'Türkiye’nin adı bile güven veriyor'
Av. Mehmet Cengiz, 'Mazlumlar için Türkiye'nin adı bile güven veriyor' ifadelerini kullandı.
ABONE OLSöyleşi: Özlem Doğan
Mazlumların Türkiye’yi umut ışığı olarak gördüğünü ifade eden Av. Mehmet Cengiz, “Ezilen ve sömürülen milletler merhametli bir güç bekliyor ve merhametli güç olarak Türkiye önemli bir namzet. Çünkü Türkiye’nin mazlumlar nezdinde güven veren bir ismi var” dedi.
On bir ayın sultanı Ramazan’da oruçlarımızı tutup ibadetlerimizi yerine getirmeye devam ederken, İslam coğrafyalarında kan ve gözyaşı akmaya devam ediyor. Suriye’den Gazze’ye, Doğu Türkistan’dan Myanmar’a kadar geniş bir coğrafyada yaşanan zulümlere ve yokluğa bir nebze merhem olmaya çalışan yardım kuruluşlarından Deniz Feneri Derneği’nin Genel Başkanı Av. Mehmet Cengiz’le İslam Dünyası’nı ve Deniz Feneri’nin çalışmalarını konuştuk.
TOPLUMU ÖZ BENLİĞİYLE BULUŞTURDUK
Deniz Feneri’nin yardım serüveni nasıl başladı?
Ramazan ayında doğmuş bir yardım kuruluşu olarak 20. Ramazanımızı yaşıyoruz. İftar saatlerinde kimsenin gitmediği arka sokaklarda yoksul insanların kapısını çalıp, kimsesizlerin varlığını topluma yansıttık. Toplumu kendi öz benliğiyle buluşturduk. İftar saati yayınlanan Şehir ve Ramazan programı halktan çok büyük bir karşılık buldu ve 1998 yılında da derneğimiz kuruldu.
Yardım yaparken uyguladığınız kriterleriniz nelerdir?
Bereket ayı Ramazanla başlayan hikâyemizde 81 ilin tüm ilçeleri, köyleri ve mezralara varıncaya kadar nerede bir yoksul varsa yardım elimizi uzattık. Biz bir insani yardım kuruluşuyuz. Yardım ettiğimiz ya da edeceğimiz kişilerin dinine, diline, ırkına ve etnik kökenine bakmadan yalnızca muhtaç olma kriterini öne alıyoruz.
VAKIF MEDENİYETİNİ YENİDEN YEŞERTTİK
Deniz Feneri’nin kuruluş yıllarında Türkiye’de yardımlaşma faaliyetleri ne durumdaydı?
Türkiye’de belli bir dönem yardımlaşma ve dayanışma duyguları inişli çıkışlıydı. Yardımlaşma duygularının küllendiği ve Türkiye’nin ekonomik olarak zor zamanlardan geçtiği dönemlerde Deniz Feneri ciddi bir karşılık buldu ve yardımlaşmanın öncüsü oldu. Muhataplarımız, vakıf medeniyetinin yeşermesine büyük katkıda bulunduğumuzu söylüyorlar.
Deniz Feneri’ni diğer STK’lardan ayıran özelliği nedir?
Deniz Feneri Türkiye’de yedi bölgede dört yüz çalışanı olan örgütlenmiş bir iyilik fabrikasıdır. Kurumsal yapısı güçlü olduğundan, topladığı bağışlar ve yapmış olduğu yardımların tamamı profesyonel olarak sistemimizde kayıtlı. Türkiye’deki çoğu yardım kuruluşu bir cemaat ya da topluluğa bağlıdır. Bu konuda kurumumuz müstakildir. Kimse bağlı değiliz.
YETİM SOFRALARI KURUYORUZ
Ülkemizdeki Suriyeli mülteciler için özel bir çalışmanız var mı?
Sadece Ramazan ayı içinde Suriyeli on bin aileye gıda yardımı yapıyoruz. 20. Ramazanımızda yoksul ailelerimize yetim sofraları kuruyoruz. On binlerce ailemiz güzel bir iftar sofrasında bir araya geliyor. Ailelerimizle bağışçılarımızı buluşturuyoruz.
Dünya Yetimler Günü sizce gerek medya gerekse toplumlar bazında yeterince karşılık buluyor mu?
Yetimler Günü’nü medya aracılığıyla mutlaka topluma yansıtmalıyız. İslam İşbirliği Teşkilatı’nın aldığı bir kararla 15 ramazan İslam dünyasında dünya yetimler olarak kutlanıyor. Bu sene yirmi ülkede 15 ramazan münasebetiyle çeşitli faaliyetler gerçekleştiriyoruz. Malum coğrafyalardaki yetimlerle bir araya gelerek yirmi ülkede iftar ve yetim sofraları kuruyoruz. Yetimlerimize bayramlık giysiler hediye edip bayram harçlığı veriyoruz.
YETİMLER TEK BAŞINA MÜCADELE VERİYOR
Müslüman ülkelerde yaşanan savaşlardan dolayı karşılaştığınız en büyük sıkıntılardan biri nedir?
Dünyanın yüz kırk beş noktasında çeşitli çatışmalar yaşanıyor. Bu çatışma noktalarının tamamı Müslüman coğrafyasından oluşuyor. Dünyada Müslümanlara karşı açıkça bir zulüm, yok etme ve etnik temizliğe girişilmiş durumda. Türkiye’nin sınırlarına baktığımızda buna yakinen şahit oluyoruz. Bu savaşlar dolayısıyla şehitlerin yetimleri hayatta tek başına mücadele veriyor. Onları sahiplenmek adına bir şeyler yapmalıyız.
Başta Suriye olmak üzere savaşların sürdüğü ülkelere yardım ulaştırabiliyor musunuz?
Savaş alanlarına girmek çok zor. Ancak yerelde kurulan partner kuruluşlar vasıtasıyla bu yardımları ulaştırabiliyoruz. Savaş kendi hukukunu, hayat tarzını ve ekonomisini oluşturuyor. Suriye’de ciddi manada insani yardıma ihtiyaç var. Bununla birlikte Suriye’de oldukça fazla STK etkin durumda. Ancak onlar vasıtasıyla mazlumlar hakkında bilgi alıp bir şeyler yapabiliyoruz.
İNSANİ YARDIM KURULUŞLARIMIZ DESTAN YAZIYOR
Dünyanın çeşitli bölgelerine gerçekleştirdiğiniz ziyaretlerden yol çıkarsak; Türkiye dünyada ve İslam ülkelerinde ne anlam ifade ediyor?
Dünyada Türk denilince sadece Müslümanlık akla geliyor. Mazlumlar Türkiye’yi umut ışığı olarak görüyorlar. Onların bu umutlarını daha da ileriye götürmek azmi bizi motive ediyor. Bize ne mutlu ki, tüm mazlum coğrafyalarda destanlar yazan insani yardım kuruluşlarımız var. Türkiye’nin mazlumlar nezdinde güven veren bir ismi var.
O halde Türkiye olarak sorumluluğumuz büyük…
Batılı emperyalist güçlerin, Siyonistlerin ve misyonerlerin baskısı ve zulmü altında yaşayan Afrika kıtası ve Uzak Asya’daki Müslüman topluluklar Türkiye’ye kurtarıcı güç olarak bakıyorlar. Evet, bu da bize büyük bir sorumluluk getiriyor.
BİLİNÇLENDİRME LAZIM
Bu bağlamda ülkemizdeki STK’ları ve yardım kuruluşlarını etkinlik açısından nasıl değerlendiriyorsunuz?
Türkiye’nin öncü olan insani yardım kuruluşları dünyadaki yardım kuruluşlarıyla boy ölçüşen, hatta dinamizmde onları geçen bir noktada. İslam coğrafyalarının yeniden özgürlüklerine kavuşmaları için eğitim çalışmaları yapmamız lazım. Ülkemize öğrenci transfer etmek suretiyle onlara kendi ülkelerindeki değerleri yeniden ortaya çıkaracak bilinçlendirmeyi de biz yapabiliriz.
Başta Suriyeliler olmak üzere mazlumlara kucak açan ve acılarını dile getiren bir Türkiye olarak ileri vadede neler yapmalıyız?
Milletimizin merhametine dünyadaki mazlumların çok ihtiyacı var. Yurtdışı gezilerimizde bunu görüyoruz. Biz ‘yokluk nedir’in cevabını Afrika’da bulduk. İnsanların yaşamış oldukları hayatı görünce yokluğun tarifini orada öğrendik. Bilmediğimiz mazlum coğrafyalarda uzatılacak yardım eline çok ihtiyaç var. Ezilen ve sömürülen herkes merhametli bir güç bekliyor ve bu merhametli güç olarak Türkiye önemli bir namzet.