Türk Hekimleri Birliği terör yandaşlarını yıkacak
İstanbul Tabip Odası seçimleri var bu hafta, 15 Nisan Pazar İstanbul hekimleri sandık başına gidiyor.
ABONE OLİstanbul Tabip Odası seçimleri var bu hafta, 15 Nisan Pazar İstanbul hekimleri sandık başına gidiyor. Sağlık sistemimizin merkezinde olan hekimler, kendilerini temsil edecek olan meslek odalarının yönetimini ve Türk Tabipler Birliği delegelerini seçecekler. İstanbul Tabip Odası yönetimine aday gruplardan Türk Hekimleri Birliği’nden grup sözcüsü Dr. Yavuzhan Baş ile bir röportaj yaptık.
Öncelikle adaylığınız hayırlı olsun, Tabip odası çalışmalarınızdan ve Türk Hekimler Birliğinden bahseder misiniz ?
Grubum adına çok teşekkür ederim. Türk Hekimleri Birliği, yeni kurulmuş bir ekip değil, yıllardır meslektaşlarımız ve sağlık sistemimize katkı sağlamak için çalışmalar yapan canlı bir organizmadır. Ancak 2016 yılının sonunda aldığımız karar neticesinde cephemizi genişletmek, sadece İstanbul özelinde değil tüm Türkiye’de çalışmalar yapabilmek için 4 sivil toplum kuruluşunun girişimiyle Türk Hekimler Birliğini kurduk. Ankara ve İstanbul çalışmalarımız oldukça aktif, diğer illerimizde ise teşkilatlanma çalışmalarımız devam ediyor. Tabip odaları seçim gruplarımız ise Türk Hekimleri Birliğinin çalışma kollarından sadece bir tanesi. İstanbul Tabip Odasının ve Türk Tabipler Birliği merkez konseyinin yanlış tutumu ve uygulamalarından dolayı; hekimliğin sorunlarından ziyade, ideolojik saplantılar içerisinde olduğunu gördük ve yaşadık. Bu sebeple var olan yönetimin karşısına daha örgütlü bir güç olarak çıkma kararı aldık.
Yanlış tutum ve ideolojik saplantıdan kastınız nedir? Var olan yönetim hekimleri temsil etmekte yetersiz mi?
Açıkçası ulusal basın ve yayınlarada konu olan onlarca olay var, bunların hepsinden ziyade birkaç tane örnek üzerinden açıklama yapayım ben:
- Hekimler ülkemizde sağlık sisteminin içinde ciddi sorunlarla mesleklerini icra ediyorlar. Bu sorunlar öğrencilikten itibaren sürekli hekimlerimizin karşısına çıkıyor. Zorunlu hizmet, uzmanlık sınavı, mesleğin icrasındaki bürokratik engeller, asistan hekimlerin çalışma koşulları, aile hekimlerinin angarya yükünden dolayı işlerini yapamaması, özel hastane hekimlerinin üzerindeki işletmeci baskısı, çökmüş olan sağlıkta dönüşüm projesi, üniversite hastanelerinin maddi sorunları nedeniyle polikliniklerde boğulması, muayenehane hekimlerine çıkarılan engeller, emekli hekimlerin özlük hak kayıpları, performans sisteminden dolayı hekimlerin üzerindeki planlı olarak yükün artırılması….
Devam etsem çok uzayacak; bu ve benzeri yüzlerce sorunla boğuşan hekimler, haklarını savunacak ve onlar için mücadele edecek bir yapıdan mahrum durumdadır. İstanbul Tabip Odası yönetimi temsil yetkisini, bu kadar sorun dururken, gayrimilli odaklar ne zaman zora düşse onları arkalayarak kullanmaktadır. Zeytindalı operasyonu hakkında yaptıkları açıklama, terör elebaşının Kürt vatandaşlarımızı temsil ettiğini söyleyecek kadar vatan sevgisinden yoksun, pkk terör örgütü tarafından katledilen Dr. Abdullah Biroğul için yayınladığı taziyede pkk ya terör örgütü diyemeyecek kadar gayri milli; savcılık tarafından kapatılan haber ajanslarına plaket verecek kadar umursamaz, bölücü siyaset yapan bir siyasi partinin savunuculuğunu yapacak kadarda ideolojik saplantıda olduğunu görüyoruz. İstiklal Marşımıza ve Şanlı Bayrağımıza yaklaşımlarını daha önce sizlerle konuşmuştuk, tekrar anlatmaya gerek olmadığı kanaatindeyim.
Peki İstanbul Tabip Odası seçimlerinde farklı aday grupların olduğunu da biliyoruz. Bu durumda Türk Hekimleri Birliği bu ayrışmanın neresinde duruyor?
YB: Şuanda 4 farklı grup seçimlere aday olarak giriyor. Aslına bakarsanız biz oda seçimi çalışmalarımıza aylar öncesinden başladık. Bugüne kadar gelinen süreçte şu an oda yönetiminde olan demokratik katılım grubu haricindeki grupların tamamıyla görüştük. Ancak gruplar arasındaki farklı görüşleri maalesef bir çatı altında toplayamadık. Türk Hekimleri Birliği olarak 2 kırmızı çizgimiz olduğunu belirttik. Bunlardan ilki Türk ibaresinden kesinlikle vazgeçmeyeceğimiz, ikincisi ise yalnızca hekimler için ve hekimlerin üzerinde baskı kuran bakanlıkta dahil olmak üzere tüm yapılarla mücadele edeceğimizdir. Ancak diğer gruplardan birisi: Türk ismini kabul edemeyeceğini diğeri ise kendi çalışmalarını yürüteceklerini ve bağımsız hareket etme kararı aldıklarını belirttiler. Maalesef durum böyle olunca 4 farklı grup halinde seçime gidiyoruz.
Peki siz nasıl bir tabip odası yönetimi oluşturmayı hedefliyorsunuz?
Meslek odasının asli görevi temsil ettiği meslektaşlarının özelinde çalışmalar yapmaktır. Biz yönetimimizde hiçbir meslektaşımızı ötekileştirmeden, hekimler için hekimlerle beraber hareket ederek, şiddet olaylarından özlük haklarına kadar hekimler menfaatine çalışmayı kendisine düstur edinmiş bir grubuz. Oda yönetimin faydacı, savunucu, mücadeleci, cesur ve azimli olması gerektiğini düşünen bir ekibiz. Olası yönetimimizde bu ilkeler doğrultusunda tüm hekimlere hizmet etmeyi ve haklarını savunmayı hedefliyoruz.
Ancak bahsettiğiniz konularda sonuç elde edebilmek için siyaset ile içli dışlı olmanız gerekmez mi?
Elbette, siyaset hayatın her alanında var olan bir olgu, ancak meslek odamızın siyasete ve Sağlık bakanlığımıza yol gösterici olması gerektiğini düşünüyoruz. Keyfi uygulamalarda bulunmaktansa yasama organında yapılan sağlık sistemi güncellemelerinde danışmanlık bir nevi bilirkişilik yapmayı hedefliyoruz. Hekim görüşü olmayan bir sağlık sistemi topluma hizmet sunmakta çok zorlanır velev ki zorlanıyor da. İşte tam bu durumda aktif, çalışkan, azimli ve mücadeleci meslek odalarına ihtiyaç duyulmaktadır. Bizde bu konuda kendimize güvendiğimiz için, siyaset ve bürokraside mücadele kabiliyetine sahip olduğumuz için adayız. Yani eksikliği tamamlamayı, uygunsuzluğu ortandan kaldırmayı kendimize görev edindik.
Seçime yakın bazı haberler çıktı, vefat etmiş hekimlerin üyeliklerinin devamı ve oy kullandırılması gibi. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Bahsettiğiniz konu hukuk mercilerine intikal etmiş bir konudur. Bizde sonuçlarını ve izahlarını merakla bekliyoruz. Ancak oda seçimi İlçe Seçim kurulu nezaretinde yapılıyor, sandık görevlileri, müşahitler, grup temsilcileri sürekli refakat halinde oluyorlar. Oy kullandırılması durumu şimdiye kadar tespit edilmiş değil ama bu şaibenin ortadan kaldırılması zorunluluktur. Ancak üye sayısının olduğundan fazla gösterilmesi, merkez delegasyon sayısını etkilemesi daha büyük bir şaibe ve usulsüzlüktür. Bu konuyu Yüce Türk Adaletinin ivedilikle sonuçlandırmasını bekliyoruz.
Açıklamalarınızda meslektaşlarınızın sandığa gelmemesinden şikayetçiydiniz. Bu konu hakkında da görüşünüzü alabilir miyim?
Maalesef en büyük sorunumuz tam olarak bu konu. Bakın geçen hafta Ankara seçileri oldu, katılım %18 de kaldı, İstanbul seçimlerinde ise oran daha da düşük oldu geçtiğimiz yıllarda. Bu sebepten dolayı: İdeolojik düşünceli örgütlü azınlık, çok büyük sıkıntılarla mesleğini icra etmeye çalışan ancak sandığa gelmeyen çoğunluğun temsil hakkını kazanıyor. Aslına bakarsanız temsil seçime katılan %10 luk kitlenin %35-40 ının oyunu alarak yani %4-5 bir oy oranıyla tüm hekimleri temsil yetkisini oy hakkını kullanmayan meslektaşlarımız veriyor.
Katılımınız için çok teşekkürler. Son sözlerinizi alarak röportajımızı sonlandırmak istiyorum
Biz Türk Hekimleri Birliği olarak mesleğimizin temsiline adayız ve yanımızda meslektaşlarımız için mücadele edecek, vatanını seven herkese yer var. Hekimler için hekimlerle beraber çalışma sözümüzü verdik. 15 Nisan Pazar günü İstanbul erkek lisesinde yapılacak seçimlerde tüm meslektaşlarımızı sandığa ve tabii ki Türk Hekimleri Birliği listesine oy vermeye davet ediyorum.