Beyazperde'de nasıl tuş olduk?

Türkiye'de sansür mantığının sinemada nasıl büyük fırsatlar kaçırdığını biliyor musunuz? Bakın, bir dönemin kafa yapısı bu kadarı da olamaz denilecek ne icraatlar yapmış?

ABONE OL
GİRİŞ 28.05.2008 13:54 GÜNCELLEME 29.05.2020 18:16 MEDYA
Beyazperde'de nasıl tuş olduk?
Beyazperde'de nasıl tuş olduk?

Türkiye aleyhindeki en önemli filmlerden Geceyarısı Ekspresi’nin başrol oyuncusu Türkiye lehinde bir filmde oynasa nasıl olur? Ortaya atılan bu soru sonunda araştırma yapılır ve filmde oynayan başrol oyuncusunun, bu film çok iş yapar, diye bedava bile oynayabileceği anlaşılır.

 

Dönemin Kültür Bakanı Tınaz Titiz de bu gelişmeler üzerine gerekli bağlantıları sağlar, aktör ve filmin kahramanı Billy Hayes böyle bir film yapmayı ve Türkiye’ye gelmeyi kabul ederler. O sırada film hâlâ yurtdışında gösterimdedir ve aleyhte propaganda büyümektedir.

Konu Bakanlar Kurulu’nda ele alınır. Ve dönemin kabinesi, adı geçen şahısları Türkiye’de koruyamayacağını düşünür, “başımıza iş alırız” diyerek vazgeçerler.

 

Kaçırılan tarihi fırsatı, dönemin Kültür Bakanı Tınaz Titiz, Keşke Olmasaydı’da detaylarıyla anlatıyor…

İLK ÖZEL TV İSTANBUL SANTRALİNİ YAKTI

 

TRT’nin televizyon ve radyodaki yayın tekelini yasal olmayan yollardan kıran ilk özel televizyon Star’dır ve yayına başladığı yıl yılbaşı gecesi 5 otomobil dağıtmaktadır. O kadar çok telefon gelir ki kanala, İstanbul Telefon Başmüdürü perişan vaziyette televizyona gelir; ‘Santral yanıyor, insanlara ulaşılamıyor, ambulanslara ulaşılamıyor, hastanelere ulaşılamıyor…’ der infial içinde… Tahtakale santralinin devreleri yoğun trafikten dolayı yanmıştır. İnsanlar o yarışmaya ulaşmak için Zeytinburnu’nda PTT’nin camlarını indirmiştir. İlgi öyle büyüktür ki, yurtdışından korsan yayın yapmakta olan Star’ın reklam geliri daha ilk yıl 160 milyon dolar olur; aynı yıl, yılların TRT’sinin yıllık reklam geliri ise 80 milyon dolarda kalmıştır…

Türkiye’nin ilk televizyon kanalının kuruluş öyküsünü ve o gece neler yaşandığını Adem Gürses Keşke Olmasaydı’da anlatıyor…

ÖDÜL AL, KALORİFERE KELEPÇELEN…

Hakkari’de bir Mevsim filmi Berlin Film Festivali’nde yarışmaktadır. Doğal olarak her ülkenin bayrağı asılır, film nedeniyle Türk bayrağı da asılacaktır. Ancak Türk Konsolosluğu festivale müdahale eder, festival komitesine “Bu film Türkiye’de yasaklıdır, bu bayrağı indirin, bu film bizi temsil edemez” der. Festival başkanının Konsolosluk yetkililerini dinlemeyip filmi oynatması ve bayrağı asmasıyla karara uyulmaz.

Yönetmen Erden Kıral, 1981 yılında Avrupa en iyi film ödülünü aldığı halde yurt dışına çıkamadığı için törene gidemediğini; ödülün kendisine getirilmesini ve otel lobisinde siviller tarafından tehdit edilmesini; sonunda yine ödülü alamamasını; başka bir ödül töreni sonrasında zafer kazanmış ülkesine döndükten sonra havaalanında nasıl kalorifere kelepçelendiğini Keşke Olmasaydı’ya anlatıyor.

“BU FİLM KIBRIS’TA GEÇEMEZ; ANGOLA’DA GEÇSİN…”

Kıbrıs’ta geçen Komando Behçet filmi, EOKA-B’nin katliamlarını anlatmaktadır. Senaryoya göre Türkler öldürülüyor ve çukurlara atılıyordu. Senaryo Sansür Kurulu’na girer ve Yunan kelimesi yerine düşman kelimesinin kullanılması karara bağlanır. Bir çok yasak daha gelmiştir. Sonunda, film, Kıbrıs’ta değil, Angola’da geçer hale getirilir…

Yönetmen Ragıp Yılmaz Atadeniz, Kıbrıs üzerine çekmekte olduğu filmin nasıl Angola’da geçirtildiğini Keşke Olmasaydı’da anlatıyor…TÜRK VALİSİ BÖYLE KARŞILAMA YAPAR MI?

Kemal Sunal’ın başrolünü oynadığı ünlü Zübük filminde, valinin bir siyasetçi olan Zübük’ü karşılama töreni vardır. Sansür Kurulu’nda ise İçişleri Bakanlığı’nı temsilen bir Merkez Valisi vardır. İtiraz eder sahneye; “Bir Türk valisi asla böyle bir şey yapmaz. Bu sahne çıkartılmazsa ben bu filme onay vermem…” der. Ve ünlü filmden o sahne çıkarılır…

Sansür Kurulu Üyeliği de yapmış olan yazar Mehmet Doğan Sansür Kurulu hatıralarını Keşke Olmasıydı’da anlatıyor…

Sanatçı Zülfü Livaneli, Mikis Theodorakis'le yaptığı ve 1 milyon sattığı için Altın Plak ödülü alan çalışmasının Türkiye’deki basın toplantısında, televizyon ve gazetelerin haberi nasıl kendisini göstermeden, görüntünün yarısını keserek verdiğini ve daha nice yasak uygulamasını Keşke Olmasaydı’da anlatıyor…

VE DAHA NİCELERİ…

Bir dilin yasak olması; yasak olduğunun kızılcık sopasıyla dayak yiyerek bir çocuk tarafından geceyarısı bir yatılı okulda öğrenilmesi;

Devletin, ‘o dilin’ varlığını kabul etmemek için ‘daha az dava açması’;

Yasaklı dildeki kitapların eşek sırtında mayın tarlasından sınırı geçmesi…

Bir filmin, tarihte görülmemiş şekilde “yakılarak” yok edilme çabalarına rağmen bir gün bir yerden kopyasının ‘çıkıvermesi…’

Türkiye’nin ince, kaba, komik, dramatik, genel veya özel yüzlerce yasağı Keşke Olmasaydı’da…

 

Yaşayanlar, yasaklananlar, yasaklatanlar 24’e konuşuyor…

Ali Asker, yönetmen Erden Kıral, eski Kültür Bakanı Tınaz Titiz, Zülfü Livaneli, eski Sansür Kurulu Üyesi yazar Mehmet Doğan, yönetmen Ragıp Yılmaz Atadeniz, televizyoncu Adem Gürses’in tanıklığıyla Yasaklar dizisinin 2. bölümü Çarşamba akşamı 24’te…

 

Yaşar Taşkın Koç’un hazırlayıp sunduğu 24’ün yakın tarih belgeseli Keşke Olmasaydı, bu akşam 20.10’da…

 

Belgesel, aynı gece ve Cumartesi günleri kaçıranlar için tekrar yayınlanıyor…

YORUMLAR 3
  • turk beyi 15 yıl önce Şikayet Et
    herkesin haberi var . dünya 2 yüzlü olmus görüyor işitiyor ama isterse görmüyor işitmiyor. sansür olsa kac yazar. vatandas yada diyerleri herseyden haber var. ermini soykırımı olmadini alem biliyo. ama bizim hicbir yaptirim gücümüz olmadi icin süre gelip gidiyor.
    Cevapla
  • abdullah kahyacı 15 yıl önce Şikayet Et
    örnek. sansüre en iyi örnek. STV gibi kanallarda Kemal sunal filmlerinin bile 45 dakika sürmesi. yarısını kesiyor bu sansürcüler.
    Cevapla
  • Şanlı FENERBAHÇE 15 yıl önce Şikayet Et
    gece yarısı ekspresi. bu da gösteriyorki o dönemde aramızda hainler varmış..
    Cevapla

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR