerin kullanıldığını görebiliyoruz. Geleneksel motifler beni cezbediyor. Bu motifler genellikle gökyüzünü, sonsuzluğu ve var olmayı simgeleyen motifler. Bu anlamda da benim için özel bir yerde bulunuyorlar. Bu motiflerin tasavvufi yönünden dolayı çalışmalarımda geometrik motifler çokça yer almakta.
Bu çalışmaları yaparken farklı bir duygu durumu içine giriyorum. Bu motifler adeta beni de bu sonsuzluğun içine çekiyor. Bu da bana inanılmaz keyif veriyor. Derinin benim için bir tutku olduğunu söyleyebilirim. Ona dokunduğunuzda sizi anlayabilen, yatıştırabilen doğal bir malzeme deri. Yaptığım her çalışmada biraz daha ilerisine gitme çabasında oluyorum. Deri çok dayanıklı bir malzeme olduğu için yapmış olduğum bir çalışma uzun yıllar kullanılabiliyor. Deri ömrünün insandan daha uzun olduğunu söylemek mümkün."
- "Deriyi çini ve seramikle bütünleştiriyorum"
Deriyi doğal malzemelerle de kullanarak sanatsal çalışmalar yaptığını anlatan Er, çalışmalarında çini ve seramiği de zaman zaman kullandığını dile getirdi.
Er, "Kütahya'da olmamdan ve Kütahya'nın da çini ve seramiği ile ön plana çıkmasından dolayı deri çalışmalarımı zaman zaman çini ve seramik bünyelerle bütünleştiriyorum. Çini ve seramiği deride altyapı olarak kullanmaya başladım. Doğal bir malzeme olan deri, yine doğal olan çini ve seramikle kolayca uyum sağlayabiliyor. Bazen de ağaç kabuğu ve çuval gibi doğal malzemelerden de faydalanıyorum." ifadelerini kullandı.
Yaptığı çalışmaları ve bu konuda bildiklerini öğrencilerine aktardığını kaydeden Er, şöyle konuştu:
"Deriye dokunan öğrencilerimiz mezun olduktan sonra bununla ilgili çalışmalar yapabiliyor. Deri ile yaptıkları tasarımlar, hediyelik eşyalarla bir meslek sahibi olmuş oluyorlar. Deri ile ilgili çalışmalarımda doruk noktasına ulaştığımı söylemem mümkün değil. Henüz arayış içerisindeyim. Bu anlamda yolculuğum devam edecek. Bunun bir noktasının olabileceğini de düşünmüyorum. Bu arayış sürdükçe deriyi hep farklı noktalara taşımaya devam edeceğim."
Er, eserlerinin sanatseverler tarafından beğenildiğini ve bunun da kendisini mutlu ettiğini, deriyle ilgili yaptığı çalışmaların yer aldığı üç kişisel sergi açtığını, çeşitli karma sergilere katıldığını sözlerine ekledi.