Rus çocuk Türk hekimine emanet
Türk doktorlar, 5 yaşındaki Rus çocuk Vsevolod Sidorov'un, göz köklerindeki ''Retinoblastom'' tümörü ile sağ bacağında ortaya çıkan ''Osteosarkom'' isimli en kötü huylu kemik kanserini tedavi etti.
ABONE OLİstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Ortopedi ve Travmatoloji Ana Bilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Harzem Özger, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Rusya'da yaşayan hastanın, aniden iki gözünde de görme kaybı oluşması üzerine, doktora başvurulduğunu belirtti.
''Rusya'da yapılan bir tetkik sonucu, burada bir tümör oluşumu olabileceği, ama bunun ne olduğunu anlamak için gözlerinden birinin çıkartılıp, tanı konulması gerektiği söyleniyor. Bunun üzerine anne, bunun bir başka yolu olabileceği düşüncesiyle araştırmaya giriyor'' diyen Prof. Dr. Özger, ailenin iş ilişkileri dolayısıyla Türkiye'de bulunan yakınları vasıtasıyla yaklaşık 1 yıl önce buraya geldiğini söyledi.
Prof. Dr. Özger, Türkiye'de yapılan ilk tetkiklerde, göz köklerinde ''Retinoblastom'' denilen kötü huylu bir tümör olduğunun anlaşıldığını ifade ederek, şunları kaydetti:
''Bunun tedavisinin de iyi bir kemoterapi olduğu anlaşıldı ve hasta beraber çalıştığımız Onkolog Prof. Dr. Rejin Kebudi tarafından tedaviye alındı. Çok başarılı bir kemoterapi sonunda gözleri tamamen kurutuldu. Yani gözü çıkartılacak hastanın gözleri kurtarıldı. Ancak bilinmesi gereken çok önemli bir şey var. 'Retinoblastom' olan hastalarda, sıklıkla birkaç kötü huylu tümör olabiliyor. Vsevolod'in tam göz tedavisi bitip görmeye başladığı zaman, bu kez sağ bacağında bir ağrı başlıyor. Bir müddet sonra şişlik fark ediliyor ve Rejin hanım hastayı bana gönderiyor. İncelememizde sağ bacağında ciddi bir tümör tespit ettik. Bir biyopsi yaptık ve 'Osteosarkom' denilen çok bilinen, en kötü huylu kemik kanseri ortaya çıktı. Bu tür hastalarda, 'Retinoblastom' ve 'Osteosarkom'un birlikte görülme riski en az yüzde 15'tir. Bu tablo bu çocuğu buldu. Tümör öyle bir yeri tutuyor ki 5 yaşındaki bir çocuğun tüm yürümesini sağlayan uyluk kemiğinin kalça ekleminin eklem bölümünün başını ve kemiğin kendisini tamamen işgal ediyor.''
Bunların ardından hemen kemoterapiye başladıklarını ve hastanın da kemoterapiye gayet iyi bir cevap verdiğini belirten Özger, bu tedavi sonucunda da tümörün ameliyatla çıkarabilecek hale geldiğini aktardı.
Prof. Dr. Özger, ''Cerrahi tedavide hedefimiz önce çocuğun hayatını kurtarmak, sonra bacağını kurtarmak, daha sonra da yapacağımız tamir sistemi ile çocuğun hem bacağının korunmasını ve çalışmasını hem de mümkünse uzamasını sağlamaktı. Bu ameliyatlarda canlı ya da cansız malzemeler kullanılıyor. Biz kendisinden alınan canlı dokularla bu işi yapmak istedik. Kullandığımız yöntem daha önce hiç tarif edilmedi. İlk defa tarif ediliyor'' dedi.
''HASTA TAM OLARAK İYİLEŞİNCE NORMAL İNSAN NE YAPIYORSA YAPABİLECEK''
Prof. Dr. Harzem Özger, cerrahi tedavide ''hotdog'' diye bir yöntem olduğunu belirterek, bu yöntemde hastanın tümörlü kemiğinin çıkarılıp azot içinde öldürüldüğünü ve ardından tekrar yerine konulduğunu söyledi.
Özger, bu öldürülmüş kemiği canlandırmak için de hastanın ince kemiğini, öldürülen kemiğin içine mikro cerrahi ile canlı olarak nakil ettiklerini kaydetti.
Ancak cerrahi tedavide, hastanın kalça ekleminin oynak yüzünü de mecburen tümörle beraber çıkardıklarını aktaran Özger, şöyle devam etti:
''Bu ince kemiği, büyüme ve şekillenmeyi sağlayan bölümü ile birlikte naklediyoruz. İnce fibula kemiğinin başı vücudun en önemli kalça kemiği, ekleminin başı haline geliyor. Nitekim 4 yaşındaki bir hastamızda bunu uyguladık ve oldu. Şu an yürüyebiliyor. Aynı şeyi bu hastada da yapabilir miyiz, kombine eder miyiz diye düşündük. Dünyada daha hiç tarif edilmemiş bir yöntemi uygulayarak, fibulayı başı ile beraber alıp ki bu iki ayrı mikro cerrahi damar tamiri gerektiriyor, bunu bu azot içindeki kemiğin içine koyduk ve fibula başının oluşturulduğu bir birleşimi yerine yerleştirdik. Damarlı fibulayı ve büyüme kıkırdağı naklini tarif ettik ve uyguladık, hotdogu uyguladık ve tarif ettik. Burada ikisini kombine etmiş olduk. Umarım başarı kazanırsak bu şekilde çocuğun hayatı, bacağı kurtulacak. Bu böyle sofistike bir yöntem.''
Vsevolod Sidorov'un, 6 ay ile 1 yıl arasında yürüyebileceğini ifade eden Özger, hastalığın tedavisinde başarının çok önemli bir bölümünün de ilaç tedavisinin aynı yoğunlukta ve düzendeki devamı olduğunu söyledi.
Prof. Dr. Özger, tümörün tekrarlama riskinin olduğunu dile getirerek, ''Yüzde 10-15 bulunduğu yerde, yüzde 45 oranında da vücudun başka yerlerine sıçrama riski var. Hastada iyileşme sağlandıktan sonra artık bu hasta normal bir insan ne yapabiliyorsa o da aynı şeyleri yapabilir. Ancak bu çok uzun süren bir tedavi sürecidir'' dedi.
''BİZLER BİLİMİ KULLANAN SANATKARLARIZ''
Prof. Dr. Özger, herkesin Türk doktorlarına ve Türkiye'deki tıbba güvenmesini istediğini belirterek, ''Bizler bilimi kullanan sanatkarlarız. Bu sanatkarların, sanat üretmek için morale ihtiyacı var. Gördüğünüz gibi Rusya gibi son derece gelişmiş bir ülkeden, böylesine karışık bir hastalığa çare bulabilmek için hastalar Türkiye'ye geliyor. Onkolog Prof. Dr. Rejin Kebudi, mikro cerrahi yapan Prof. Dr. Murat Topalan ile benim de içinde bulunduğum ekip ile dünyada bu tür hastaları en yüksek düzeyde tedavi edebilen bir birikime ve deneyime sahibiz'' diye konuştu.
Bu tür hastalarda, ''teşhisten tedaviye doğru adres, doğru merkez'' gerektiğine işaret eden Özger, Kas ve İskelet Tümörleri Derneğinin de bu amaçla kurulduğunu söyledi.
-
M/Y 13 yıl önce Şikayet Etister Rus, ister Vietnamlı olsun,. Çocuğumuza geçmiş olsun der, doktorlarımızı kutlarım..Beğen